Oğlum bir hafta sonra evleniyor. Sorumluluk sahibi bir baba olarak ona oğut vermem gerekiyor. Fakat bunu evde yapamam cunku annesi ağız tadıyla oğut vermeme izin vermez, sozu ağzımdan kapıp kendi devam eder. İş yerimden oğluma telefon actım, “Akşam yemeğini dışarıda birlikte yiyelim.” dedim. Deniz kenarındaki bu şirin lokantada şimdi onu bekliyorum. Geliyor aslan parcası, yakışıklılığı da aynı ben. Yan masadaki kızlar gozleriyle oğlumu suzuyorlar. Bakmayın kızlar, onu kapan coktan kaptı. Hoş beşten sonra konuya giriyorum.

Oğlum haftaya duğunun var, bir baba olarak sana bazı konularda yol yordam gostermem gerekiyor. Cocukluğunda suc işlediği zamanlardaki gibi birden bire kızardı. Kerata ne anlatacağımı zannettiyse!

-Baba ben yirmi altı yaşındayım, bazı şeyleri biliyorum artık.
-Ah senin o biliyorum zannettiğin konularda da cok bilmediğin cıkacak ama ben o konulardan bahsetmeyeceğim. Keşke konuşabilseydik ama henuz o kadar modern olamadım.

Rahat bir nefes aldı. Bu arada yemeklerimiz de geldi. Oğlumla şoyle keyif yaparak muhabbet edelim bakalım.

-Kac dil biliyorsun oğlum sen?
-İngilizce, Fransızca, bir de Turkce'yle uc dil oluyor.
-Bugun ben sana dorduncu dili oğreteceğim. Dilin adı Bukce. Kadınlar tarafından kullanılır. Sen buna “kadın dili” de diyebilirsin.
Guldu. Gulduğu zaman benim yanağımdaki gibi kucuk bir gamzesi var, o ortaya cıkıyor.
-Kadınların ayrı bir dili mi var?
-Tabii ki. Eğer kadın dilini bilirsen bir kadınla yaşamak dunyanın en buyuk zevkidir, ama bu dili bilmezsen hayatın kararabilir. O yuzden bir kadınla mutlu olmak isteyen her erkek Bukce'yi oğrenmeli.

İyi de niye Bukce?
-Cunku kadınlar konuşurken, genellikle soyleyecekleri sozu net soylemezler. Eğip bukerler; onun icin dilin adını ;Bukce” koydum.

-“Bukce zor bir dil mi baba?” diye sordu gulerek.

-Bana bak, cok onemli bir konu ama eğleniyor gibisin, biraz ciddiye al. Bir kadınla mutlu olmak istiyorsan bu dili bilmen cok onemli. Cunku kadınlar sozu bukerek bukce konuşurlar sonra da senin sozun doğrusunu anlamanı beklerler. Felsefesini anlarsan kolay, anlamazsan zor. Mesela Cinli bir karın var, sen karına surekli Fransızca "seni seviyorum” diyorsun ama karın hic Fransızca anlamıyor. Fransızca "seni seviyorum” un onun icin bir anlamı yoktur. Ona Cince seni seviyorum dediğinde seni anlayabilir.

-Tamam baba, haklısın ciddiyetle dinliyorum. Peki, sence kadınlar neden bizimle aynı dili konuşmuyorlar, soyleyeceklerini direkt soylemiyorlar ?

-Bence bir kac sebebi var. Birincisi, duygusal oldukları icin, hayır cevabı alıp kırılmaktan korktuklarından sozlerini de dolaylı soyluyorlar. İkincisi, kadınlar dunyaya annelikle donanımlı olarak gonderildikleri icin onların iletişim yetenekleri cok guclu.

-Bu konuda biz erkeklerden bir sıfır ondeler yani.

-Ne bir sıfırı oğlum, en az on sıfır ondeler. Duşunsene, henuz konuşmayan, kucuk bir cocuğun bile yuz ifadesinden ne demek istediğini hemen anlıyorlar. İşin kotusu kendileri leb demeden leblebiyi anladıkları icin biz erkekleri de kendileri gibi zannediyorlar. Onun icin leb deyip bekliyorlar. Hatta bazen, leb demek zorunda kaldıkları icin bile kızarlar. "Niye leb demek zorunda kalıyorum da o duşunmuyor?” diye canları sıkılır.

-Biz de bazen Canan'la boyle sorunlar yaşıyoruz. “Niye duşunmedin?” diye kızıyor bana.

-Kızarlar oğlum, kızarlar. Kadınlar ince duşuncelidirler, detaycıdırlar, kucuk şeyler gozlerinden hic kacmaz. Bizim de kendileri gibi duşunceli olmamızı beklerler, fakat erkekler onlar gibi değil. Biz butune odaklıyız, onlar detaya. Beyinlerimiz boyle calışıyor.

-Ne olacak baba o zaman, yok mu bu işin caresi?

-Var dedik ya oğlum, Bukce'yi oğreneceksin, bunun icin buradayız. Hazır mısın?

-Hazırım baba.

-Bukce bol kelime kullanılan bir dildir. Biz erkeklerin on kelime ile anlattığı bir konu, Bukce'de en az yuz kelime ile anlatılır. Dinlerken sabırlı olacaksın. Mesela karın o gun kendine elbise aldı, diyelim. Bunu sana “Bugun bir elbise aldım.” diye soylemez. Elbise almak icin dışarı cıktığından başlar, kac mağazaya gittiğinden, almak icin kac elbise denediğinden, indirimlerden, yolda gorduğu tanıdıklarından, alırken yaptığı pazarlıktan devam eder ve sana kocaman bir hikaye anlatır.

-Hikaye dili yani.

-Aynen oyle. Sen akıllı bir erkek olarak ona asla, “Hikaye anlatma, ana fikre gel, kısa kes.”
demeyeceksin. Boyle bir şey dediğinde bittin demektir. İster oyle de, istersen “seni sevmiyorum.” de. İki durumda da “seni sevmiyorum” demiş olacaksın.

-Ne alakası var baba “seni sevmiyorum” demekle “kısa anlat” demenin?

-Cok alakası var. Kadınlar dinlenmedikleri zaman sevilmediklerini duşunurler.

-Bu onemli. Bukce'de dinlemek sevmektir diyorsun.

-Aynen oyle. Devam edelim. Bukce ima dolu bir dildir. Kadınlar konuşurken bir şeyler ima etmeyi severler. Biz erkekler de imalı konuşuyoruz diye duşunurler ve gozlerimizle onlara ne demek istediğimizi cozmeye calışırlar. Oysa erkeklerin ima yeteneği pek gelişmemiştir. Bizim kastımız soylediğimiz şeydir.

-Gecen hafta Canan bana “Bir kac kilo daha versem gelinliğin icinde daha iyi duracağım.” dedi. Ben de “Boyle de iyisin.” dedim. Canı sıkıldı, bir kac saat surat astı. ";Neyin var?” diye sordum. “Hicbir şeyim yok.” dedi. Sence nerede hata yaptım?

-“Boyle de iyisin” derken o “de” ekini orda kullanmamalıydın. Canan bunu şoyle anlamıştır. “Boyle de fena sayılmazsın, eh işte, idare edersin ama tabi daha da iyi, daha da guzel olabilirsin.”

-Peki ne demem gerekiyordu?

-Şunu hic unutma. Kadınlar kendileri ile ilgili, giysileri ile ilgili ya da aileleri ile ilgili bir soru soruyorlarsa, kesinlikle iltifat bekliyorlardır. Es kaza eleştirmeye kalkarsan yandın. Bunu hic unutmazlar. O gun “Hayatım sen zaten Cok guzelsin, kilo vermeye falan bence ihtiyacın yok.” deseydin, gunun zehir olmazdı. Mesela bir gun kucağına oturup “Ağır mıyım?” derse sakın ;Evet, biraz” falan deme “Hayır” de. Yoksa bir daha kucağına oturmaz.

-Yani diyorsun ki bir kadın her daim guzeldir, her giydiği yakışır ve her kadının annesi bir hanımefendi, babası da beyefendidir. Bana ne yaparlarsa yapsınlar.

-Aferin oğlum, cok hızlı anlıyorsun bana cekmişsin. Kadının, kendi anne babasıyla sorunu olsa, kendi eleştirir ama asla senin eleştirmeni kabul etmez. Bunu kendine hakaret olarak alır.

-Ve asla unutmazlar, değil mi?

-Aynen oyle. Yıllar once annene, annesi icin “Biraz cimri.” demiştim. Hala “Sen benim annemi sevmezsin.” der ve annesi bize bir şey aldığında gozume sokar, en cok goreceğim yere koyar.

-Hadi o konularda dilimi tutarım da, şu ima işini cozmek zor geldi.

-Zor gibi ama biraz gayret edersen cozersin. En onemlisi imaları anlayacaksın ama “Sen şunu mu demek istiyorsun?” diye asla yuzune vurmayacaksın.

-Anladım. Anlayacaksın ama anladığını belli etmeyeceksin. Buna şoyle de diyebiliriz. O beni iğnelediğinde “Niye bana iğne batırıyorsun?” Diye sormayacağım, o iğneyi ben kendi kendime batırmışım gibi yapacağım.

-Guzel ifade ettin oğlum. Mesela dun oğlen annen beni aradı. “Akşama tok mu geleceksin?” diye sordu. Beni biliyorsun akşam yemeklerinde hep evdeyimdir. Kırk yılda bir dışarıda yerim onu da haber veririm. Tabi ben hemen anladım annenin ne demek istediğini. “Tok gel, yemekle uğraşmak istemiyorum” demek istiyor. Anladım ama tabi “Ne demek istiyorsun?” demedim.


-Bu Bukce'de kısa konuşma yok mu baba?

-Var ama yerinde olsam hic tercih etmezdim. Kadın konuşmuyorsa ya da kısa konuşuyorsa kesin ciddi bir sorun var demektir. Mesela baktın canı sıkkın, soruyorsun, “Neyin var?” diye. “Hicbir şeyim yok.” diyorsa, aman bir şeyi yokmuş diye bırakma. Yoksa az sonra, cok ilgisiz olduğundan yakınarak, ağlamaya başlar.

-Bukce'de “Hicbir şey yok.” demek ";Cok şey var, benimle ilgilen.” demek oluyor, o zaman.

-Evet. Biz erkekler “Bir şey yok.” diyorsak ya gercekten bir şey yoktur, sadece başımızı dinlemek istiyoruzdur ya da bir sey vardır ama; “Şu anda konuşacak bir şey yok.” diyoruzdur. Her ikisinde de konuşmak istemiyoruzdur. Ama kadınlar ilgiyi sevgi olarak gordukleri icin "Bana değer veriyorsan, ilgilen ki anlatayım.” demek istiyordur. Cok nadiren gercekten anlatmak istemiyor olabilir, o zaman da fazla ustune varıp bunaltmayacaksın tabi.

-Bir arkadaşım da “Kadınların ‘Peki.' demesi tehlikelidir” demişti.

-Doğru. Bir kadının ağzından cıkan kuru bir 'peki', ‘olur', ‘tamam' her zaman tehlikelidir. Bu Bukce'de “Şimdi tamam diyorum ama acısını daha sonra cıkaracağım.” demektir. Sana en kısa zamanda kesin bir ceza keser. Fakat pekinin yanında “Peki canım, olur hayatım” gibi bir hoşluk ekliyorsa korkmaya gerek yok.

-Zor bir dil baba.

-Yok yok gozun korkmasın, her yabancı dil gibi. İlk başlarda biraz calışacaksın, pratik yapacaksın, bazen hatalar yapacaksın, dikkat edeceksin sonra otomatiğe bağlanırsın. Kolay yanı şu; senin bukce konuşman gerekmiyor. Dili anlaman yeterli.

-Anlamak da pek kolay değil ama.

-Korkma, o kadar zor değil. En onemli kuralları ben sana oğretiyorum zaten. Devam edelim. Kadınlar istediklerini soylemek zorunda kalınca, duşunemediğimiz icin biz erkeklere kızarlar ve konuşurken suclayarak konuşurlar; fakat sucladıklarının farkında olmazlar. Sitem ediyoruz zannederler.

-Nasıl yani?

-Mesela, karın sana “Ne zamandır dışarı cıkmadık.” derse bunu suclama olarak ustune alma, canı seninle gezmek istiyordur, bunu sen duşunup teklif etmediğin icin kalbi kırılmıştır. Maksadı seni suclamak değildir. “Daha gecenlerde gezmeye gittik.” gibi bir savunmaya girme. "Tamam canım haklısın, ben de istiyorum, en kısa zamanda gideriz.” de, konu kapanır. Tabi ilk fırsatta da sozunu yerine getirirsen iyi olur.

-Kucuk ama onemli detaylar.

-Aynen oyle. Mesela karın “Uşudum.” diyorsa, "Ustunu kalın giy.” demeni ya da kombiyi acmanı değil, ona sarılmanı istiyordur.

-Keşke okullarda oğretselerdi biz erkeklere Bukce'yi. Ne kadar erken başlasak o kadar cabuk kavrayabilirdik belki.

-Haklısın, aslında ben de sana oğretmek icin gec kaldım. Neyse zararın neresinden donulse kardır.

-Not mu alsaydım... Epeyce detayı varmış dilin.

-Sen bilirsin oğlum, unutacaksan al. Keşke ben de not alıp gelseydim. Umarım sana eksik oğretmem. Şimdi aklıma geldi. Kadınların en nefret ettiği sozcuk “Fark etmez.”dir. “Fark etmez”i kadınlar “Hic umurumda değil, ne yaparsan yap.” diye anlarlar.

-En değerli sozcuk nedir?

-Sen bil bakalım.

-“Seni seviyorum.” herhalde.

-Evet, kadınlar “Seni seviyorum.” sozunu sık sık duymak isterler. Biz erkekler ";Soylemiştim, zaten biliyor.” diye bu konuda gaflete duşmemeliyiz.

-Bukce sadece konuşma dili midir baba? Bunun bir de davranış dili var gibi geliyor bana.

-Zekan kesinlikle bana cekmiş. Ben de tam ona geliyordum. Davranışlar da cok onemli tabii. kadınlar kucuk şeylere onem verirler. Akşam ona sarıl, televizyon izliyorsan sarılarak izle. Gunduz onu duşunduğunu ifade etmek icin kısacık da olsa bir mesaj gonder, kucuk surprizler yap. O yemek hazırlarken ona yardım et, salata yap, cay demle.

-Akşam gelip sırt ustu yatmak yok yani.

-Gozunde buyutme. Sayınca cok şey gibi gorunuyor ama aslında bunlar zaman alacak, zor ve masraflı şeyler değil. Sen bu kucuk şeylere dikkat et, zaten karın sana paşa gibi davranır, seni yormaz. Bir erkek bu kucuk şeylere dikkat etmezse zamanını karısıyla buyuk kavgalar yaparak gecirir. Sevgiyle gecirmek varken niye kavgayla geciresin ki? Kadınlar cok vericidir ama, eğer sen hep alıp hic vermezsen, bir gun birden patlarlar. Kucuk kucuk alırlarsa, buyuk buyuk verirler.

-Tamam baba, bunlara dikkat edeceğim.

Garson yemek tabaklarını kaldırırken oğlumun telefonu calmaya başladı. Belli ki nişanlısı arıyor, konuşmak icin deniz kenarına doğru adımlamaya başladı. Az sonra geldi.

-Baba cok teşekkur ederim. Bukce'yi anlamaya başladım. Canan aradı. “Salonun perdeleri ne renk olsun karar veremedim, yarın birlikte mi baksak?” dedi. Tam “Fark etmez, sen sec.” diyecektim ki bunu senin soylediğin gibi “Ev de perde de umurumda değil.” gibi anlayacağı aklıma geldi. “Tabii canım, istersen birlikte bakabiliriz ama ben senin zevkine guveniyorum, sen sec istersen.” dedim, cok mutlu oldu. Kendi sececek.

-O zaten perdeyi coktan secmiştir de kadınlar illa yaptıklarını onaylatmak isterler. Birlikte de gitsen o sectiği perdeyi almak isteyecektir. Biz erkekler onların ne demek istediklerini anlarsak, işlerden kolay sıyırırız.

-Baba tekrar teşekkur ederim. Bu iyiliğini hic unutmayacağım. Bana Bukce'yi oğretmeseydin halimi duşunmek bile istemiyorum.

Şanslısın oğlum. Benim seninki gibi bir babam yoktu. Bunları deneye yanıla oğrenmem yıllarımı aldı. Sen yine iyisin, hazıra kondun. Gule gule kullan, isteyene de oğret, herkes de gule gule kullansın. Kullansınlar ki yuzleri gulsun.


Uzun bir yazı ama okunmaya değer..



Alıntı Kanka.net.
__________________