Gulenay Borekci, “The Real Meal Revolution” adlı kitabı okudu ve cıkarımlarını yazdı.



Bakmayın Prof. Dr. Canan Karatay’ın meslekten men edildiği rivayetlerine. Bugune kadar bize beslenme ve kilo verme konusunda anlattığı her şey doğruymuş. Batı bunu keşfetmekte gec kaldı ama anlaşılan o ki kırmızı et, tam yağlı sut urunleri ve tereyağ artık duşmanımız değil. Yeniden sofralarımızın bir parcası haline geldi, hatta tereyağlı kahve gibi bir guzellik bile monuye dahil oldu. Ve ister istemez ortalığı duşuk karbonhidratlı, yağ bombası receteler sardı. Yeni cıkan “The Real Meal Revolution” adlı kitabın yazarlarına gore bunlar aslında zararlı olmak şoyle dursun, zayıflatan “yağı-kafana-takma yiyecekleri”...

Thomas Mann’ın “Değişen Kafalar” diye bir romanı var. Mann bu kucuk, ama fazlasıyla guzel romanında 12. yuzyıla ait bir Hint efsanesini yeniden anlatıyor. Kahramanlarından Şridaman, Brahman soyuna dayanan tuccar bir aileye mensup, narin yuzlu, hımbıl bir genc adam. Cok okuyor, dunya meselelerine cok kafa yoruyor ve haliyle pek hareketsiz. En yakın arkadaşı Nanda ise halktan biri, guclu kuvvetli. Demircilik yapıyor, sığır guduyor... Uzatmayayım, olaylar oyle gelişiyor ki ikili gunun birinde kendilerini kıran kırana dovuşurken buluyor ve nasıl oluyorsa oluyor kılıcla birbirlerinin kafalarını kesiveriyorlar. Oluyorlar yani. Şridaman’ın karısı Sita da her şey eski haline gelsin diye tanrılara yakarıyor. Efsane bu ya, dileği kabul ediliyor. Guneş doğmadan hemen once ona verilen şifalı merhemi kesik kısımlara surerek olulerin kafalarını bedenlerine yapıştırıverecek... Genc kadın talimatlara harfiyen uyuyor ama karanlıkta acık secik goremediği icin yanlışlıkla Şridaman’ın kafasını Nanda’nın bedenine, Nanda’nın kafasını da Şridaman’ın bedenine ekliyor.

“Değişen Kafalar” da zaten, Sita’nın bu “kucuk” hatasının yol actığı vahim sonucların romanı. Bizi ilgilendiren kısma gelince; Sita’nın hatası sonucu incecik, cevik bir bedene kavuşan Şridaman, bir sure sonra yeniden miskin, hımbıl birine donuşurken Nanda’nın yeni tombul bedeni cok gecmeden eski “fit” gorunumune kavuşuyor.

Kıssadan hisse? Cok basit: Hayatınızda bir şeylerin değişmesini istiyorsanız, once kafanızı değiştirmelisiniz.

Fakat acıkcası biz zayıflamak isteyenler olarak surekli kafamızı değiştirmek zorunda kalmaktan bıktığımızı hatta bu yuzden artık resmen başımızın donduğunu soylersem, eminim bana hak verirsiniz. Oyle ya; her gecen gun yeni bir diyet yontemi cıkıyor, her gecen gun uzmanlardan yeni zayıflama tavsiyeleri geliyor. Ve biz, bilhassa da benim gibi zayıflamak isteyenler bu keşmekeşte kayboluyoruz. Zayıflama sektoru aynı zamanda bir savaş arenası gibi. Doktorlar birbirlerini sucluyor, diyetisyenler meslektaşlarının teorilerini curutmeye gayret ediyor.



O yuzden gecen gun Haberturk Gazetesi Genel Yayın Yonetmeni Selcuk Tepeli, “İngiltere’de yeni bir diyet kitabı cıkmış, kapağında ‘Dr. Karatay yuzde 100 haklıdır!’ yazsa yeridir” dediğinde şaşırdım. Koy tereyağının, zeytinin, yumurtanın, kırmızı etin metabolizma acısından yararlarından bahseden, zayıflamak isteyenlerin bunlardan bol bol tuketmesi, ekmekten, tahıldan, pilavdan, patatesten ise zinhar uzak durması gerektiğini oğutleyen Canan Karatay mı? Hani şu huysuz ve şeker kadın. Gecenlerde para cezası verilen... Adı gectiğinde bazı doktorların, diyetisyenlerin bıyık altından gulduğu...

Selcuk Tepeli’nin tavsiyesiyle aldığım “The Real Meal Revolution”da (Gercek Gıda Devrimi) anlatılanlar gercekten de Dr. Karatay’ın yıllardır savunduklarıyla aynı. Cape Town Universitesi’nde gorev yapan spor bilimi hocası Tim Noakes, Paleo Taş Devri Diyeti savunucularından diyetisyen Sally-Ann Creed ve aşcı Jonno Proudfoot’un yarattığı kitabın buyuk ilgi gormesinin sırrını anlamak kolay: Bugune kadar yasaklanmış ne varsa buradaki tariflerde serbest. Hepsi doğal, yani işlenmemiş olmak koşuluyla en yağlı krem peynirler ve etler, tam yağlı sutler, leziz parmesanlar, yoğun kıvamlı suzme yoğurtlar... Ve tabii bol tereyağı. “Light” urun tavsiyeli “kıytırık” listelere alışmış benim gibiler icin adeta cennet sofrası.

Tereyağı artık sofraların baş koşesinde

Kırmızı eti artırıp tahılı azaltmak yeni bir buluş değil tabii. Avcı atalarımız Paleolitik Cağ’da boyle besleniyordu. “The Real Meal Revolution”un bu konudaki kitaplardan farkı, monude bol miktarda sut ve sut urunune, en başta da tereyağına yer vermesi. Oakes, Proudfoot ve Creed’in esas ilham kaynağıysa, 19. yuzyılda yaşamış bir İngiliz cenaze levazımatcısı. (Kulağa pek hoş gelmiyor ama ne yapalım, zayıflamanın sırrını keşfetmeden once adamın yaptığı iş buymuş.) Şişman biri olan William Banting, sofrasında tam yağlı sut ve sut urunlerini, kuzu butları ve bobreklerini artırıp Victoria donemi İngiltere’sinin gozde besinleri şeker, bira, ekmek patates dortlusunu keserek bir yıl icinde inanılmaz kilo vermiş, sonra da oturup sistemini yazmış. “The Real Meal Revolution”ın yazarları ona bir selam gondermek icin “duşuk karbonhidratlı yiyeceklerle beslenmek” anlamında “banting” diye bir kelime bile icat etmişler.

“The Real Meal Revolution”ın en onemli ozelliği Noakes, Creed ve Proudfoot uclusunun son derece leziz yiyeceklere yer vermesi. Yani bol yeşillik, koyu yapraklı sebzeler, her turlu et ve balık, yumurta, peynir yiyerek zayıflıyorsunuz. Tereyağının sozunu bile etmeyeyim, cunku o zaten baş koşede. Monude işlenmiş gıdalara, soya urunlerine, şekere ve patates, pirinc gibi yuksek karbonhidratlı ve nişasta iceren tahıllara ise hic yer yok.



Hızlı kilo vermenin puf noktası besleyicilik

Sally-Ann Creed’e gore işin puf noktası, besleyici ve icerik bakımından zengin yiyecekler tuketmek. Protein ve kaliteli yağ iceren besinler sizi doyuruyor, saatler sonra bile ac hissetmiyorsunuz, ayrıca metabolizmanızın hızlı calışmasını sağlıyorlar. Karbonhidratlar hem aclık hissini tam olarak gideremiyorlar, hem de vucudun yağ depolamasına yol acan bir hormon olan ensulin uretimini artırıyorlar. Boylece yemek yedikten kısa bir sure sonra yeniden acıkıyorsunuz. Ensulin direnciniz ne kadar yuksekse, karbonhidratları yakmanız o kadar guc oluyor. “Duşuk karbonhidratlı, yuksek yağlı yiyeceklerden korkmak gereksiz, onlara ‘yağı-kafana-takma yiyecekleri’ desek yeridir” diyor Jonno Proudfoot. Proudfoot’un sık acıkma probleminden mustarip kişiler icin leziz mi leziz bir milk-shake formulu de var: yandaki sutunlarda okuyacaksınız, hindistan cevizi kreması, tereyağı ve yağlı sutle yapılan bu kakaolu karışım Proudfoot’a gore “iştah kesen en doğal formul”.

Tim Noakes bu beslenme bicimini yuksek tansiyon veya tip 2 diyabetlilere de tavsiye ediyor. Ayrıca “Real Meal Revolution” diyetiyle daha enerjik olacak, daha guzel uyuyacak, konsantrasyon sorunu yaşamayacaksınız. Başta da soylediğim gibi, belli ki artık kafayı değiştirmek zamanı. Ne diyelim, denemeye değer...

Canan Karatay ne demişti?

‘Zeytinyağı anne sutuyle aynı’ “
Tam yağlı ve doğal olan besinler tuketilmeli. Mesela zeytin, soğuk sızma zeytinyağı, yayık ayranı, suzme yoğurt. Ve tabii ki Trabzon, Urfa ve Malatya yorelerimizin katkısız tereyağı. Saf koy tereyağı, hem sağlıklıdır hem de buzdolabında bile katılaşmaz. Zeytinyağının iceriği de anne sutunun aynısıdır. Tek fark, anne sutunde hayvansal kolesterol varken, zeytinyağında bitkisel kolesterol olması... Bunlar her gun gereği kadar vucudumuza girmelidir.”

‘Koy tereyağından korkmamalıyız’

“Zararlı dediğimiz yağlar, trans yağlardır. Kızartmalardaki ya da işlenmiş gıdalardaki trans yağlar kanserojendir. Bunlara dikkat edilirse, hastalık da kalmaz. Mısır ozu ve ayciceği yağı belki ciğ olarak kullanılabilir ama ikisi de ısındığı zaman aşırı miktarda trans yağ oluşturur. O yuzden yemek yaparken tereyağı, zeytinyağı veya fındık yağı kullanmalı ve bunlardan asla korkmamalıyız.”

‘Yapay gıdalarla sadece aclığınızı bastırırsınız’

“Neyin ne kadar yeneceğine dair miktar veremem, doyunca yemeyi bırakacaksınız. Ben diyetisyen değilim, anlattıklarım da diyet değil, sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşam icin şifreler veriyorum. Dunyada 8 milyar insan var ve herkes farklı. Kendi vucudunuzu tanıyıp ona gore beslenin. Aclığınızı bastırmanız, vucudunuzun iyi beslendiğini gostermez. Yapay gıdalarla sadece aclığınızı bastırabilirsiniz. Vucut hucreleriniz ihtiyac duyduğu gıdalarla beslenirse, guclu, dinc bir bedene sahip olur, hastalanmazsınız.”

Yazı: Gulenay Borekci

Kaynak
__________________