KÂinatın en ehemmiyetli gayesi ve neticesi hayattır

Otuzuncu Lem’a’nın Beşinci Nuktesi

“Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryuzunu olumunun ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette oluleri de oylece diriltecektir; O her şeye hakkıyla kadirdir.” (Rum Sûresi: 50.) Âyet-i azîmenin ve “Allah TeÂl ki, O’ndan başka ibadete lÂyık hicbir ilÂh yoktur. O Hayy ve Kayyum’dur. O’nu ne uyuklama ve ne de uyku tutmaz, gafletin hicbir ceşidi hicbir zaman O’na Ârız olamaz.” (Bakara Sûresi: 255.) Âyet-i azîmin birer nuktesi ile, İsm-i A’zam veyahut İsm-i A’zam’ın iki ziyasından bir ziyası veya altı nurundan bir nuru olan ism-i Hayy’ın bir cilvesi, Şevval-i Şerif’te, Eskişehir Hapishanesi’nde uzaktan uzağa aklıma gorundu. Vaktinde kaydedilmedi ve cabuk o kudsî kuşu avlayamadık. Tebaud ettikten sonra, hic olmazsa bazı remizlerle o hakikat-i ekberin ve nur-u a’zamın bazı şualarını muhtasaran gostereceğiz.

Birinci Remiz

İsm-i Hayy ve ism-i Muhyî’nin bir cilve-i a’zamından olan hayat nedir ve mahiyeti ve vazifesi nedir sualine karşı, fihristevÂrî cevap şudur ki:

Hayat,

• Şu kÂinatın en ehemmiyetli gayesi,

• Hem en buyuk neticesi,

• Hem en parlak nuru,

• Hem en lÂtif mÂyesi,

• Hem gayet suzulmuş bir hulÂsası,

• Hem en mukemmel meyvesi,

• Hem en yuksek kemali,

• Hem en guzel cemali,

• Hem en guzel ziyneti,

• Hem sırr-ı vahdeti,

• Hem rabıta-i ittihadı,

• Hem kemalÂtının menşei,

• Hem san’at ve mahiyetce en harika bir zîruhu,

• Hem en kucuk bir mahlûku bir kÂinat hukmune getiren mu’cizekÂr bir hakikati…

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Beşinci Nukte, s. 625

LÛ*GAT*CE:

cilve-i a’zam: En buyuk tecelli.

hakikat-i ekber: En buyuk hakikat.

İsm-i Hayy: “Canlılara hayatı veren ve ezelî-ebedî hayat sahibi” manasında Allah’ın ismi.

ism-i Muhyî: “Dirilten, hayat veren” manasında Allah’ın ismi.

nur-u a’zam: En buyuk nur.

rabıta-i ittihad: Birlik bağı.

sırr-ı vahdet: Birlik sırrı.

şuÂ: Işın.

tebaud: Uzaklaşma.
__________________