Annemin ağzından da işitmiştim bir keresinde bu kitapla aynı duşunceleri. Demişti ki; "Erkek kısmı kotu kadınlarla gezer, iyi kadınlarla evlenir."
Kendimi bildim bileli annemden duyduğum en buyuk nasihat; "Uslu kız ol bakayım!" sozlerinden oluşan o iğreti emir cumlesiydi. Tam yaramazlık yapacakken, tam sehpanın uzerinde duran vazoyu yerle bir edecekken, tam arkadaşlarımla şakalaşacakken hep bu sozler yankılandı kulaklarımda ve son dakikada frenleyip kendimi oğretmenimin de sınıfta oğrettiği gibi hemen uslu cicek oluverdim her yaramazlık sinyalinde.
Hani derler ya "Aile terbiyesi alarak yetişmek bambaşkadır.", annemdeki terbiye anlayışı da buydu. Hep de ovunurdu benim bu iyi, yaramaz olmayan kız cocuğu hallerimle. O ovunurdu ovunmesine ama benim icten ice ruhumda buyuttuğum kotu kız cocuğundan haberi dahi olamamıştı. Hoş benim de haberim yoktu, iceride sessiz sedasız buyuyen o kuduruk kızcağızdan.
Erişkin bir birey olduğum gunlerden birinde iş-ev ve ev-iş cıkmazında anlamsızca hayatımı paralarken, katettiğim yollar sadece bu mesafelerle sınırlıyken bunyem daha fazla dayanamayıp isyan etti. O isyanlı ve yağmurlu Eylul gununde arkadaşım Omer'in cafesine attım kendimi. Cam kenarındaki, kırmızı kucuk koltukları olan siyah masaya iliştiriverdim minik vucudumu. Sanki buyuk hareketlerle otursam sandalyaye, dışarıdaki yağmuru etkileyecek, sellere neden olacakmışım gibi bir his oluştu icimde. O yuzden oturuşumda buyuk bir nezaket vardı, tıpkı annemin de oğrettiği gibi.
Dışarıda ciseleyen yağmuru buyuk bir hayranlıkla izlerken Omer'in tok sesi perde cekti manzarama. "Sen buralara gelir miydin?" sorunun altında ozlem dolu tonu duyamıyordum, bildiğiniz sitem kokuyordu sorusu! "Kactım canım, bayadır uğramadığımı hissedince soluk alabilmek icin koşar adımlarla geldim. Gelirken bereketimi getirmeyi unutmadım tabii ki. Café'sine Deniz'i alana yağmur da promosyonumdur efendim." dememle birlikte dudak cevresindeki kırışıklıkları birden tebessume bıraktılar yerlerini. "Ozledim seni deli kadın!" diyerek bar kısmına ilerledi. 15 dakika sonra lattenin en sevdiğim hali masamda duruyordu; Karamel Latte!
Latte teşrif etmişken masaya bir kadın dergisi acıp ne moda, ne demode, nasıl sex yapmalı, bir erkeği nasıl yoldan cıkarmalı gibi uzmanlık alanıma girmeyen konulara bakmanın tam zamanıydı. Yoksa erkek dergilerine mi bakmalıyım diye kikirderken yine annemin o sozleri aklıma takılmıştı; "Uslu kız ol!"
Arkamda duran dergiliğe uzanırken yan masamda emanet gibi oturan kızıl saclı kadının elindeki pembe kaplı kitaba takıldı gozlerim. Miyop olan gozlerim kitabın adını ne kadar da net okuyordu 'Erkekler kotu kızları sever!' Kitabın adını okur okumaz icimdeki "Evet biliyordum yeah!" dedi. Hooooop, ne oluyor demek istedim ama acamadım ağzımı, kilit vurulmuştu dudaklarıma sanki. Ve işte o zaman icimde cocukluktan beri benle buyuyegelen kadının varlığını yalanlayamadım kendime.
Sordu icimdeki uyuyan dev; "Kac erkek arkadaşın oldu şu 29 yıl icerisinde? En uzun suren ilişkin hangisiydi? Haz aldığın anlar olmuş muydu? Sana dokunduklarında ya da sen onlara dokunduğunda en derinlere inebilmiş miydi durtulerin? Anne gibi şefkatle mi, kadın gibi şehvetle mi sevdin onları? Kacı sana karşı koyamadı ya da kacı sana kıcını devirdi yattı?" Sus lutfen diye attığım cığlığım pembe kitaplı kadının bana yonelmesine neden olmuştu. Hafif bir baş selamlamasından sonra yağan yağmura bakıp duşunmeye başladım.
Annemin ağzından da işitmiştim bir keresinde bu kitapla aynı duşunceleri. Demişti ki; "Erkek kısmı kotu kadınlarla gezer, iyi kadınlarla evlenir."
İyi-kotu ayrımını neye, kime gore yapmışlardı? Kendi pencerelerinden mi bakıyorlardı bu olgulara? Kotu kadın denilen varlık sadece hayat kadınları gibi kadınlardan oluşmuyordu şuphesiz. Kendi isteklerini toplum kurallarından ustun goren, hayatın kendisine ait olduğununun bilincinde olan ve bu yuzden planlı yaşamaktansa gundelik yaşamayı seven, erkeklere gereği kadar değer veren ve buna rağmen canı sıkıldığında evelemeden gevelemeden "Ben gidiyorum!" diyen, ardından anında başkası ile beraber olabilen kadın kotu kadın mıydı? Yoksa kendini bilen ve cesur kadın mıydı? Peki ya iyi kadın kimdi? Annem miydi? Ya da onun annesi? Ya da gelecekte dayatmalarla iyi kimlikli hale getirmeye calıştıkları ben mi? Annem ve annem gibi iyi kadınlar bir ayrıntıyı es geciyorlardı. Erkekler sokakta, eş dost gezmelerinde, kendi nikah torenlerinde iyi kadınları yanlarında tutmayı seviyorlardı; ama sorun bakalım onlara en guzel sevişmeleri hala utana sıkıla vucudunu veren kadın mı yaşatmıştır yoksa her zaman rahat olan kadın mı? Erkekler sadece uremek istediklerinde 'iyi' kadın derdindeler ve duşunun kacı artık ureme derdinde?! Bu soylediklerimden sonra sakın kendinize kotu kadın olacağım yeminleri etmeyin ama şunu da bilin; erkekler iyi kadınlarla evlenir ve o iyi kadınları yine kotu kadınlarla aldatır. Yani her halikarda kazanan dişi versiyonu; kotudur! Mazide kaldı iyiler her daim kazanır zırvalıkları. Devir kotulerin devri!
Kalembiti Jeyn'den alıntıdır...
__________________
İyi kadın sokağa, kotu kadın yatağa!
Kadınca0 Mesaj
●24 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kadınlar Kulübü
- Kadınca
- İyi kadın sokağa, kotu kadın yatağa!
-
13-09-2019, 20:12:54