İnsan'a bağlı insanlar

Dikkat! Cocuğunun peşinden bir an bile ayrılmayan, cocuğun kendi sorunlarıyla başa cıkmasına fırsat dahi vermeyen aşırı koruyucu ve otoriter anneler, geleceğin “insan bağımlısı yetişkinleri”ni yetiştiyor.



Bir arkadaşınızın, akrabanızın, sevgilinizin ve hatta annenizin cok ilgili, sevgi dolu ve sizi şaşırtacak kadar yardımsever olması her zaman sağlam bir ilişkinin gostergesi olmuyor. Zaman icinde sizi boğmaya başlayan bu ilgi, karşı tarafın “insan bağımlısı” olduğunun kanıtı belki de... Daha cok gundemde olan sigaraya, alkole, uyuşturucuya, yemek yemeye, bilgisayara ya da alışverişe bağımlı olan insanlar kadar sık konuşulmasa da “insana bağımlı” olarak yaşayanlar da var. Bağımlı kişilik bozukluğu adı verilen bu hastalıkta, kişi başka birinin desteği ya da yardımı olmaksızın hicbir şey yapamıyor, hayatını surduremiyor, mutsuz oluyor, o kişi olmadan kendini yok sayıyor.


Yaşamın ilk 6 ayı cok onemli


Psikiyatrist Reşit Kukurt, insan bağımlılığının da diğer bağımlılıklar gibi kendini ergenlik donemlerinde gostermeye başladığını belirtiyor. Bir kişiye karşı duyulan onlenemez isteğin temelinde, kişinin başkası tarafından korunma ihtiyacı ya da bağımsız olmaktan korkmasının yattığını belirten Psikiyatrist Kukurt, yetişkinlikte yaşadığımız psikolojik sorunların ve bağımlı kişilik bozukluğunun temelinin yaşamın ilk altı ayında atıldığını soyluyor. Yeni doğan bebek annesine ya da kendisine bakan, buyuten kişiye ikinci aydan itibaren bağlanmaya başlıyor. Bu kişinin duyguları ile kendi genetik yapısından aktarılan ozellikleri birleşerek bir sonuca ulaşıyor. Bu ilişkide yaşanan en kucuk sorun dahi ileriki hayatta psikolojik sorunlara neden oluyor. Boyle bir altyapısı olan kişinin sonraki yıllarda yaşadığı husranlar, kaybetme korkuları ve bağlandığı kişiden ayrılma endişeleri bu altyapıyı daha da geliştiriyor. Bu hastalığın tam nedeni bilinmemekle birlikte anne-cocuk ilişkisindeki aşırı otoriter ve aşırı korumacı tavrın buna sebep olduğu duşunuluyor.
İlacla tedavi onerilmiyor


Psikiyatrist Reşit Kukurt, bağımlı kişilik bozukluğu olan hastaların profesyonel desteğe genellikle sinirli, gergin, kaygılı, depresif olmak gibi sebeplerle geldiklerini, bu şikayetlerin altından da bağımlılığın cıktığını soyluyor. Boyle hastalarda tedavinin cok dikkatli yapılması gerektiğini belirten Kukurt, her turlu bağımlılığı cok kolay geliştirebilen bu hastalara antidepresan gibi ilaclar onerilmesinin doğru olmadığının altını ciziyor. Bu hastalar icin psikoterapi tedavileri daha sağlıklı sonuc veriyor. İnsan bağımlısı olduğunu duşunen ve bu durumla başa cıkamayan kişilerin profesyonel destek almasını oneren Kukurt, “Mutluluğun temeli bağımlı olmamaktır” diyor.

Ozel hayatlarında da, iş hayatlarında da başarılı olmaları mumkun olmayan bu kişilerin tavırları başlangıcta karşı taraf icin yanıltıcı olabiliyor. Cunku ilk bakışta bu kişiler “insanları surekli hoşnut etmeye calışan, iyi davranan, olumlu” bir profil ciziyorlar. Ancak bir sure sonra rahatsızlık vermeye başlayan bu “iyilik” hali karşı tarafın olumsuz bir uyaranı ile “yıkım”a donuşuyor.

Bağımlı kişilik bozukluğu olanlar;


? Yalnız kaldıklarında aşırı rahatsızlık hissediyorlar.
? Coğunlukla kotumser, depresif ve gergin oluyorlar.
? Kendi yeteneklerine guvenmiyorlar.
? Her zaman başkalarının daha iyi fikirleri olduğunu duşunuyorlar.
? Birisinden ayrıldıklarında buyuk acı yaşıyorlar.
? İlişkilerini devam ettirmek icin her turlu koşula katlanıyorlar.
? İlişkilerinde genelde odun veriyorlar.
? Kendilerini kucuk goruyorlar.
? Başkalarının eleştirilerini kendi dengesizlikleri olarak algılıyorlar.
? Başkaları tarafından yonetilmeye ve korunmaya ihtiyac duyuyorlar.
? İş hayatında sorumluluk gerektiren işlerden kacıyorlar.
? Yoneticilik yapmak istemiyorlar.
? Yaratıcılık gerektiren işlerlerden kacıyorlar.
? Bir başkası icin kendi ihtiyaclarını kolaylıkla ikinci plana atabiliyorlar.
? Kendilerine yonelik kotu davranışlara katlanıyorlar.
? Kendilerini ifade etmekte zorlanıyorlar.
? Başka insanları rahatsız etmemek ve kızdırmamak icin surekli bir caba sarf ediyorlar.
? Aynı anda birden fazla insana bağımlı olabiliyorlar, biri giderse diğeri bulunsun diye insan yedekliyorlar.
? Kendilerine aşırı sevgi gosterilmesine ihtiyac duyuyorlar.
? Bazen cok ciddi boyutlarda kendine ya da karşı tarafa zarar verme isteği duyabiliyorlar.

YAŞAYANLAR ANLATIYOR
Yarım saatte bir arıyordu



“Eski erkek arkadaşımın insan bağımlısı olduğunu duşunuyorum. İlk aylar ruya gibiydi, aradığım insanı bulduğumu duşunmuştum. Cok ilgiliydi, neredeyse yarım saatte bir arıyor, nasıl olduğumu soruyor, hafta sonları bir dakikayı bile ayrı gecirmemizi istemiyor, akşam evlerimize doner donmez yine telefona sarılıyordu. Altı ayın ardından bu durumda değişiklik olmayınca ortada bir tuhaflık olduğunu duşunmeye başladım. İlgisi beni boğmaya başladı ve ondan soğudum. Ayrılırsak kendini oldureceğini, bensiz yaşayamayacağını soyledi. Takip eden gunlerde surekli telefon edip, once beni sonra kendisini oldureceğini soyleyip durdu. Sonunda ailem durumu savcılığa bildirince telefonlar kesildi. Yeni bir kız arkadaşı olduğunu duydum. İkisi icin de sadece uzuluyorum.” Selda-28-Antalya


Evlendim, yine olmadı


“Evlenmeden once, ne zaman bir erkek arkadaşım olsa hayatımın diğer alanlarıyla ilişkimi kesiyor ve tum ilgimi o kişiye veriyordum. İlişki bittiğinde ise haftalarca kendime gelemiyordum. Biten ilişkilere dayanamayacağımı anlayınca genc yaşta evlendim. Boylece artık terk edilmeyeceğimi ve hep mutlu olacağımı duşundum, ancak evliliğim uzun surmedi. Boşanınca kendimi buyuk bir boşlukta buldum, kim olduğuna bakmadan sadece bir arkadaşım olsun diye bircok insanla cıktım. Hepsi tarafından da terk edildim. Sonunda bir arkadaşımın kolumdan surukleyerek goturduğu merkezde psikoterapi gormeye başladım. Yalnız kalmaya hala fazla dayanamıyorum, ama iyileşmeye başladığımı da hissediyorum.” Gulnur-37-İstanbul

Dostluk sandım, meğer hastalıkmış


“30 yaşından sonra yeni dostluklar kurulmaz diye duşunurken yeni bir kız arkadaşım oldu. Cok kısa surede samimi olduk, yediğimiz ictiğimiz ayrı gitmiyordu. Maddi olarak zor bir durumdan geciyordum. O donemde kabul etmek istemediğim halde bana yardımcı olmak istedi, borc verdi, iş bulmam icin bircok insanla goruştu. Neredeyse her akşam goruştuğumuz halde gunduz de birkac kez telefon ediyordu. Yaklaşık bir yıl sonra cok iyi bir iş teklifi aldım ve başka bir şehre taşınmam gerekti. İşte ne olduysa o zaman oldu. Gunlerce ağladı, bana vicdan azabı cektirdi. Şimdi farklı şehirlerde yaşıyoruz ve ben, bu dostluğun sandığım gibi sağlıklı bir ilişki olmadığını daha iyi anlayabiliyorum.” Reyhan-35-İstanbul

Anne babalar dikkat!


Bağımlı kişilik bozukluğu olan annelerin cocuklarında da aynı sorunla karşılaşılabiliyor. Genetik gecişin yanı sıra bağımlı anneler, cocuklarını yetiştirirken bu sorunu onlara da yukluyor. Psikiyatrist Reşit Kukurt, aileleri cocuk yetiştirirken aşırı koruyucu ve uyarıcı olmamaları konusunda uyarıyor. Cocukların her hareketlerinde ve en ufak hatalarında uyarılmaları yerine doğruyu bulmaları icin onlara zaman vermek gerektiğini belirten Kukurt, bu hatalı davranışa ornek olarak, oğluna okulda vuran cocuğu, okula gidip bizzat kendisi cezalandırmaya kalkan anneleri gosteriyor.
__________________