Bir başlarına yaşayan kadınların evi taşlanıyor, cam cerceve iniyor.Tecavuze uğrasanız, olaya neresinden bakarsınız? İmamın hediye ettiği ic camaşırı caiz midir? Namusu da ozelleştirip cari acığı kapatalım mı?.. Gamze Ozcelik butun medyanın ilgi odağı olmayı surduruyor. Bunda anormal bir durum yok; dunya yıkılsa dikiz atmayı surdurecek bir ruh haline sahibiz son ceyrek asırdır. Bakın, koskoca bir gazetede, Gamze Hanım'ı topluca goğuslerinden teşhis ettikleri yazıldı. Adli tıp gibi mubarek. Gamze Hanım'a, işe bir de iyi yanından bakıp bakmadığı soruluyor mesela. Ne de olsa hakkında cok konuşuluyor, kariyeri icin iyi olabilir mi acaba, falan... Mesela beni kacırsalar, bayıltıp tecavuz etseler, sonra da goruntuleri internete koysalar, olaya bir de 'iyi tarafından', hele hele kariyerim acısından bakamazdım. Ya siz? Başınıza boyle bir iş gelse, ne tarafından bakardınız olaya? "Bu memleket acayip," deyip duruyorum ya, artık bunun da bir manası kalmadı. Acayiplikler kaide haline geldi. Durum her alanda boyle. Misal, gecen ay Mersin'de Kuran kursu oğrencisine hediye olarak ic camaşırı verince tutuklanan Mezitli Beldesi imamı Veli Celik'e Mersin Muftusu Mazhar Bilgin sahip cıkmıştı. Muftu Bilgin, "Bir camaşır hediye etmek o kadar buyutulur mu?" diye savunuyordu 'calışanı'nı. Doğru ya, kadın cinsine yapılan her şey mubahtı; bir de yanına 'erotik shop'tan ufak tefek aksesuvarlar ekleseymiş imam efendi, tam


olacakmış, değil mi?Kadınlar acısından bakarsak iş değişiyor tabii. Kuran kursu oğrencisine ic camaşırı hediye eden imamı muftuluk marifetiyle bağrımıza basıyoruz ama 'kadın başlarına' bir evde yaşayan iki hanımı recmetmeye kalkıyoruz. Artık olağanlaştı tabii, onune gelen linc girişiminde bulunuyor. Gectiğimiz hafta da İzmir'de iki kadının birlikte kaldığı ev taş yağmuruna tutuldu, "İceride erkek var," gerekcesiyle. Namusuna duşkun milletimiz arada ayaklanıyor boyle. 'Ağır tahrik' oluyor! Mahallenin delikanlı ahalisi camı cerceveyi indiriyor hemen. İzmir'deki hadisede ise, sonradan anlaşıldı ki, evde erkek falan yoktu. -Olsa da kime neydi. Ama bunları tartışmak mumkun değildi; namusuna duşkun milletimiz kadınlara recmi uygun gormuştu bir kere.

'Vatan, millet, namus' dediniz mi, akan sular duruyor ya, biz de gecen gun kıraathanede memleketi namus acısından bir masaya yatıralım dedik. Vallahi kopan yaygaraları bir kenara bırakırsak, durum hic de ic acıcı gorunmuyor. Sırf Tupraş meselesini inceleseniz yeter mesela. Bizim Sadık Abi meseleyi iyice didiklemiş, İsrailli bir 'işadamı'nın altı ayda bizim milletin sırtından kazandığı milyon dolarları anlatıp deliriyor.

Guzel para!

Evet efendim, ozelleştirme meselesine nasıl baktığımızdan bağımsız olarak mevzuya bir girelim. Gectiğimiz hafta, Koc Grubu ve Shell ortaklığı tarafından ozelleştirme ihalesi sonucunda Tupraş'ın yuzde 51'ine, 4.1 milyar dolar verildi. Yani boylelikle Tupraş'ın tamamının değeri 8 milyar dolar civarında belirlenmiş oldu. Oysa ortaya cıktı ki, bundan altı ay once, Ozelleştirme İdaresi Başkanlığı, İsrailli Sami Ofer'e Tupraş'ın yuzde 14,76'sını 446 milyon dolara satmıştı. Bu rakama gore, altı ay once Tupraş'ın tamamına 3 milyar dolar piyasa değeri bicilmiş oluyordu. Satış, Global Menkul Değerler aracılığıyla yapılmıştı.

Arkasında Ofer Ailesi'nin bulunduğu 6 yabancı fon adına 446 milyon dolara satın alınan hisseler, gectiğimiz hafta yapılan Tupraş ihalesinde ortaya cıkan 8 milyar dolarlık değerle kıyaslandığında, bugun tam 1 milyar 201 milyon dolar ediyor. Anlayacağınız, İsrailli Sami Ofer altı ay gibi kısa bir sure icinde tam 755 milyon dolar avantaya gecmiş oluyor. Kimileri bunun bir dunya rekoru olduğunu soyluyor.

Şimdi, vatan, millet, namus nutukları atanlara soruyorum: Bu avantanın goruntuleri, cil cil dolarlar halinde internette yayınlansa, hani ırzınıza gecilmiş gibi hissetseniz, işe bir de iyi tarafından bakar mıydınız?
alıntıdır saygılarımla sunarım
__________________