
Apple’ın kurucusu Steve Jobs, 1985 yılında teknoloji gundemiyle pek de alakası olmayan Playboy dergisine roportaj vermişti. O roportaj, bugun bile Apple hakkındaki coğu soruya yanıt veriyor. Sizin icin Jobs’ın ifadelerinden satır başlarını sectik.
Apple, gunumuzde her ne kadar iPhone, Mac ve bunlara bağlı aksesuar urunleriyle bilinse de gecmişi, teknoloji tarihini şekillendiren bir anlayışa sahip. Bu anlayışın kaynağı ise bizzat Steve Jobs’un kendisi. Zira Apple tek başına kÂr amacı guden bir şirket olsa da Jobs, tek başına pek cok sektore onculuk etti. Orneğin animasyon film şirketi Pixar ile sinema dunyasına yeni bir akım kazandırmıştı.
Steve Jobs, Apple’ı seckin bir firma yapmak icin cok farklı kitlelere doğrudan ulaşmayı hedefledi. Bu nedenle ozellikle 80’li ve 90’lı yıllarda, Playboy gibi ilk bakışta ilgisiz gorunen yayın kuruluşlarında roportaj vererek doğrudan ilgi odağı haline geldi. 1985 yılında verdiği roportaj ise kendisinin ve Apple’ın akıllarda uyandırdığı tum sorulara yanıt veriyor.
[h=2]“Yaşlı insanlar bir şeyi ilk kez gorduklerinde onun ne olduğunu, cocuklar ise onunla neler yapabileceğini sorarlar.”[/h]
Roportajın oncesinde, New York’ta 9 yaşında bir cocuğun doğum gunu partisine giden Jobs, orada yaşadığı sıradan bir deneyimden yaptığı olağanustu cıkarımı aktarıyor.
Jobs doğum gunu cocuğuna Kaliforniya’daki Apple merkezinden getirdiği yeni bir Mac bilgisayarı hediye ediyor. O sırada aynı partide bulunan Andy Warhol gibi onemli ve artık yaşlanmış sanatcılar da Mac’i goruyor ve deniyorlar. Ancak Steve Jobs, 9 yaşındaki cocuğun goruşlerini Andy Warhol gibi sanatcıların goruşlerinden daha cok onemsiyor.
Jobs, “Yaşlı insanlar Mac’in başına oturup ‘Bu nedir?’ diye sordular, ama cocuk ‘Bununla ne yapabilirim?’ diyordu.” acıklamasında bulunuyor. Anlaşılan o ki Jobs’a gore cocukların ilgi ve merakı, yaşı ya da işi ne olursa olsun tecrubeli insanlardan daha değerliydi. Urunlerini bu ilgiye gore tasarlamaya calıştı.
[h=2]Steve Jobs 34 yıl once şunu soylemişti: “Bilgi devrimi, petrol devrimini golgede bırakacak”[/h]
Gunumuzde onemini giderek yitiren enerji kaynağı petrol, ilk kez 1850’li yıllarda işlenmeye başlamış ve bu adım dunyayı değiştirmişti. Ortaya yeni zenginler, yeni super gucler cıkmış, 1970’li yıllarda ise petrol savaşları başlamıştı. Peki Steve Jobs, 1985’te bu olaya nasıl bakıyordu? Şoyle:
“100 yıl once gercekleşen petrokimya devriminin uyanış donemindeyiz. Petrol devrimi bize serbest enerji imkanı verdi, bu da serbest mekanik enerjiye sahip olmamızı sağladı. Bu da toplumun coğu dokusunu değiştirdi. Petrol devrimi, bilgi devrimini ve aynı zamanda, bugun cok ham durumda olan entelektuel enerji devrimini başlattı. Macintosh bilgisayarlarımız 100 wattlık bir ampulden daha az enerji harcıyor. Bundan 10 ya da 20 yıl, hatta 50 yıl sonra neler olacak? Bilgi devrimi, petrol devrimini golgesinde bırakacak. Biz on plandayız.”
Steve Jobs’ın bu ifadeleri uzerinden 34 yıl gecti. Bugun, bir zamanların petrol devi olan Suudi Arabistan gibi ulkeler, petrolu terk etmeye hazırlanıyor, Mars yuzeyini taklit eden laboratuvarlara yatırım yapıyorlar. Tum otomobil ureticileri benzinli arac uretimini terk etmeye başladı. Tesla, sadece enerjiyi daha verimli kullandığı icin yeni otomobil devi olma yolunda ilerliyor.
[h=2]“Bilgisayarlar şu an sadece hayatımızı kolaylaştırıyor. Nereye varacakları konusunda bir fikrimiz yok”[/h]
Steve Jobs, roportajında bilgisayarların geleceği hakkında fazlasıyla umutlu konuşuyor: “Bilgisayarları sadece gerekli yazılımları kullanarak bir yazma aracı, iletişim aracı, super hesap makinesi, planlayıcı, sanatsal bir arac olarak kullanabiliyoruz. Bilgisayarların gucune ve cok yonluluğune sahip başka bir arac yok. Ne kadar ileri gidecekleri hakkında herhangi bir fikrimiz yok. Şu anda, bilgisayarlar sadece hayatımızı kolaylaştırıyor. Bizim icin saatler surecek işlemleri kısa surede yapıyorlar, yaşam kalitemizi artırıyorlar. İşler ilerledikce daha cok şey yapar hale gelecekler.”
Gecen yıllar icerisinde Jobs’ın o gunlerde acıkladığı bilgisayarlar, şimdi binlerce daha kat guclu şekilde cebimize girdi. Her ne kadar son kullanıcı bilgisayarları akıllı telefonlardan ayırmasa da Jobs, “bilgisayar” ile işlem gucune sahip tum elektronik cihazları kastediyordu.
[h=2]Peki Apple bilgisayarları ve diğer urunleri neden pahalı?[/h]
1985 yılında da Apple’ın bilgisayar ağırlıklı olan urunleri, donemin ekonomik şartlarına gore cok pahalıydı. İnsanlar bu yuksek fiyatlara tepki gosteriyorlardı. Jobs’ın ise 34 yıl once fiyatlar konusunda bir acıklamada bulunmuştu.
Jobs: Belki bir gun kabul edilebilir bir fiyatla renkli ekranlar uretebiliriz. Aşırı fiyatlara gelince, yeni bir urunun piyasaya surulmesi, diğerlerinden daha pahalı olmasına neden olur. Ne kadar cok uretirsek, o kadar duşuk fiyata satabiliriz. Playboy: Eleştirmenlerin seni sorumlu tuttukları şey şu: Urunleri yuksek fiyatlarla donatmak, sonra da rakiplere yetişmek ve piyasayı yakalamak icin fiyatları duşurmek. Jobs: Bu kesinlikle doğru değil. Fiyatları duşurebileceğimiz zaman zaten duşuruyoruz. Bugunku bilgisayarlarımızın birkac yıl oncekilerden daha ucuz olduğu doğru. Bu durum IBM PC icin de gecerli (IBM PC, o donem Macintosh’un en buyuk rakibiydi). Amacımız bilgisayarları milyonlarca insana ulaştırmak ve onları daha ucuz hale getirmek. Eğer bilgisayar deyince aklınıza doğrudan dizustu, masaustu geliyorsa durun ve duşunun. Steve Jobs, bunları ifade ederken cep telefonları ya da akıllı telefonlar yoktu. Akıllı telefonlar da birer bilgisayar mantığına sahip cihazlar olarak karşımıza cıktı. Jobs’ın bu roportajı sırasında bir Macintosh bilgisayarlar binlerce dolardı. 2007’de tanıtılan ilk iPhone ise 499 dolara satışa sunulmuştu.
Steve Jobs, yuzeysel anlamda bilgisayarları ucuzlatma sozunu tuttu. Ancak Apple ya da diğer şirketlere yapılan fiyatlandırma eleştirileri devam ediyor. Bugun yapılan eleştirilen buyuk kısmı ise 34 yıl oncesine gore fazlasıyla doğru. Steve Jobs, sozunu tutmuş gorunuyor. Ancak gunumuzdeki piyasa ve pazar şartları, iyi bir akıllı telefonun fiyatını 1000 dolar seviyesinin uzerine cıkardı.
[h=2]“Eğer Apple kaybederse bilgisayarlar icin karanlık cağa gireriz”[/h]
Apple’ın 80’li yıllardaki en buyuk rakibi IBM’di. IBM’in kişisel bilgisayarları, Steve Jobs’un gozunde inovasyondan yoksundu. Hatta Jobs, IBM’ı her fırsatta adeta gomuyor, soylemlerinde cok sert ifadelere yer veriyordu. Mesela:
“Eğer bir nedenden oturu dev hatalar yaparsak, IBM kazanırsa, bana gore 20 yıl icinde bilgisayarların karanlık cağına gireriz. IBM pazarın kontrolunu eline gecirdiğinde yenilik durur, inovasyonun gercekleşmesine engel olur”
IBM, kişisel bilgisayar savaşını kazanamadı. Apple savaşın galibi oldu. Bugun ise IBM kuantum bilgisayarlar alanında calışan bir şirket konumunda. Ticari olarak tuketiciye sunduğu kişisel bilgisayarlar ve akıllı telefonlar yok. Jobs’un acımasız rekabet anlayışıyla Apple savaşı kazanmış gorunuyor.
[h=2]…Ancak Steve Jobs her zaman haklı değildi. Mesela bir iki şirket dışında kimsenin bilgisayar uretemeyeceğini soylemişti:[/h]
“Bilgisayar uretimine baktığımız zaman sadece Apple ve IBM’i goruyoruz. Ucuncu, dorduncu ve hatta altıncı, yedinci bir uretici şirketin olacağını duşunmuyorum. Donanım konusunda değil, yazılım konusunda yenilikler olacağını duşunuyorum”
Bugun neredeyse her kıtada dev bir işlemci ve bilgisayar ureticisi firma var. Her bir firma, farklı ureticilerle ortak olarak donanım uretiyorlar. Bugun Apple’ın kendisi bile iPhone’u bilgisayar kılan ana donanımları, Asya merkezli TSMC isimli şirket ile uretiyor. Jobs’ın donanım yenilikleri konusunda yanıldığı ortada. İşlemciler, son 20 yıl icinde buyuk bir hızla ticarileşti.
[h=2]“Okumayı okula başlamadan oğrendiğim icin okuldan cok sıkıldım”[/h]
“Annem okula başlamadan bana okumayı oğrettiği icin okula başladığımda cok sıkıldım, hatta okulda kucuk bir teror başlattım. Bizi ucuncu sınıftayken gorecektiniz. Sınıfa yılan sokup serbest bırakır, okulda kucuk patlayıcılar ile oynardık. Ancak her şey dorduncu sınıfta değişti. Imogene Hill adında bir oğretmen, hayatımın donum noktası oldu. Yaklaşık 1 ayda oğrenmeye karşı bir tutku hissetmeye başladım, o yıl herhangi bir yılda oğrendiğimden daha cok şey oğrendim. Sonra da beni liseye almak istediler ama ailem akıllıca davranarak buna izin vermedi.”
[h=2]Steve Jobs henuz kucuk bir cocukken HP’nin sahibi tarafından işe alınmıştı:[/h]
Gunumuzun en buyuk elektronik ureticilerinden olan HP’nin kurucusu Bill Hawlett, Steve Jobs ile aynı yerde yaşıyordu. Bugun Palo Alto olarak da bilinen Silikon Vadisinde, bir gun Hawlett’in telefonu caldı. Arayan kişi 12 ya da 13 yaşlarında olan Steve Jobs’ın ta kendisiydi:
"12 ya da 13 yaşındayken bir şeyler uretmek istedim, bazı parcalara ihtiyacım vardı. Palo Alto telefon rehberini actım ve Bill Hawlett’in telefon numarasını bulup aradım. Telefona cevap verdi, cok iyi birisiydi, 20 dakika boyunca benimle konuştu. Halbuki beni hic tanımıyordu. Sonra bana biraz elektronik parca verdi. Yaz aylarında ise Hawlett-Packard (HP) bunyesinde kucuk bir iş buldu. Frekans sayaclarını birbirlerine bağlıyordum. Kucuk bir iş olabilirdi ama cok mutluydum. O yaz cok şey oğrendim.”
[h=2]“Olum, hayatın en iyi icadıdır”[/h]
Steve Jobs, hayata bakış acısını yaptığı işe de dahil etmeyi bilen, bunu yaparken kimseyi incitmeden doğru yolan birisiydi. Her ne kadar ozel yaşamında ciddi sıkıntılara neden olsa da iş dunyasında onun anlayışı radikal bir şekilde ağır basıyordu. Roportajda yaşam ve olum uzerine soyledikleri şoyle:
“Olumun hayatın en harika icadı olduğunu duşunuyorum. Sistemi eski ve modası gecmiş modellerden temizliyor. Bence bu Apple’ın da yaşadığı zorluklardan birisi, gercekten. İki genc insan sonraki yeniliği gercekleştirirken onları kucaklayıp bunun harika bir şey olduğunu mu soyleyeceğiz? Yoksa acıklamayı ya da eski modellerimizin fişini cekmeyi mi tercih edeceğiz? Sanırım daha iyisini yapacağız, cunku biz durumun farkındayız. Bunu onceliğimiz haline getiriyoruz.”
Steve Jobs, kendi zamanının otesinde yaşayan nadir insanlardan birisiydi. Yukarıdaki satırlar, verdiği roportajın satırbaşlarından ibaret. Bugun ise Apple’ın bulunduğu konum, Steve Jobs’ın bazı anlayışlarından uzak olması nedeniyle eleştiriye acık. Yine de teknolojik ya da toplumsal gelişimlerin temelini atan insanlara bakacak olursanız, Steve Jobs ile aynı noktalarda buluştuklarını goreceksiniz. Bu nedenle ne Jobs, ne de bir başkası; insanlığı ileriye goturecek olan belki de sadece sınırsız bir anlayış ve cok calışmak.