Meşru hakikî meşrutiyetin musemmasına ahd u peyman ettiğimden, istibdad ne şekilde olursa olsun, meşrutiyet libası giysin ve ismini taksın, rast gelsem sille vuracağım.
Fikrimce, meşrutiyetin duşmanı, meşrutiyeti gaddar, cirkin ve hilÂf-ı Şeriat gostermekle meşveretin de duşmanlarını cok edenlerdir. “Tebeddul-u esma ile hakaik tebeddul etmez.”

En buyuk hata, insan kendini hatasız zannetmek olduğundan, hatamı itiraf ederim ki: NÂsın nasihatini kabul etmeden, nÂsa nasihati kabul ettirmek istedim. Nefsimi irşad etmeden başkasının irşadına calıştığımdan, emr-i bi’l-marufu tesirsiz etmekle tenzil ettim.

Hem de tecrube ile sabittir ki, ceza bir kusurun neticesidir. Fakat, bazen o kusur işlenmemiş başka kusurun suretinde kendini gosterir. O adam masum iken, cezaya mustahak olur. Allah musibet verir, hapse atar, adalet eder; fakat hÂkim ona ceza verir, zulmeder.

Ey ulu’l-emir!

Bir haysiyetim vardı, onunla İslÂmiyet milliyetine hizmet edecektim; kırdınız. Kendi kendine olmuş, istemediğim bir şohret-i kÂzibem vardı, onunla avÂma nasihatimi tesir ettiriyordum; maa’l-memnuniye, mahvettiniz. Şimdi usandığım bir hayat-ı zayıfım var; kahrolayım eğer idama esirgersem, mert olmayayım eğer olmeye gulmekle gitmezsem. Sûret mahkûmiyetim, vicdanen mahkûmiyetinizi intÂc edecektir.

Bu hÂl bana zarar değil, belki şandır. Fakat millete zarar ettiniz. Zira nasihatimdeki tesiri kırdınız. Saniyen kendinize zarardır. Zira hasmınızın elinde bir huccet-i kàtıa olurum. Beni mihenk taşına vurdunuz. Acaba fırka-i hÂlise dediğiniz adamlar boyle mihenge vurulsalar, kac tanesi sağlam cıkacaktır?

Eğer meşrutiyet bir fırkanın istibdadından ibaretse ve hilÂf-ı Şeriat hareketse, “Butun dunya, cin ve ins şahit olsun ki ben murteciyim.” Zira, yalanlarla ittihad yalandır ve ifsÂdÂt uzerine muesses olan ism-i meşrutiyet fÂsiddir. Musemma-i meşrutiyet hak, sıdk, muhabbet ve imtiyazsızlık uzerine beka bulacaktır.

Eski Said Donemi Eserleri, Divan-ı Harb-i Orfî, s. 136
***
__________________