Gectiğimiz ay yurt dışından bir arkadaşım iş vesilesiyle İstanbul’a geldi. Cok yoğun bir programı olmasına rağmen, fırsatını yaratıp bir akşam yemek yedik. Arkadaşım erkek ve Turkce bilmiyor. İstanbul’a ilk gelişi olduğu icin manzarası guzel olan ve şık bir mekan sectim. Bilirsiniz, misafirperverlik geleneğimizde var. Ben de geleneklere yakışır olsun istedim. Ancak hesaba katmadığım, gelenekselleşen başka yaklaşımların kurbanı oldum. Mekandan iceri girer girmez bizi karşılayan kişi, benim yuzume bile bakmadan arkadaşımla Turkce iletişime gecmeye calıştı. Hemen araya girip masamıza eşlik edinceye kadar iletişimi devraldım. Masaya oturduktan sonra İngilizce menu getirmesini rica ettim. Sağolsun, bir tanesini İngilizce menu olarak getirdi. Getirdi ama once Turkce olanı arkadaşıma sonra da İngilizce’sini bana uzattı. Aramızda guluşerek değiş-tokuş ettik. Sonra peşi sıra siparişimiz arkadaşıma soruldu ve “Bir isteğiniz var mı?” ziyaretleri arkadaşıma yapıldı. Yemek ve sohbet esnasında butun bunlar arada kaynadı. Ancak… Mekandan ayrılmak uzere hesabı istedim. O akşam yemek boyunca tum yonlendirmeleri ben yaptığım halde, yanımdaki kişinin benim misafirim olduğu bariz ortadayken, ustelik hesabı ben istemişken; sevgili garsonumuz hesabı arkadaşımın kucağına bıraktı. Yuzum kıpkırmızı bir şekilde elinden zor aldım. Gercek anlamda utandım. Calışan, ekonomik olarak bağımsız bir kadın olarak normalde de kendi hesabımı kendim oderim. İlle de elimi cebime atmak icin yanımdakinin ‘benim misafirim’ statusunde olmasını beklemem. Hem neden bir başkası benim yediğim, ictiğim şeyi odesin ki? Hani nadiren, yakın arkadaşlarımla arada paslaşırım. O da muhabbetin hoşluğundandır. Bir sonraki benden olsun derim. Diğer bir goruşmemize acık kapı bırakır. İstisnadır. Kim gelenekleştirdi “Hesabı erkek oder” mantığını? Bırakın… Arada yapılan sohbet konusu olmaktan cıkmış bu. Gidilen mekanlarda verilen tum sinyaller bile gorunmez, duyulmaz olmuş. Sorgu sual etmeden hesap erkek tarafına gidiyor. Kadın masanın susu. Suyu normal mi gazlı mı olsun, bifteği nasıl pişsin diye secimini yapınca soz hakkı veriliyor, o kadar. Onu da yanındaki erkeğe soyluyor ki siparişini o iletsin. Yani iletişim bile kurulmuyor kadınla. Belli ki dışarda oturup yemek yediğimiz basit bir mekanda bile, ne gucumuz kalmış ne de ağırlığımız…Sizi bilmem, ben kadın olarak kendi hesabımı kendim odemek istiyorum. Bir mekana girdiğimde yuzume bakılsın, benimle de konuşulsun, siparişim benden alınsın istiyorum. Masa susu olmak değil…
ALINTIDIR.
__________________