Bu Dershane-i Yusufiyedeki sıkıntılar daimî lezzetler verecek

Dunyayı unutmak, Ramazanımızı asude gecirmek duşunurken, hatıra gelmeyen ve butun butun tahammulun fevkinde bu dehşetli hÂdise hem benim, hem Risale-i Nur’un, hem sizin, hem Ramazanımız, hem uhuvvetimiz icin ayn-ı inayet olduğunu ben muşahede ettim. Bana ait cihetinin ise cok faydalarından yalnız iki ucunu beyan ederim:

• Birincisi: Ramazanda cok şiddetli bir heyecan, bir ciddiyet, bir iltica, bir niyaz ile muthiş hastalığa galebe ederek calıştırdı.

• İkincisi: Her birinize karşı bu sene de goruşmek ve yakınınızda bulunmak arzusu şiddetli idi. Yalnız birinizi gormek ve Isparta’ya gelmek icin bu cektiğim zahmeti kabul ederdim.

• Ucuncusu: Hem Kastamonu’da, hem yolda, hem burada fevkalÂde bir tarzda butun elîm hÂletler birden değişiyor ve me’mulun ve arzumun hilÂfına olarak bir dest-i inayet gorunuyor, “El-hayru fî ma’htÂrahullah” [Hayır, Allah’ın sectiğindedir] dediriyor. En ziyade beni duşunduren Risale-i Nur’u, en gafil ve dunyaca buyuk makamlarda bulunanlara da kemal-i dikkatle okutturuyor, başka bir sahada futuhata meydan acıyor. Ve en ziyade rikkatime dokunan ve kendi elemimden başka her birinizin sıkıntısından başıma toplanan butun elemlere ve teessuflere karşı, Ramazanda, bir saati yuz saat hukmune getiren o şehr-i mubarekte, bu musîbet dahi o yuz sevabı her bir saati on saat derecesinde ibadet yapmakla bine iblÂğ ettiğinden, Risale-i Nur’dan tam ders alan ve dunyanın fÂnî ve ticaretgÂh olduğunu bilen ve her şeyi imanı ve ahireti icin feda eden ve bu Dershane-i Yusufiyedeki muvakkat sıkıntılar daimî lezzetler ve faydalar vereceklerine inanan sizin gibi ihlÂslı zatlara acımak ve rikkatten ağlamak hÂletini, tebrik ve sebatınızı gayet istihsan ve takdir etmek hÂletine cevirdi. Ben de, “Kufur ve dalÂlet (inkÂrcılık ve sapıklık) dışında her hÂl uzere Allah’a hamd olsun” dedim. Bana ait bu faydalar gibi, hem uhuvvetimizin, hem Risale-i Nur’un, hem Ramazan’ımızın, hem sizin bu yuzde oyle faydaları var ki, perde acılsa, “YÂ RabbenÂ, şukur. Bu kaza ve kader-i İlÂhî, hakkımızda bir inayettir” dedirtecek kanaatim var.

HÂdiseye sebebiyet verenlere itab etmeyiniz. Bu musîbetin geniş ve dehşetli planı coktan kurulmuştu. Fakat manen pek cok hafif geldi. İnşaallah cabuk gecer. “Bazen de sevmediğiniz şey, hakkınızda hayırlı olabilir.” (Bakara Sûresi: 216.) sırrıyla, me’yus olmayınız.

Said Nursî

B. S. N. Tarihce-i Hayatı, Denizli Hayatı, s. 438
__________________