
Hatay sorununda Fransýzlarýn zorluk çýkardýðý günlerdeydi. Atatürk, sofrasýna çaðýrdýðý Fransýz Fevkalade Komiserine içini döküyordu.
- Hatay iþi, benim kiþisel davamdýr. Beni üzüyorsunuz. Korkarým ki, beni meseleyi baþka türlü halletmek zorunda býrakacaksýnýz.
Atatürk bu sözleri Türkçe olarak yüksek sesle söylüyor ve herkes dinliyordu. Hazýr bulunanlardan Kazým Paþa da onun sözlerini Fransýzca?ya çeviriyordu. Atatürk?ün ?Beni Üzüyorsunuz? sözü salona yansýr yansýmaz arka sýralarda bulunan bir genç ayaða kalkarak:
- Atatürk! Üzülme arkanda biz varýz, diye baðýrdý.
Atatürk birden baþýný sesin geldiði yöne doðru çevirdi. Kaþlarý kalkmýþ, ürkünç bir çehre almýþtý. Salon birden derin bir sessizliðe gömüldü. Herkes Atatürk?ün gence sinirlendiðini sanýyordu. Oysa tam bu sýrada gözlerini gence diken Atatürk, onun bu sözüne karþýlýk olarak:
- Biliyorum çocuðum, onu bildiðim için böyle konuþuyorum, diye karþýlýk verdi.