Kur'an-da gecen bilgi ile ilgili ayetler
Kur'an-da bilimle ilgili ayetler
Kur'an-da bilim ile ilgili ayetler

Onlar bilmiyorlar mı ki, elbette Allah, onların gizli tuttuklarını da, fısıldaştıklarını da biliyor. Gercekten Allah, gaybın bilgisine sahip olandır.


(TEVBE SURESİ / 78)


(Allah) Dedi ki: "İkinizin duası kabul olundu. Oyleyse dosdoğru yolda devam edin ve bilgisizlerin yoluna uymayın."


(YUNUS SURESİ / 89)


Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Cunku o, salih olmayan bir iş (yapmıştır). Oyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Gercekten ben, cahillerden olmayasın diye sana oğut veriyorum."


(HUD SURESİ / 46)


Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, husrana uğrayanlardan olurum."


(HUD SURESİ / 47)


Boylece (Yusuf) kardeşinin kabından once onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından cıkardı. İşte biz Yusuf icin boyle bir plan duzenledik. (Yoksa) Hukumdarın dininde (yururlukteki kanuna gore) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi derecelerle yukseltiriz. Ve her bilgi sahibinin ustunde daha iyi bir bilen vardır.


(YUSUF SURESİ / 76)


Allah O'dur ki, gokleri dayanak olmaksızın yukseltti; onları gormektesiniz. Sonra arşa istiva etti ve guneş ile aya boyun eğdirdi, her biri adı konulmuş bir sureye kadar akıp gitmektedirler. Her işi evirip duzenler, ayetleri birer birer acıklar. Umulur ki, Rabbinize kavuşacağınıza kesin bilgiyle inanırsınız.


(RA'D SURESİ / 2)


Kıyamet gununde kendi gunahlarının tumunu ve bilgisizce saptırdıklarının gunahlarının bir kısmını yuklenmeleri icin. Bak, ne kotu yuk yukleniyorlar.


(NAHL SURESİ / 25)


Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına duşme; cunku kulak, goz ve kalb, bunların hepsi ondan sorumludur.


(İSRA SURESİ / 36)


Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hic bir bilgisi yoktur. Ağızlarından cıkan soz ne (kadar da) buyuk. Onlar yalandan başkasını soylemiyorlar.


(KEHF SURESİ / 5)


İşte boyle, onun yanında "ozu kapsayan bilgi olduğunu" (veya yanında olup-biten her şeyi) biz (ilmimizle) busbutun kuşatmıştık.


(KEHF SURESİ / 91)


Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabbimin katında bir kitaptadır. Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz."


(TAHA SURESİ / 52)


O, onlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, bilgi bakımından O'nu kavrayıp kuşatamazlar.


(TAHA SURESİ / 110)


İnsanlardan kimi, Allah hakkında bilgisi olmaksızın tartışır durur ve her azgın-kaypak şeytanının peşine duşer.


(HAC SURESİ / 3)


İnsanlardan kimi, hic bir bilgisi, yol gostericisi ve aydınlatıcı kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır-durur.


(HAC SURESİ / (Cool)


Onlar, Allah'ı bırakıp da (Allah'ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hic bir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar. Zulmedenler icin hic bir yardımcı yoktur.


(HAC SURESİ / 71)


O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla soylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah katında cok buyuk (bir suc)tur.


(NUR SURESİ / 15)


Dedi ki: "Goklerin, yerin ve bu ikisi arasında olan her şeyin Rabbidir. Eğer 'kesin bilgiyle inanıyorsanız' (boyledir)."


(ŞUARA SURESİ / 24)


Dedi ki: "Onların yapmakta oldukları hakkında benim bilgim yoktur."


(ŞUARA SURESİ / 112)


Ki onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve onlar, ahirete kesin bilgiyle iman ederler.


(NEML SURESİ / 3)


Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri 'ard arda toplanıp pekiştirildi,' hayır, onlar bundan bir kuşku icindedirler; hayır, onlar bundan yana kordurler.


(NEML SURESİ / 66)


O soz, başlarına geldiği zaman, onlara yerden bir Dabbe cıkarırız; o da, insanların bizim ayetlerimize kesin bir bilgiyle inanmadıklarını onlara soyler.


(NEML SURESİ / 82)


Nihayet geldikleri zaman, (Allah) der ki: "Siz benim ayetlerimi, bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?"


(NEML SURESİ / 84)


Dedi ki: "Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir." Bilmez mi, ki gercekten Allah, kendisinden onceki nesillerden kuvvet bakımından kendisinden daha guclu ve insan-sayısı bakımından daha cok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suclu-gunahkarlardan kendi gunahları sorulmaz.


(KASAS SURESİ / 78)


Biz insana, anne ve babasına (karşı) guzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle bana ortak koşman icin sana karşı caba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Donuşunuz banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim.


(ANKEBUT SURESİ /


Hayır, zulmedenler, hic bir bilgiye dayanmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim hidayete erdirebilir? Onların hic bir yardımcıları yoktur.


(RUM SURESİ / 29)


Oyleyse sen sabret; şuphesiz Allah'ın va'di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) suruklemesinler.


(RUM SURESİ / 60)


Onlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler. Ve onlar kesin bir bilgiyle ahirete inanırlar.


(LOKMAN SURESİ / 4)


İnsanlardan oyleleri vardır ki, bilgisizce Allah'ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek icin sozun 'boş ve amacsız olanını' satın alırlar. İşte onlar icin aşağılatıcı bir azab vardır.


(LOKMAN SURESİ / 6)


Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi bana şirk koşman icin, sana karşı caba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dunya (hayatın) da onlara iyilikle (ma'ruf uzere) sahiplen (onlarla gecin) ve bana 'gonulden-katıksız olarak yonelenin' yoluna tabi ol. Sonra donuşunuz yalnızca banadır, boylece ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim.


(LOKMAN SURESİ / 15)


Kıyamet saatinin bilgisi, şuphesiz Allah'ın katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hic kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hic kimse de, hangi yerde oleceğini bilmez. Hic şuphesiz Allah bilendir, haberdÂrdır.


(LOKMAN SURESİ / 34)

Ve onlar, sana indirilene, senden once indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar.


(BAKARA SURESİ / 4)


Dediler ki: "Sen yucesin, bize oğrettiğinden başka bizim hicbir bilgimiz yok. Gercekten sen, her şeyi bilen, hukum ve hikmet sahibi olansın."


(BAKARA SURESİ / 32)


Bilgisizler, dediler ki: "Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?" Onlardan oncekiler de onların bu soylediklerinin benzerini soylemişlerdi. Kalbleri birbirine benzedi. Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apacık gosterdik.


(BAKARA SURESİ / 118)


Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u (melik olarak) gonderdi." Onlar: "Biz hukumdarlığa, ona gore daha cok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yonetmek uzere) hukumdarlık (mulk) onun olabilir?" dediler. O (şoyle) demişti: "Doğrusu Allah size onu secti ve onun bilgi ve bedenî gucunu arttırdı. Allah, kime dilerse mulkunu verir; Allah (rahmeti ve gucu) geniş olandır, bilendir."


(BAKARA SURESİ / 247)


İşte sizler boylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hic bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz.


(AL-İ İMRAN SURESİ / 66)


Kitap Ehlinden oylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; oylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkca onu sana odemez. Bu onların "ummiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda uzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur" demiş olmalarındandır. Oysa kendileri (gerceği) bildikleri halde Allah'a karşı yalan soylemektedirler.


(AL-İ İMRAN SURESİ / 75)


Ve: "Biz, Allah'ın Resulu Meryem oğlu Mesih İsa'yı gercekten oldurduk" demeleri nedeniyle de (onlara boyle bir ceza verdik.) Oysa onu oldurmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gosterildi. Gercekten onun hakkında anlaşmazlığa duşenler, kesin bir şuphe icindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hic bir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak oldurmediler.


(NİSA SURESİ / 157)


Onlar hÂl cahiliye hukmunu mu arıyorlar? Kesin bilgiyle inanan bir topluluk icin hukmu, Allah'tan daha guzel olan kimdir?


(MAİDE SURESİ / 50)


Eğer o ikisi aleyhinde kesin olarak gunahı hak ettiklerine ilişkin bilgi sahibi olunursa, bu durumda haksızlığa uğrayanlardan iki kişi -ki bunlar buna daha hak sahibidirler- oburlerinin yerine gecerler ve: "Bizim şehadetimiz o ikisinin şehadetinden şuphesiz daha doğrudur. Biz haddi aşmadık, yoksa gercekten zulmedenlerden oluruz" diye Allah'a yemin ederler.


(MAİDE SURESİ / 107)


Allah, elcileri toplayacağı gun, şoyle diyecek: "Size verilen cevap nedir?" Onlar da: "Bizim bilgimiz yoktur; şuphesiz gorunmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen."


(MAİDE SURESİ / 109)


Boylece İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması icin- goklerin ve yerin melekûtunu10 gosteriyorduk.


(EN'AM SURESİ / 75)


Cinleri Allah'a ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hic bir bilgiye dayanmaksızın O'na oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O ise nitelendiregeldikleri şeylerden yucedir, uzaktır.


(EN'AM SURESİ / 100)


Cocuklarını hic bir bilgiye dayanmaksızın akılsızca oldurenler ile Allah'a karşı yalan yere iftira duzup Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiklerini haram kılanlar elbette husrana uğramışlardır. Onlar, gercekten şaşırıp sapmışlardır ve doğru yolu bulamamışlardır.


(EN'AM SURESİ / 140)


Deveden iki, sığırdan da iki. De ki: "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hic bir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak icin Allah'a karşı yalan uydurup iftira duzenden daha zalim kimdir? Şuphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.


(EN'AM SURESİ / 144)


Andolsun, biz onlara bir Kitap getirdik; iman edecek bir topluluğa bir hidayet ve bir rahmet olmak uzere bir bilgiye dayanarak onu ceşitli bicimlerde acıkladık.


(A'RAF SURESİ / 52)