İster yedisinde, ister yetmişinde, kadın değil midir dunyayı guzelleştiren renklendiren? Hayatlara anlam katan, her ruh halinde burunduğu renkleri ile dunyamızı canlandıran. Sadece onun rengine gore bir dunya kurulan. Kadın renktir, hem de her renktir. Kadın hayattır, hayatın anlamıdır, neşedir, kederdir, deliliktir, ama kadınlar dunyanın en guzel renkleridir.
Kadın beyazdır; masumdur, temizdir, korunmaya ihtiyac duyar, ama korunmasız olduğundan değil, sadece sığınabileceği bir yerin olduğunu bilmek istediğinden…
Kadın kırmızıdır; ateşlidir, heyecan vericidir, ofkelidir, damarda ki kandır, olmazsa olmazdır…
Kadın sarıdır; guneştir, parlar, yaydığı sıcaklık herkesi ısıtır, gun gibi etrafını aydınlatır, karanlığı sevmez, calışkandır…Kadın mavidir; sudur, gokyuzudur, nettir, yalan dolan istemez, aklının yatmadığını kabul etmez, ufku gokyuzu kadar geniştir, akıldır…
Kadın kahverengidir; anadır, topraktır. Karşılık beklemeden verir, elinde ki her şeyini seve seve buyuk bir keyifle sunar, comerttir, vazgecilemezdir…
Kadın mordur; hercaidir, delilik cılgınlıktır, neşe ve huzun aynı andadır, bir guvenir bir guvenmezsin ama bu heyecanın bir parcasıdır, soru işaretidir…
Kadın turuncudur; mutludur, en şefkatli, sevecen, neşeli, sevimli halindedir, ozverilidir. Sevdikleri icin her şeyi yapabilecek guctedir…
Kadın siyahtır; mutsuzdur, uzgundur, karamsardır, hayat cekilmezdir…
Kadın yeşildir; hayattır, ağactır, yapraktır, cimendir. Renk renk cicekler acar, meyve verir, coğalır, soluduğumuz havayı değiştirir, nefes almamızı sağlar. Hayatımıza aynı anda birkac renk birden sunar, ta ki ona bakmayı ihmal edene kadar…
Kadın pembedir; cocuktur, yaşı isterse yetmiş olsun hÂl kucuk bir kız cocuğu gibi ilgi bekler, sevgi bekler, şımartılmak ister…
Kadını kadın yapan onun renkleridir. Hangi kadının cekim alanındaysanız farkında olmadan onun renklerine burunuverirsiniz. Ama farklı olan bir şey var ki, o da sizi onlara bağlayan renklerin tonlarıdır. Kadınları birbirinden ayıran en buyuk fark işte budur.
Kadınları anlamak zordur, en uzgun halinde kalkıp deliler gibi gobek atar, ağız dolusu kahkahalar savurur. Ya da saatlerce temizlik, yemek, utu yapıp, şarkılar soyler. Bir bakarsınız gozyaşları pınar olur, gozleri şişene kadar saatlerce ağlar. Sanki hayata kusmuş gibidir, korkarsınız, endişelenirsiniz. Ama nasıl olursa olur, buyuk bir inatla hayata yeniden sarılır, hem de kopmayacak bağlarla. Yaşama sevincleri en son nokta da olsalar bile tukenmez, cunku onların renkleri vardır, renklerin biri, ikisi hatta ucu, beşi solsa bile mutlaka geride hala canlı olan birkac rengi vardır, onlar diğerlerini tetikler, yeniden hayata dondurur.
Kadınların renklerini yok edemezsiniz, artık onları hic sevmediğinizi soyleseniz, uzseniz de, kırsanız da, ezseniz de o renkler yok olmaz. Belki solar, eskisi kadar parlak olmaz ama o renkler hep onlarda kalır. Renkler kadınların kodudur, değişmez…
Ve eğer bir gun o soluk renklerin guzelliği yeniden fark edilip, sevilirse, o solan renklerini en parlak halinde yeniden cevresine sunar… Hayat yine onun etrafında hızla donmeye başlar…
Kadınlarda ki renklerin guzelliğini gorebilmenin tek bir yolu vardır, hicbir rengi değiştirmeye kalkmadan onları olduğu gibi sevebilmek, kabul etmek…
İşte o zaman renklerin cumbuşunden gozlerinizi alamazsınız…

Kaynak
__________________