
Varsayımlar aslında ilişkiniz icin birer tehlike! Farkında olmadan ilişkinizi baltalıyor olabilir misiniz? İlişkinizden varsayımları uzak tutun. İşte Cansın Ersoz’den varsayımlar hakkındaki gercekler:
“Kadın erkek ilişkilerinde en cok karşılaştığım sorunlardan bir tanesi varsayımlarla hareket eden taraflar. “Beni aramadı demek ki daha onemli bir işi var”, “Hala mesaj atmadığına gore benim kadar heyecanlı değil”, “Butun gece sesi cıkmadı, kesin benimle ilgili bir problemi var, beni eskisi kadar sevmiyor mu yoksa?’’
Yukarıdaki cumleler size tanıdık geliyor mu? Kadın erkek, hepimizin sıklıkla icine duştuğu cukurlardan bir tanesi varsayımlar. Ustelik sadece romantik ilişkilerimizi değil, once kendimizle sonra cevremizle olan tum alışverişimizi olumsuz yonde etkileyen bir duşunce modeli.
Bu yazıyı yazmaktaki amacım varsayımların baskısından once sizleri, sonra da etrafınızdakileri kurtarmak; sırtınızdan yuk almak ve insan ilişkilerinize olumlu bir yukleme yapmak.
Oncelikle varsayımların ne olduklarını bir inceleyelim. Her varsayımın icinde gercekler bulunur. Bizi cıkarım yapmaya itecek bir neden, gorduğumuz ya da duyduğumuz bir veri mutlaka vardır. Yazılan mesaja cevap gelmemesi, geleceğim denilen yere gelinmemesi, konuşkan birinin sessiz kalması… Yani olması gereken ya da beklenilen her ne ise bunun gercekleşmemesi. Sonrası ise malum: bu verinin arkasına bizim koyduklarımız. Gorduğumuz ya da duyduğumuz davranışın cıkarım dolu acıklamaları. İşte bu noktada da icine duştuğumuz yanlış…
Yanlış diyorum cunku biz her durumu kendi gercekliğimizin filtresinden yorumlarız. Karakterimiz, travmalarımız ve tecrubelerimizin her biri bizi birtakım yorumlara ve inanclara iter. Bunları herkes icin gecerli kabul ederiz, tek bir doğru varmış gibi duşunuruz ve işte bu noktada hata yaparız.
Sevgiliniz sizi arayacağını soylediği halde aramadı. Durust olun, aklınızdan neler gecer? “Arayacağım demişti fakat aramadı. Olabilir. Ne zaman konuşursak sorarım kendisine” diyerek sevgilinize karşı notr kalmayı başarabilir misiniz? Yoksa sevgilinizin aramamasının nedenlerini mi duşunmeye başlarsınız? Aramadı cunku daha onemli işleri var, cunku beni duşunmuyor, ona verdiğim kadar bana değer vermiyor, demek ki şarjı bitti, ama başkasından arardı, kesin bir problem var…” gibi yerlere mi gider aklınız?
Aslında bildiğimiz tek gercek sevgilimizin bizi aramadığı; bunun uzerine gelen her şey yorum ve varsayım olur. Duşuncelerimiz, ruh halimize yansır, ruh halimiz de hareketlerimize etki eder ve sonrası corap sokuğu gibi gelir.
Bu durum sadece ilişkide olanları değil, birbirini tanıma aşamasında olan insanları da etkiler. Daha doğrusu, bu, birbirini tanımayı zorlaştırır hatta bazı durumlarda imkansız kılar. İlk buluşmanızı karşı tarafın yoğunluğunu mazeret gostererek ertelediğini duşunun. Hemen kafanızda senaryolar kurmaya başlar mısınız? Belki de o buluşmaya onyargılı bir şekilde gidersiniz ve karşı tarafı savunmaya suruklersiniz. Ya da hic gitmezsiniz, daha ilk buluşmayı erteleyen bir insanla nasıl ilişki yaşanır ki zaten?
Peki ne yapabiliriz?
Varsayımlara karşı alınabilecek ilk onlem, varsayım yaptığımızın farkına varmak. Kesin olarak bilebileceğimiz tek şey fiziksel dunyanın bize gosterdikleri ya da duyurduklarıdır. Aranmadıysanız aranmadınız, nokta. Gelmediyse gelmedi, konuşmadıysa konuşmadı. Olan ya da olmayandır tek bildiğimiz. Geri kalanı başkasının yerine konuşmak, onun aklından gecenleri bildiğimizi iddia etmek olur.
Bunun da hem bize hem de karşı tarafa negatif etkileri olur. Oncelikle kendimizi yorarız, karşı tarafa sormadan bilemeyeceğimiz soruların cevabını bulmak icin vakit harcarız. Bu cevaplar negatif bir yone gidiyorsa moralimizi bozarız, canımızı sıkarız. Hele bir de bunları karşı tarafa yansıtıyorsak, o kişiyi savunmaya gecmeye zorlarız. Kendisini yargılanmış hissetmesine yol acarız. Birisi size ne duşunduğunuzu bildiğini soylese ve konuşmanıza imkan bile vermeden duşunduğunuzu iddia ettiği ‘gercek’ uzerine tavır alsa ne hissederdiniz?
Varsayım yaptığımızı fark ettik. Şimdi?
Sormalıyız! Başkasının aklını okumaya calışmak yerine soru sormak daha mantıklı bir cozum yolu değil mi? “Beni aramadı herhalde tekrar goruşmek istemiyor, etkilenmedi” demek yerine telefonu acıp neden aranmadığınızı sormak daha rahatlatıcı değil mi? Karşı tarafın verdiği cevap sizi tatmin etmeyebilir ve siz yine duyduklarınıza değil duşuncelerinize inanmayı secebilirsiniz. Bu, başka bir yazının konusu. Fakat sormak her zaman sizi gerceğe bir adım daha yakınlaştırır. En azından kendi uzerinize duşeni yapmanın verdiği rahatlık size iyi gelir. Ayrıca tatmin edici bir cevap almanız da olasılıklar dahilindedir.
Eğer sormak o anda tercih ettiğiniz bir cıkış yolu değilse başka bir yolunuz daha var. Duşunmeyin. En azından kendi teorilerinizi uretmeyin. Eğer sevgilimizin bizi neden aramadığına dair oturup kafa yorarsak yuzlerce ihtimal bulabiliriz. En azından bunların hicbirinin gecerli olup olmadığını bilemeyeceğinizi ve bu nedenle yenilerini uretmenin faydadan cok zarar sağlayacağının bilincinde olun.
Bir duşunun, insanlarla kurduğunuz ilişkilerde varsayımlara ne kadar yer veriyorsunuz? Başkasının ne duşunduğunu ya da hissettiğini bildiğinize inanmak, etrafınıza kalın duvarlar orduğunuzu gosterir. İnsanların sizi olduğunuz gibi değil, savunmacı olarak gormesine yol acar. Sizi yalnızlaştırır. Karşınızdaki insana da kendini anlatmak icin bir şansı yokmuş gibi hissettirir.
Bu konunun bir başka boyutu da neden varsayımlarla davrandığımız. Belirsizlikle karşılaştığımızda aklımıza hep negatif duşunceler mi geliyor? Her zaman en kotuyu mu kabul ediyoruz? Bu soruların cevaplarını da bir sonraki yazımda kaleme alıyorum. O zamana kadar size sorgulama ve gelişim dolu bir hafta diliyorum.
Kendinize iyi davranın.
Kaynak
__________________