Bu Sozun iki makamı var. İkinci Makamı daha yazılmamıştır. Birinci Makamı Uc Noktadır.

BİRİNCİ NOKTA

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
لاَ تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ يَفْرَحوُنَ بِمَاۤ اَتَوْا وَيُحِبُّونَ اَنْ يُحْمَدُوا بِمَا لَمْ يَفْعَلُوا فَلاَ تَحْسَبَنَّهُمْ بِمَفَازَةٍ مِنَ الْعَذَابِ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَلِيمٌ 1

Nefs-i emmÂreme bir sille-i tedip

Ey fahre meftun, şohrete muptelÂ, medhe duşkun, hodbinlikte bîhemtÂ, sersem nefsim!

Eğer binler meyve veren incirin menşei olan kucucuk bir cekirdeği ve yuz salkım ona takılan uzumun siyah kurucuk cubuğu, butun o meyveleri, o salkımları kendi hunerleri olduğu ve onlardan istifade edenler o cubuğa, o cekirdeğe medih ve hurmet etmek lÂzım olduğu hak bir dÂv ise, senin dahi sana yuklenen nimetler icin fahre, gurura belki bir hakkın var.

Halbuki sen, daim zemme mustehaksın. Zira o cekirdek ve o cubuk gibi değilsin. Senin bir cuz-i ihtiyarın bulunmakla, o nimetlerin kıymetlerini fahrinle tenkis ediyorsun, gururunla tahrip ediyorsun ve kufranınla iptal ediyorsun ve temellukle gasp ediyorsun.

Senin vazifen fahir değil, şukurdur. Sana lÂyık olan şohret değil, tevazudur, hacÂlettir. Senin hakkın medih değil, istiğfardır, nedÂmettir. Senin kemÂlin hodbinlik değil, hudÂbinliktedir.

__________________