
Bilim kurgu eserlerinden gunumuz teknolojisinin en onemli yapı taşına evrilen, surekli gelişen fakat bir yandan da sınırlarının varacağı nokta konusunda ceşitli tartışmalara sebep olan yapay zek kavramı, aslında bugune kadar oluşan bilgi kirliliğinden nasibini aldı. İnsanın hayal gucu ile birleşince komplo teorilerinin ve distopik senaryoların kahramanı oldu, gelecekte ‘makinelerin kolesi’ olmamıza sebep olacak bir şeytan gibi gosterildi.
Tabii bunun da olma ihtimali var, ancak yapay zekÂlar daha yolun cok başında. Onların ne olacağını, onları nasıl anladığımız ve nasıl şekillendirdiğimiz belirleyecek. Yapay zek nedir sorusunu daha once sizin icin cevaplamış, hatta neler yapamadığını da anlatmıştık. Şimdi ne olmadıklarını anlatıyoruz.
[h=2]Yapay zek ne değildir?[/h]
Yapay zekÂ, bir robot değildir. Yapay zekÂ, tum sorunları zahmetsizce cozebilecek buyuk bir guc değildir. Yapay zek ‘bilincli’ değildir. Yapay zekÂ, hırsları olan bir varlık değildir. Yapay zekÂların insanlardan bağımsız hedefleri yoktur: Yapay zekÂ, android değildir. Son olarak, yapay zek korkulacak bir şey değildir. Yapay zek dendiğinde aklımıza işlerimizi elimizden calacak, insanın insana duyduğu ihtiyacı ortadan kaldıracak, hatta gunu geldiğinde gezegeni ele gecirip niyeyse bizi de kole olarak kullanacak robotlar geliyor. Fakat aşağıda detaylı bir şekilde değindiğimiz gibi, yapay zek bunların hicbiri değil.
[h=2]Yapay zekÂ, tum sorunları zahmetsizce cozebilecek buyuk bir guc değil:[/h]
Yapay zekÂnın farklı kullanım alanlarında cok ceşitli konulara cozum aradığını ve bulduğunu biliyoruz, ancak bu yapay zekanın karşılaşılan tum sorunları saniyeler icinde cozebilen ya da sorulan tum soruların cevaplarını zaten bilen buyuk bir guc olduğu anlamına gelmiyor.
Aslında tam tersine, yapay zek bizim bilmediğimiz hicbir şeyi bilmiyor cunku biz ona ne oğretirsek onu oğreniyor. Tek avantajı ise tum bu bilgileri cok daha kısa surede işleyip sonucları hızlıca sunabilmesi. Bu yuzden de yapay zekÂnın hayatın sırrını coktan cozduğunden ve yakın zamanda insanlığı yok edeceğinden korkmanıza gerek yok, tabii eğer siz bu sırrı cozup bir yapay zekÂya oğretmediyseniz ya da nasıl cozuleceğini gostermediyseniz.
[h=2]Yapay zek ‘bilincli’ değildir:[/h]
Yapay zekÂlar, temelde insanın duşunme bicimini taklit eder ve bir nevi insan gibi duşunup hareket eder. Ancak sadece bir konuda uzmanlaşır, satranc oynamak gibi bir konuda geliştirilir. Problemleri bu şekilde cozer, ondan istenen işleri bu şekilde yapar. Ancak bilinc sahibi, duyguları ve empati yeteneği yoktur. Bunun icin ozfarkındalık gerekir. Ozfarkındalık ise bazı hayvan turlerine ve insana ozgudur.
Filmlerde, kitaplarda bizimle duygusal bir bağ kuran ve ‘canlılığını’ sorgulatan yapay zek ile donatılmış robotlar gorsek de bu henuz gercekliği olan bir durum değildir. Aynı zamanda her ne kadar yapay zekÂnın bilincli hale gelmesine dair sorular sık sık sorulsa da verilen cevaplar, bunun cok da mumkun olmadığı yonundedir. Tabii ki yapay zek gibi hızla gelişen teknolojiler ile ilgili pek cok soruyu net bir şekilde yanıtlamak mumkun değil. Ancak gunumuz koşullarına gore değerlendirerek bir cevap aradığımızda, karşımıza cıkan sonuc oldukca net; hayır, yapay zek bilincli hale gelmedi.
[h=2]Yapay zekÂnın hırsları yoktur:[/h]
Bu madde de aslında bir onceki maddede bahsettiğimiz ozfarkındalık ile ilgili. Duşunsenize yapay zek ile donatılmış robotların bir an geliyor, sabırları taşıyor ve insanlara karşı ayaklanmaya başlıyorlar… Boyle bir senaryonun olası hale gelmesi icin yapay zekÂların kendisine has cıkarları ve elde etmek icin hırslarının olması gerekir. Fakat yapay zekÂların hırs kavramına dair sahip oldukları tek şey, bir sozluk gibi olmalarıdır, yani ‘hırsın’ tanımıdır.
Bir duygu ve his olarak hırsı deneyimleyebilmek ve bu deneyim ile birlikte kararlar alarak onları uygulamak bir yapay zek icin mumkun değildir. Bir yapay zeka icin, hırsa en yakın davranış olarak insana benzer şekilde duşunebilmesi sebebiyle kendine gorevler vererek, oğrenimini hızlandırması gosterilebilir. Ancak bu davranış da varoluş amacı insanlar tarafından belirlenmiş ve sınırlandırılmış yapay zekÂlar icin oldukca kısıtlıdır.
[h=2]Yapay zekÂların insanlardan bağımsız hedefleri yoktur:[/h]
Yukarıda da soylediğimiz gibi, yapay zekÂların varoluş amacları, insanlar tarafından belirlenir ve sınırlandırılır. Dolayısıyla bir yapay zekÂdan kendi adına bağımsız hedefler belirlemesi ve bu hedefler doğrultusunda felaket senaryolarına konu olacak adımlar atması beklenemez.
Yapay zekÂnın kotucul hedefler icin programlanması ve bir tur silah olarak kullanılması ihtimali her zaman vardır ancak bu yapay zekÂnın ya da bilimin evriminin sucu değil, yapay zekÂları bu şekilde programlayanların sucu olur. Ustelik bu noktada bile, yapay zek insan icin arac olmaktan oteye gecememiş olur.
[h=2]Yapay zekÂlar, birer android değildir:[/h]
Bazı kavramların zihnimizde canlandırdıkları ile aslında oldukları şeyler cok farklıdır. Yapay zek dendiğinde gozumuzun onune insansı robotlar gelse de durum aslında boyle değil. Yapay zekÂya dair pek cok kotucul senaryonun oluşmasına sebep veren şeylerin başında da esasen bu yapay zek = android anlayışı geliyor.
Fakat aslında yapay zek+a en basit tanımıyla, insanın duşunce bicimiyle cozulmesi gereken sorunları cozebilecek ve kendisinden istenen gorevleri tamamlayabilecek yetiye sahip bir bilgisayar programından başka bir şey değildir. Bu yeteneğe sahip androidlerin yani insansı robotların olabileceği doğru ancak her insansı robot ustun zekÂya sahip bir android değil. Hatta pek coğu temel anlamda birer makineden ibaret diyebiliriz.
[h=2]Son olarak, yapay zek korkulacak bir şey değildir:[/h]
Yapay zek gelecekte tum iş kollarında oylesine yetkin olacak ki insana gerek kalmayacak… Bu konu, yapay zekÂya dair son yıllarda en cok ortaya atılan tartışma başlıklarından biri. Evet, yapay zek film senaryoları yazıyor, hatta The Guardian icin "Sizi yok etmeyeceğim" başlıklı bir makale bile yayınlıyor, resim ciziyor, tasarım yapıyor, cağrı merkezlerinde bizimle iletişim kuran insanlar kadar yetkin bir şekilde problemlerimizi cozebiliyor…
Fakat gecmişte, makineler insan hayatına dahil olup fabrikalardaki insan sayısı azalmaya başladığında yaşanan korku ne kadar yersizse, bu korku da o kadar yersiz. Cunku insanı yapay zekÂdan ayıran empati, duygu ve bunların duşunce şekline olan ve aktarılamayan etkisi her zaman her konuda insana ihtiyac duymaya devam edeceğimizin gostergesi.
Ustelik yapay zek kimi meslek gruplarında insana olan ihtiyacı azaltsa da yeni meslek gruplarının doğmasına sebep oluyor. Orneğin yapay zekÂları programlayan ve sisteme entegre eden, yeni projeler ile onun gelişimine katkı sağlayan insanların meslekleri gibi, yapay zek muhendisliği gibi.
İnsanlar olarak geliştirdiğimiz her yeni teknoloji, kendi geleceğimizi şekillendirmek icin attığımız buyuk bir adım ve kontrolu de her zaman bizim elimizde. Kotuye kullandığımızda, suclu olarak o teknolojiyi değil; kotu tanımını yapabilmemize rağmen o davranışı gercekleştiren kendimizi secmeliyiz. Aklımızla, bilgi ve birikimimizle, deneyimlerimizle ve insana ozgu etik anlayışımızla şekillendirdiğimiz ve geliştirdiğimiz teknolojilerden korkmak ya da onlara dair felaket senaryoları oluşturmak yerine, bizi yukarıya taşıyacak basamaklar olduklarını hayal ederek bu vizyonu geliştirmeliyiz.
Sonucta yapay zek kitap konusundan, bir bilim kurgu hikayesinden ve hayalden fazlası değildi ama gercek oldu. Bilim kurgu ise geleceğin bir nevi onizlemesidir. Bu yuzden de urkutucu sonlar hayal etmektense, guzel olanları tercih etmeliyiz. Onların ne olacağını, onları nasıl anladığımız ve nasıl şekillendirdiğimiz belirleyecek.
Kaynaklar: Digileaders, TechCrunch, GCN, Wandering Alpha