
İlham kaynağı kadın
Yazar:
Eğer insanda sevgi olmasaydı: Pierre Loti Aziyade'sini kaleme almazdı. İnsanoğlu duşuncelerini ifade etmeye ihtiyac duymasaydı, Platon'un Diyaloglar'ı var olmazdı.
Etrafımızı saran hikayeleri yazmaya ihtiyac duymadan yaşardı kişi, eğer iletişim kurmak icin dilini kullanmıyor olsaydı. İcat ettiği kağıda neden yazardı ki aşkını?
O guzelim Shakespeare Sonnet'leri ıssız kalırdı. Attila İlhan'ın dizeleri icinde yankılanıp dururdu dunyanın, habersiz kalırdık...
Yazık olurdu.
Yazar, bir huner, bir duygu, bir duşunce… Yazar, ruhu olan kişi. Her insanın varsa bir ruhu, yazmak, bizim işimiz.
*
Yazının karakteri:
Kadın...
Kimi zaman adı yoktu kadının. Kimi zaman uğruna olunen Juliet oldu. Attila İlhan'ın dizelerine doğdu, kadın. Tanju Okan'ın sozlerine dokundu.
O kadar gucluydu ki ona duyulan sevgi: Kadın şiir oldu, şarkı oldu, kitaplar yazdı onu.
Tum zorluğuna rağmen kadını ozgur bıraktı, kalemler. Kitaplar dolusu yaşadı kadın. Harflerle yeniden yaşam buldu, her nokta işaretinde olmesine rağmen.
Yazar; ruhunu yuceltti kalemine dokunarak. İnsanlar yazarı ve onun kadınını onurlandırdı. Hissedip, okuyarak...
*
Yazmak...
Aziyade ne kadar gucluyse, yazmak işi de o kadar gucludur. Kadın ne kadar ozgurse, o kadar kalemler şenlenir. Kadın sevilirse romanları doldurur. Uzulurse, cumleleri yakar insanı...
Yine de her kadının bir hikayesi vardır. Kaleme alınsa da alınmasa da...
Değerli olan bu değil midir?
*
Hikayeler.
Bir hikaye kişinin ta kendisini anlatır, halbuki kahramanı farklıdır. Tek bir satır bazen dost olur. Bir cumle omzundan tutar. Yuz yuze gelmeyen iki insan, tanışır ve sever birbirini.
Duşunceler buluşur, duygular karışır, sozler karşılık bulur. Sadece harflerle olur butun bunlar. Harfler ve ruhlarla.
Yazmak budur işte.
Yan yana olmasan bile, dokunabilmek bir diğerine
__________________