Bağışlanmak İle İlgili Ayetler
Affetmek İle İlgili Ayetler
Bağışlanma (Af) İle İlgili Ayetler

Bundan sonra, (artık) şukredesiniz diye sizi bağışladık (2/52)

Ve hatırlayın, demiştik ki: "Şu şehre girin ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin, yalnızca secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin; (biz de) hatalarınızı bağışlayalım; iyilik yapanların (ecirlerini) arttıracağız" (2/58)

Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların uzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır (2/157)

Sizin ilahınız tek bir ilahtır; O'ndan başka ilah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan ve esirgeyendir) (2/163)

O, size oluyu (leşi)- kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı Fakat kim kacınılmaz olarak muhtac kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla (olmeyecek oranda yiyebilir), ona bir gunah yoktur Gercekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (2/173)

Onlar, hidayete karşılık sapıklığı, bağışlanmaya karşılık azabı satın almışlardır Ateşe karşı ne kadar dayanıklıdırlar! (2/175)

Ey iman edenler, oldurulenler hakkında size kısas yazıldı (farz kılındı) Ozgure karşı ozgur, koleye karşı kole ve dişiye karşı dişi Fakat kimin (hangi katilin) lehine, onun (maktulun) kardeşi (varisi veya velisi) tarafından bağışlanırsa, artık (yapılması gereken) orfe uymak (ve) ona (maktulun varis veya velisine) guzellikle (diyet) odemektir Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bir rahmettir Artık kim bundan sonra tecavuzde bulunursa, onun icin elem verici bir azab vardır (2/178)

Bunun yanında, kim, vasiyet edenin haksızlığa eğilim gostereceğinden ya da gunaha gireceğinden korkup da ikisinin (tarafların) arasını bulup-duzeltirse, artık ona gunah yoktur Gercekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (2/182)

Oruc gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı Onlar, sizin ortuleriniz, siz de onlara ortusunuz Allah, gercekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin icin yazdıklarını dileyin Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, icin, sonra geceye kadar orucu tamamlayın Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın İşte Allah, insanlara ayetlerini boylece acıklar; umulur ki sakınırlar (2/187)

Onlar, (savaşa) son verirlerse (siz de son verin); şuphesiz Allah, bağışlayandır esirgeyendir (2/192)

Sonra insanların (topluca) akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah'tan bağışlanma dileyin Şuphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir (2/199)

Şuphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın rahmetini umabilirler Allah bağışlayandır, esirgeyendir (2/218)

Allah sizi, yeminlerinizdeki 'rastgele soylemelerinizden, boş, amacsız sozler'den dolayı sorumlu tutmaz; fakat kalplerinizin kazandıklarından dolayı sorumlu tutar Allah bağışlayandır, yumuşak davranandır (2/225)

Kadınlarından uzaklaşmaya yemin edenler icin dort ay bekleme suresi vardır Eğer (bu sure icinde eşlerine) donerlerse, şuphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (2/226)

(İddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da boyle bir isteği gonlunuzde saklamanızda sizin icin bir sakınca yoktur Gercekte Allah, sizin onları (kalbinizden gecirip) anacağınızı bilir Sakın bilinen (meşru) sozler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin; bekleme suresi tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geceni bilmektedir Artık ondan kacının Ve bilin ki, şuphesiz Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır (2/235)

Guzel bir soz ve bağışlama, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır Allah hicbir şeye ihtiyacı olmayandır, yumuşak davranandır (2/263)

Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size cirkin -hayasızlığı emrediyor Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir (2/268)

Sadakaları acıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin icin daha hayırlıdır O, gunahlarınızdan bir kısmını bağışlar Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır (2/271)

Goklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır İcinizdekini acığa vursanız da, gizleseniz de, Allah sizi onunla sorguya ceker Sonra dilediğini bağışlar, dilediğini azablandırır Allah, herşeye guc yetirendir (2/284)

Elci, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mu'minler de Tumu, Allah'a, meleklerine, Kitaplarına ve elcilerine inandı "O'nun elcileri arasında hicbirini (diğerinden) ayırdetmeyiz İşittik ve itaat ettik Rabbimiz bağışlamanı (dileriz) Varış ancak Sana'dır" dediler (2/285)

Allah, hic kimseye guc yetireceğinden başkasını yuklemez (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma Rabbimiz, bize, bizden oncekilere yuklediğin gibi ağır yuk yukleme Rabbimiz, kendisine guc yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma Bizi affet Bizi bağışla Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın KÂfirler topluluğuna karşı bize yardım et" (2/286)

Onlar: "Rabbimiz şuphesiz biz iman ettik, artık bizim gunahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyenler; (3/16)

Sabredenler, doğru olanlar, gonulden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir (3/17)

De ki: "Eğer siz Allah'ı seviyorsanız bana uyun; Allah da sizi sevsin ve gunahlarınızı bağışlasın Allah bağışlayandır, esirgeyendir" (3/31)

Ancak bundan sonra tevbe edenler, 'salih olarak davrananlar' başka Cunku Allah, gercekten bağışlayandır, esirgeyendir (3/89)

Goklerde ve yerde olanların tumu Allah'ındır Kimi dilerse bağışlar, kimi dilerse azablandırır Allah bağışlayandır, esirgeyendir (3/129)

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, ofkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) gecenlerdir Allah, iyilik yapanları sever (3/134)

Ve 'cirkin bir hayasızlık' işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah'ı hatırlayıp hemen gunahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir Allah'tan başka gunahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kotu şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir (3/135)

İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve icinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir (Boyle) Yapıp-edenlere ne guzel bir karşılık (ecir var) (3/136)

Onların soyledikleri: "Rabbimiz, gunahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et" demelerinden başka bir şey değildi (3/147)

Andolsun, Allah size verdiği sozunde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp-geciriyordunuz Oyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gosterdikten sonra, siz yılgınlık gosterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında cekiştiniz Sizden kiminiz dunyayı, kiminiz ahireti istiyordu Sonra (Allah) denemek icin sizi ondan cevirdi Ama (yine de) sizi bağışladı Allah mu'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır (3/152)

İki topluluğun karşı karşıya geldikleri gun, sizden geri donenleri, kazandıkları bazı şeyler dolayısıyla şeytan onların ayağını kaydırmak istemişti Ama andolsun ki, Allah onları affetti Şuphesiz Allah, bağışlayandır, yumuşak olandır (3/155)

Andolsun, eğer Allah yolunda oldurulur ya da olurseniz, Allah'tan olan bir bağışlanma ve rahmet, onların butun toplamakta olduklarından daha hayırlıdır (3/157)

Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın Eğer kaba, katı yurekli olsaydın onlar cevrenden dağılır giderlerdi Oyleyse onları bağışla, onlar icin bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla muşavere et Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkul et Şuphesiz Allah, tevekkul edenleri sever (3/159)

"Rabbimiz, biz: "Rabbinize iman edin" diye imana cağrıda bulunan bir cağırıcıyı işittik, hemen iman ettik Rabbimiz, bizim gunahlarımızı bağışla, kotuluklerimizi ort ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte oldur" (3/193)

Sizlere anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerin kızları, kız kardeşlerin kızları, sizi emziren (sut) anneleriniz, sut kız kardeşleriniz, kadınlarınızın anneleri ve kendileriyle (gerdeğe) girdiğiniz kadınlarınızdan olup koruyuculuğunuz altında bulunan uvey kızlarınız -onlarla gerdeğe girmemişseniz, size bir sakınca yoktur-, sizin sulbunuzden olan oğullarınızın eşleri ve iki kız kardeşi bir araya getirdiğiniz (evlilik) haram kılındı Ancak (cahiliyede) gecen gecmiştir Şuphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/23)

İcinizden ozgur mu'min kadınları nikahlamaya guc yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın) Allah sizin imanınızı en iyi bilendir Oyleyse onları, fuhuşta bulunmayan, iffetli ve gizlice dostlar edinmemişler olarak velilerinin izniyle nikahlayın Onlara ucretlerini (mehirlerini) maruf (guzel ve orfe uygun) bir şekilde verin Evlendikten sonra, fuhuş yapacak olurlarsa, ozgur kadınlar uzerindeki cezanın yarısı(nı uygulayın) Bu, sizden gunaha sapmaktan endişe edip korkanlar icindir Sabrederseniz sizin icin daha hayırlıdır Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/25)

Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cunup iken de -yolculukta olmanız haric- gusul edinceye kadar namaza yaklaşmayın Eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişseniz yahud kadınlara dokunmuş da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmum edin, (hafifce) yuzlerinize ve ellerinize surun Şuphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/43)

Gercekten, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz Bunun dışında kalanı ise, dilediğini bağışlar Kim Allah'a şirk koşarsa, doğrusu buyuk bir gunahla iftira etmiş olur (4/48)

Biz elcilerden hic kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle gondermedik Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah'tan bağışlama dileselerdi ve elci de onlar icin bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı (4/64)

(Onlara) Kendinden dereceler, bağışlanma ve rahmet (vermiştir) Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/96)

Umulur ki Allah bunları affeder Allah affedicidir, bağışlayıcıdır (4/99)

Allah yolunda hicret eden, yeryuzunde barınacak cok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da Allah'a ve Resûlu'ne hicret etmek uzere evinden cıkan, sonra kendisine olum gelen kişinin ecri şuphesiz Allah'a duşmuştur Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir (4/100)

Ve Allah'tan bağışlanma dile Gercekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/106)

Kim kotuluk işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan bağışlanma dilerse Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur (4/110)

Hic şuphesiz, Allah, kendisine şirk koşanları bağışlamaz Bunun dışında kalanlar ise, (onlardan) dilediğini bağışlar Kim Allah'a şirk koşarsa elbette o uzak bir sapıklıkla sapmıştır (4/116)

Kadınlar arasında adaleti sağlamaya -ne kadar ozen gosterseniz de- guc yetiremezsiniz Oyleyse, busbutun (birine) eğilim (sevgi ve ilgi) gosterip de oburunu askıdaymış gibi bırakmayın Eğer arayı duzeltir ve sakınırsanız, şuphesiz, Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/129)

Gercek şu, iman edip sonra inkÂra sapanlar, sonra yine iman edip sonra inkÂra sapanlar sonra da inkÂrları artanlar Allah onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir (4/137)

Bir hayrı acıklar ya da gizli tutarsanız veya bir kotuluğu bağışlarsanız, şuphesiz Allah, affedicidir, guc yetirendir (4/149)

Allah'a ve Resûlu'ne inananlar ve onlardan hicbiri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (4/152)

Gercek şu ki, inkÂr edenler ve zulmedenler, Allah onları bağışlayacak değildir, onları bir yola da iletecek değildir (4/168)

Olu eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yuksek bir yerden duşmuş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henuz canlıyken yetişip) kestikleriniz haric,- dikili taşlar uzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı Bunlar fısktır (gunahla yoldan sapmadır) Bugun inkÂra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir Bugun size dininizi kemale erdirdim, uzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslam'ı secip-beğendim Kim 'şiddetli bir aclıkta kacınılmaz bir ihtiyacla karşı karşıya kalırsa' -gunaha eğilim gostermeksizin- (bu haram saydıklarımızdan yetecek kadar yiyebilir) Cunku Allah bağışlayandır, esirgeyendir (5/3)

Allah, iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir, onlar icin bir bağışlanma ve buyuk bir ecir vardır (5/9)

Yahudi ve Hıristiyanlar: "Biz Allah'ın cocuklarıyız ve sevdikleriyiz" dedi De ki: "Peki, ne diye sizi gunahlarınızdan dolayı azablandırıyor? Hayır, siz O'nun yarattığından birer beşersiniz O, dilediğini bağışlar, dilediğini azaplandırır Goklerin, yerin ve bunların arasındakilerin tumunun mulku Allah'ındır Son varış O'nadır" (5/18)

Ancak, sizin onlara guc yetirmenizden once tevbe edenler başka Bilin ki, şuphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir (5/34)

Ancak kim işlediği zulumden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) duzeltirse, şuphesiz Allah onun tevbesini kabul eder Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir (5/39)

Goklerin ve yerin mulkunun Allah'a ait olduğunu bilmiyor musun? O, kimi dilerse azablandırır, kimi dilerse bağışlar Allah, herşeye guc yetirendir (5/40)

Yine de Allah'a tevbe edip bağışlanma istemeyecekler mi? Oysa Allah bağışlayandır, esirgeyendir (5/74)

Ey iman edenler, siz ihramlıyken avı oldurmeyin Sizden kim onu kasıtlı olarak (taammuden) oldururse, cezası, hayvandan oldurduğunun bir benzeridir Buna da, Kabe'ye ulaşmış bir kurbanlık olarak icinizden adalet sahibi iki kişi hukmedecektir Veya yoksulları doyurmak veya onun dengi oruc tutmak olan bir keffaret vardır Boylelikle işlediğinin vebalini tadmış olsun Allah gecmişte olanı bağışladı Ama kim tekrarlarsa, Allah ondan oc alacaktır Allah ustun ve guclu olandır, oc sahibidir (5/95)

Bilin ki, Allah gercekten cezası pek şiddetli olandır Ve Allah bağışlayandır, esirgeyendir (5/98)

Ey iman edenler, size acıklandığında sizi uzecek şeyleri sormayın; Kur'an indirildiği zaman sorarsanız, size acıklanır Allah onu affetti Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak olandır (5/101)