Sonra o kederin arkasından Allah size bir guven indirdi ki, (bu guvenin yol actığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına duşmuş bir gurup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer duşuncelere kapılıyorlar, «Bu işten bize ne!» diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana acıklayamadıklarını iclerinde gizliyorlar. «Bu işten bize bir şey olsaydı, burada oldurulmezdik» diyorlar. Şoyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, oldurulmesi takdir edilmiş olanlar, oldurulup duşecekleri yerlere kendiliklerinden cıkıp giderlerdi. Allah, icinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek icin (boyle yaptı). Allah icinizde ne varsa hepsini bilir.
Âl-i İmrÂn : 154
Ey iman edenler! Sizler, inkÂr edenler ve yeryuzunde sefere cıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: «Eğer bizim yanımızda kalsalardı olmezler, oldurulmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları icin onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Canı veren de alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla gorur.
Âl-i İmrÂn : 156
İki birliğin karşılaştığı gun sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, muminleri ayırdetmesi ve munafıkları ortaya cıkarması icin idi. Bunlara: «Gelin, Allah yolunda carpışın; ya da savunma yapın» denildiği zaman, «Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik» dediler. Onlar o gun, imandan cok, kÂfirliğe yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı soyluyorlardı. Halbuki Allah, onların iclerinde gizlediklerini daha iyi bilir.
Âl-i İmrÂn : 166
(Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: «Bize uysalardı oldurulmezlerdi» diyenlere, «Eğer doğru sozlu insanlar iseniz, canlarınızı olumden kurtarın bakalım!» de.
Âl-i İmrÂn : 168
İcinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felÂket erişirse: «Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım» der.
Nis : 72
Eğer Allah'tan size bir lutuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahirî

Nis : 73
Kendilerine, ellerinizi savaştan cekin, namazı kılın ve zekÂtı verin, denilen kimseleri gormedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, iclerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da «Rabbimiz! Savaşı bize nicin yazdın! Bizi yakın bir sureye kadar ertelesen (daha bir muddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki: «Dunya menfaati onemsizdir, Allah'tan korkanlar icin ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez.»
Nis : 77
Nerede olursanız olun olum size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kotuluk gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah'tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir turlu laf anlamıyorlar!
Nis : 78
Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye goturulseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini cekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde oldurun. İşte onlar uzerine sizin icin apacık yetki verdik.
Nis : 91
O zaman munafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin icin), «Bunları, dinleri aldatmış» diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine guveneni ustun ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve techizat ustunluğu değildir).
EnfÂl : 49
Eğer yakın bir dunya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o munafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerci onlar, «Gucumuz yetseydi mutlaka sizinle beraber cıkardık» diye kendilerini helÂk edercesine Allah'a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor.
Tevbe : 42
De ki: İster gonullu verin ister gonulsuz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Cunku siz yoldan cıkan bir topluluk oldunuz.
Tevbe : 53
Eğer onlara, (nicin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allah ile, O'nun Âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
Tevbe : 65
(Boşuna) ozur dilemeyin; cunku siz iman ettikten sonra tekrar kÂfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suclu olduklarından dolayı azap edeceğiz.
Tevbe : 66
Allah'ın Resûlune muhalefet etmek icin geri kalanlar (sefere cıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi cirkin gorduler; «bu sıcakta sefere cıkmayın» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır!» Keşke anlasalardı!
Tevbe : 81
Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine muhur vuruldu. Bu yuzden onlar anlamazlar.
Tevbe : 87
Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resûlune yalan soyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kÂfir olanlara elem verici bir azap erişecektir.
Tevbe : 90
Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Cunku onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya rÂzı oldular. Allah da onların kalplerini muhurledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler.
Tevbe : 93
Onların yanına donduğunuz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgecmeniz icin Allah adına and icecekler. Artık onlardan yuz cevirin. Cunku onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına (kotu işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.
Tevbe : 95
De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yuz cevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yuklenen (tebliğ gorevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yuklenen (gorevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e duşen, sadece acık-secik duyurmaktır.
Nûr : 54
Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir ruzgÂr ve sizin gormediğiniz ordular gondermiştik. Allah ne yaptığınızı cok iyi gormekteydi.
Bunlar, duşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı icindedirler. Muttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, colde gocebe Araplar icinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten icinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.
AhzÂb : 20
Cunku Allah sadÂkat gosterenleri sadÂkatları sebebiyle mukÂfatlandıracak, munafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Şuphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
AhzÂb : 24
Sonra o kederin arkasından Allah size bir guven indirdi ki, (bu guvenin yol actığı) uyuklama hali bir kısmınızı kaplıyordu. Kendi canlarının kaygısına duşmuş bir gurup da, Allah'a karşı haksız yere cahiliye devrindekine benzer duşuncelere kapılıyorlar, «Bu işten bize ne!» diyorlardı. De ki: İş (zafer, yardım, herşeyin karar ve buyruğu) tamamen Allah'a aittir. Onlar, sana acıklayamadıklarını iclerinde gizliyorlar. «Bu işten bize bir şey olsaydı, burada oldurulmezdik» diyorlar. Şoyle de: Evlerinizde kalmış olsaydınız bile, oldurulmesi takdir edilmiş olanlar, oldurulup duşecekleri yerlere kendiliklerinden cıkıp giderlerdi. Allah, icinizdekileri yoklamak ve kalplerinizdekileri temizlemek icin (boyle yaptı). Allah icinizde ne varsa hepsini bilir.
Âl-i İmrÂn : 154
Ey iman edenler! Sizler, inkÂr edenler ve yeryuzunde sefere cıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: «Eğer bizim yanımızda kalsalardı olmezler, oldurulmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah bu kanaatı onların kalplerine (kaybettikleri yakınları icin onulmaz) bir hasret (yarası) olarak koydu. Canı veren de alan da Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla gorur.
Âl-i İmrÂn : 156
İki birliğin karşılaştığı gun sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur ki, bu da, muminleri ayırdetmesi ve munafıkları ortaya cıkarması icin idi. Bunlara: «Gelin, Allah yolunda carpışın; ya da savunma yapın» denildiği zaman, «Harbetmeyi bilseydik, elbette sizin peşinizden gelirdik» dediler. Onlar o gun, imandan cok, kÂfirliğe yakın idiler. Ağızlarıyla, kalplerinde olmayanı soyluyorlardı. Halbuki Allah, onların iclerinde gizlediklerini daha iyi bilir.
Âl-i İmrÂn : 166
(Evlerinde) oturup da kardeşleri hakkında: «Bize uysalardı oldurulmezlerdi» diyenlere, «Eğer doğru sozlu insanlar iseniz, canlarınızı olumden kurtarın bakalım!» de.
Âl-i İmrÂn : 168
İcinizden bazıları vardır ki (cihad konusunda) pek ağırdan alırlar. Eğer size bir felÂket erişirse: «Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadım» der.
Nis : 72
Eğer Allah'tan size bir lutuf erişirse -sanki sizinle onun arasında (zahirî

Nis : 73
Kendilerine, ellerinizi savaştan cekin, namazı kılın ve zekÂtı verin, denilen kimseleri gormedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, iclerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da «Rabbimiz! Savaşı bize nicin yazdın! Bizi yakın bir sureye kadar ertelesen (daha bir muddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?» dediler. Onlara de ki: «Dunya menfaati onemsizdir, Allah'tan korkanlar icin ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez.»
Nis : 77
Nerede olursanız olun olum size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kotuluk gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah'tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir turlu laf anlamıyorlar!
Nis : 78
Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye goturulseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini cekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde oldurun. İşte onlar uzerine sizin icin apacık yetki verdik.
Nis : 91
O zaman munafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin icin), «Bunları, dinleri aldatmış» diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine guveneni ustun ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve techizat ustunluğu değildir).
EnfÂl : 49
Eğer yakın bir dunya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o munafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşakkatli yol onlara uzak geldi. Gerci onlar, «Gucumuz yetseydi mutlaka sizinle beraber cıkardık» diye kendilerini helÂk edercesine Allah'a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor.
Tevbe : 42
De ki: İster gonullu verin ister gonulsuz, sizden (sadaka) asla kabul olunmayacaktır. Cunku siz yoldan cıkan bir topluluk oldunuz.
Tevbe : 53
Eğer onlara, (nicin alay ettiklerini) sorarsan, elbette, biz sadece lafa dalmış şakalaşıyorduk, derler. De ki: Allah ile, O'nun Âyetleriyle ve O'nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz?
Tevbe : 65
(Boşuna) ozur dilemeyin; cunku siz iman ettikten sonra tekrar kÂfir oldunuz. Sizden (tevbe eden) bir gurubu bağışlasak bile, bir guruba da suclu olduklarından dolayı azap edeceğiz.
Tevbe : 66
Allah'ın Resûlune muhalefet etmek icin geri kalanlar (sefere cıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi cirkin gorduler; «bu sıcakta sefere cıkmayın» dediler. De ki: «Cehennem ateşi daha sıcaktır!» Keşke anlasalardı!
Tevbe : 81
Geride kalan kadınlarla beraber olmaya razı oldular, onların kalplerine muhur vuruldu. Bu yuzden onlar anlamazlar.
Tevbe : 87
Bedevîlerden, (mazeretleri olduğunu) iddia edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah ve Resûlune yalan soyleyenler de oturup kaldılar. Onlardan kÂfir olanlara elem verici bir azap erişecektir.
Tevbe : 90
Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Cunku onlar geri kalan kadınlarla beraber olmaya rÂzı oldular. Allah da onların kalplerini muhurledi, artık onlar (neyin doğru olduğunu) bilmezler.
Tevbe : 93
Onların yanına donduğunuz zaman size, kendilerinden (onları cezalandırmaktan) vazgecmeniz icin Allah adına and icecekler. Artık onlardan yuz cevirin. Cunku onlar murdardır. Kazanmakta olduklarına (kotu işlerine) karşılık ceza olarak varacakları yer cehennemdir.
Tevbe : 95
De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eğer yuz cevirirseniz şunu bilin ki, Peygamber'in sorumluluğu kendisine yuklenen (tebliğ gorevini yapmak), sizin sorumluluğunuz da size yuklenen (gorevleri yerine getirmeniz)dir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e duşen, sadece acık-secik duyurmaktır.
Nûr : 54
Ey iman edenler! Allah'ın size olan nimetini hatırlayın; hani size ordular saldırmıştı da, biz onlara karşı bir ruzgÂr ve sizin gormediğiniz ordular gondermiştik. Allah ne yaptığınızı cok iyi gormekteydi.
Bunlar, duşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı icindedirler. Muttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, colde gocebe Araplar icinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten icinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.
AhzÂb : 20
Cunku Allah sadÂkat gosterenleri sadÂkatları sebebiyle mukÂfatlandıracak, munafıklara -dilerse- azap edecek yahut da (tevbe ederlerse) tevbelerini kabul edecektir. Şuphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.
AhzÂb : 24
İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler. Ama hukmu acık bir sûre indirilip de onda savaştan soz edilince, kalplerinde hastalık olanların, olum baygınlığı geciren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını gorursun. Onlara yakışan da budur!
Muhammed : 20
(Onların vazifesi) itaat ve guzel sozdur. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a sadakat gosterselerdi, elbette kendileri icin daha hayırlı olurdu.
Muhammed : 21
Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: «Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile.» Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle soylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gucu yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Fetih : 11
Aslında siz Peygamberin ve muminlerin ailelerine bir daha donmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gonullerinize guzel gorundu de kotu zanda bulundunuz ve helÂki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
Fetih : 12
Siz ganimetleri almak icin gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza duşelim, diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sozunu değiştirmek isterler. De ki: «Siz asla bizim peşimize duşmeyeceksiniz! Allah daha once sizin icin boyle buyurmuştur.» Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir. BilÂkis onlar, pek az anlayan kimselerdir.
Fetih : 15
Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında cok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya cağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size guzel bir mukÂfat verir. Ama onceden donduğunuz gibi yine donecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
Fetih : 16
İman etmiş olanlar: Keşke cihad hakkında bir sûre indirilmiş olsaydı! derler. Ama hukmu acık bir sûre indirilip de onda savaştan soz edilince, kalplerinde hastalık olanların, olum baygınlığı geciren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını gorursun. Onlara yakışan da budur!
Muhammed : 20
(Onların vazifesi) itaat ve guzel sozdur. İş ciddiye bindiği zaman Allah'a sadakat gosterselerdi, elbette kendileri icin daha hayırlı olurdu.
Muhammed : 21
Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: «Mallarımız ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile.» Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle soylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gucu yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Fetih : 11
Aslında siz Peygamberin ve muminlerin ailelerine bir daha donmeyeceklerini sanmıştınız. Bu sizin gonullerinize guzel gorundu de kotu zanda bulundunuz ve helÂki hak etmiş bir topluluk oldunuz.
Fetih : 12
Siz ganimetleri almak icin gittiğinizde seferden geri kalanlar: Bırakın, biz de arkanıza duşelim, diyeceklerdir. Onlar, Allah'ın sozunu değiştirmek isterler. De ki: «Siz asla bizim peşimize duşmeyeceksiniz! Allah daha once sizin icin boyle buyurmuştur.» Onlar size: Hayır, bizi kıskanıyorsunuz, diyeceklerdir. BilÂkis onlar, pek az anlayan kimselerdir.
Fetih : 15
Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında cok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya cağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size guzel bir mukÂfat verir. Ama onceden donduğunuz gibi yine donecek olursanız sizi acıklı bir azaba uğratır.
Fetih : 16