Kader Risalesi

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَناَ خَزَاۤئِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلوُمٍ 1

وَكُلَّ شَىْءٍ اَحْصَيْنَاهُ فِى اِمَامٍ مُبِينٍ 2

KADER ile cuz-u ihtiyarî, iki mesele-i muhimmedir. Ona dair Dort Mebhas icinde birkac sırlarını acmaya calışacağız.

BİRİNCİ MEBHAS

Kader ve cuz-u ihtiyarî, İslÂmiyetin ve imanın nihayet hududunu gosteren, hÂlî ve vicdanî bir imanın cuzlerindendir. Yoksa ilmî ve nazarî değillerdir. Yani, mu’min, herşeyi, hatt fiilini, nefsini CenÂb-ı Hakka vere vere, t nihayette teklif ve mes’uliyetten kurtulmamak icin, cuz-u ihtiyarî onune cıkıyor; ona “Mes’ul ve mukellefsin” der. Sonra, ondan sudur eden iyilikler ve kemÂlÂtla mağrur olmamak icin, kader karşısına geliyor; der: “Haddini bil, yapan sen değilsin.”

Evet, kader, cuz-u ihtiyarî, iman ve İslÂmiyetin nihayet merÂtibinde; kader, nefsi gururdan; ve cuz-u ihtiyarî, adem-i mes’uliyetten kurtarmak icindir ki, mesÂil-i imaniyeye girmişler. Yoksa, mutemerrid nufus-u emmÂrenin işledikleri seyyiÂtının mes’uliyetinden kendilerini kurtarmak icin kadere yapışmak; ve onlara in’Âm olunan mehÂsinle iftihar etmek, gururlanmak, cuz-u ihtiyarîye istinad etmek; butun butun sırr-ı kadere ve hikmet-i cuz-u ihtiyariyeye zıt bir harekete sebebiyet veren ilmî meseleler değildir.


__________________