Anne olan unlulerin doğumdan kısa bir sure sonra paylaştıkları pozlarla ‘doğumdan sonra eridiklerini’ gorenler seviniyor mu, hayalkırıklığına mı uğruyor?

Populer kultur, her kadına ‘dal gibi olmalısın!’ derken, bir yandan da anneliği yuceltiyor. Modern kadından hem başarılı bir anne, hem iyi kazanan bir iş kadını, hem mutlu ve pozitif, hem de manken gibi incecik, bakımlı ve guzel olması beklenirken; gunumuz kadını butun bunları bir arada yapmaya calışıp kecileri kacırma noktasına gelebiliyor.
İdeal insan, ideal kadın olarak takip edilen unluler de bu algıya tuz biber ekmekten geri durmuyor. (Tuzlar organik, biberler yağ yaktıran cinsten tabii!) Medyada gozumuze takılan mukemmel evlilikleri, harika doğumları, her haliyle guzel olduklarını gozumuze sokan Instagram paylaşımları bir yana, “Doğumdan sonra eridi, gorenler inanamıyor!!” başlıklarıyla servis edilen doğum sonrası fotoğraflarını da nazar boncuklarıyla susluyorlar. Her doğum sonrası fotoğrafının altında yuzlerce yorum şoyle diyor: “Nasıl yaa, benim gobeğim aylar sonra bile erimemişti, bu gercekten doğurmuş mu yani
“
Wilma Elles’in de, doğumundan sadece 3 hafta sonra paylaştığı bu fotoğrafa aldığı yorumlar farklı değil. İkiz doğurmuş, hem de sezaryenle, gobeği nasıl boyle olabilir!
İşin aslı, gercekten de olabilir. Beden yapısıdır, ozel bir bakım uygulamıştır, bilemeyiz. Ama bu kadının gobeğini ozel yapan, herkesin gorebileceği bir yerde durması ve insanların kendilerini bu fotoğraflarla kıyaslayarak standart belirlemeye calışmasına neden olmasıdır. Hepsi bu. Gectiğimiz hafta da benzer bir “unlu gobek” kadınlarımızın kafasını karıştırmıştı ki, yapılan yorumlarda “zaten hamileyken de incecikti, acaba gercekten hamile kalıp doğurdu mu bakalım?” diyen bir şuphecilik var. Unlu model Ceren Hindistan’ın fotoğraflarına yapılan yorumlarda, gercekten de doğurmamış olabileceği dahi ima edildi.

Fotoğrafa gelen tepkiler karşısında acıklama yapan Ceren Hindistan, hamileliği boyunca zaten hepi topu 7 kilo aldığını, doğumdan sonra da fırsat buldukca mekik cektiğini ve kendine biraz baktığını belirtmiş.
Beslenme ve diyet uzmanı Aydan Atasoy, daha once Haberturk’e yaptığı bir acıklamada, genel kilosu normal olan birinin hamilelik boyunca 9 ila 12 kilo almanın normal olduğunu soylemişti. Gunumuzde, hamileliğiniz boyunca 12 kilodan fazla almadığınız surece, kilonuz normal kabul edilebiliyor.
Ama sistem bize, aldığımız ortalama 10 kiloyu mumkunse birkac gun icinde vermemiz gerektiğini soyluyor.
“Unlulerin yaşam kocu” olarak tanınan Şeyda Coşkun da, gectiğimiz Mart ayında, doğumdan uc gun sonra paylaştığı “huzur” adlı fotoğrafıyla dikkat cekmişti. Gelen tepkiler yine aynı. İnanamayanlar, bit yeniği arayanlar, “onlar zengin, unlu, bizim neyimize” deyip sineye cekenler gırla…

Unlulerin turlu turlu hallerinin nasıl da merakla takip edildiğini, internette kısa bir arama yaparak kolayca gorebilirsiniz. En cirkin halleri, makyajsız halleri, sportif halleri vs… En cok arananlardan biri de “doğumdan sonraki” halleri.
Belki de bir umut, doğumundan sonra gobeği hala biraz sarkık, şiş ve biraz da yorgun gozlerle bakan bir anne gormeyi bekliyoruz. Cunku genel olarak doğumdan sonra fiziksel ve ruhsal olarak toparlanmanın biraz zaman alabileceğini biliyoruz ama ne hikmetse bu ‘ideal kadın’lar, her zamanki mukemmellikleriyle mutlu mutlu gulumsuyorlar kucağında bebekleriyle!
Bir de mutevazı prensesimiz Kate Middleton’a bakalım. İngiltere prensi George Alexander Louis ile evleneceğinin duyulmasından itibaren tum dunyanın yakından izlediği bir figur olmuştu. Merhum kayınvalidesi Prenses Diana’ya benzetilen sade ve şık tarzı, duğunu, gelinliği, hamileliği, doğumları; her biri ayrı olay oldu dunya gundeminde. İlk bebeğinin doğumundan sonra, hastane cıkışında verdikleri pozlarla da cok konuşulmuştu. O da ne! Guzeller guzeli prenses, ‘doğum sonrası gobeği’ ile, dunyanın gozunun onunde, hic utanıp sıkılmadan gulumsuyordu!
Medyada gorduğumuz ‘ideal/mukemmel’ vucut ornekleri bizi kendi bedenimize yabancılaştırıyor, bizi yalnızlaştırıyor ve genel kabul goren bir standarda uyum sağlayabilmek adına turlu cılgınlıklara yonelmemize neden olabiliyor. Hamilelik doneminde mumkun olduğunca kilo almamak icin dikkatli beslenmeyi ve egzersizi takıntı haline getiren kadınların muzdarip olduğu hastalık, 2011’de “Mommyrexia” olarak tanımlandı bile. Zayıflama hastalığı olarak bilinen anoreksiya’nın anne versiyonu, Turkceye ‘annereksiya’ diye zorlama bir cevirisi yapılabilir belki. Bizde “aman sen iki canlısın, iki kişilik ye!” diyen kayınvalidelerin varlığında boyle garip isimli bir hastalık ne kadar yaygınlaşır bilemeyiz ama, unlulerin doğum sonrası mukemmel fotoğraflarına ozenen kadınlar icin durumu ozetleyip uyarmakta fayda var.

Populer kultur, her kadına ‘dal gibi olmalısın!’ derken, bir yandan da anneliği yuceltiyor. Modern kadından hem başarılı bir anne, hem iyi kazanan bir iş kadını, hem mutlu ve pozitif, hem de manken gibi incecik, bakımlı ve guzel olması beklenirken; gunumuz kadını butun bunları bir arada yapmaya calışıp kecileri kacırma noktasına gelebiliyor.
İdeal insan, ideal kadın olarak takip edilen unluler de bu algıya tuz biber ekmekten geri durmuyor. (Tuzlar organik, biberler yağ yaktıran cinsten tabii!) Medyada gozumuze takılan mukemmel evlilikleri, harika doğumları, her haliyle guzel olduklarını gozumuze sokan Instagram paylaşımları bir yana, “Doğumdan sonra eridi, gorenler inanamıyor!!” başlıklarıyla servis edilen doğum sonrası fotoğraflarını da nazar boncuklarıyla susluyorlar. Her doğum sonrası fotoğrafının altında yuzlerce yorum şoyle diyor: “Nasıl yaa, benim gobeğim aylar sonra bile erimemişti, bu gercekten doğurmuş mu yani

Wilma Elles’in de, doğumundan sadece 3 hafta sonra paylaştığı bu fotoğrafa aldığı yorumlar farklı değil. İkiz doğurmuş, hem de sezaryenle, gobeği nasıl boyle olabilir!
İşin aslı, gercekten de olabilir. Beden yapısıdır, ozel bir bakım uygulamıştır, bilemeyiz. Ama bu kadının gobeğini ozel yapan, herkesin gorebileceği bir yerde durması ve insanların kendilerini bu fotoğraflarla kıyaslayarak standart belirlemeye calışmasına neden olmasıdır. Hepsi bu. Gectiğimiz hafta da benzer bir “unlu gobek” kadınlarımızın kafasını karıştırmıştı ki, yapılan yorumlarda “zaten hamileyken de incecikti, acaba gercekten hamile kalıp doğurdu mu bakalım?” diyen bir şuphecilik var. Unlu model Ceren Hindistan’ın fotoğraflarına yapılan yorumlarda, gercekten de doğurmamış olabileceği dahi ima edildi.

Fotoğrafa gelen tepkiler karşısında acıklama yapan Ceren Hindistan, hamileliği boyunca zaten hepi topu 7 kilo aldığını, doğumdan sonra da fırsat buldukca mekik cektiğini ve kendine biraz baktığını belirtmiş.
Beslenme ve diyet uzmanı Aydan Atasoy, daha once Haberturk’e yaptığı bir acıklamada, genel kilosu normal olan birinin hamilelik boyunca 9 ila 12 kilo almanın normal olduğunu soylemişti. Gunumuzde, hamileliğiniz boyunca 12 kilodan fazla almadığınız surece, kilonuz normal kabul edilebiliyor.
Ama sistem bize, aldığımız ortalama 10 kiloyu mumkunse birkac gun icinde vermemiz gerektiğini soyluyor.
“Unlulerin yaşam kocu” olarak tanınan Şeyda Coşkun da, gectiğimiz Mart ayında, doğumdan uc gun sonra paylaştığı “huzur” adlı fotoğrafıyla dikkat cekmişti. Gelen tepkiler yine aynı. İnanamayanlar, bit yeniği arayanlar, “onlar zengin, unlu, bizim neyimize” deyip sineye cekenler gırla…

Unlulerin turlu turlu hallerinin nasıl da merakla takip edildiğini, internette kısa bir arama yaparak kolayca gorebilirsiniz. En cirkin halleri, makyajsız halleri, sportif halleri vs… En cok arananlardan biri de “doğumdan sonraki” halleri.
Belki de bir umut, doğumundan sonra gobeği hala biraz sarkık, şiş ve biraz da yorgun gozlerle bakan bir anne gormeyi bekliyoruz. Cunku genel olarak doğumdan sonra fiziksel ve ruhsal olarak toparlanmanın biraz zaman alabileceğini biliyoruz ama ne hikmetse bu ‘ideal kadın’lar, her zamanki mukemmellikleriyle mutlu mutlu gulumsuyorlar kucağında bebekleriyle!
Bir de mutevazı prensesimiz Kate Middleton’a bakalım. İngiltere prensi George Alexander Louis ile evleneceğinin duyulmasından itibaren tum dunyanın yakından izlediği bir figur olmuştu. Merhum kayınvalidesi Prenses Diana’ya benzetilen sade ve şık tarzı, duğunu, gelinliği, hamileliği, doğumları; her biri ayrı olay oldu dunya gundeminde. İlk bebeğinin doğumundan sonra, hastane cıkışında verdikleri pozlarla da cok konuşulmuştu. O da ne! Guzeller guzeli prenses, ‘doğum sonrası gobeği’ ile, dunyanın gozunun onunde, hic utanıp sıkılmadan gulumsuyordu!
Medyada gorduğumuz ‘ideal/mukemmel’ vucut ornekleri bizi kendi bedenimize yabancılaştırıyor, bizi yalnızlaştırıyor ve genel kabul goren bir standarda uyum sağlayabilmek adına turlu cılgınlıklara yonelmemize neden olabiliyor. Hamilelik doneminde mumkun olduğunca kilo almamak icin dikkatli beslenmeyi ve egzersizi takıntı haline getiren kadınların muzdarip olduğu hastalık, 2011’de “Mommyrexia” olarak tanımlandı bile. Zayıflama hastalığı olarak bilinen anoreksiya’nın anne versiyonu, Turkceye ‘annereksiya’ diye zorlama bir cevirisi yapılabilir belki. Bizde “aman sen iki canlısın, iki kişilik ye!” diyen kayınvalidelerin varlığında boyle garip isimli bir hastalık ne kadar yaygınlaşır bilemeyiz ama, unlulerin doğum sonrası mukemmel fotoğraflarına ozenen kadınlar icin durumu ozetleyip uyarmakta fayda var.
Kaynak
__________________