Hayat, bu kÂinat tezgÂhında oyle bir istihale makinesidir ki…

(Dunden devam)

• Hem hayat, bu kÂinatın tezgÂh-ı a’zamında oyle bir istihale makinesidir ki, mutemadiyen, her tarafta tasfiye yapıyor, temizlendiriyor, terakkî veriyor, nurlandırıyor. Ve zerrat kafilelerine guya hayatın yuvası olan her ceset, o zerrelere vazife gormek, nurlanmak, talimat yapmak icin bir misafirhane, bir mektep, bir kışladır. Âdeta Zat-ı Hayy ve Muhyî, bu makine-i hayat vasıtasıyla, bu karanlıklı ve fÂnî ve suflî olan Âlem-i dunyayı latifleştiriyor, ışıklandırıyor, bir nevi beka veriyor, bÂkî bir Âleme gitmeye hazırlattırıyor.

• Hem hayatın iki yuzu, yani mulk, melekût vecihleri parlaktır, kirsizdir, noksansızdır, ulvîdir. Onun icin, perdesiz, vasıtasız, doğrudan doğruya dest-i kudret-i Rabbaniyeden cıktığını aşikÂre gostermek icin, sair eşya gibi zÂhirî esbabı, hayattaki tasarrufat-ı kudrete perde edilmemiş bir mustesna mahlûktur.

• Hem hayatın hakikati, altı erkÂn-ı imaniyeye bakıp manen ve remzen ispat eder.

Yani,

- hem Vacibu’l-Vucud’un vucub-u vucudunu ve hayat-ı sermediyesini,

- hem dÂr-ı ahireti ve hayat-ı bÂkiyesini,

- hem vucud-u melÂike,

- hem sair erkÂn-ı imaniyeye pek kuvvetli bakıp iktiza eden bir hakikat-i nuraniyedir.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Beşinci Nukte, s. 628

LÛ*GAT*CE:

dest-i kudret-i Rabbaniye: CenÂb-ı Hakk’ın kudret eli (mecaz).

erkÂn-ı imaniye: İman esasları.

esbab: Sebepler.

istihale: Donuşum, başka bir hale donuşturme.

melekût: İc yuz.

remzen: İşaret yoluyla.

suflî: Aşağı, mertebece duşuk.

terakkî: İlerleme, gelişme.

zÂhirî: Dış yuzdeki, gorunuşteki.

Zat-ı Hayy ve Muhyî: Ezelî ve ebedî hayat sahibi ve butun canlılara hayatı veren CenÂb-ı Hak.

zerrat: Zerreler, atomlar.
__________________