[IMG]http://img210.**************/img210/2149/10sikicidugunklisesi1.jpg[/IMG]

Ne giyeceğim sorusu, artık sıra sende baskıları, ucak gibi donen cocuklar ve takı merasimi...

Duğun mevsimi başladı. Gelin-damat adayları buyuk geceye hazır. Peki siz davetliler, duğun rutinlerine ve o gece 'usulunce' eğlenmeye hazır mısınız?

1-Ne giyeceğim şimdi ben! Sadece elbisesi olsa iyi. Ayakkabısı, takısı, şalı… Kadın-erkek fark etmez, duğun oncesi yaşanan en buyuk sıkıntı kılık kıyafet uydurma faslında yaşanır.

2- NikÂh memurundan ozlu sozler: Son zamanlarda yaygınlaşan ‘mesajlı nikÂhlarda’ başrol nikÂh memurunda. Aile kurumuna ovguler duzenlere, ‘yuvayı dişi kuşun yaptığından’ bahsedene coktan alıştık.
Şimdilerde bir de belediyesine gore değişen mesajlar var ki evlere şenlik. Ataturkcu mesajlar veren nikÂh memuru da en az Başbakan’ın ‘uc cocuk’ dileğinin izinden giden kadar sıkıcı!

3- Takı merasimi: “Damadın amcasından bir burma bilezik!’ anonsları azaldıysa da ‘takı merasimi’ geleneğinin surduğu duğunlere denk gelme ihtimaliniz var ki takı takmanın ‘modern versiyonları’ da pek eğlenceli değil. Kesenin peşine duşmek, bir de takı taktığınızı kibarca hissettirmek kolay olmaz.

4- Fotoğrafcı gerilimi: Masada yalnız da otursanız, sevgilinizle baş başa da olsanız kacış yok! O objektif size de yonelecektir. Tabii aynı fotoğrafcı ilerleyen saatlerde elinde fotoğraf destesi omzunuzda bitecektir…

5- Ucak gibi donen cocuklar: Dans pistinde kendilerince muziğe ayak uyduran, aslında tek yaptıkları kollarını iki yana acıp govdelerini yere dik acı oluşturacak şekilde dikerek ‘ucak olan’ cocuklardan bahsediyoruz. İlk anlardaki sevimlilikleri cabuk gecer, bir sure sonra THY’deki kalkış pistini aratmazlar!

6- “Sıra sende” baskıları: “Hadi bakalım, kardeşin de evlendi. Darısı başına...” cumlesiyle yaklaşan buyuk halayı “Seni ne zaman evlendiriyoruz?” diye yaklaşan teyze izler. 30’larını gorup de hÂl parmağa bir halka gecirmemişlerdenseniz, şimdiden gecmiş olsun!


7- Zorla ‘dansa davet’: Dunyanın en asosyal insanı bile olsanız kacış yok: Muhakkak ısrarcı bir akraba, arkadaş yakanıza yapışacaktır, karşılıklı bir misket, bir zeybek oynamak icin…

8- Yıllardır gormediğiniz aile yakınıyla sohbet: Duğun uzun zamandır uğramadığınız memleketinizdeyse kulağınızda “Ay ben bunun altını değiştirirdim! Ne cabuk buyudun sen!” seslerinin yankılanması an meselesidir. Kibarca gulumseyip buyuğunuze saygıda kusur etmemek en iyisi!


9- Tanımadığınız insanlarla aynı masayı paylaşmak: O geniş yuvarlak masada illa ki tanımadığınız bir ya da birkac cift olur. Kibar ama zorlama bir muhabbete başlamaya mecbur kalırsınız. Bunyedeki alkol alımının artmasıyla aranızda gereksiz bir samimiyet bile doğabilir. Tabii en fenası, kalabalık arkadaş grubunun icine duşen o ‘yabancı ciftin’ siz olmanız!

10- Hayatta bırakmam, otel de neymiş!: Daha cok, uzak kentlerden gelen akrabaların başına gelir. Siz istediğiniz kadar “Ben otelde yer ayırttım” deyin, duğun sahipleri “Aman canım ne olacak, ayaklı başlı yatarız” diye ısrar eder. O rezervasyonlar eninde sonunda iptal olur; dort kişilik evde 25 kişi bir şekilde uyur. Ama kalabalık aile şamatası da bazen iyi gelir...

__________________