“Kadınlar sulugozdur, sarışınlar aptaldır, kadın şoforlerden korkulur, kadınlar zengin erkekleri beğenir", vesaire... Kadınlarla ilgili klişelerin altında yatanları su yuzune cıkıyor.
“Kadınlar sulugozdur, sarışınlar aptaldır, kızıllar yatakta iyidir, kadın şoforlerden korkulur, erkekler daha gucludur, kadınlar zengin erkekleri beğenir veya erkekler sarışın kadınları beğenir… “
Kadınlar hakkında genellemeler yapıldığında, hatta dunya capında, bazen bu klişeler soz bulur. Peki nereden cıkmış bu klişeler? Genellemeye karşı olsak da bircok kadının hormonal olarak sahip olduğu bazı klişeler de vardır elbet. Ama kimisi yalan, kimisi gercek!
Kadınlar hakkında genellemeler yapıldığında, hatta dunya capında, bazen bu klişeler soz bulur. Peki nereden cıkmış bu klişeler? Genellemeye karşı olsak da bircok kadının hormonal olarak sahip olduğu bazı klişeler de vardır elbet. Ama kimisi yalan, kimisi gercek!
“Kadınlar sulugozdur”
Bir kadın yanında en yakın arkadaşı ağladığında, televizyonda bir dizi izlediğinde, haberlerde bir dramla karşılaştığında veya mutluluktan, heyecandan, acıdan; bilumum şeyden oturu ağlamaya meyillidir. Peki bu nereden gelir? Histeri kelimesi, bu aşırı duygusallık durumunu en iyi tanımlayan kelimedir. Histeri kelimesi Yunanca’da rahim anlamına gelen hustera kelimesinden uremiştir. Tesadufe bakın! Bu etimolojik acıklamanın yanı sıra, kadınların bu ‘ağlak’ imajı biraz da Doğa Ana’dan kaynaklanır. Cunku kadınlarda bulunan; sut uretimi, adet duzeni ve ureme fonksiyonlarından sorumlu olan prolaktin hormonu aynı zamanda sut salgılanmasının yanında gozyaşı salgılanmasını da temin eder. Buyurun gecerli bir sebep daha! Bazı toplumsal baskı gercekleri de var tabii. Orneğin “Erkekler ağlamaz” gibi… Kadınların da her zaman sevgi dolu olması ve empati kurması gerekirmiş gibi.
“Sarışının adı”
Erkeklerin sarışın kadınları daha cok beğendiği ve arzuladığına dair bir şehir efsanesi de vardır. Bunu da kadınlarla ilgili klişeler arasında saymazsak olmaz! “Sarışının adı esmerin tadı” sozunu de sizlere hatırlatıyor ve 1950’lerden 80’lere kadarki Vogue, Playboy gibi dergilerin kapaklarıyla daha da belirginleşen bu klişe hakkındaki gercekleri sizlerle paylaşıyoruz. Şunu fark ettiniz mi? Genelde bircok insan sarışın doğar, ama bu sarı sacları yaşam boyu aynı doğallıkla tutabilene pek rastlanmaz. Genelde yaş ilerledikce kestane rengini alan sarı sac, bu nedenle erkek aklı icin cok basit bir işlem doğurur: “Sarışınlık eşittir genclik.” Haliyle genc kadın da her erkeğin hayalini susleyen bir olgudur. Onlar icin sarışında bir kadın, berekettir, gencliktir ve sağlıktır. Tabii sarışının adı vardır, bu bir klişe de olsa; esmer kadınları da es gecmemek gerek. Evet 80’lerin kapaklarını sarışın modeller susluyor olabilir, ama esmer aktris ve modellerin doldurduğu seksi dergi kapaklarını da unutmamak lazım!
“Kadınlar zengin erkekleri tercih eder”
1949 yılında, Marilyn Monroe’nun meşhur bir parcası şu sozlere kucak acıyordu: “Elmaslar bir kadının en yakın arkadaşlarıdır.” Bu cumleden sonra boyle bir klişenin akıllara kazınmamasına imkan var mı? Marilyn, pragmatik parcasına şu sozlerle devam eder: “Bir opucuk cok buyuk olabilir, ama asla ev kiranızı odemeyecektir!” Şaka bir yana; toplumsal ve sosyolojik koşulların bu anlayışta cok buyuk etkisi var. Kadınlar bircok toplumda cocukların eğitiminden, evin duzeninden ve ailenin butcesinin planlamasından sorumludur. Baskın aile yapısına bakıldığından baba parayı kazanır; anne tum bu ihtiyacları gelen para ile en iyi şekilde yonetendir. Elbette kadınları hayatını surdurmek ve finansal garantilerini gormek icin ideal bir eş ararken maddi duruma da goz atarlar. Ama bu pek de abartılacak bir konu değildir! Gunumuzde kendi gelirini kazanan, kendi ayakları uzerinde durabilen ve finansal ozgurluğunu elde etmiş kadınlar da vardır. Onlar da bu klişenin ortadan kalkmasına oncu olmaktadır.
“Kadınlar araba kullanamaz”
Evet, bu da kadınlar hakkındaki en klasik klişelerden biridir. Hatta kadın şoforleri gorunce oradan hemen uzaklaşan erkekler bile vardır. Veya trafiklerde bolca duyduğumuz “Haydi be kadın!” diye bağıran erkek sesleri… Bu konunun detaylarını araştırdığımızda bazı bilgilere rastladı. Orneğin erkekler bir arabayı satın alırken motor ve vites gibi kriterlere bakarken, kadınların en onem verdiği kriter guvenlik. Aynı zamanda Avustralya’da yapılan bir araştırma, beynin ekografisiyle ilgili bir durumu da ortaya cıkarmış. Kadınların yuzde 85’inde spasyal zekayı meydana getiren ve korunma gudusu icin gerekli norolojik dolaşım gercekleşmezmiş. Bu araştırma halen tartışılmaktaymış. Daha istatistiksel araştırmalar da kadınların erkeklere nazaran daha hafif hatalar (turuncuda gecme, ufak surtmeler gibi) yaptığını gostermekte. Evet belki beyin işleyişi ve guvenlik anlayışı acısından kadınların araba kullanma yeteneği daha az olabilir; ama bu aynı zamanda onların tehlikeden daha uzak şoforler olduğunun da bir kanıtıdır.
“Kızıllar seksidir”
Resimden sinemaya, bircok sanat dalı, kızılların yataktaki şehvetiyle ilgili bu klişenin oluşumunda etkilidir. Eski kutsal cizimlerin hayat kadını olarak bilinen Marie-Madeleine, ozellikle yabancıların kafasında bu olgunun oluşmasında cok etkili. Aynı zamanda Baudelaire, Verlaine, Apollinaire gibi bircok ismin şiirlerinde kızıl kadınların cekiciliği hep vurgulanmıştır. Hatta size cok yakından bir ornek verelim; Suskind’in kitabı ve hatta Tom Tykwer’in filmi ‘Parfum’. Adeta bir kızıl fetişizmini konu alıyor. Cok cok daha eskilere, hatta Orta Cağ’a gidersek; Mısır’da kızıl kadının şeytan veya buyucu gibi kavramların simgesi olduğunu da hatırlatabiliriz. Kurnaz, ofkeli, tutkulu, sadakatsiz; ateşin rengi hep bu niteliklerin bir sembolu olmuştur. Tum bu olayların kurbanı da doğuştan kızıl veya saclarını sonradan kızıla boyatan masum kadınları olmuştur. Ama şunu da belirtmek gerek; kızıl saclı kadınların yatakta cok daha aktif olduğuna veya onların libidolarına dair hicbir kanıtlanmış araştırma yoktur.
“Sarışınlar aptaldır”
Zaten bircok filmde şapşal karakterler genelde sarışın secildiği gibi, gectiğimiz senelerde sadece bu klişenin adıyla bile film cekildi: Legally Blonde! Tum bunlar bir klişe yarattı ve sarışın bir kadının girdiği ortamda baştan bir onyargıyla karşılanmasına neden oldu. Halbuki IQ testlerinde sac renklerine bağlı bir klasman yok! Bu klişenin sebebi de az once bahsettiğimiz, sarışınlığın genclik ve saflığı cağrıştırmasıyla ilgili olabilir. Tabii medyanın da bu klişenin oluşmasında oldukca fazla etkisi var. Cem Yılmaz’ın tespitiyle “Korku filminde kim gozlukluyse olecek” fikri aynı şekilde medya kulturu yuzunden “Butun sarışınlar aptaldır” ile eşdeğerdir. Halbuki duşunduğumuz zaman, yine medyada, Hillary Clinton, Sharon Stone, Margaret Thatcher gibi, parlak zekalarıyla one cıkmış ve bu klişeyi biraz da belki yontmuş isimler de vardır. Belki de tum bunlar, erkeklerin sarışınları beğendiği klişesine inanıp, bir esmer kadının kıskanclıktan ortaya attığı bir iddiadır, ne dersiniz?
“Kadınlar erkeklere gore daha gucsuzdur”
Supermarketten eve donerken tum poşetleri taşıyanlar hep kadınlardır; ve hala onların gucsuz oldukları soylenir. Hatta bırakın gucsuz olmayı; kadınların daha dayanıksız, hassas ve zayıf bunyeli olduklarına dair klişeler bile mevcuttur. Hatta DREES adındaki bir araştırma şirketinin yaptığı calışmanın sonucunda kadınların erkeklere gore iki kat daha fazla depresyon raporlu olduğu ortaya cıkmış. Peki bu klişe nereden geliyor? Oncelikle fiziksel guc soz konusu olduğunda, erkeklerin ustunluğu elbette inkar edilemez. Ama kırılganlık, zayıf bunye gibi durumlar icin aynı şey asla soylenemez. Sadece kadınların doğuştan var olan hormonal dongusu bazen vucutlarının boyun eğmesine ve elbette her ay belli donemlerde daha hassas olmalarına yol acar. Fakat şunu da belirtmek gerek! Okul başarısı, yaşam umudu, intihar oranları gibi istatistiklere baktığımızda da kadınların fazlalıkta olduğu goruluyor. Sonucta bunlar da gucle ilgili değil mi?
alıntı
__________________