Bir erkeğin hayatına kim bilir kac kadın girer ve cıkar? Hangisine sevgilim, hangisine kadınım diye hitap eder acaba? İkisinin arasında ne fark var diyeceksiniz. Cok fark var. Şimdi ben kadın gozuyle erkekleri yazmak istiyorum.





Bir erkeğin hayatına giren kadınların hepsi sevgilidir. Ama bir tanesi vardır ki ona sadece KADINIM diye hitap eder. Sevgilim dediği, gunlerini gun ettiği, hoş vakit gecirdiği, bazen boşluğunu dolduran, bazen huzununu dağıtan, bazen onu eğlendiren, bazen onu dertlerinden uzaklaştıran ya da boş zamanlarını doldurandır. Hatta onunla evlenebilir bile. Cocukları bile olur. O artık cocuklarının annesidir. Bir insan olarak onu sever. Ona zarar gelmesini istemez. Bir zaman sevgilim dediği şimdi resmi olarak karısıdır.





Bir erkek kadınım diye hitap ettiği zaman ona yuklediği anlam bambaşkadır. Onun icinde şevkat, sevgi, aşk, sahiplenme, kıskanclık, onunla gurur duyma, koruma hissi ve kimseyle paylaşamama vardır. Artık dunyaya neden geldiğini biliyordur. Hayatının anlamı vardır artık. Aradığı sadece o'dur. Onu bulmak ve onunla yaşamak icin doğmuştur. Onun olmadığı bir yaşam duşunemez. Cok emindir, tanrı onu sadece kendi icin yaratmıştır. Dunyada bir tek o ve kendisi vardır. Onun icin canını verebilir. Bu aşktan da ote bir şeydir. Bu bir tutkudur. Bu mantığın bittiği yerde başlayan bir duygudur. Bu kadınım dediği kişinin resmi nikahlı karısı olması şart değildir. Ama zaman zaman karım diye bile hitap eder.



Bu duyguların en guzel orneğini unlu şair Bedri Rahmi Eyuboğlu yaşamıştır. Bedri Rahmi Eyuboğlu, Eren Hanım'la evlidir. Ancak Mari Gerekmezyan'a aşık olmuştur. Mari, Bedri Rahmi Eyuboğlu'nun asistanlik yaptığı Guzel
Sanatlar Akademisi'nin heykel bolumune misafir ogrenci olarak gelmistir.



1949'da bir gun İstanbul Buyuk Kulup'teki bir toplantıda davetliler, Bedri Rahmi Eyuboğlu'ndan bir şiir okumasını isterler. Eyuboğlu ayağa kalkar ve Karadut'u okumaya baslar:





Karadutum, catal karam, cingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağac isem dalımsın salkım sacak
Petek isem balımsın ağulum
Gunahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gokte ararken yerde bulduğum
Karadutum, catal karam, cingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gulen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.





Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gozlerinden yaşlar suzulur. Salondaki herkes niye ağladığını anlamıştır. Cunku aşklarını butun İstanbul bilmektedir. O anda yanında oturan Eren Eyuboğlu da anlamıştır. Cunku şiirde kadınım, kısrağım, karımsın dediği kadın kendisi değildir.





Gorulduğu gibi erkekler sadece nikahlı karılarına kadınım ve karım kelimelerini kullanmıyorlar. Bu bambaşka bir duygu. Bunun adı aşk. Doğa ustu bir duygu. İnsanın vucut kimyasını değiştiren, ruhunda volkanların patlamasına neden olan bir duygu. Onu bulduktan sonra kaybetmek ise cok acı verir. Bunu en iyi Ercan Saatci'nin yazdığı 'Yastayım' adlı şarkı sozu anlatıyor:




Yoksun yine varlığım surunuyor
Sensizliğim bilinmiyor
Sen gittin gideli ellerim hep titriyor
Kalbim bu acıyı saklıyor





Yıllar sonra bile hic kimseye soylemedim
Bu sevdayı kalbime gomdum ve sen oldun
Şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor
Yastayım hic kimse bilmiyor





Yaşlandım artık bıraktığın gibi değilim
Ustelik bir kızım var evliyim




Ne mutlu butun bu guzel duyguları gercekten bir omur boyu bir yastığa baş koyduğu, hayatı birlikte yaşadığı ve cocuklarının annesine duyabilen erkeklere.





Bu yazıyı yazdıktan sonra fikirlerine guvendiğim erkek arkadaşlarıma sordum. Hangi kadına kadınım diye hitap edersin? diye; Kadınım kelimesinin icinde cinsellik vardır. Cok ozel biri olması gerekmez" dediler. Cok hayret ettim. Oysaki kadın gozuyle kadınım kelimesi cok ozeldir ve her kadına soylenince anlamı kalmaz. Neyse ben bu yazımı değiştirmedim. Aynen yayına girmesini istedim.
Şimdi diyeceksiniz ki, sen bir kadın olarak erkeklerin duygularını bu kadar iyi nereden biliyorsun. Cok haklısınız.
Peki bana KADINIM diye hitap edilmiş olamaz mı ?


alinti

__________________