Çekim Yasası’nın kısaca özeti şudur:
Evren bir katalog, ve bizde bu katalogtan istediğimizi seçecek olan insanlarız.İşte istediğimiz şeylerin bize gelmesi çekim yasasının varlığıdır.
PEKİ NASIL UYGULAYACAĞIZ BU YASAYI?
Çok Basit.Sadece düşüneceğiz ve şu adımları uygulayacağız:
Ne istediğimize karar verip,Onu her zaman görebileceğimiz biryere yazacağız.(İşimde başarılı olacağım,çok param olacak,sağlıklı ve mutlu bir yaşamım olacak gibi)
Onu elde edebileceğimize inanacağız.
Ve onu gözümüzde canlandıracağız.
Bu şeyi hak ettiğimize ve mümkün olduğuna inanacağız.
Günde birkaç kere gözlerimizi kapatıp istediğimiz şeyleri düşüneceğiz.
Bu şeyleri elde ettiğimizdeki duygularımızı hissetmeye çalışacağız.
Şu anda sahip olduklarımız için minnettar olduklarımızı düşünüp şükredeceğiz..
Ve bundan zevk almalıyız.
Evren bunu nasıl uygulaması gerektiğini ve nasıl gerçekleştireceğini bilir.Çekim yasasındaki en büyük etmen Evrendir.Çünkü evren bir katalogtur.Bizede bu katalogtan istediğimizi seçmek kalıyor sadece.Evrenin çekim yasasındaki görevi istediğimizi gerçekleştirmektir.Evren bize şöyle demektedir:
“İSTEĞİN BENİM İÇİN EMİRDİR”
Çekim yasasına göre düşünülen şeyden kopulmadığı sürece o şey gerçekleşir.Yani mutlu olmak istiyorsanız mutlu olursunuz.Veya param yok diye her zaman sıkılıyorsanız paranız hiç olmaz.Yani çekim yasasında odaklandığınız şey her zaman gerçekleşir.İster pozitif ister negatif bir düşünce olsun o kesinlikle ileride gerçekleşir.Yeterki o düşünceye odaklanın.
DÜŞÜNCE OLAY
Paranızın artmasını istiyorsunuz Paranız gelecekte artacaktır
Sağlıklı olmak istiyorsunuz Sağlınız düzelmeye başlar.
Mutlu olmak istiyorsunuz Mutluluk size gelir
Kısaca şu şekildede söyleyebilirz.
“BİR ŞEY DİLE O ŞEY GERÇEKLEŞSİN!!!”
-Mesela kendinizi sevinki başkaları tarafındanda sevilin
-Etrafınızdaki insaların pozitif yönlerini görün.
-Çünkü kendi gerçekliğinizi yaratan SİZSİNİZ!!!
-Çekim yasasını uygularken(pozitif bir hedefe odaklanmak gibi),sizi hedefinizden uzak düşürecek hiçbir şeyi zihninizde tutmayın!Çünkü
“İNSAN NEYİ DÜŞÜNÜRSE BAŞINA O GELİR!!!!”
Unutmayın istenmeyini itmek ona güç kazandırır.Mesela savaş karşıtı eylemler,teröre karşı mücadelelerin hepsi onların gücünü arttırır.
Unutmayınki siz kendi istediklerinize sahip olabilecek enerjiye sahipsiniz.Hiçbirşey sizi yolunuzdan çıkartamaz,hiçbirşey sizin hedefinize ulaşmanıza engel olamaz!!
Enerjiyi tanımlamak gerekirse,enerji her zaman varolan,yokedilmeyen,sonsuz olan,yaratılamayan,yaratan şeydir.
İyi,güzel peki Tanrı’yı tanımlayalım?
Tanrı:Herhangi bir şekilden farklı olan,gücü sonsuz olan,her zaman varolan,yokedilmeyen,yaratılmayan yaratandır.
Gördüğünüz gibi tanımlar birbirine çok uyuşuyor!!!
SİZ ENERJİNİN KAYNAĞISINIZ,SONSUZ VARLIKLARSINIZ.SİZ TANRI’NIN GÜCÜSÜNÜZ,TANRI’YA NE DİYORSANIZ SİZDE O’SUNUZ!!!
Gördüğünüz gibi,isteğimize ulaşmak için gerekli olan enerjiye sahibiz.Bize sadece hedefimize odaklanmak,onu gerçekleştirmek kalıyor.
Gerçekliğinizin çeşitliliği sizi özgür bıraksın ve istediklerinizi seçin ve yaşamak istediğiniz bir şey gördüğünde,onu düşünün.Onunla ilgili duyguyu bulun ve o duyguya bürünün.Ondan bahsedin,onuna ilgili yazın.Onu kendi gerçekliğinize dönüştürün ve yaşamak istemediğiniz deneyimleri görünce,onunla ilgili konuşmayın yazmayın,endişelenmeyin,tepki vermeyin,görmezden gelmek için kendinizi zorlayın,dikkatinizi vermeyin,istediklerinize olan dikkatinizi bölmeyin!!!
Sonuç olarak:
Emrimizde olan evrenin kataloğundan seçtiğimiz hedeflere tamamen odaklanmalıyız.
Zihnimizde hedefin gerçekleştiğini canlandırmalıyız.
Engellerin bizi yolumuzdan çıkartmasına izin vermemeliyiz.
Her zaman hedefimizin olacağına inanmalı ve hedefimizden ne olursa olsun vazgeçmemeliyiz.
Çünkü evren neye odaklanırsak bize onu getirir.
Eğer “Param olacak” derseniz paranız olur fakat bu esnada “Bu bir işe yaramıyor,vazgeçiyorum” derseniz,yakınlaştığınız hedeften uzaklaşıp başa dönersiniz!!!
ASLA HEDEFİNİZDEN VAZGEÇMEYİN,ONU HERZAMAN DÜŞÜNÜN,GERÇEKLEŞENE KADAR ONDAN VAZGEÇMEYİN,HEDEFLERİNİZ GERÇKELEŞTİĞİNDE,BU YASAYI UYGULAMAYA DEVAM EDİN.ÇÜNKÜ EVREN HERZAMAN HİZMETİMİZDE.BU SİHİRLE YAŞAMAYI ÖĞRENİN!!!
Çekim Yasası
Hayatın İçinden10 Mesaj
●371 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Hayatın İçinden
- Çekim Yasası
-
31-08-2020, 12:48:55
-
31-08-2020, 12:49:07Çekim Yasası – Bolluk yaratmakla ilgili 1. hata
Yoksunluk ve mücadele bilinci
Kendi yaşam koşullarınızı bir inceleyin, para kazanmak sizin için kolay mı zor mu? Aylık harcamalarınızı karşılamak için çok mu çalışmanız gerekiyor yoksa para size kolayca geliyor mu?
Bu soruları yanıtlarken biraz düşünün çünkü cevaplar, sizin para ve bollukla ilgili düşünce yapınızı ortaya çıkaracak. Cevaba bakarak, bolluk bilincine mi sahipsiniz yoksa yoksunluk bilinci içinde mi yaşıyorsunuz, bunu hemen görebilirsiniz.
Çekim Yasası – Zengin Düşün – Ders 1
Düşünce yapınız deneyimlerinizi yaratır
Çekim yasası sizin düşünce yapınızla harekete geçirilir. Yani düşündüğünüz şey, inancınız ve ne hissettiğinizle doğrudan alakalıdır. Sistemin nasıl çalıştığına bir göz atalım.
Duygusal durumunuzla evrene belirli bir frekans yaymış olursunuz. Evren sizin bu içinde bulunduğunuz duygu durumun yarattığı frekansa göre olayları ve deneyimleri hayatınıza çeker.
Pozitif düşünüp pozitif hissettiğinizde, hayatınızda herşeyin çok daha kolayca aktığını göreceksiniz. Buna para da dahil. Ancak düşünceleriniz ve hisleriniz daha çok negatife kaymaya başladığında, daha çok problemler deneyimlemeye, finansal sorunlar yaşamaya başlayacaksınız.
Bu konuda inançlarınız da oldukça önemli. İnançlarınız sizin için mümkün olanı oluşturur. Eğer çok para kazanmak için çok çalışmanız gerektiğini düşünürseniz, kendiniz için tam da bu deneyimi yaratmış olacaksınız. Eğer belli bir miktardan daha fazla parayı kazanmayı haketmediğinizi düşünüyorsanız,
daha fazla paranın size gelmesini engellemiş olacaksınız. İnançlarınız ne olursa olsun, onlar sizin doğrularınızdır. Ve bilin ki bilinçaltı düzeyde, bu doğrularınızı destekleyen deliller, deneyimler yaratacaksınız. Ta ki bazı şeyleri daha değişik bir şekilde yapmayı öğrenene kadar.
Çekim Yasası – Bolluk yaratmakla ilgili 2. hata
Sahip olmadığınız şeylere odaklanmak
Parasız kaldığınız için acı çektiğiniz oldu mu? Takıntılı bir şekilde, faturalarınızı ödeyemediğiniz için ya da istediğiniz bir şeyi alamadığınız için endişe ettiğiniz oldu mu? Biliyoruz ki yoksunluk, istediğiniz bir şeyin olmaması başka bir deyişle bir şeyin yokluğu durumudur.
Yoksunluk enerjinin bloke edilmesidir. Her şeyin enerji olduğunu düşünelim. Eğer bir durumda yoksunluk deneyimlerseniz, bu enerjinin hayatınızdaki akışını engellediğinizin işaretidir. Finansal durumunuzla ilgili her endişe edişiniz, parasızlıkla ilgili acı çekmeniz, ya da faturalarınızla ilgili strese girmeniz, hayatınızda yoksunlukla ilgili deneyimleri daha çok artırdığınız anlamına gelir.
Çekim Yasası – Zengin Düşün – Ders 2
Neye sahip olduğunuz ve ne istediğiniz üzerine odaklanın
Öyle çok süper görünmediği halde, hayatınızda pozitif noktalara odaklanabilmek oldukça zordur. Ancak bunu yapacak bir yol bulmak gerekiyor. Hali hazırda sahip olduğunuz şeylere odaklandığınızda ve iyimser, umutlu bir şekilde sahip olmak istediğiniz şeyleri düşündüğünüzde, onları hayatınıza çekmeye başlarsınız.
Düşüncelerinizi, sahip olduğunuz ve istediğiniz şeylere odaklamak konusunda
çok fazla yol var. Bir şükran defteri tutmaya başlayın. Her gün sahip olduğunuz için minnet duyduğunuz bir iki şey yazmaya başlayın. Bu konular parayla ilgili olmasa da o pozitif enerjinin akışı, hayatınıza şükran duyduğunuz şeyleri daha çok çekecektir, buna para da dahil. Ayrıca daha fazla paranız olduğunu ve faturalarınızı kolayca ödeyebildiğinizi imajine edebilirsiniz. Böyle konulara ne kadar odaklanırsanız fiziki realitenize o kadar çekmeye başlayacaksınız.
Çekim Yasası – Bolluğu yaratmakla ilgili 3. hata
Negatif duygularla yokluğu çekmek
Yokluk ve mücadele üzerine odaklanmak zaten yeterince yıkıcı, ama bu odağı güçlü, negatif duygularla daha da kötüleştirmek mümkün. Duygularınızı, hayatınızdaki yaratımlara güç veren yakıtlar olarak düşünün. Konu paraya geldiğinde, kendinizi aşağıdaki gibi duygulara kilitlenmiş olarak mı buluyorsunuz?
* Korku
* Endişe
* Yardımsızlık
* Çaresizlik
* Karamsarlık
* Şüphe
* Düş kırıklığı
* Tasa
* Kıskançlık
* Gücenme
Bu tip duyguları her deneyimlediğinizde daha çok yokluk yaratıyorsunuz. Yokluğu bolluğa çevirmek için, bu tip duygulara yatırım yapmaktan kaçınmalısınız.
Çekim Yasası – Zengin Düşün – Ders 3
Negatif duyguların daha çok yokluk yaratmasını önlemek
Negatif duyguların daha çok yokluk yaratmasını önlemek için yapabileceğiniz iki şey var.
1 – Öncelikle, yukarıda bahsedilen duygulara kapılmayı önlemek hayati öneme sahip. Kendinizi para konusunda endişeli, stresli hissetmeye başladığınız anda hemen odağınızı başka bir konuya kaydırın. Kendi kendinize konuşabilirsiniz işe yarayacaksa, örneğin şöyle birşey söyleyin, “Kontrol edemediğim bir konu hakkında endişelenmek mantıksız, o nedenle, kendimi iyi hissetmemi sağlayacak başka bir konuya odaklanacağım.” Daha sonra, alakasız başka konularla ilgilenin, ya da finansal durumunuzla ilgili daha iyi hissettirecek başka bir yol bulun.
2 – İkinci olarak finansal durumunuza yönelik daha olumlu duygular içine girmeye başlayın. Biraz hayal kurmanız gerekecek, daha fazla bolluğu hayatınıza çekmek için biraz pozitif duyguya sahip olmalısınız. Bunu yapmanın bir çok yolu var. En iyi çalışan yollardan biri de, kendi kendinize olumlu cümleler kurmak, “Her zaman ihtiyacım olan herşey için, gerekli olandan daha çok paraya sahibim” gibi bir cümle söyleyin. Bu cümleyi sürekli tekrarlayın, kendinizi daha güvenli ve finansal ihtiyaçlarınızın karşılanacağı konusunda mutlu hissedene kadar. Bu aynı zamanda, yeterli paranız olmadığı konusunda endişeye kapıldığınız anda yapabileceğiniz güzel bir şey. Hemen odağınızı değiştirin ve “Her zaman, ihtiyacım olan herşey için, gerekli olandan daha fazla paraya sahibim” deyin. (Bunu büyük bir güçle ve sesinizde ikna edici bir tonla söyleyin ve öyle olduğuna inanın.)
Duygularınızı her gün negatiften pozitife doğru kaydırmaya başladığınız zaman, finansal durumunuzdaki iyileşmeyi gözlemleyeceksiniz. Beklemediğiniz bir yerden çek alabilirsiniz, bonus alabilir, işte terfi edebilirsiniz, ya da beklemediğiniz hediyelerle karşılaşmaya başlayabilirsiniz.
Bunlar yöntemin çalıştığına dair önemli işaretlerdir. Negatif düşünceleri pozitifleriyle değiştirmeye sürekli devam edin, böylece hayatınızda iyi enerjinin akışını sağlamış olacaksınız, bu da büyük değişiklikleri beraberinde getirecek.
Çekim Yasası – Bolluğu Yaratma – 4. hata
Yokluğu artıran yıkıcı aktiviteler
Hayatınızda, yokluk ve mücadeleyi artıran bazı özel davranışlar ve alışkanlıklar olduğunu biliyor muydunuz? Örneğin, sahip olduğunuz paraya nasıl davrandığınızı bir düşünün. Eğer para, hayatınızdaki bir insan olsaydı, kendini onurlandırılmış ve seviliyor mu hissederdi yoksa hakarete uğramış, görmezden gelinmiş, saygısızca davranılmış mı hissederdi? Hayatınıza daha çok para çekmek, paraya olan davranışınızla çok alakalı. Ona saygı göstermeli, kibar olmalı, sevgiyle yaklaşmalısınız. Peki cansız bir objeye neden saygı göstermelisiniz? Çünkü para aslında cansız, ruhsuz bir obje değil. O bir enerji, bunu hatırlayın. Ve daha da önemlisi, o sizin enerjinizin bir yansıması. Bu demektir ki, o sizin bir parçanız ve kendi başına bir hayatı ve zekası var. Para söz konusu olduğunda, aşağıdaki davranışlardan kaçınmak hayati öneme sahip:
Aşırı harcama
Aşırı borçlanma
Paranın önemine aldırmama
Tasarruf planı yapmama
Finansal organizasyonsuzluk
Kötü planlama
Gördüğünüz gibi sorun aslında paraya sahip olmamanız değil. Gerçek sorun şu ki, paranızı, daha fazla para çekecek şekilde idare etmiyorsunuz.
Çekim Yasası – Zengin düşünün – Ders 4
Paraya saygı duyun O da sizi sevecektir
1 – En kısa zamanda bir tasarruf planı oluşturun
Haftada 1 lira ya da 2 lira hiç farketmez, ama mutlaka acilen para biriktirmeye başlayın. Bu paraya asla herhangi bir nedenle dokunmayın. Bu basamak çok önemli çünkü bu davranış sizi, ‘paranızın olduğu’ bilinç haline sokar, biriktirdiğiniz para çok az da olsa. Bunu yapmayı ne kadar sürdürürseniz, kendinizi daha varlıklı hissedeceksiniz, çünkü sınırda yaşamadığınızı bileceksiniz.
2 – Hayatınıza değer katmayan şeylere para harcamayı bırakın
Bir kutu dolusu sahip olduğunuz halde, o yeni cüzdana ihtiyacınız var mı gerçekten? Daha çok toz yapacağını bildiğiniz ve çok kısa sürede sıkılacağınız halde o oyuncakları gerçekten istiyor musunuz? Bütün bunların yerine, bir birey olarak gelişiminize destek olacak ürünleri satın alın. Bilginizi artırmak için kitap alın. İşinizle ilgili kurslara ya da kariyerinizi geliştireceğiniz programlara harcayın. Daha da iyisi, paranızın çalışarak size geri döneceği yatırım planlarını değerlendirin.
Eğlenceli şeyleri yine de satın alabilirsiniz ancak bunu yaparken, ne aldığınız ve ne kadar sıklıkta aldığınız konusunda hassas olun.
3 – Organize olabilmek
Eğer alacak verecek defterinizi uzun zamandır dengeleyemediyseniz, ya da ne kadar borcunuz olduğu hakkında bir fikriniz yoksa, borçlarınızı ödemek konusunda bir plan yapın. Bu egzersizin amacı, sizin kötü hissetmenizi sağlamak değil, lakin bunu yaparak, finansal durumunuzun sorumluluğunu alacaksınız. Emin olun, şu andaki pozisyonunuzu anladığınızda ve daha iyiye gitmek konusunda plan yaptığınızda kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
Her şeyi bir anda yapmak zorunda değilsiniz, ufak adımlarla başlamak da iyidir. Ama bu adımları her gün düzenli olarak atarsanız, bunlar iyi yönde birikmeye ve büyük değişiklikleri çekmeye başlayacaktır.
Çekim Yasası – Bolluğu yaratmakla ilgili 5. hata
En kötüsünü görmek, beklemek ve inanmak
Şu ana kadar hayatınızda nasıl yoksunluk duygusunu yarattığınız ve bunu daha da kötüye dönüştüren alışkanlarınız ve eylemlerinizin neler olduğu konusunda sağlam bir anlayışa sahip olduğunuz kanaatindeyiz. Para konusundaki diğer zararlı alışkanlık ise devamlı suretle en kötüsünü beklemek, en kötüsünün olacağına inanmak ve her şeyi böyle görmektir. Ne kadar sık kendinizi finansal durumunuz hakkında dehşete kapılmış bir halde buluyorsunuz? Örneğin işinizi ya da evinizi kaybetme olasılığı üstünde duruyor musunuz? Ekonominin daha da kötüye gideceğini, bu durumun sizi ve ailenizi felakete sürükleyeceğini düşünüyor musunuz? Kendinizi şöyle ifadeler kullanırken buluyor musunuz: “ İşler daha iyiye gitmeden evvel mutlaka kötüye gidecektir!”. Böyle düşündüğünüz her seferinde bu düşüncelere müthiş bir güç veriyorsunuz ve gerçekleşmeleri ihtimalini iyice artırıyorsunuz.
Çekim Yasası – Zengin Düşün – 5. Ders
En iyisini görmek, inanmak ve beklemek
İster inanın ister inanmayın, her durumda en iyisini görmek, inanmak ve beklemek kötü bir şey olacak diye dertlenmek kadar kolaydır. Negatif zihin durumunuzu yıllardır sabitlediyseniz, bunun için biraz bilinçli efor sarfetmeniz gerekiyor. Bu negatif zihin durumunuzu bolluk zihnine dönüştürebilmeniz için şu adımları öneriyoruz:
1- Bütün dikkatinizi ve enerjinizi bolluğa verin.
Yoksunluk duygusuna enerji ve duygu yoğunluğu katmaktan uzak durmanız gerektiğini hatırlıyorsunuz değil mi? Şimdi sahip olduğunuz tüm enerji ve duyguyu bolluğa vermeye başlayın! Nasıl mı? Sizi sarmalayan bolluğun daima farkına varın. Evinize ve evinizin içindeki güzelliklere odaklanın ve ne kadar varlıklı olduğunuzu düşünün. Sahip olduklarınız için şükredin ve daha fazlasının gelmekte olduğunu bilin. Dünyadaki bolluğun ve bereketin farkında olun. Doğanın kendiliğinden nasıl gelişip serpildiğini gözlemleyin. Mağazalardaki raflarda alabileceğiniz her şeyin bol bol olduğunu fark edin. Eğer gözlerinizi dikkatle açıp bakarsanız, bolluğun her yerde olduğunu fark edeceksiniz!
2- Hayal edebileceğinizden çok daha fazlasına sahip olabileceğinize yürekten inanın.
Muhtemelen finansal durumunuz hakkında çok sınırlayıcı düşünceleriniz var. Bir işten para kazanıyorsunuz fakat paranın gelmesi için başka hiçbir yol düşünemiyorsunuz. Her gün şu gerçeği kabul edin ki evren size para göndermek için SINIRSIZ bir potansiyele sahiptir. İstediğiniz bir miktar para hakkında yoğunlaşın ve bunu yakın gelecekte hayatınıza gireceğine kendinizi inandırın. NASIL geleceği konusunda endişelenmeyin. Hayatınıza girmek için mutlaka bir yol bulacağına inanın.
3- Almayı bekleyin.
Beklentileriniz çok güçlüdür! Eğer sınırlı bir miktarda para beklerseniz alacağınız odur! Bunun yerine, değişik kaynaklardan daha fazla paranın gelmesini bekleyin. Her gün – Bugün çok güzel şeyler olmasını bekliyorum- demeyi ihmal etmeyin. Para, başarı ve bolluk bana her şekilde çabasızca ve hızla geliyor! Ve iyi fırsatların farkına varın, geldikleri zaman hemen yakalayın. Dikkatinizi yoksunluktan bolluğa kaydırmanın ne kadar kolay olduğunu görüyor musunuz? Tüm mesele, neye odaklanmayı seçtiğiniz ve duygusal enerjinizi hangi kanala aktardığınızla ilgilidir.
Çekim Yasası – Bolluğu yaratmakla ilgili 6. hata
Durgunluğu ve Mücadeleyi artıran eylemler
Bazen insanlar kendilerini zor bir durumun içinde bulunca, yargılama yetileri azalır, hayatlarına kargaşa hakim olur ve sonunda durumu daha da kötüye götüren şeyler yapmaya başlarlar. Mesela, hiç kendinizi bir problem içinde çok bunalmış hissedip ne yapacağınızı bilemediğiniz bir durumda buldunuz mu? Ve hiçbir şey yapmayıp problemin iyice kontrolden çıktığını fark ettiniz mi? Ya da paniğe kapılıp aceleyle bir şeyler yapıp sonradan pişman olduğunuz oldu mu? Yokluk ve mücadele zihni ile hareket ettiğiniz zaman, durumu daha iyiye götüreceğinize dair bir umut taşımazsınız çünkü sorunları yaratan enerjiye hapsolmuş durumdasınızdır. Kalıcı değişiklik yapabilmek için zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak davranışlarınızı gün be gün değiştirmeniz gerekmektedir.
Çekim Yasası – Zengin Düşün – Ders 6
Sevinç ve Güvenle Hareket Etmek
Durgunluğu ve mücadeleyi daha kötüye götüren eylemler olduğu gibi, bazı eylemler de güçlü ve pozitif bir enerjinin hayatınıza yayılmasına ve her şeyi kolayca dönüştürmesine sebep olur. 3 güçlü eylem sırasıyla şunlardır:
1- Sevdiğiniz şeyi yapın.
Kendinizi iyi hissederek geçirdiğiniz zamanlar artıkça, hayatınızın yaratımına daha fazla pozitif duygu katmış olursunuz. Bu hem finansal durumunuz hem de hayatınızın diğer alanları için de geçerlidir. Her gün sevdiğiniz şeyleri yapmayı bir alışkanlık haline getirin. Bu ilham veren kitaplar okumaktan, arkadaşlar ve aileyle nitelikli vakit geçirmeye kadar pek çok şeyi kapsayabilir. İsterseniz kişisel bakımınızla ilgilenmeyi en öncelikli işiniz haline de getirebilirsiniz. Bu sizi mutlu ediyorsa, rahatlamış ve hafiflemiş hissediyorsanız mümkün olduğu kadar sık yapın!
2- Bolluğun hayatınıza girmesi için kapıları açın.
Evrenin size daha çok para göndermesi için her şeyi yapıyor musunuz? Yoksa eyleme geçmeyi reddederek bolluğun girmesine engel mi oluyorsunuz? Evren sizin bolluğunuzu artırmak için pek çok yol bulacaktır fakat siz eyleme geçip iyi fırsatları davet ederseniz evrenin işi daha da kolaylaşır. Bazı eylemler şunlar olabilir; daha iyi bir iş başvurusunda bulunmak, bir piyango bileti almak, başarılı insanlardan örülü bir ağ kurmak, yeteneklerinizi dünya ile paylaşmak, ya da bolluğu hayatınıza çekecek herhangi bir başka eylem… En önemlisi bunları yaparken sınırlayıcı beklentiler içinde olmamanız. Bütün eylemleri eğlenerek ve keyif alarak yapmanız gerekiyor. Zaten yapmaktan keyif aldığınız için yapın, ille de size bir dönüşü olacak diye herhangi bir beklenti içine girmeden… Bunu yaptığınız zaman, harika şeylerin hayatınıza girmesine izin vermiş olacaksınız- bunun içinde para ya da bolluk değişik şekillerde gelebilir.
3- Nasıl olacağı hakkında endişelenmeyin.
Her şeyi kendiniz planlamaya çok alışık olduğunuz için bolluğun size nasıl geleceğini düşünmeden edemeyebilirsiniz. Fakat yine de paranın nasıl geleceği konusunda beyin fırtınası yapmanızı ya da takıntılı bir şekilde para konusunu düşünmenizi hiç tavsiye etmeyiz. Bunun yerine bırakın evren bu konuyu kendi yolunda halletsin. Önce ne kadar para istediğinizi belirleyin sonra da evrenden size en iyi fırsatları getirmesini isteyin. Böylelikle çok daha iyi fırsatları kendinize çekeceksiniz ve bu durumdan daha büyük bir keyif alacaksınız! Bu üç yöntem çok basit gibi görünebilir ama çok güçlüdürler. Çünkü evrene sizin bolluk için hazır olduğunuz, istekli ve açık olduğunuz konusunda çok güçlü bir mesaj verirler.
Çekim Yasası – Bolluğu yaratmakla ilgili 7. hata
Devamlı olarak aynı negatif durumları yaşamak
Şu ana kadar gördüğünüz gibi, finansal durumunuzu değiştirmek için öncelikle para ve bolluk hakkındaki düşüncelerinizi değiştirmeniz gerekiyor. Sadece finansal durumunuz hakkında daha pozitif düşünmek ve hissetmek de yeterli değil; bütün hayatınızı algılama tarzınızı değiştirmeye başlamalısınız. Şu anda kendi algılamanıza uygun spesifik bir gerçeklik içinde yaşıyorsunuz. İstediğiniz kadar paranız olmadığını düşünebilirsiniz; işinizi yakında kaybedeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz; finansal durumunuzu geliştirmek için pek fazla fırsatınız olmadığına inanıyor olabilirsiniz. Şunu anlamanız çok önemli ki, tüm bunlar sizin gerçeği algılama biçimizin bir parçasıdır. Başka bir deyişle, bu gerçekleri siz yarattınız. Peki zihin durumunuzu değiştirerek algılamanızı değiştirebilir misiniz? Kesinlikle evet!
Çekim Yasası – Zengin Düşün – Ders 7
Yeni, bereketli bir varoluş
Eğer istediğiniz tüm paraya sahip olsaydınız nasıl düşünür, nasıl hisseder ve nasıl davranırdınız? Eğer başarılı, mutlu ve doyumlu bir hayat sürdürüyor olsaydınız nasıl düşünür ve nasıl davranırdınız? Herhalde şu anda düşündüğünüz, hissettiğiniz ve davrandığınız gibi değil, çok daha farklı davranırdınız. O halde sanki şu anda istediğiniz her şeye sahipmişsiniz gibi düşünmeye, hissetmeye ve davranmaya başlayın! Bu yeni realitede sizi tarif eden yeni kelimelerin bir listesini yapın. İşte başlangıç için birkaç örnek:
*Mutlu
*Güvenli
*Varlıklı
*Memnun
*Kendinden emin
*Doygun
*Tutkulu
*Canlı
*Neşeli
*Minnettar
*Rahat
*Barışçıl
Bu listeyi her an elinizin altında bulundurun ve şu andan itibaren sürekli böyle düşünmeye, hissetmeye ve davranmaya başlayın. İlk başlarda kendinizi tuhaf hissedebilirsiniz, sanki bir oyunda rol yapıyormuş gibi ya da kendinize yalan söylüyormuş gibi. Bu gayet normaldir çünkü şu anki imajınız yaratmak istediğiniz yeni imajdan oldukça farklı. Siz bu çalışmayı daha sık yaptıkça, kendinizi daha rahat hissedeceksiniz ve eninde sonunda fiziksel şartlarınız da bu yönde değişmeye başlayacak.
Hayatınızı şimdi değiştirme gücünüz var!
Bu raporu okumak eminiz ki size hayatınız hakkında ve hayatınızı nasıl değiştireceğiniz hakkında önemli ipuçları vermiştir. Şu an sahip olduğunuz koşullar tesadüfen oluşmadı, onlar sizin düşüncelerinizin, duygularınızın ve eylemlerinizin bir ürünü. Bu ilk başta hayal kırıklığı yaratabilir ancak güzel haber şu ki, yoksunluk ve mücadeleyi yarattığınız gibi yeni bilgilerinizi kullanarak bolluk ve neşe de yaratabilirsiniz!
*******************
Dawson Metodu bolluğu yaratmak konusundaki yanlışlarımızı aydınlatıyor ve bize neler yapmamız gerektiğini adım adım aktarıyor.
Bizim de pek çok kullanıcıdan aldığımız geri dönüşler, size sunduğumuz bilinçaltı dönüşüm mp3′lerinin zihin durumunuzu değiştirmekte büyük bir kolaylık sağladığı yönünde.
Siz sadece kendinize uygun konu başlıklarını seçerek, rahat bir ortamda dinleyin. -
31-08-2020, 12:49:18Yazarı : Jack Ensign ADDİNGTON
Yayınevi : Rota
----------------------------------------------------------------------
HERŞEY DÜŞÜNCEDE BAŞLAR
Psikojenez: Herşey düşüncede başlar. Bütün herşey düşüncede oluşturulur ve düşüncenin yapıcı sürecinin ürünü olarak gelişir.
Düşünce sonsuzdur: Herşey düşüncenin ürünüdür. Düşünme sonsuzdur.
İnsana hakimiyet verilmiştir: İnsan, evrensel akılla birlikte kendi hayatını kendi oluşturur.
Düşünce hem yönetici hem üreticidir: İnsanda iki görünümlü tek bir akıl vardır. Erkek yönetici, dişi yapıcı düşünceyi kullanır.
İnsan onurlandırılmıştır: İnsana hayatına hükmetme fırsatı ve sonsuz kaynakları kullanma fırsatı verilerek onurlandırılmıştır.
Düşünce: Düşündüğüm şeyler zamanla gerçeğe dönüyorsa sadece gerçekleşmesini istediğim şeyleri düşünmeliyim.
KENDİNİ YÖNETMENİN YOLU
Bilinçaltı: Bedenin fonksiyonunun otomatik olarak yürümesini sağlar. İster uyanık ister uyur vaziyette büyük istem dışı hayat sürer.
Bilinçaltı koyulan kurala göre hareket eder: Bilinç emirleri verir ve bilinçaltı da bunu uygular.
Gönüllü hizmetkar: Her emir, her önerme her inanç bilinçaltına kaydolur. Hatta dikkat etmediğimiz şeyler bile kaydedilir, gerektiğinde ortaya çıkar.
Yasalarımızı kendimiz yaparız: Cereyanda kaldım, öyleyse hasta olacağım. Bilinçaltı bunu kaydeder ve bunu diyen hasta olur. Hastalığın sebebi cereyanda kalmak değil cereyanda kalınca hasta olacağına inanmaktır.
Birçok insan kendi kendisini hipnoz eder: İnsanlar gereksiz sınırlamalar yaparak kendilerini hipnotize ederler. Kuralları insan koyar, bilinçaltı da uygular.
Sınırları kaldırma: İnsanlar kendileri için kural ve yasalar koyar, sonrada bunların esiri olup mutsuz olurlar. Düşüncenin değişimi hayatı da değiştirir. İnancınızı değiştirin hayatınız değişsin.
Kendini yönetme: Düşüncelerimi seçme hakkım var. Başkalarının benim hakkım-daki düşünceleri beni bağlamaz. İyilikleri düşünüyorum, iyilikler de beni seçiyor. Korku ve nefret düşüncelerimde yok.
İSTE VE SAHİP OL
Dualarınıza dikkat edin, gerçekleşebilir. Aklınızdan geçen herşey ergeç ortaya çıkar. Kendimizi ne ile ve nasıl tanımlarsak öyle olmaya meylederiz. Düşündüğümüz şey yavaş yavaş bilinçaltında kalıplaşır ve gerçek bir deneyimle kendini gösterir.
Hayat yasalarla yönetilir: Bilinçli olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki düşüncedeki güç ve arzunun derecesine bağlı oluşarak eyleme dönüşür.
Olumsuz düşüncenin sonucu: Bilinçaltına yanlış emir vermelerle insanlar zor durumda kalır. Renkli mendil gördüğünde burnu şişeceğini düşünen insanın renkli mendil gördüğünde burnu şişer.
Kendini yönetme: Geçmişi siliyorum, gelecek ise benim seçimimi bekliyor. Geçmişteki hatalarımdan dolayı kendimi bağışlıyorum. Geçmişi unutup yeni bir hayata başlıyorum. İstediğim herşeyin olacağına inanıyorum.
KENDİNİZ OLMA CESARETİNİ GÖSTERİN
Hergün tek bir kendini reddetme düşüncesine dahi yer vermeden bir saat için olduğunuz gibi kabul edin kendinizi. Gerçekten kendinizi biliyorsanız bunu yapabilirsiniz.
İnsan kendini küçümseme eğilimindedir: İnsan bilinçli olarak düşünebildiği güvenle beklediği ve mümkün olduğuna inandığı herşeyi yapabilir. Evren sınır koymaz; biz inançlarımızla sınırlarız kendimizi.
Gerçek benliğini keşfetmek: Yıllardır kafamızda olan ve gerçek benliğin ortaya çıkmasını engelleyen korku dolu olumsuz düşüncelerden kurtulmamız gerekir.
Asla yalnız değilsiniz: Gerçek sevgi korkuyu defeder. Ben’i sevmek içimizdeki gücün bizim vasıtamızla herşeyi yapabileceğini idrak etmektir.
Taklit intihardır: İnsan mükemmel olmak için başkalarını taklit etmek zorunda değildir. Hiç hata yapmayan kişiler hiçbir şey yapmayanlardır.
En büyük arzu: En çok istediğimiz şey nedir. İnanın ve sahip olun. Düşüncenizi bunda yoğunlaştırın.
Düşünce: Düşünmek, düşünceyi kendi algılamamız ölçüsünde kullanmak demektir.
İstediğimize sahip olmak: Bilinçaltı herşeyi bilendir ve o kadar duyarlıdır ki her istediğimize cevap verir. Ona ilettiğiniz her düşünceyi tatbik eder.
Hakimiyeti ele geçirmek: Bilinçaltına düşüncenin toprağı denir. Bildiği verilen tohum düşüncelerine cevap vermektir. Her türlü hastalık bilinçaltının çalışma sistemini anlayamamamızdan kaynaklanır.
AMAÇLARA ULAŞMAK İÇİN BEŞ İLKE
Kendiniz için ideal imajı belirleyin: Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz şeye mutlaka ulaşırsınız. İnanmışsanız hiçbir şey imkansız değildir.
Amaçlarınıza sınır koymayın: Amaçlarınızı yalnızca kendiniz yargılayabilirsiniz. Bu yargılamadan kaçının, çünkü kendinizi sınırlarsınız. İnsanın kendini küçümseme eğilimi vardır. İnsan olabileceğinin ötesini amaçlamalıdır.
Çalışmadan inanmak işe yaramaz: Çalışmadan amaçlara ulaşmak mümkün olmadığı gibi üretkenlikten uzaklaştırır. İnanç çalışmakla kusursuzlaşır.
Düşüncelerinizi kendinize saklayın: Zihinsel imajınızı kendinize saklayın, gerekeni yapın ve bekleyin. Kimseye birşey söylemeyin. Aldığınız tepkilerle bir o yana bir bu yana savrulmayın.
Hedeften ayrılmayın: Dikkatinizi amacınız üzerinde yoğunlaştırırsanız, bilinçaltınız ayrıntıları halleder. Hayalinizi zihinsel olarak bitirin ve gerekeni tamamlayarak bekleyin. İnandığınız ölçüde sahip olursunuz.
Amaçlarınızın envanterini tutunuz: İnsan gün boyunca düşündüklerinin toplamıdır.
Kendini yönetme: Amaçlarınızı yazın. Onları gerçekten istiyor musunuz. Amaçlarınızı benimseyin. Amaçlarınızın dünyada yaşadığını hayal edin.
SINIRSIZ FİKİR KAYNAĞINI KULLANMA
Gerçek anlamda başarıya ulaşanlar sezgilerinin sesini dinlemeyi öğrenip onu izleyenlerdir.
Sezgiye güvenme: Sevgi küçük beşeri ben’imizi oradan çıkardığımız zaman ortaya çıkan yüce ilhamdır.
Fikirler hiç umulmadık anda çıkar: Fikirler mücadeleden vazgeçtikten, yarı uykudayken ya da hayal kurarken ortaya çıkmaktadır.
Yapıcı olma:
a)Düşünceleri bir noktada yoğunlaştırın. Hangi yöne gideceğinizi iyi belirleyin ve her seferinde tek bir fikri içeri alın.
b)Derinlemesine düşünmek aceleye gelmez. İyi sonuç almak için projenizi bilinçaltınıza tam anlamıyla yerleştiriniz.
c)Fikirler geldiğinde yakalamaya hazır olun, hemen not edin.
d)Şimdi fikirlerinizi kullanmaya hazırsınız. Fikirleri eleyerek doğruları kaydedin.
Kendini yönetme: Ben de evrenin sırlarına ulaşabilirim, sonsuz bir kaynakla ilişkideyim.
YAPICI İMGELEMENİN GÜCÜ
Dikkatimizi yoğunlaştırdığımız şeyi yaparız. Yapmamız gereken bu yasayı bilmek ve etkin bir biçimde kullanmaktır.
İmgeleme bizden önde gider: Arzuladığın ve dua ettiğin ne olursa olsun inan ve senin olsun.
İçimizdeki yaşama yansır: İnsan uyum içinde yaşamaya gayret eder. İnsanlığın ve kendilerinin zararına gibi görünüyorsa bile o anda kendileri için en iyi olduğuna inanırlar.
Yapıcı imgeleme nasıl kullanılır: Dua ettiğimiz zaman kendimizi kaybetme ihtimalinden uzak tutar. Dua ettiğimizde buna ulaşacağımızı bilir ve O’na yöneliriz. Yapıcı imgeleme ısrarla kullanılırsa fikrin olduğu her yerde başarı da vardır.
İnsan düşündüğü gibidir: Bugünkü düşünce yapımız yarınlarımızı hazırlamaktadır Kendimize acımaktan vazgeçmeliyiz. Kendinizle ilgili inançlarınız emin olun yaşayacaklarınızı tayin eder. Hayaliniz bırakın yukarıları gezsin.
Kendini yönetme: Kendimi harika hissediyorum. Yaptığımı iyi yaparım ve iyi sonuç alırım. deneyimlerimi harika insanlarla paylaşırım. İhtiyaç duyduklarım bana gelir. Bütün düşlerim harika bir biçimde gerçekleşir.
KENDİNE GÜVEN NASIL SAĞLANIR
Utangaçlığı yenmek: Dikkatler bir kişi üzerinde yoğunlaştırıldığında o kişi huzursuz olur. Yoğun ilgi dikkat ve cesareti kırar. Korkuyu bırakıp rahat ve dengeli davranmalıdır.
Güven ve kibir: Güven hayat hakkında güven duygusudur. Kibir ise sahip olmadığı güven duygusunun varlığını başkalarına ispatlamaya çalışmaktır.
Başarısızlık korkusu: Kendine güveni başarısızlık korkusu bozar. Başarılı olacağına inanma başarıyı getirir.
Alaya alınma korkusu: Hayat boyunca komik duruma düşünce kızarıp kekeleriz.
Reddedilme korkusu: Bazı insanlar arkadaş sahibi olmaktan korkar. Reddedilmekten korktuğu için yalnız yaşamayı tercih eder.
Onaylanmama korkusu: Kekemelik genelde aile tarafından istenen mükemmelliğin sonucudur, onaylanmama korkusunun bir sonucudur.
Kötü sonuçla karşılaşma korkusu: Kötü sonuçla karşılaşma ve bunun üstesinden gelememe korkusu yüzünden insanlar riskli işlere girip büyüyemezler.
Neye güveniyoruz: Güvensizlik herşeyin sınırlı insan benliğine bağlı olduğuna inanmaktan kaynaklanır. Kendi gücümüz ve zekamız mücadele etmek için yeterli değildir. Tüm güç ve zekanın sahibi olan Allah’a (cc) gitmeliyiz.
Güven kazanmanın yolu: Herşeyin, içimizden geldiğine inanmalıyız. Güç ve erdem Allah’ındır (cc).
Korkuyu yenmek: Allah (cc) sevgisi korkuyu safdışı bırakır. İçimizdeki güç ve zekaya inanırsak herşeyi hallederiz.
Meditasyon: Günde en az 15 dakikamızı Allah’ın (cc) büyüklüğünü ve yerini düşünmekle meditasyona ayırmalıyız. Doğru yolu göstermesi için içinize dönün.
Kendini yönetme: Başarsızlıktan korkmuyorum. İçimden gelen sese inanıyor ve güveniyorum. Hayatı neşe ve sevgi olarak görüyorum. Nerede olursam olayım Allah’a (cc) güveniyorum.
KARAR VERMEK
Düşüncelerine hakim olamayanlar davranışlarına da hakim olamazlar.
Kesin karar: Karar vermeyen ilerleyemez. Kararsızlık olursa bilinçaltı karmaşaya düşer. Biz çoğu açıları kendimiz seçeriz.
Kararsızlıktan kurtulma: Kağıt kalemle değişik ihtimalleri ve sonuçlarını yazın. Yatmadan önce bilinçaltına soru yöneltin ve sabaha cevabını bekleyin. Hayat durmadan değişiyor. Bu yüzden esnek olun. Yaşadıklarımız inandıklarımızın sonucudur.
Kendini yönetme: Ben kararlı bir insanım. İçimdeki mükemmeli kullanmak için aklımı kullanmalıyım.
HUZUR
Düşündüğünüz, inandığınız güvenle beklediğiniz herşey mutlaka gerçekleşir. Gerçek huzur hayatın bolluğunu farketmektir.
Huzurun beş şartı:
a)Allah (cc) sevgisi şarta bağlı değildir.
b)Kendi kendimize koyduğumuz sınırları kaldırmalıyız.
c)Her insan sonsuzluğu kendi sözleriyle birleştirir.
d)Düşünüp inandığımız herşey gerçekleşir.
e)Verdiğimiz ölçüde hayattan alırız.
Yeniden başlama: Kendi yanlış düşüncelerimiz haricinde hiçbir şey bizi bağlamaz. İnançlarımızı değiştirmeliyiz.
Para: Kötü olan para değil parayı çok sevmek, onu bütün iyiliklerin önünde tutmaktır. Cimrilik veya fakirlik bir erdem değildir.
Ekonomi: Ekonomik sistemi yermek bize birşey kazandırmaz. Cimriler zenginleşiyor gibi görünseler de sevgiyi bulana dek fakirdirler.
İyi olanı seçme: Kendimizi neye bağlarsak ne olduğumuzu düşünürsek öyle oluruz.
Gerçek zenginlik: Asıl zenginlik ruhsaldır. Tüm iyiliğin kaynağının varlığından haberdar olma insanı zengin kılar.
Kendini yönetme: Ben zenginim. Sınırsız kaynak ihtiyacımı veriyor. Doğru zamanda doğru karar veririm.
IŞLER KÖTÜ GİDİNCE
Her zaman bir çıkış yolu vardır: Mücadeleyi göze almak ve ne olduğu değil nasıl tepki gösterdiğiniz önemlidir. Biz kaderimizin efendisiyiz.
Tüm yaşam bizim hizmetimizde: Hayat toprağına ekilen her düşünce tohumu düşüncenin çeşidine göre meyve verir. Her şey kendi türünü tekrar üretir.
Yanlış imajı değiştirmeli: Sahip olduğumuz imajdan hoşlanmıyorsak onu hemen değiştirmeliyiz.
Düşünce maddeye hakimdir: İçerdeki neyse dışarıdaki de öyledir.
Büyük düşünme: Başımıza iyilikler geleceğine inanırsak gerçektende küçük iyilikler yaşarız. Çünkü kendimiz için kabullendiğimizi deneyimleriz. İşleri ters gittimi içimizde çevremizde heryerde mevcut güce inanmak gerekir.
Kendini yönetme: Tüm hayat hizmetinde her problemin bir çözümü var. Hiçbir şey beni yenemez.
ZAMANIN EFENDİSİ
Zaman insanin sonsuzluk ölçüsüdür. Bilinçaltına kalkacağınız zamanı yükleyin o saatte sizi uyandırır.
Hipnotize ve zaman: Bir işi belli bir saatte bitireceğine inanan bir kişi er geç o işi o saatte bitirir.
Sonsuz: Bilinçaltı geçmiş ve gelecek diye birşey bilmez. Hep şimdiki zamanda çalışır.
Kendini yönetme: Kendimi zamanın bağlarından
kurtarıyorum. Sonsuzluğu arzuluyor ve ulaşacağıma inanıyorum.
İYİ BİR BELLEK İÇİN
1)Dinle, doğru yazılışını gözlerinde canlandır. Kötü bellek dikkatsizlikten olur.
2)Öğrenme fikirleri birleştirmeye bağlıdır.
3)Belleğinize güvenin.
4)Kesin sonuçlar içi kesin direktif vermeliyiz.
Dikkat et: Dikkat iyi bir belleği getirir. Dur bak ve dinle. Fikirleri birleştirerek hatırlamaya çalışın. Geçmişi bellekten silmek mümkün değildir.
Bilinçaltınıza güvenin: Doğru hatırlama bilinçaltına güvene bağlıdır. Belleğe güven sonuç verir.
Yaşın önemi yok: Bellek yaşa bağlı değildir. Bilinçaltına hatırlama direktifi vermeli ve sonucu beklemeliyiz. Akıllı insan, konuşmak yerine hem kendisi hem de başkaları için faydalı olabilecek şahısların konuşturulmasını temin eden insandır.
Bilinçaltı: Bilinçaltı herşeyi çok ince olarak kaydeder. İhtiyaç zamanı ortaya çıkarır. Hatırlamak istediğimiz herşeyi hatırlarız.
Kendini yönetme: Hatırlamak için bilinçaltıma güveniyorum.
RAHATLAMA
Gergin yatarsanız gergin uyursunuz. Rahat bir uyku için önce gevşemeliyiz.
Neden rahatlamalıyız: Bütün hastalıklar stres kaynaklıdır. Gergin insan etkili çalışamaz. Dengeli insan hayattan korkmaz, hayatla uyuşmazlığı yoktur.
Zihinsel denge .Ne olursa olsun sakin ve dengeli olmak mümkündür.
Kendini yönetme: Kendimin rahat olduğunu hissettiğim zaman rahatlıyorum. Tamamen mükemmel ve bütün olarak gevşedim. Rahatladım.
YAŞAMAYA BAK
Büyük sorunlarımız olduğunu kanıtlamaya çalışmaktan vazgeçelim. Düşünce biçiminizi değiştirin. Her güçlükten bir çıkış yolu vardır.
Endişe: En kötü ihtimali düşünürsek bu endişedir ve yıkıcıdır. Olumlu düşünce doğru eyleme geçiş yoludur. Endişe bulaşıcıdır. Herkese bulaşabilir.
Dört endişe:
1)Gelecekteki ihtiyaçlardan dolayı endişe.
2)Beden sağlığının yitirilmesi endişesi.
3)Zihin sağlığının yitirilmesi endişesi.
4)Yalnız kalma endişesi.
Endişeye son:
1)Allah’ın (cc) varlığına inanma.
2)Olumlu düşünmeye çalışmak.
3)Dua ettikten sonra olumlu tavır takınmak.
Gerekeni yap ve güce sahip ol .
Çözüm var: Her çeşit hastalık iyileşir; yeter ki buna inanın.
Kendini yönetme: Korkmuyorum. Gelecekteki ihtiyaçlarım için endişelenmiyorum.
KORKUYU YENME
Korku insanın en büyük düşmanıdır. Korkunun kendinden başka korkulacak bir tarafı yoktur. Korkuyla mantık yürütülmez. Korku bir duygudur. Gerçek bilindimi korku kalmaz. Korkular önyargıdan kaynaklanır.
Kendini yönetme: Korkacak hiçbir şey yok. Herşeyin üstesinden gelecek güçteyim. Güç içimde.
SİGARA
Bilinçaltı verdiğimiz emirleri harfiyen uygular. Biz emirleri veririz, bilinçaltı yerine getirir.
Başarı: İnsanlar sık sık başarısız olurlar. Çünkü gerçekten yapmak istemedikleri şeyleri yapmaya çalışırlar.
Pratik: Pratik her zaman mükemmelleştirmez ama otomatikleştirir.
Bilinçaltı emire karşılık verir: Sabah 06:00 ‘ da kalkmanız gerektiğinde inanın o saatte kalkarsınız.
UYKUSUZLUK
Uyumak için hap alınır. Güç hapın değil hapa duyulan inancındır.
Kendini yönetme: Uyanık kalmaktan korkmuyorum. Kavgacı düşüncelerden arınıyorum. Kafam rahat, huzurla dolu.
CESARET
Hayatta hiçbir şey bize karşı değil. Bu yüzden çaresizliğe yer yok. Dikkatimizi verdiğimiz şeyler büyür. Dikkati iyiye olumluya yöneltirsek yaşadıklarımız bunlar olur.
Kendini yönetme: Cesaretimi yitirmeyi istemiyorum. Doğru seçim için yönlendiriliyorum. İçimdeki kusursuz güce güveniyorum.
SÜREKLİ HUZUR
Prensiplerin zaferinden başka hiçbir şey size huzur getirmez. Dikkat huzur üzerinde yoğunlaştırıldığında kişi huzur için bir araç olur.
Kendini yönetme: Son derece huzurluyum. İyiliğin gücüne inanıyorum. -
31-08-2020, 12:49:35Üzüntü zihnimizi kaplayan yıkıcı bir duygudur. İçimize bir defa yerleşti mi bütün zihnimiz artık onla meşgul olur. Üzülme, çağımızın en büyük hastalıklarındandır. Üzüntü alışkanlığından kurtulmak için atacağınız ilk adım, “ben bu alışkanlıktan kurtulabilirim, bu alışkanlığı yenebilirim” diyebilme inancına sahip olmaktır. Bir şeyi yapabileceğinize inanırsanız o şeyi gerçekten yapabilmenizi engelleyen şeyleri bir şekilde aşarsınız. Üzüntüden kurtulmak için aşağıdaki yedi maddeyi kullanmak yararlı olacaktır;
- Kendi kendinize “üzülmek çok kötü bir alışkanlıktır” deyin.
- Olumsuz saydığınız her şeyin olumlu yönlerini düşünün ve konuşmalarınızda bunları belirtin.
- Olumsuz hiçbir konuşmaya katılmayın ve bütün konuşmalara olumlu bir hava vermeye çalışın.
- Kendinize iyimserlik aşılayan kitaplar okuyun. Bunları defalarca okuyup bilinçaltına yerleştirin. Sonra bilinçaltınız bunları size geri gönderip karamsar ve üzüntülü olmaktan kurtaracaktır.
- Umut dolu, ileriye neşe ve ümitle bakan insanlarla dostluk kurun. Bu atmosfer sizi neşe dolu ve ümitli bir insan yapacak, karamsarlığa düşmenizi engelleyecektir.
- Üzülme alışkanlığına yakalanmış insanlara yardım edin. Böylece, sizin üzülme alışkanlığınız da azalacak zamanla kaybolacaktır.
- Her gün yaşamınızda Yaratanın sizinle beraber olduğunu ve size yardım edeceğine inanın.
- paylaşımlar çok güzel teşekkür edrim aslında bayadır kitap okumuyordum ne okusam diye düşünüyorum okumak istiyorum ama farklı bir şey istiyordum çok ii oldu en kısa zamanda almaya çalışacağım inşallah ... bunları okuyupta insanın kendisini iyi hissetmemsi imkansız bence yani özetinden öyle anlaşılıyor..
-
31-08-2020, 12:49:50Sır yoktur. Yeni bilgiye hazır olmak ya da olmamak vardır.
Yeni bilgiye hazır olmayan için sırrı duymak, sırrı bilmek değildir.
Gerçek sır; “kendini bilmektir.”
Bunu duymayan neredeyse yoktur. Peki, kendini bilen çok mudur?
Mükemmel olmayan bir hayat yoktur.
Sadece uykuda olmak ya da uyanık olmak vardır.
Sadece yalan ya da gerçek vardır.
Kendini bilmeyen yalanı yaşamaktadır.
Yalan hayatın asla mükemmel olmadığıdır.
Yalan senin asla mükemmel olmadığındır.
Yalana istediğin kadar zenginlik kat, mutluluk kat, servet kat…
Sadece daha çok inandığın ve bağlandığın daha büyük bir yalanın olacaktır.
Ve üzgünüm; her yalan acı yaratır.
Ama uyarmalıyım; "her düş de bir yürek acısına gebedir". Üstelik de bizatihi düş sahibinin kendisi dolayısıyla. Çünkü (hemen hemen hiçbir düş %100 iman içermiyor. Çünkü derinde bir yerde düşkuran, hep her şeyi kontrol edemediğini biliyor. Emin olamıyor... VE teslimiyet gösteremiyor.
Neye mi?
Kendi elinde olmadığını kendince bildiği; düşü gerçek yapma ihtimaline - kendine, hayata ve Tanrıya... %100 güvenemiyor. Eksiği tamam edemiyor. Sıfır nokta bilmem kaçı 1'e çıkaramıyor.
O yüzden uyarmalıyım; Tarumar olacak düşler; yıkılıp yeniden inşa edilecek gerçekler ve öğrenecek insan zamanla (bir anda mı demeliydim yoksa; aslında kim olduğunu ve hep o olmuş olduğunu.
Tam Türkçesiyle söyleyeyim; Çekim Yasası, insan kendisini "Adam Etmeden" ya da büyütmeden "gerçekten" aradığı şeyi insana vermez. Çünkü ortalama bir insan düşüncelerini ancak sınırlı zamanda ve bilinçli bir şekilde farkında olarak ya da seçerek yaşar. Geriye kalan zamanda yaydığı düşünceler ise o insanın kim olduğunu, hayatla ve kendisi ile ilgili gerçekte ne düşündüğünü içerir. Yani ana akıntı güçlü bir şekilde bilinçaltına kayıtlı "Ben kimim ve hayat ne?" sorusuna cevap veren programdır ve ana yol o programı işe yaramadıkça yenilemektir. Hayatta (geçici) bazı sonuçlar elde etmek farklı bir şeydir; hangi sonuçları istersen gerçekleştirebilecek güçle donanmak başka bir şeydir.
Yine de haddimi aşarsam özür dileyerek, kişisel olarak bir tavsiyede bulunmak isterim... Sorgulayan bir zihin harikadır, yanlış seçimlerden insanı korur. Neden olmasın diyen ve deneyen bir zihin ise daha da harikadır, insanı geçmiş seçimlerinin götüremeyeceği yerlere götürür.
Çekim yasası gerçektir ve her gerçek gibi senin inanman ya da inanmaman onu etkilemez. İstersen bu yasayla sana erişen bilgiye hazırlanabilir ve kendini bilmeye açılabilirsin. “Evet, bilmeye açığım” dersen öğrenci hazır olduğunda öğretmen oradadır. -
31-08-2020, 12:49:53Ekonomi bize yalan söylüyor. Hayat, kıt kaynaklar ve sınırsız ihtiyaçlar etrafında dönmüyor. Hayat, her ihtiyacımıza cevap verebilecek sınırsız bir bereket içeriyor. Eğer ekonomiye inanırsanız egonuzun siz olduğuna da inanırsınız. Delicesine biriktirmeye ve olmayan ihtiyaçlarınızın peşinde koşmaya başlarsınız. Hiç bitmeyecek ve asla kazanamayacağınız bir yarışa katılırsınız. Kendi fasit dairenizde ne kadar hesap yaparsanız yapın hiçbir yere varamadan, endişe ve telaş içinde ve hep bir şeylerden memnuniyetsiz döner durursunuz. İlerlemeye çabalarsınız, zengin olmaya ya da belki aydınlanmaya… Bunlar olduğunda, yani şu an eksik olan şey hayatınızda var olduğunda huzur bulacağınızı düşünürsünüz. İttirirsiniz, zorlarsınız, çabalarsınız ama bir çıkış bulamazsınız. Çünkü aslında tüm bu yaptıklarınızla sadece yanlış bir varsayımı doğrulamaya çalışırsınız; kaynaklar kıt, ihtiyaçlar sınırsız. Eğer ekonomiye inanırsanız egonuzun bir adım ötesinde duran engin bereketi, sınırsız güzelliği, sanatı, tabiatı, sevgiyi, şefkati görmeden geçiştirirsiniz. Hayatı görmezden gelirsiniz. Yalandan, “yaşıyormuş gibi” yaparsınız.
Egomuz bize, ben ve ötekiler, benim ve benim olmayan, üstün ve yetersiz, köle ve efendi, zengin ve fakir, iyi ve kötü, mükemmel ve yetersiz denilen ayırımlar olduğunu söylüyor. Öznel gerçeklik nesnel gerçeklik tanımları yapıyor. Benim dışımda benden ayrı bir dünya yaratıyor. O zaman da zaten içinde yüzdüğüm sınırsız mutluluğu, güzelliği, bereketi dışıma itiyor. Almama izin vermiyor. O yüzden sorun asla eksiklik, kıtlık, yetersizlik sorunu değildir. Sorun daima bin bir parçaya bölünme sorunudur; sorun "bir" olamama sorunudur.
Öyleyse zaten içinde yüzdüğüm sınırsız mutluluğu, güzelliği, bereketi nasıl olur da deneyimlerim? Nasıl olur da hayattayken gerçekten yaşarım. Hayatın şiirini, müziğini, rengini dibine kadar, özüne kadar nasıl yaşarım?
Bunu hemen şu anda ve burada yaşayabilirsiniz. Bu, kimine açık kimine kapalı bir lütuf değildir. Bu uzun zaman ve öz-disiplin içeren çalışmaların sonunda edineceğimiz bir hak değildir. Bu zaten bizimdir.
Senindir
…Sadece gevşe…
Gergin iken sana gelen hediyelere kapalısındır.
Gevşe… Hesap kitaba, endişeye ara ver. Olumlu ya da olumsuz beklentilere ara ver. Geleceğe ya da geçmişe kaçma. Gevşe ve burada dur. Şu anda.
Gevşe ve bomboş kal. Bir çocuk gibi; “ne kadar boş o kadar dolu”; ne kadar masum, sevecen o kadar açık…
Gevşe. Kendinden ve olandan hoşnut ol; gelenin değerini takdir et.
Gevşe… Seni esir alan bağımlılıklarından kurtul. Endişe, korku, hoşnutsuzluk içinde gevşeyemezsin. Bırak hepsini. Sonsuzluğa fırlat. Kabullen; her şey zaten mükemmel. Hayır, mükemmel olmayan şeyler de var diyorsan onları da kabullen. Değiştirme telaşını bırak. Almak kendiliğinden, doğal bir süreçtir. Kendini kendine bırak. Arama, ittirme, zorlama, çaba gösterme… Gevşe.
Sadece iste, çağır, geleceğini bil ve sezgilerini izle. Bir sanatçı ol; doğal akışın bir parçası ol; toprakla, suyla, doğanın canlı varlığıyla ilişki kur. Canlılığın içinde ol. Kuru bir kabuk olma; yaşayan bir can ol. Duyarlılık, derinlik, keskinlik kazan; açıl… Tüm görkemli eserler böyle yaratıldı. Tüm şaheserler böyle yazıldı. İste, çağır ve sezgilerini izle.
Sadece gevşe ve güven…
Denetleme; güven. Sen O’sun ve her şey zaten senin.
Güven… İçindeki ışıltıya güven, sevgiye güven, Tanrıya güven, kendine güven, olana güven, yeteneğine güven…
Ve al.
Senindir.
Aldığın senindir. Aldığın sensindir. -
31-08-2020, 12:49:59“Düşüncelerin pozitif olsun, çünkü düşüncelerin sözlerin olur.
Sözlerin pozitif olsun, çünkü sözlerin davranışların olur.
Davranışların pozitif olsun, çünkü davranışların alışkanlıkların olur.
Alışkanlıkların pozitif olsun, çünkü alışkanlıkların değerlerin olur.
Değerlerin pozitif olsun, çünkü değerlerin kaderin olur.”
(Gandhi) -
31-08-2020, 12:50:05Herşeyin kötüye gittiğinin zannedildiği, insanın karamsarlığa kapıldığı bugünlerde, kendinize bir iyilik yapınve aşağıdaki yazıyı okuyun ...
Chicago tribune gazetesi yazarlarından mary schmich'in 1 temmuz 1997 tarihinde köşesinde kaleme aldığı bir yazıymış.
"98 sınıfının bay ve bayanları. güneş kremi kullanın.
eğer size gelecek için bir öğütte bulunacak olsaydım, bu güneş kremi olurdu. güneş kreminin uzun süreli yararları bilim adamları tarafından kanıtlanmıştır ancak vereceğim diğer öğütlerin hepsi kendi dolambaçlı deneyimlerinden daha güvenilir değildir. şimdi bu öğütleri dağıtacağım.
gençliğinizin gücünün ve güzelliğinin keyfini çıkarın. ya da boşverin. gençliğinizin gücünü ve güzelliğini kaybolana kadar anlamayacaksınız. ama bana güvenin, 20 yıl içinde, fotoğraflarınıza geri dönüp bakacak ve ne kadar çok imkanınızın olduğunu ve ne kadar gözalıcı göründüğünüzü kavrayacaksınız. düşündüğünüz kadar şişman değilsiniz.
gelecek için endişelenmeyin. ya da endişelenin, ama bilin ki endişelenmek ancak bir cebir denklemini sakız çiğneyerek çözmek kadar etkilidir. hayatınızdaki gerçek sorunlar endişelenen aklınızın ucundan bile geçmeyecek sorunlardır, sıradan bir salı günü saat 4′te boş bir anınızda yakalayan cinsten.
her gün sizi korkutan birşey yapın.
şarkı söyleyin
diğer insanların kalplerine karşı kayıtsız kalmayın. sizinkine kayıtsız kalan insanları da boşverin.
gevşeyin.
zamanınızı kıskançlıkla heba etmeyin. bazen öndesinizdir, bazen geride. yarış uzun ve sonunda sadece kendinizledir.
aldığınız iltifatları hatırlayın. hakaretleri unutun. eğer bunu başarabilirseniz, bana nasıl yaptığınızı anlatın.
eski aşk mektuplarınızı saklayın. eski banka evraklarınızı atın.
gerinin
eğer hayatınızla ne yapmak istediğinizi bilmiyorsanız kendinizi suçlu hissetmeyin. tanıdığım en ilginç insanlar 22’sinde hayatlarıyla ne yapacaklarını bilmiyorlardı. bildiğim bazı 40 yaşındaki ilginç insanlar ise hala bilmiyor.
yeterince kalsiyum alın.
dizlerinize nazik davranın. gittiklerinde onları özleyeceksiniz.
belki evleneceksiniz, belki evlenmeyeceksiniz. belki çocuğunuz olacak belki olmayacak. belki 40′ında boşanacaksınız, belki 75. evlilik yıldönümünüzde çılgın tavuk dansını yapacaksınız. ne yaparsanız yapın, kendinizi çok fazla kutlamayın, çok da fazla azarlamayın. seçimleriniz yarı yarıya şanstır. diğer bütün insanların da.
vücudunuzun keyfini çıkarın. onu her şekilde kullanın. ondan ya da başka insanların onun hakkında düşündüklerinden korkmayın. o sahip olacağınız en muhteşem enstrümandır.
dans etin, oturma odanız dışında edecek hiçbir yer olmamasına rağmen de olsa.
talimatları okuyun, onlara uymasanız bile.
güzellik dergilerini okumayın. onlar sizi sadece çirkin hissettirecektir.
ebeveynlerinizi tanıyın. ne zaman göçüp gideceklerini hiç bir zaman bilemezsiniz.
kardeşlerinize iyi davranın. onlar geçmişinizle aranızdaki en kuvvetli bağdır ve büyük ihtimalle gelecekte sizinle birlikte kalacak insanlardır.
arkadaşların gelip geçici olduğunu anlayın, ama sadece en değerli birkaç tanesine tutunmanız gerektiğini bilerek. yaşadığınız yer ve yaşam tarzındaki uzaklıkları kapatmak için çok çalışın, çünkü yaşlandıkça sizi gençken tanıyan insanlara daha çok ihtiyacınız olacak.
new york’ta bir kez yaşayın, ama sizi çok sert kılmadan ayrılın.
kuzey california’da bir kez yaşayın, ama sizi çok yumuşak kılmadan ayrılın.
gezin.
bazı vazgeçilmez gerçekleri kabullenin: fiyatlar yükselecektir, politikacılar kandıracaktır. siz de yaşlanacaksınız. ve yaşlandığınız zaman, genç olduğunuz zamanlarda fiyatların makul, politikacıların soylu ve çocukların büyüklerini saydığını söyleyeceksiniz.
büyüklerinize saygı duyun.
başka kimsenin size destek olmasını beklemeyin. belki güven fonunuz vardır. belki de zenginliğiniz olacaktır. ama her birinin ne zaman tükeneceğini hiçbir zaman bilemezsiniz.
saçınızla fazla oynamayın, 40′ınıza geldiğiniz zaman 85′inde görünecektir.
kimin öğütlerine kulak verdiğinize dikkat edin, ama öğüt verenler konusunda sabırlı olun. öğüt bir tür nostaljidir. öğüt vermek, onu çöplükten çekip, temizleyip, çirkinz kısımlarını boyayarak geri dönüştürerek değerinen daha değerli hale getirmektir.
ama güneş kremi konusunda bana güvenin." -
31-08-2020, 12:50:12Mevlana ise Mesnevi’de düşünce ve onun gücü ile ilgili olarak şunları söylüyor:
“Her sanatın, her hünerin aslı, temeli, hayalden, arazdan, düşünceden başka nedir?
Önceki düşünce, sonra işte belirir: dünyanın kuruluşunu ezelden beri böyle bil.
Meyveler önce gönül düşüncesindedir, sonunda meydana çıkar. Görünür.
Bir iş yaptın, ağaç diktin ya; sonunda ilk harfi okudun demektir.
Dalı yaprağı, kökü evveldir ama bunları hepsi de meyve için gönderilmiştir.
Demek ki görüyorsun;dünyada her hüner, her sanat bir düşünceyle durmada, olmada.
Hele dur: bir gün o düşünce, o hayal, örtüsüz, perdesiz bir kol kanat açsın.
O vakit görürsün ki dağlar pamuk gibi yumuşamıştır, şu soğuk-sıcak yeryüzü yol olup gitmiş.
Bir tek diri ve güzel Tanrı’dan başka ne gök görürsün ne yıldız ne de bir varlık.” -
31-08-2020, 12:50:23Bu yazımda çekim yasasından oldukça detaylı bahsetmek istiyorum. Bazı insanlar çekim yasasının evrende olup biten herşeyi açıklayamayacağını söylüyorlar. Mesela “Bumerang Yasası” kitabının yazarı çekim yasasının doğru olduğunu ancak eksik yönleri bulunduğunu, kendisinin ise kitabını bu eksikliklere göre şekillendirdiğini söylüyor. Yazarın bu kitabında anlattığı şeyler çekim yasasının anlatıldığı kitaptakilerle birebir uyumlu, sadece bunlara ek olrak söylediği şey, evrende hiçbir şeyin değişmediği ve kişiler arasında el değiştirdiğidir. Yani evrende bugün var olan şey her zaman vardır, bugün olmayan şey hiçbir zaman yoktur. Yok denilen şeyler henüz haberdar olunmayan şeylerdir.
Çekim yasasının en büyük olayı “benzer benzeri çeker” felsefesidir. Bu felsefe bize zihnimizde oluşturduğumuz düşüncelerin, yaptığımız davranışların ve söylediğimiz sözlerin benzerini çekeceğimizi bildirir. Aslında bunu biz çekmek olarak değil de, “bir şey hakkında düşündükçe o hayatında artmaya başlar” şeklinde biliyoruz. Çekim yasası ise bundan farklı bir şey söylemiyor. Olumlu şeyler daima olumluları, olumsuz şeyler de daima olumsuzları çeker. Hiçbir zaman olumlu bir şeyin sonucu olumsuz olamaz. Mutlaka ama mutlaka bir yerlerde her şeyi olumlu düşünürken birkaç defa olumsuz düşünceyi araya karıştırdığımız olmuştur. Problem dikkatsiz yaşamaktadır. Çözüm ise yapınlanlar konusunda daha dikkatli olmak, ben ne düşündüm, ne konuştum diye kendini test etmektir. İnsan günde 60bin düşünce geçirirmiş aklından. Şükür ki bunların etkileyici olması için diğerlerine nazaran daha uzun süreli düşünülmesi gerekiyor.
Düşünce ölçülebilen manyetik bir frekans yaymaktadır. Bu frekans canlı ve etkilidir. Bizden çıkan frekans yine bize dönüp, bizim tarafımızdan değerlendirilmektedir. Başkaları hakkında ne konuşursanız konuşun, ağzınızdan çıkan şeyler sizden başkasına dönmez. Sadece size döner ve siz söylediğiniz şeylerin kendi başınıza geldiğini farkedersiniz.Her birimiz birer frekans çorbası olduğumuza göre düşüncelerimizin somut şeyler olmadığını söylemek abestir. Eğer düşünceler soyut şeylerse o zaman biz kendimizi de bu soyutluğun içine almalıyız. Çünkü düşüncelerimizden çıkan frekans ile maddeyi oluşturan frekanslar birbirinin aynısıdır. O zaman madde=düşünce, düşünce=maddedir.
Bu noktada insanların hata yapmaları muhtemel olan şey düşünürken yanlış şekilde cümle kurmalarıdır. Zaten yukarıda bahsettiğim iyi şeyler beklerken kötü şeyler gelmesinin nedeni budur. Burada birkaç örnek cümle vereyim. Bakalım biz ne diyoruz evren onu nasıl algılıyor?
1.Saçımın çirkin tıraş edilmesini istemiyorum.
Nasıl algılanıyor: “Saçımın çok çirkin tıraş edilmesini istiyorum”
Doğru olan: “Saçımın gayet güzel ve bana en fazla yakışan tarzda kesilmesini
istiyorum.”
2.Boyanın üzerime sıçramasını istemiyorum.
Nasıl algılanıyor: “Boya her yerime sıçrasın istiyorum”
Doğru olan: “Zevkle ve neşeyle, tam bir dikkat ve itinayla, en güzel şekilde boyamak istiyorum.”
Buradan ne anlıyoruz? Şunu: “Evren düşüncelerinize yanıt veriyor ama içeriklerine aldırış etmiyor.” Siz “istemiyorum” derken kendinizi olumsuz bir şeyden koruduğunuzu sanıp iyi şeyler beklentisi içinde oluyorsunuz. Halbuki evren için bunun bir önemi yok, neyi düşünüyorsanız aynen onu veriyor. Kaybetmek istemiyorum, dediğinizden evren buradaki “kaybetme” düşüncesini alıyor. Çünkü “kaybetme” kavramını düşündünüz. Halbuki “kazanmak istiyorum” deseniz, o zaman evren “kazanma” düşüncesini alıyor. Çünkü siz evrene kazanmayla ilgili sinyaller yolladınız. Kurandaki ayette “İnsan önceden gönderdiklerine bir baksın” denilerek, düşüncelerimiz konusunda daha dikkatli davranmamız konusunda bizi uyarıyor. Ve yine Kuranda iyiliğin karşılığı iyilik, kötülük karşılığı kötülüktür, denilerek çekim yasasındaki “benzer benzeri çeker” durumu anlatılıyor. Çekim yasası tıpkı yer çekimi yasası gibi tamamen gerçektir. Evrendeki diğer yasaların içeriği bellidir. Çekim yasası ise içeriği zaten belli olan yasalarla uyum içinde çalışır. Yani mesela neden-sonuç yasasını oluşturan neden ve sonuçlar bellidir. Sen önceden belli olan bir şeyi düşünmüş ve düşündüğün şeyin önceden belli olan sonucunu almış olursun. Önümüzde seçenekler ve seçilecek şeyler önceden belli. Ama hangisini seçeceğimiz belli değil. İmtihan da işte bizim hangisini seçeceğimizle ilgili. Neyse konuyu kaydırmayalım.
İnsan eğer düşüncelerinin olumlu olup olmadığını anlamak istiyorsa duygularına bakabilir. Çünkü bir düşünce ilk önce duygusal bağlamda bizi etkiler. Yukarıda söylediğim “kaybetmek istemiyorum” cümlesini söyleyen biri kendince iyi bir şey düşündüğünü zanneder ama iyi şey düşünmediği duygusundan belli olur. Böyle bir cümletyi söyleyen kişi “korku hissediyor” demektir. Korku ise olumsuz bir duygudur. Korku demeyelim de “endişe” diyelim. Endişe olumlu bir duygu değildir. Endişelenmenin iyi bir şey olduğu söylenir, söyleyenler de “endişeleniyorum tabii ki, bu benim duyarsız olmadığımı gösterir” diyorlar. Şunu iyi bilin ki endişelenmek duyarlı olmanın asla ölçüsü olamaz. Sabahtan akşama kadar endişelen, neyi değiştirebilirsin ki endişelenerek? Yapılması gereken şey, kazanmaya odaklanıp kendimizi iyi hissederek olmasını istemediğimiz şeyi değil, olmasını istediğimiz şeyi düşünmektir.
Düşüncelerinize sevgi katarsanız daha çabuk gerçekleştiklerini göreceksiniz. Çünkü düşündüğünüz şeyi sevmeniz demek, o şeyi büyütmeniz demektir. Siz sevdikçe büyüyecektir. Çünkü sevgi düşünce üzerinde zoomlama etkisi yapar. Ne demektir sevgi, yakınlık, bağlılık ve sürekli onunla ilgilenmek, ona ihtimam ve itina göstermek demektir. Bunun sonucunda ise sevdiğiniz şeyi büyütür, hayatınızın bir parçası olmasına izin verirsiniz. Kendinizi sevdiğinizde ise büyüteceğiniz şey kendinizdir. Kendinizi büyütünce daha büyük seversiniz.
Çekim yasası şu şekilde kullanılır: İlk önce kişi ne istediği konusunda çok net olmalıdır. Olsa mı yoksa olmasa mı? Şeklinde ikilemlere düşmeden kesin düşüncesini ortaya koymalıdır. Çünkü muğlaklık sevilmez. Peygamberimiz bir hadisinde “Sizden biri Allah'tan bir şey isteyeceği zaman “dilersen ver “ demesin, bilakis azim ve kararlılıkla istesin” diyerek bu konuyu ta o zaman tarif etmiştir. İsteğinizi kesinleştirirken yukarıda bahsi geçen düşünce hatasını yapmamanız gerekir. Aynı zamanda isteğinizi kafanızda netleştirmek için, ona ulaştığınızda neye benzeyeceği, nasıl görüneceği, neler yaşayacağınız gibi konularda imgelem yapmalısınz. İmgelem sayesinde isteğiniz kumlara değil, betona yazılmış olur. İsteğinizi öyle sık sık düşüncenizde tutmanıza gerek yok. Bir kere isteyin ve güven duyun. Düşüncelerinizin mutlaka gerçekleşecek olduğunu unutmayın. İsteğinizi bir kere isteğin ve artık sanki ulaşmış gibi rahat olun. Size şunu söylemeliyim ki, eğer bir şey istemişseniz ona zaten sahip olmuşsunuz demektir. Mesela bir sınavı kazanmak istediğinizi söylediğinizde, bu sözünüz ağzınızdan çıkar çıkmaz, sınavı kazandığınızdan emin olun. Şöyle düşünün. Ben size desem ki: “Geleceği görebiliyorum, gelecek işte şimdi burada gözümün önünde, sizin sınavı yüksek puanla geçtiğinizi görüyorum” O zaman siz ne hissederdiniz? Herhalde “oh be rahatladım dersiniz” ve içinizde tarifi imkansız bir sevinç oluşur. Gözleriniz parlar, nefesiniz hızlanır. Çok neşeli ve rahat hissedersiniz. İşte bir şeyi istediğiniz anda bu hisleri hissetmeye çalışın. Daha sonraki günlerde rahat olun. O işin olmuşluğunun bir dinginliği olun içinizde aynı zamanda da sevinç ve neşe olsun.
İnsanların takıntı yaptıkları noktalardan biri ve en önemlisi “nasıl olacak?” sorusudur. Bu sizi ilgilendirmez. Nasıl olmuşsa olmuş ama gerçekleşmiş işte. Bana ne nasıl olduğundan? Zaten sizin “nasılları” düşünmeniz gerekmez. Siz nihai bir sonuç düşündüğünüzde o sonuçla bağlantılı olan nedenler ayağınıza gelecektir. Bazen de mucizeler.. Siz o anda dikkatli davranıp, size gelen bu nedenleri kullanmalısınız. Mesela bir satıcısınız ve uzun süredir bir ürünü pazarlamak için çabalıyorsunuz. İlk önce yukarıda anlattığımız şeyleri yapın. Yani o ürünü beklentileriniz çok üstünde bir taleple pazarladığınızı düşünün ve sanki olmuş gibi rahat, neşeli ve doyum duygusu yaşayın. Aklınıza “nasıl” sorusu gelmesin. Siz hep sattığınızı düşünün. Ve başka siparişler de gelebilir ne de olsa çok sattık, deyin. Kısa zaman içinde sonuca götürecek nedenlerden ilki sizinle bağlantıya geçecektir. Mesela bir telefon olabilir, rastgele bir sohbet esnasında yeni tanıştığı biri ürünlerinize ihtiyacı olan kimselerle tanıştırabilir. İşte bu gibi küçük mucizeleri kullanın. Hemen değerlendirin. Görüyorsunuz nasıl olacağını düşünmeniz gerekmiyor, çünkü nasıllar ayağınıza kadar geliyor. Siz sadece bunu doğru değerlendirin. Geldiği zaman hazır olun. Ve yapmanız gerekenleri üşenmeden yapın. Siz bir şeyin nasıl olacağını hiç bilmiyor olabilirsiniz. Evren bunu size öğretir. Siz bir sonuç düşündüğünüzde sonuca götüren merdivenler evren tarafından ayağınızın ucuna konulur. E artık sizde çıkarsınız herhalde. İsterseniz nedenlerini de siz belirleyebilirsiniz.Mesela sınav kazanmak istiyorsanız sadece “sınavı kazandım” demek yerine “sınavı çok rahat bir şekilde, kolayca az ve etkili bir çalışmayla kazandım.” diyebilirsiniz. Evren bu sefer sizin için “rahat, kolay, az ve etkili çalışmayla sınav kazanmanın yolları” konusunda önünüze
bir takım şeyler çıkaracak. Bunları değerlendirin.
Ümit etmek bu yasanın işleyişini hızlandıran önemli etkenlerden birisidir. Ümit bir nevi beklentidir. Ve beklentiler çok güçlüdürler. İnsanın bir konudaki beklentisi nasılsa o konu o beklentiye göre şekillenir. Son olarak ise şükretmekten bahsetmek istiyorum. Şükür arttırıcıdır. Yani şükür hakkında söyleyeceğim şey budur. Çünkü şükür ettiğiniz esnada, sahip olduğunu şeyler zihninizde daha fazla yer ediyor ve böylece zihninizde daha fazla yer eden şey atrmaya başlıyor. İnsan herhangi bir şey için teşekkür ettiğinde, dikkati kendisi hakkında teşekkür edilen şeye zoomlanır. Böylece ta ilk başlarda dediğimiz artış olayı gerçekleşir. Teşekkür, insanı düşüncelerine odaklayan süper bir güçtür. “Şunun için teşekkür ederim” derken, şunun için dediğiniz şeye vermişsinizdir dikkatinizi. E haliyle o da hayatınızda artacaktır.
Bunu hayatın her alanına da siz taşıyabilirsiniz. İlişkiler, para, sağlık, iş, kariyer, eğitim, sosyal hayat, çocuklar vsç gibi pek çok konuyla ilişkilendirip, kendi kendinize doğru yaklaşımları bulacağınızı ümit ediyorum. Şimdilik benden bu kadar.