Tuttuğunuz gunlukleri kendinize saklamanın sizi ozel yapmadığı gibi başkalarının hayatlarını yakından takip etmek de kendinizi ozel hissettirmiyor. Fedakar eş idare eden iş arkadaşı mutevazı kişilik olmak
da bir yere kadar. Ozel bir kadın olmanın yolu ise kendinizi ozel hissetmenizden geciyor...

Nasıl mı? İpuclarımızı adım adım takip edin...

Aynaya bakıp “Gunaydın” deyin!

Sabah kalktığınızda ilk 10 dakika kendinizi nasıl hissediyorsanız gunu de aynı ruh haliyle kapatacağınız anlamına gelir. Yanınızda gulumseyerek gunaydın diyebileceğiniz kimseniz yoksa aynaya bakıp en beğendiğiniz gulumsemenizi takının ve kendinize gunun ne kadar da aydınlık olduğunu hatırlatarak “Gunaydın!” deyin. Bazen sadece kendinizle tartışarak kendiniz icin en doğru secimi bulmanız gibi kendinize guzel bir gulumseme eşliğinde soyleyeceğiniz gunun ilk sozuyle gununuzun kotu gecme olasılığını tamamen ortadan kaldırabilirsiniz.

Fedakarlık nereye kadar?

Fedakar ya da idare eden kişi olmanın yuceliğinden şuphemiz yok. Ancak bu davranış sizi siz olmaktan cıkarıyor ve artık yanlış anlaşılmalara maruz kalıyorsanız bu sınırı aştığınız anlamına gelir. Sizin icin “Ne kadarda uyumlu” denmesi kulağa bir taraftan guzel gelirken diğer taraftan sizi siz yapan ozel olmanızı sağlayan ozelliklerinizi ayak altına aldığınız anlamına geliyor. Her birey istekleri ve tercihleriyle ozeldir. Kendinizi ozel hissetmenin en basit yolu ise bunu unutmamanızdan geciyor.

Yaşınız ilerliyor ve kırışıklıklarınız artıyorsa...

Bazen o aktiviteden bu aktiviteye koştururken iş-guc-aile konularıyla ilgilenirken hayatınızın nasıl da akıp gittiğini fark etmezsiniz bile. Ve kendinizi bitkin hissettiğiniz bir gun aynaya bakıp bedeninizi incelediğinizde kırışıklıklarınızı fark eder “Yaşlanıyormuyum?” sorusuyla kendinizi kotu hissetmeye başlarsınız. İyisiyle kotusuyle gecirdiğiniz yılların size neler kattığını unutuverirsiniz. Unuttuğunuz en onemli şey ise yaşlanmaktan korkarak gecirdiğiniz zamanın en buyuk kayıp olduğudur. Unutmayın her bir kırışıklığın ayrı anısı olduğu gibi ozellikle de gulerken oluşan mimik kırışıklıklarınız aslında yaşadıklarınızın sizi ne kadar da guldurmuş olduğunun kanıtıdır. Bu bağlamda kırışıklıklarınız kadar sizi daha iyi hissettirebilecek ne olabilir ki?

Blog acın!

Tuttuğunuz gunlukleri kendinize saklamanın demode sayıldığı bir donemde yaşadığınızı hatırlatmak ister bunun yerine son yılların en populer alanlarından bloglara katılmanızı oneririm. İstediğiniz isimle acacağınız blogunuzda goruşlerinizi ilişkilerinizi yaşadıklarınızı paylaşıp zamanla oluşan takipcilerinizden goruş alabilir yemek tariflerinizi moda eleştirilerinizi gezdiğiniz gorduğunuz yerleri anlatarak başkalarını da bilgilendirebilirsiniz. Unutmayın her şey sadece klavyeniz ve parmaklarınızın ucunda.

Başkalarının hayatlarını izlemek sizi ozel yapmıyor...

Saatlerinizi Facebook ya da Twitter’da harcayarak ‘kim nerede ne yapmışnerede ne yemiş ne giymiş incelemek sizi ozel yapmayacaktır. Gunumuzde sosyalleşmenin en etkili yollarından sayılan sosyal ağlardan uzak kalmanın iyiliğini hicbir zaman savunmuyor ancak zamanınızın tamamını bu mecralarda harcamanızın size bir şey vermeyeceğini hatırlatmak istiyorum. İnternette vakit gecirmeyi seviyorum diyorsanız beğenilerinize uygun dergilere uye olupgazeteleri ya da sevdiğiniz blogları takip edebilirsiniz. Ayrıca online alışveriş sitelerinden hic yorulmadan sadece bir tıkla yapacağınız alışveriş kendiniz icin alacağınız belki ihtiyacınız olmayan ancak mutlu olmanızı sağlayacak olan hediyeler kendinizi ozel hissetmeniz icin bicilmiş bir kaftan olacaktır.

Sırt cantanızı alıp yollara duşun...

Tum hafta hem evde hem işte calıştınız ve iple cektiğiniz haftasonuna adımınızı attınız. Haftanın yorgunluğunu bir turlu atamıyor zapladığınız kanallar karşısında hicbir şey yapmayarak esir olmaktan buyuk bir zevk duyuyorsunuz. Biraz ev işi biraz yemek derken pazartesi sendromunun soğuk yuzuyle karşılaşmanız kacamadığınız gercekler arasında ilk sırayı alıyor. Bu dongu icerisinde gecen aylar yılları takip ediyor kendinizi tamamen unutmanıza ramak kalıyor. Her birey yaşantısıyla ozel bunubiliyoruz. Ancak bitmeyen işler sonu gelmeyen toplantılar arasında kendinizi ne kadar ozel hissediyorsunuz? Sizi bunu duşunmeye davet ediyor bitmeyecek işlerin sonunun gelmeyeceğini hayatınızın sonuna kadar bu şekilde gitmenin kendinize yapacağınız en buyuk kotuluk olduğunu hatırlatmak istiyorum.


Kendinizi herhangi bir şey icin cok fazla yormazsanız enerjinizi kendinize biriktirmiş olursunuz. Hafta sonlarınızı minik tatil kacamaklarıyla ya da hic plan yapmadan sırt cantanızı alıp yollara duşerek gecirmeniz başkaları icin gozle gorulmeyen ancak kendiniz icin yaptığınız ozel bir aktivite sayılacaktır. Ada sefası yapmak İstiklal’den Tunel’e buyulu binaları izleyerek yurumek hic gormediğiniz bir sergiye plansızca girmek bir kitapcıda saatlerinizi harcayarak en cok beğendiğiniz kitabı alıp cıkmak GalataKulesi’ni bir de kendi kadrajınızdan fotoğraflamak kendinizi ozel hissetmeniz icin sadece birkac minik ornek. En buyuk Migros’a girerek reyonlar arasında kendinizi kaybetmek istediğiniz cikolatıya da cipsi sepetinize atmak bile kendinizi ozel hissettirecek biraktivite sayılabilir.

Ozlem Yılmaz Kucuk / Sabah

__________________