Maide Suresi Arapca


Bismillahirrahmanir rahim

MÂİDE-1: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû evfû bil ukûd(ukûdi) uhıllet lekum behîmetul enĂ‚mi illĂ‚ mĂ‚ yutlĂ‚ aleykum gayre muhillîs saydi ve entum hurum(hurumun) innallĂ‚he yahkumu mĂ‚ yurîd(yurîdu).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşıp teslim olmayı dileyenler)! (Yaptığınız) akidleri yerine getirin. Ve ihramda iken av'ı (avlanmayı) helĂ‚l saymamakla beraber size okunacak olanların dışında kalan, dort ayaklı hayvanlar sizin icin helĂ‚l kılınmıştır. Muhakkak ki Allah dilediği şeye hukmeder.


MÂİDE-2: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû lĂ‚ tuhıllû şeĂ‚irallĂ‚hi veleş şehral harĂ‚me ve lĂ‚l hedye ve lĂ‚l kalĂ‚ide ve lĂ‚ ammînel beytel harĂ‚me yebtegûne fadlan min rabbihim ve rıdvĂ‚nĂ‚(rıdvĂ‚nen) ve izĂ‚ haleltum fastĂ‚dû ve lĂ‚ yecrimennekum şeneĂ‚nu kavmin en saddûkum anil mescidil harĂ‚mi en tatedû, ve teĂ‚venû alel birri vet takva ve lĂ‚ teĂ‚venû alel ismi vel udvĂ‚ni vettekullĂ‚h(vettekullĂ‚he) innallĂ‚he şedîdul ıkĂ‚b(ıkĂ‚bi).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşıp teslim olmayı dileyenler)! Allah'ın (koyduğu) şeriat hukumlerine, Haram ay'a, (hediye olarak KĂ‚be'ye gonderilen) kurbanlıklara, gerdanlıklı (boyunları bağlı) kurbanlık develere, Rabb'lerinden bir fazl ve (O'nun) rızasını isteyerek, Beyt-el Haram'a gelenlerin guvenliğine saygısızlık etmeyin.Ve ihramdan cıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-il Haram'dan alıkoymalarından (cevirmelerinden) dolayı bir kavme beslediğiniz kin, sakın sizi haddi aşmaya sevk etmesin. Birr ve takva uzerine yardımlaşın. Gunah ve duşmanlık uzerine yardımlaşmayın. Allah'a karşı takvĂ‚ sahibi olun. Muhakkak ki Allah ikĂ‚bı (azĂ‚bı) şiddetli olandır.


MÂİDE-3: Hurrimet aleykumul meytetu veddemu ve lahmul hınzîri ve mĂ‚ uhılle li gayrillĂ‚hi bihî vel munhanikatu vel mevkûzetu vel mutereddiyetu ven natîhatu ve mĂ‚ ekeles sebuu illĂ‚ mĂ‚ zekkeytum ve mĂ‚ zubiha alen nusubi ve en testaksimû bil ezlĂ‚m(ezlĂ‚mi), zĂ‚likum fisk(fiskun), elyevme yeisellezîne keferû min dînikum fe lĂ‚ tahşevhum vahşevn(vahşevni) el yevme ekmeltu lekum dînekum ve etmemtu aleykum nimetî ve radîtu lekumul islĂ‚me dînĂ‚(dînen) fe menidturra fî mahmasatin gayra mutecĂ‚nifin li ismin fe innallĂ‚he gafûrun rahîm(rahîmun).
Olmuş hayvan, kan, domuz eti ve Allah'tan başkasının adına boğazlanan (kesilen), boğularak, vurularak, yuksek bir yerden yuvarlanarak veya boynuzlanarak olen ve de yırtıcı hayvan tarafından parcalanıp yenen hayvan (olmeden kesilmesi haric) ve putlar adına boğazlanan hayvanlar ve fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bunlar fısktır. Bugun kĂ‚firler sizi dîninizden donduremedikleri icin yeise kapıldılar. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugun sizin dîninizi kemĂ‚le erdirdim. Ve uzerinizdeki ni'metimi tamamladım. Sizin icin dîn olarak İslĂ‚m'dan razı oldum. Artık kim aclık tehlikesiyle, gunaha meyl etmeksizin zarurette (yemek zorunda) kalırsa, muhakkak ki Allah gafûrdur, rahîmdir


MÂİDE-4: Yeselûneke mĂ‚ zĂ‚ uhılle lehum kul uhılle lekumut tayyibĂ‚tu ve mĂ‚ allemtum minel cevĂ‚rihi mukellibîne tuallimûnehunne mimmĂ‚ allemekumullĂ‚hu fe kulû mimmĂ‚ emsekne aleykum vezkurûsmellĂ‚hi aleyhi vettekûllĂ‚h(vettekûllĂ‚he) innallĂ‚he serîul hısĂ‚b(hısĂ‚bi).
Sana kendileri icin nelerin helĂ‚l kılındığını soruyorlar. De ki; “Sizin icin temiz ve iyi şeyler helĂ‚l kılındı. Allah'ın size oğrettiğini onlara oğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların sizin icin tuttuklarını artık yiyin ve uzerine de Allah'ın adını anın. Ve Allah'a karşı takva sahibi olun. Muhakkak ki Allah hesabı cabuk gorendir.


MÂİDE-5: El yevme uhılle lekumut tayyibĂ‚t(tayyibĂ‚tu) ve taĂ‚mullezîne ûtûl kitĂ‚be hıllun lekum ve taĂ‚mukum hıllun lehum vel muhsanĂ‚tu minel muminĂ‚ti vel muhsanĂ‚tu min ellezîne utûl kitĂ‚be min kablikum izĂ‚ Ă‚teytumûhunne ucûrehunne muhsınîne gayra musĂ‚fihîne ve lĂ‚ muttehızî ehdĂ‚n(ehdĂ‚nin) ve men yekfur bil îmĂ‚ni fe kad habita ameluhu ve huve fîl Ă‚hıreti minel hĂ‚sirîn(hĂ‚sirîne).
Bugun size iyi ve temiz şeyler helĂ‚l kılındı. Ve kendilerine kitap verilenlerin yemeği, size helĂ‚l, sizin yemeğiniz de onlara helĂ‚ldir. Ve mu'minlerden iffetli hur kadınlar ve sizden once kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın namuslu bir bicimde mehirlerini verdiğiniz taktirde, sizlere helĂ‚ldir. Ve kim îmĂ‚nı inkĂ‚r ederse artık onun ameli boşa gitmiştir. Ve o Ă‚hirette husrana uğrayanlardandır. Maide Suresi Arapca Okunuşu

MÂİDE-6: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû izĂ‚ kumtum iles salĂ‚ti fagsilû vucûhekum ve eydiyekum ilel merĂ‚fikı vemsehû bi ruusikum ve erculekum ilĂ‚l kabeyn(kabeyni) ve in kuntum cunuben fattahherû ve in kuntum mardĂ‚ ev alĂ‚ seferin ev cĂ‚e ehadun minkum minel gĂ‚itı ev lĂ‚mestumun nisĂ‚e fe lem tecidû mĂ‚en fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum minh(minhu) mĂ‚ yurîdullĂ‚hu li yecale aleykum min haracin ve lĂ‚kin yurîdu li yutahhirekum ve li yutimme nimetehu aleykum leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a yaşarken ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Namaza kalktığınız zaman yuzlerinize ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın ve başlarınıza meshedin ve ayaklarınızı da topuklarınıza kadar yıkayın. Eğer cunup iseniz o taktirde iyice yıkanıp temizlenin (boy abdesti alın). Eğer hasta veya yolcu iseniz veya biriniz tuvaletten gelmişse veya kadınlara dokunmuş (temas etmiş) ise, eğer su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa teyemmum edin. Ve de ondan yuzlerinize ve ellerinize mesh edin, (surun). Allah size gucluk cıkarmak istemez, sizi temizlemek ve sizin uzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Umulur ki boylece siz şukredersiniz.


5/MÂİDE-7: Vezkurû nimetellĂ‚hi aleykum ve mîsĂ‚kahullezî vĂ‚sekakum bihî iz kultum seminĂ‚ ve atanĂ‚ vettekûllĂ‚h(vettekûllĂ‚he) innallĂ‚he alîmun bizĂ‚tis sudûr(sudûri).
Allah'ın, sizin uzerinizdeki ni'metini ve: “İşittik ve itaat ettik dediğiniz zaman, onunla sizi bağladığı misĂ‚kınızı hatırlayın. Allah'a karşı takvĂ‚ sahibi olun, Muhakkak ki O, goğuslerde (sinelerde) olanı en iyi bilir.


5/MÂİDE-8: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû kûnû kavvĂ‚mîne lillĂ‚hi şuhedĂ‚e bil kıstı ve lĂ‚ yecrimennekum şeneĂ‚nu kavmin alĂ‚ ellĂ‚ tadilû. Idilû, huve akrabu lit takva vettekûllĂ‚h(vettekûllĂ‚he) innallĂ‚he habîrun bimĂ‚ tamelûn(tamelûne).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allah icin kavvĂ‚mîn olun (hakkı ayakta tutun)! Adaletli şĂ‚hidler olun! Ve bir topluluğa karşı duyduğunuz kin, sizi adaletten saptırmasın. Adil davranın! O takvaya en yakın olandır. Allah'a karşı takva sahibi olun. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır.


5/MÂİDE-9: VeadellĂ‚hullezîne Ă‚menû ve amilûs sĂ‚lihĂ‚ti lehum magfiretun ve ecrun azîm(azîmun).
Allah, Ă‚menû olup, ıslah edici ameller (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi) yapanlara vaad etti, onlar icin mağfiret ve “Ecrun Âzim (en buyuk mukĂ‚fat) vardır.


5/MÂİDE-10: Vellezîne keferû ve kezzebû bi Ă‚yĂ‚tinĂ‚ ulĂ‚ike ashĂ‚bul cehîm(cehîm&#238.
Ve inkĂ‚r edip Ă‚yetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar alevli ateş (cehennem) halkıdır.


5/MÂİDE-11: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menûzkurû nimetallĂ‚hi aleykum iz hemme kavmun en yebsutû ileykum eydiyehum fe keffe eydiyehum ankum, vettekûllĂ‚h(vettekûllĂ‚he) ve alĂ‚llĂ‚hi fel yetevekkelil muminûn(muminûne).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler)! Allah'ın sizin uzerinizdeki ni'metini hatırlayın; bir kavim size ellerini uzatmaya kalktığı zaman (Allah) onların ellerini sizden cekmişti. Ve Allah'a karşı takva sahibi olun (ruhunuzu, vechinizi (fizik vucudunuzu), nefsinizi ve iradenizi Allah'a teslim edin)! Mu'minler artık Allah'a tevekkul etsinler (guvensinler).


5/MÂİDE-12: Ve lekad ehazallĂ‚hu mîsĂ‚ka benî isrĂ‚îl(isrĂ‚île), ve beasnĂ‚ minhumusney aşera nakîbĂ‚(nakîben) ve kĂ‚lellĂ‚hu innî meakum lein ekamtumus salĂ‚te ve Ă‚teytumuz zekĂ‚te ve Ă‚mentum bi rusulî ve azzertumûhum ve akradtumullĂ‚he kardan hasenen le ukeffirenne ankum seyyiĂ‚tikum ve le udhılennekum cennĂ‚tin tecrî min tahtıhel enhĂ‚r(enhĂ‚ru), fe men kefere bade zĂ‚like minkum fe kad dalle sevĂ‚es sebîl(sebîli).
Ve andolsun ki Allah, İsrailoğulları'ndan misak almıştı. Ve onlardan on iki nĂ‚zır gorevlendirdik. Ve Allahû TeĂ‚la: “Eğer namazı mutlaka ikĂ‚me ederseniz, zekĂ‚t verirseniz ve Resûllerim'e îmĂ‚n edip onlara yardım ederseniz ve Allah'a (Allah icin) guzel bir borc verirseniz, muhakkak ki ben sizinle beraberim ve de mutlaka sizin gunahlarınızı orterim ve sizi, mutlaka altından ırmaklar akan cennetlere koyarım. dedi. Artık, bundan sonra sizden kim inkĂ‚r ederse mutlaka sevvĂ‚ edilmiş (Allah'a ulaştırmak uzere dizayn edilmiş) yoldan sapmış olur.


5/MÂİDE-13: Fe bimĂ‚ nakdihim mîsĂ‚kahum leannĂ‚hum ve cealnĂ‚ kulûbehum kĂ‚siyet(kĂ‚siyeten), yuharrifûnel kelime an mevĂ‚dııhî ve nesû hazzan mimmĂ‚ zukkirû bih(bih&#238, ve lĂ‚ tezĂ‚lu tettaliu alĂ‚ hĂ‚ınetin minhum illĂ‚ kalîlen minhum fafu anhum vasfah innallĂ‚he yuhıbbul muhsinîn(muhsinîne).
Misaklarını bozmaları sebebiyle biz de onları lĂ‚netledik, kalplerini de (kapkaranlık) yaptık. Onlar, kelimeleri yerlerinden tahrif ederler (değiştirirler). Nasihat olundukları şeylerden nasiplerini almayı unuttular. Onlardan pek azı haric, devamlı onların hainliklerine maruz kalırsın.Yine de onları affet ve hoşgor.Muhakkak ki Allah muhsinleri sever.


5/MÂİDE-14: Ve minellezîne kĂ‚lû innĂ‚ nasĂ‚rĂ‚ ehaznĂ‚ mîsĂ‚kahum fe nesû hazzan mimmĂ‚ zukkirû bihî fe agraynĂ‚ beynehumul adĂ‚vete vel bagdĂ‚e ilĂ‚ yevmil kıyĂ‚meh(kıyĂ‚meti) ve sevfe yunebbiuhumullĂ‚hu bimĂ‚ kĂ‚nû yasnaûn(yasnaûne).
Ve muhakkak ki biz “nasĂ‚rĂ‚yız diyenlerden misaklarını aldık, gene de uyarıldıkları hususlardan (kendilerine hatırlatılan şeyden) bir pay almayı (nasiplerini) unuttular. Bu yuzden kıyamet gunune kadar aralarına duşmanlık, kin ve nefret saldık. Allah yakında, onlara yapmış olduklarını haber verecek.


5/MÂİDE-15: YĂ‚ ehlel kitĂ‚bi kad cĂ‚ekum resûlunĂ‚ yubeyyinu lekum kesîran mimmĂ‚ kuntum tuhfûne minel kitĂ‚bi ve yafû an kesîr(kesîrin) kad cĂ‚ekum minallĂ‚hi nûrun ve kitĂ‚bun mubîn(mubînun).
Ey kitap ehli! (Kitap sahipleri), Kitap'tan coğunu gizlemiş olduğunuz ve coğundan vazgectiğiniz şeyleri, size beyan eden bir Resûl'umuz gelmiştir. Size Allah'tan bir nur ve apacık bir kitap gelmiştir.


5/MÂİDE-16: Yehdî bihillĂ‚hu menittebea rıdvĂ‚nehu subules selĂ‚mi ve yuhricuhum minez zulumĂ‚ti ilen nûri bi iznihî ve yehdîhim ilĂ‚ sırĂ‚tın mustakîm(mustakîmin).
Allah (c.c.), rızasına tĂ‚bî olan kişiyi onunla (Resûlu ile) teslim yollarına hidayet eder. Kendi izniyle onları karanlıktan aydınlığa (zulmetten nura) cıkarıp SırĂ‚t-ı Mustakîm'e hidayet eder (ulaştırır).


5/MÂİDE-17: Lekad keferellezîne kĂ‚lû innallĂ‚he huvel mesîhubnu meryem(meryeme) kul fe men yemliku minallĂ‚hi şeyen in erĂ‚de en yuhlikel mesîhabne meryeme ve ummehu ve men fîl ardı cemîa(cemîan) ve lillĂ‚hi mulkus semĂ‚vĂ‚ti vel ardı ve mĂ‚ beynehumĂ‚. Yahluku mĂ‚ yeşĂ‚(yeşĂ‚u) vallĂ‚hu alĂ‚ kulli şeyin kadîr(kadîrun).
Andolsun ki “ Muhakkak ki Allah, Meryem oğlu Mesih'tir. diyenler kĂ‚fir olmuşlardır. De ki; “Oyle ise Allah, Meryem oğlu Mesih'i, annesini ve yeryuzunde bulunanların hepsini helĂ‚k etmek isterse, Allah'dan bir şeyi (onlemeye) kimin gucu yeter? Goklerde, yerde ve ikisinin arasında bulunan herşeyin mulku Allah'ındır. O, dilediğini yaratır. Allah (c.c.), herşeye kaadirdir.


5/MÂİDE-18: Ve kĂ‚letil yahûdu ven nasĂ‚rĂ‚ nahnu ebnĂ‚ullĂ‚hi ve ehıbbĂ‚uh(ehıbbĂ‚uhu) kul fe lime yuazzibukum bi zunûbikul bel entum beşerun mimmen halak(halaka) yagfiru limen yeşĂ‚u ve yuazzibu men yeşĂ‚(yeşĂ‚u) ve lillĂ‚hi mulkus semĂ‚vĂ‚ti vel ardı ve mĂ‚ beynehumĂ‚ ve ileyhil masîr(masîru).
Ve, Yahudiler ve Hristiyanlar; “Biz Allah'ın oğulları ve O'nun sevdikleriyiz. dediler. De ki; “O halde nicin Allah size gunahlarınızdan dolayı azap ediyor? Hayır, siz O'nun yarattıklarından bir beşersiniz (insansınız), O, dilediğini mağfiret eder, dilediğine de azap eder. Goklerin, yerin ve ikisinin arasında bulunan her şeyin mulku Allah'ındır. Ve varış O'nadır (ulaşılacak makam O'nun Zat'ıdır).


5/MÂİDE-19: YĂ‚ ehlel kitĂ‚bi kad cĂ‚ekum resûlunĂ‚ yubeyyinu lekum alĂ‚ fetretin min er rusuli en tekûlû mĂ‚ cĂ‚enĂ‚ min beşîrin ve lĂ‚ nezîrin fe kad cĂ‚ekum beşîrun ve nezîr(nezîru) vallĂ‚hu alĂ‚ kulli şeyin kadîr(kadîrun).
Ey Kitap ehli! Resûllerin (peygamberlerin) fetret devrinde (aralarının kesildiği zamanda), sizlere gercekleri acıklayan Resûl'umuz (elcimiz) gelmişti. "Bize bir mujdeleyici ve de uyarıcı gelmedi" dersiniz diye (dememeniz icin). Oysa size "mujdeleyici ve uyarıcı" bir Resûl gelmişti. Allah herşeye kaadirdir.


5/MÂİDE-20: Ve iz kĂ‚le mûsĂ‚ li kavmihî yĂ‚ kavmizkurû nimetallĂ‚hi aleykum iz ceale fîkum enbiyĂ‚e ve cealekum mulûk(mulûken), ve Ă‚tĂ‚kum mĂ‚ lem yuti ehaden minel Ă‚lemîn(Ă‚lemîne).
Ve Hz. MusĂ‚ kavmine şoyle demişti; "Ey kavmim! Allah'ın sizin uzerinizdeki nimetini, icinizden peygamberler kıldığını ve sizi hukumdarlar yaptığını ve Ă‚lemlerden hic birine vermediği şeyi size verdiğini hatırlayın!


5/MÂİDE-21: YĂ‚ kavmidhulûl ardal mukaddesetelletî keteballĂ‚hu lekum ve lĂ‚ terteddû alĂ‚ edbĂ‚rikum fe tenkalibû hĂ‚sirîn(hĂ‚sirîne).
Ey kavmim! Allah'ın sizin icin farz kıldığı kutsal yere girin ve (duşmandan kacıp) arkanıza donmeyin.İşte o zaman husrana uğrayanların haline donersiniz.


5/MÂİDE-22: KĂ‚lû yĂ‚ mûsĂ‚ inne fîhĂ‚ kavmen cebbĂ‚rîn(cebbĂ‚rîne), ve innĂ‚ len nedhulehĂ‚ hattĂ‚ yahrucû minhĂ‚, fe in yahrucû minhĂ‚ fe innĂ‚ dĂ‚hılûn(dĂ‚hılûne).
Dediler ki, "Ey MûsĂ‚! Şuphesiz orada zorba bir kavim var. Muhakkak ki biz, onlar oradan cıkıncaya kadar asla oraya girmeyiz. Eğer oradan cıkarlarsa, o zaman elbette biz oraya gireriz."


5/MÂİDE-23: KĂ‚le raculĂ‚ni minellezîne yehĂ‚fûne enamallĂ‚hu aleyhim edhulû aleyhimul bĂ‚b(bĂ‚be), fe izĂ‚ dehaltumûhu fe innekum gĂ‚libûne ve alĂ‚llĂ‚hi fe tevekkelû in kuntum muminîn(muminîne).
Allah'ın kendilerine nimet verdiği, korkanların arasından iki adam şoyle dedi; “Onların uzerlerine kapıdan girin, boylece oradan (kapıdan) girdiğiniz zaman muhakkak ki siz gĂ‚lip gelirsiniz. Eğer mu'minseniz, artık Allah'a tevekkul edin (Allah'a guvenin).


5/MÂİDE-24: KĂ‚lû yĂ‚ mûsĂ‚ innĂ‚ len nedhulehĂ‚ ebeden mĂ‚ dĂ‚mû fîhĂ‚ fezheb ente ve rabbuke fe kĂ‚tilĂ‚ innĂ‚ hĂ‚hunĂ‚ kĂ‚ıdûn(kĂ‚ıdûne).
(Onlar); “Ey MûsĂ‚, muhakkak ki biz onlar orada olduğu surece ebediyen, asla oraya girmeyiz. Artık Sen ve Rabbin gidin, boylece ikiniz savaşın, biz mutlaka burada otururuz dediler.


5/MÂİDE-25: KĂ‚le rabbi innî lĂ‚ emliku illĂ‚ nefsî ve ahî fefruk beynenĂ‚ ve beynel kavmil fĂ‚sikîn(fĂ‚sikîne).
(Hz. Mûsa) Dedi ki; “Ey Rabb'im! Muhakkak ki ben, kendimden ve kardeşimden başkasına sahip değilim. Artık fĂ‚sık kavimle bizim aramızı ayır.


5/MÂİDE-26: KĂ‚le fe innehĂ‚ muharremetun aleyhim erbaîne senet(seneten), yetîhûne fîl ardı fe lĂ‚ tese alel kavmil fĂ‚sikîn(fĂ‚sikîne).
Allah (cc.) buyurdu ki; "Artık muhakkak ki orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır (yasaklanmıştır). Onlar yeryuzunde şaşkın dolaşacaklar. Sen artık fĂ‚sık kavim icin uzulme!"


5/MÂİDE-27: Vetlu aleyhim nebeebney Ă‚deme bil hakkı iz karrebĂ‚ kurbĂ‚nen fe tukubbile min ehadihimĂ‚ ve lem yutekabbel minel Ă‚har(Ă‚hari) kĂ‚le le aktulennek(aktulenneke) kĂ‚le innemĂ‚ yetekabbelullĂ‚hu minel muttekîn(muttekîne).
Ve onlara Adem'in iki oğlunun haberini (kıssasını, aralarında gecen olayı) hakkıyla oku, Allah'a yaklaştıracak kurban sunmuşlardı, (Kurban) ikisinin birinden kabul edilir ve diğerinden ise kabul edilmez. (Kurbanı kabul edilmeyen) “Seni mutlaka oldureceğim dedi. O da, “Allah sadece takvĂ‚ sahiplerinden kabul eder. dedi.


5/MÂİDE-28: Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mĂ‚ ene bi bĂ‚sitın yediye ileyke li aktulek(aktuleke), innî ehĂ‚fullĂ‚he rabbel Ă‚lemîn(Ă‚lemîne).
Gercekten, eğer sen, beni oldurmek icin elini bana uzatırsan, ben seni oldurmek icin elimi sana uzatacak değilim. Muhakkak ki ben, Ă‚lemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım.


5/MÂİDE-29: İnnî urîdu en tebûe bi ismî ve ismike fe tekûne min ashĂ‚bin nĂ‚r(nĂ‚ri), ve zĂ‚like cezĂ‚ûz zĂ‚limîn(zĂ‚limîne).
Gercekten ben, benim gunahım ile kendi gunahını yuklenmeni, boylece ateş halkından olmanı dilerim.Ve zĂ‚limlerin cezası, işte budur.


5/MÂİDE-30: Fe tavveat lehu nefsuhu katle ahîhi fe katelehu fe asbaha minel hĂ‚sirîn(hĂ‚sirîne).
Bunun uzerine nefsi, onu, kardeşini oldurmeye kandırdı (kolay ve zevkli gosterdi). Boylece onu oldurdu, sonra husrana uğrayanlardan oldu.


5/MÂİDE-31: Fe beasallĂ‚hu gurĂ‚ben yebhasu fîl ardı li yuriyehu keyfe yuvĂ‚rî sevete ahîh(ahîhi) kĂ‚le yĂ‚ veyletĂ‚ e aceztu en ekûne misle hĂ‚zel gurĂ‚bi fe uvĂ‚riye sevete ahî, fe asbaha minen nĂ‚dimîn(nĂ‚dimîne).
Sonra, Allah, ona, kardeşinin cesedini nasıl gomeceğini gostermek icin yeri eşeleyen bir karga gonderdi. "Yazıklar olsun bana, bu karga gibi olup boylece kardeşimin cesedini gommekten aciz mi oldum?" dedi Sonra da pişman olanlardan oldu.


5/MÂİDE-32: Min ecli zĂ‚lik(zĂ‚like), ketebnĂ‚ alĂ‚ benî isrĂ‚île ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesĂ‚din fîl ardı fe ke ennemĂ‚ katelen nĂ‚se cemîa(cemîan) ve men ahyĂ‚hĂ‚ fe ke ennemĂ‚ ahyen nĂ‚se cemîa(cemîan) ve lekad cĂ‚ethum rusulunĂ‚ bil beyyinĂ‚ti summe inne kesîran minhum bade zĂ‚like fîl ardı le musrifûn(musrifûne).
İşte bundan dolayı (Tevrat'ta) İsrailoğullarına şoyle yazdık; Kim bir kişiyi, bir kişi karşılığında olmaksızın veya yeryuzunde bir fesata karşılık olmaksızın oldururse, muhakkak ki o butun insanları oldurmuş gibidir. Kim de (bir kişinin hayatını kurtarmak suretiyle) yaşatırsa butun insanları yaşatmış gibi olur. Ve andolsun ki Resûl'lerimiz onlara apacık deliller ile geldi. Sonra da, şuphesiz onlardan bircoğu, bundan sonra gercekten yeryuzunde aşırı giden musrifler oldular.


5/MÂİDE-33: İnnemĂ‚ cezĂ‚ûllezîne yuhĂ‚ribûnallĂ‚he ve resûlehu ve yesavne fil ardı fesĂ‚den en yukattelû ev yusallebû ev tukattaa eydîhim ve erculuhum min hılĂ‚fin ev yunfev minel ard(ardı), zĂ‚like lehum hızyun fîd dunyĂ‚ ve lehum fîl Ă‚hırati azĂ‚bun azîm(azîmun).
Allah ve O'nun Resûl'u ile harp edenlerin ve yeryuzunde fesat ve bozgunculuk cıkarmaya calışanların cezası, ancak oldurulmeleri veya asılmaları ya da ellerinin ve ayaklarının capraz kesilmesi veya bulundukları yerden surulmeleridir. Bu onların dunyadaki rezilliğidir. Ve ahirette ise, onlara “buyuk azap vardır.


5/MÂİDE-34: İllellezîne tĂ‚bû min kabli en takdirû aleyhim, falemû ennallĂ‚he gafûrun rahîm(rahîmun).
Onları sizin (yenerek) ele gecirmenizden once tovbe edenler haric. Artık Allah'ın Gafûr (mağfiret eden) olduğunu, Rahîm (rahmet nuru gonderen) olduğunu biliniz!


5/MÂİDE-35: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menûttekûllĂ‚he vebtegû ileyhil vesîlete ve cĂ‚hidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler); Allah'a karşı takva sahibi olun ve O'na ulaştıracak vesileyi isteyin. Ve O'nun yolunda cihad edin. Umulur ki boylece siz felĂ‚ha erersiniz.


5/MÂİDE-36: İnnellezîne keferû lev enne lehum mĂ‚ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu li yeftedû bihî min azĂ‚bi yevmil kıyĂ‚meti mĂ‚ tukubbile minhum, ve lehum azĂ‚bun elîm(elîmun).
Muhakkak ki o kĂ‚fir olanlar, eğer yeryuzunde olanların hepsi, ve onunla birlikte bir misli daha onların olsa, kıyamet gununun azabından kurtulmak icin onları feda edecek olsalar (fidye olarak verseler), onlardan kabul edilmez. Ve onlar icin “acı azap vardır.


5/MÂİDE-37: Yurîdûne en yahrucû minen nĂ‚ri ve mĂ‚ hum bi hĂ‚ricîne minhĂ‚, ve lehum azĂ‚bun mukîm(mukîmun).
Ateşten cıkmak isterler ve onlar oradan cıkacak değillerdir. Ve, onlar icin “daimî azap vardır.


5/MÂİDE-38: Ves sĂ‚riku ves sĂ‚rikatu faktaû eydiyehumĂ‚ cezĂ‚en bimĂ‚ kesebĂ‚ nekĂ‚len minallĂ‚h(minallĂ‚hi) vallĂ‚hu azîzun hakîm(hakîmun).
Ve, hırsızlık yapan erkek ve kadının yaptıklarına karşılık olmak uzere, Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Ve Allah Azîz'dir, Hakîm 'dir (hukum ve hikmet sahibidir).


5/MÂİDE-39: Fe men tĂ‚be min badi zulmihî ve aslaha fe innallĂ‚he yetûbu aleyh(aleyhi) innallĂ‚he gafûrun rahîm(rahîmun).
Artık kim, yaptığı zulumden sonra tovbe ederse ve ıslĂ‚h olursa, o taktirde, muhakkak ki Allah onun tovbesini kabul eder. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur, Rahîm'dir.


5/MÂİDE-40: E lem talem ennallĂ‚he lehu mulkus semĂ‚vĂ‚ti vel ardı yuazzibu men yeşĂ‚u ve yagfiru limen yeşĂ‚(yeşĂ‚u) vallĂ‚hu alĂ‚ kulli şeyin kadîr(kadîrun).
Goklerin ve yerin mulkunun Allah'ın olduğunu bilmiyor musun? Dilediğine azap eder ve dilediğini mağfiret eder. Ve Allah herşeye kaadirdir.


5/MÂİDE-41: YĂ‚ eyyuher resûlu lĂ‚ yahzunkellezîne yusĂ‚riûne fîl kufri minellezîne kĂ‚lû Ă‚mennĂ‚ bi efvĂ‚hihim ve lem tumin kulûbuhum, ve minellezîne hĂ‚dû semmĂ‚ûne lil kezibi semmĂ‚ûne li kavmin Ă‚harîne lem yetuk(yetuke) yuharrifûnel kelime min badi mevĂ‚dııh(mevĂ‚dııh&#238, yekûlûne in utîtum hĂ‚zĂ‚ fe huzûhu ve in lem tutevhu fahzerû ve men yuridillĂ‚hu fitnetehu fe len temlike lehu minallĂ‚hi şeyĂ‚(şeyen) ulĂ‚ikellezîne lem yuridillĂ‚hu en yutahhire kulûbehum lehum fîd dunyĂ‚ hızyun ve lehum fîl Ă‚hıreti azĂ‚bun azîm(azîmun).
Ey Resûl! Ağızlarıyla îmĂ‚n ettik deyip, kalpleri îmĂ‚n etmeyenlerden kufurde yarışanlar seni uzmesin. Ve yahudilerden dinleyenlerin bir kısmı, sana gelmeyen başka bir kavme yalan soylemek icin dinleyenlerdir. Kelimeleri sonradan yerlerinden kaydırıp, değiştirirler ve: “Eğer size bu verilirse o zaman onu alın, eğer (boyle) verilmezse o taktirde kacının. derler. Ve Allah, kimin fitne icinde kalmasını dilerse, artık sen, onun icin Allah'tan bir şeye asla mani olacak değilsin. İşte onlar oyle kimselerdir ki Allah, onların kalplerini temizlemeyi dilemez. Onlar icin, dunyada bir rezillik vardır, ahirette de onlara “buyuk azap vardır. Maide Suresi Arapca Okunuşu

/MÂİDE-42: SemmĂ‚ûne lil kezibi ekkĂ‚lûne lis suht(suhti) fe in cĂ‚uke fahkum beynehum ev arıd anhum, ve in turıd anhum fe len yedurrûke şeyĂ‚(şeyen) ve in hakemte fahkum beynehum bil kıst(kıstı) innallĂ‚he yuhıbbul muksıtîn(muksıtîne).
Yalan soylemek icin dinleyenler, cok haram yiyenler, sonra da (Tevrat'ın hukmune razı olmayıp) eğer sana gelirlerse, o taktirde onların arasında hukum ver veya onlardan yuz cevir. Ve eğer, onlardan yuz cevirecek olursan artık sana asla (hic) bir şeyle zarar veremezler. Ve şayet, aralarında hukmedecek olursan, o taktirde adalet ile hukmet. Muhakkak ki Allah muksıtîn (Ă‚dil) olanları sever.


5/MÂİDE-43: Ve keyfe yuhakkimûneke ve indehumut tevrĂ‚tu fîhĂ‚ hukmullĂ‚hi summe yetevellevne min badi zĂ‚lik(zĂ‚like) ve mĂ‚ ulĂ‚ike bil muminîn(muminîne).
Ve icinde Allah'ın hukumleri bulunan Tevrat onların yanında iken, seni nasıl hakem yapıyorlar. Sonra da bundan (verdiğin hukumden) donuyorlar. Ve işte onlar mu'min değillerdir.


5/MÂİDE-44: İnnĂ‚ enzelnet tevrĂ‚te fîhĂ‚ huden ve nûr(nûrun), yahkumu bihen nebiyyûnellezîne eslemû lillezîne hĂ‚dû ver rabbĂ‚niyyûne vel ahbĂ‚ru bimestuhfizû min kitĂ‚billĂ‚hi ve kĂ‚nû aleyhi şuhedĂ‚e, fe lĂ‚ tahşevûn nĂ‚se vahşevni ve lĂ‚ teşterû bi Ă‚yĂ‚tî semenen kalîlĂ‚(kalîlen) ve men lem yahkum bimĂ‚ enzelallĂ‚hu fe ulĂ‚ike humul kĂ‚firûn(kĂ‚firûne).
Muhakkak ki Tevrat'ı Biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Kendileri (Hakk'a) teslim olmuş peygamberler, yahudilere, onunla hukmeder. Rabbanîler (kendilerini Rabb'lerine adamış olanlar) ve Ahbar olanlar da (Zahidler, Yahudi Alimler, Hahamlar) Allah'ın Kitab'ından korumakla gorevli oldukları ile hukum verirler ve onlar, onun uzerine şahitler oldular. Artık insanlardan korkmayın, Ben'den korkun ve Benim Ă‚yetlerimi az bir değere satmayın. Ve kim, Allah'ın indirdiği ile hukmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar kĂ‚firlerdir.


5/MÂİDE-45: Ve ketebnĂ‚ aleyhim fîhĂ‚ ennen nefse bin nefsi vel ayne bil ayni vel enfe bil enfi vel uzune bil uzuni ves sinne bis sinni vel curûha kısĂ‚s(kısĂ‚sun) fe men tesaddeka bihî fe huve keffĂ‚retun leh(lehu) ve men lem yahkum bimĂ‚ enzelallĂ‚hu fe ulĂ‚ike humuz zĂ‚limûn(zĂ‚limûne).
Onun icinde (Tevrat'ta) onlara, cana can ile, goze goz ile, buruna burun ile, kulağa kulak ile, dişe diş ile ve yaralamalara karşı kısas olduğunu yazıp farz kıldık. Kim onu bağışlar da (kısas hakkından vazgecerse) artık o kendisi icin (gunahlarına) kefĂ‚ret olur. Ve kim, Allah'ın indirdiğiyle hukmetmezse, o taktirde işte onlar, onlar zalimlerdir.


5/MÂİDE-46: Ve kaffeynĂ‚ alĂ‚ Ă‚sĂ‚rihim bi îsebni meryeme musaddıkan limĂ‚ beyne yedeyhi minet tevrĂ‚ti ve Ă‚teynĂ‚hul incîle fîhi huden ve nûrun ve musaddıkan limĂ‚ beyne yedeyhi minet tevrĂ‚ti ve huden ve mevızeten muttekîn(muttekîne).
Onların izleri uzerine, Tevrat'tan ellerinde bulunanı tasdik edici olarak Hz. Meryem'in oğlu İsĂ‚'yı gonderdik. Ve ona, icinde bir hidayet ve bir nur olan, Tevrat'tan ellerinde bulunanı tasdik eden ve muttekîler (takvĂ‚ sahipleri) icin, hidayete erdirici ve vaaz edici (oğut verici) olan İncil'i verdik.


5/MÂİDE-47: Vel yahkum ehlul incîli bimĂ‚ enzelallĂ‚hu fîh(fîhi) ve men lem yahkum bimĂ‚ enzelallĂ‚hu fe ulĂ‚ike humul fĂ‚sıkûn(fĂ‚sıkûne).
Ve İncil sahipleri, Allah'ın onda (İncil'de) indirdiği (ahkĂ‚m) ile hukmetsinler. Ve kim, Allah'ın indirdiği ile hukmetmezse, o taktirde işte onlar fĂ‚sıklardır.


5/MÂİDE-48: Ve enzelnĂ‚ ileykel kitĂ‚be bil hakkı musaddıkan limĂ‚ beyne yedeyhi minel kitĂ‚bi ve muheyminen aleyhi fahkum beynehum bimĂ‚ enzelallĂ‚hu ve lĂ‚ tettebi ehvĂ‚ehum ammĂ‚ cĂ‚eke minel hakk(hakkı) li kullin cealnĂ‚ minkum şiraten ve minhĂ‚cĂ‚(minhĂ‚cen) ve lev şĂ‚allĂ‚hu le cealekum ummeten vĂ‚hıdeten ve lĂ‚kin li yebluvekum fî mĂ‚ Ă‚tĂ‚kum festebikûl hayrĂ‚t(hayrĂ‚ti) ilĂ‚llĂ‚hi merciukum cemîan fe yunebbiukum bimĂ‚ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne).
Ve (Ey Muhammed) sana ellerindeki kitapları tasdik edici (doğrulayıcı) ve onu koruyucu olarak bu Kitab'ı hakk ile indirdik. Artık onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hukmet ve sana Hakk'tan gelenden ayrılıp da onların hevĂ‚larına uyma. Sizden hepiniz icin (tek) bir şeriat, ve acık bir yol belirlemiştik. Ve Allah dileseydi, elbette sizi tek bir ummet yapardı. Ancak bu sizi, verdikleri ile denemek icindir. O halde hayırlarda yarışın! Sizin hepinizin donuşu Allah'adır. O zaman hakkında ayrılığa duştuğunuz şeyleri, size haber verecek.


5/MÂİDE-49: Ve enıhkum beynehum bimĂ‚ enzelallĂ‚hu ve lĂ‚ tettebi ehvĂ‚ehum vahzerhum en yeftinûke an badı mĂ‚ enzelallĂ‚hu ileyk(ileyke) fe in tevellev falem ennemĂ‚ yurîdullĂ‚hu en yusîbehum bi badı zunûbihim ve inne kesîran minen nĂ‚si le fĂ‚sıkûn(fĂ‚sıkûne).
Ve onların aralarında Allah'ın indirdiğiyle hukmet, onların hevĂ‚larına uyma. Allah'ın sana indirdiği şeylerin bir kısmından seni fitneye duşurmelerinden sakın. Bundan sonra eğer (Hakk'tan) yuz cevirirlerse, o taktirde bil ki artık Allah, bazı gunahları sebebiyle, onları bir musibete uğratmak istiyor. Muhakkak ki insanların coğu gercekten fĂ‚sıklardır.


5/MÂİDE-50: E fe hukmel cĂ‚hiliyyeti yebgûn(yebgûne) ve men ahsenu minallĂ‚hi hukmen li kavmin yûkınûn(yûkınûne).
Onlar hĂ‚lĂ‚ cahiliyyet devrine ait hukmu mu istiyorlar? Ve yakîn sahibi olan bir kavim icin, Allah'tan daha guzel kim hukum verir.


5/MÂİDE-51: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû lĂ‚ tettehızûl yehûde ven nasĂ‚rĂ‚ evliyĂ‚e baduhum evliyĂ‚u bad(badin) ve men yetevellehum minkum fe innehu minhum innallĂ‚he lĂ‚ yehdîl kavmez zĂ‚limîn(zĂ‚limîne).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), Yahudi ve Hristiyanları dostlar edinmeyin! Onlar birbirinin dostlarıdır. Ve sizden kim onlara donerse (onları dost edinirse) artık o, mutlaka onlardandır. Muhakkak ki Allah, zalimler kavmini hidayete erdirmez.


5/MÂİDE-52: Fe terĂ‚llezîne fî kulûbihim maradun yusĂ‚riûne fîhim yekûlûne nahşĂ‚ en tusîbenĂ‚ dĂ‚ireh(dĂ‚iretun) fe asĂ‚llĂ‚hu en yetiye bil fethi ev emrin min indihî fe yusbihû alĂ‚ mĂ‚ eserrû fî enfusihim nĂ‚dimîn(nĂ‚dimîne).
Boylece, kalplerinde maraz (hastalık) bulunanların (yahudi ve hristiyanları dost edinip), “olaylar (tersine) donerse, bize bir musibet isabet etmesinden korkuyoruz. diyerek onların aralarında koşuştuklarını gorursun. Oysa ki Allah'ın katından bir fetih veya bir emir getirmesi umulur ki, boylece onlar da kendi iclerinde gizledikleri şeye pişman olurlar.


5/MÂİDE-53: Ve yekûlullezîne Ă‚menû e hĂ‚ulĂ‚illezîne aksemû billĂ‚hi cehde eymĂ‚nihim innehum le meakum habitat amĂ‚luhum fe asbahû hĂ‚sirîn(hĂ‚sirîne).
Ve Ă‚menû olanlar (AllĂ‚h'a teslim olmayı, ulaşmayı dileyenler); "Kendilerinin mutlaka sizinle beraber olduğuna, Allah'a kasem ederek var gucleriyle yemin edenler bunlar mı?" derler. Onların amelleri boşa gitti, boylece husrana uğrayan kimseler oldular.


5/MÂİDE-54: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû men yertedde minkum an dînihî fe sevfe yetîllĂ‚hu bi kavmin yuhıbbuhum ve yuhıbbûnehû ezilletin alĂ‚l muminîne eizzetin alĂ‚l kĂ‚firîn(kĂ‚firîne), yucĂ‚hidûne fî sebîlillĂ‚hi ve lĂ‚ yehĂ‚fûne levmete lĂ‚im(lĂ‚imin) zĂ‚like fadlullĂ‚hi yutîhi men yeşĂ‚(yeşĂ‚u) vallĂ‚hu vĂ‚siun alîm(alîmun).
Ey Ă‚menû olanlar (AllĂ‚h'a ulaşmayı dileyenler)! Sizden kim dîninden donerse, o zaman Allah onun yerine (başka) bir kavim getirecektir oyle ki, (Allah) onları sever ve onlar da O'nu (Allah'ı) severler. Mu'minlere karşı daha alcak gonullu, kĂ‚firlere karşı daha izzetlidirler (başları dik, vakarlı, şereflidirler). Allah'ın yolunda cihad ederler. Hicbir kınayanın kınamasından korkmazlar. İşte bu, Allah'ın fazlıdır, onu dilediğine (lutfedip) verir. Allah VĂ‚si'dir (fazlı ve lutfu geniştir), Alîm'dir (herşeyi en iyi bilendir).


5/MÂİDE-55: İnnemĂ‚ veliyyukumullĂ‚hu ve resûluhu vellezîne Ă‚menullezîne yukîmûnes salĂ‚te ve yutûnez zekĂ‚te ve hum rĂ‚kıûn(rĂ‚kıûne).
Sizin velîniz (dostunuz) sadece Allah ve O'nun Resûl'u ve Ă‚menû olup namazı kılan, zekĂ‚tı veren kimselerdir ve onlar rukû edenlerdir.


5/MÂİDE-56: Ve men yetevellallĂ‚he ve resûlehu vellezîne Ă‚menû fe inne hızbellĂ‚hi humul gĂ‚libûn(gĂ‚libûne).
Ve, Allah'a ve O'nun Resûlu'ne ve Ă‚menû olanlara donen kimseler, artık muhakkak ki Allah'ın taraftarlarıdır, onlar gĂ‚lip olanlardır.


5/MÂİDE-57: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû lĂ‚ tettehızûllezînettehazû dînekum huzuven ve leiben min ellezîne ûtûl kitĂ‚be min kablikum vel kuffĂ‚ra evliyĂ‚(evliyĂ‚e), vettekûllĂ‚he in kuntum muminîn(muminîne).
Ey Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşmayi dileyenler)! Sizden once kendilerine Kitap verilmiş olanlardan, dîninizi alay ve oyun (konusu) edinenleri ve de kĂ‚firleri velîler (dostlar) edinmeyin. Ve eğer mu'minlerseniz, Allah'a karşı takva sahibi olun.


5/MÂİDE-58: Ve izĂ‚ nĂ‚deytum iles salĂ‚tittehazûhĂ‚ huzuven ve leıbĂ‚(leıben) zĂ‚like bi ennehum kavmun lĂ‚ yakılûn(yakılûne).
Ve namaza cağırdığınız (ezan okuduğunuz) zaman, onu oyun ve alay konusu edindiler. Bu, onların akıl etmeyen (aklını kullanmayan) bir kavim olmaları sebebiyledir.


5/MÂİDE-59: Kul yĂ‚ ehlel kitĂ‚bi hel tenkımûne minnĂ‚ illĂ‚ en Ă‚mennĂ‚ billĂ‚hi ve mĂ‚ unzile ileynĂ‚ ve mĂ‚ unzile min kablu ve enne ekserekum fĂ‚sıkûn(fĂ‚sıkûne).
Onlara şoyle soyle: “Ey Kitap ehli! Bizi, sadece Allah'a, bize indirilene ve daha once indirilene îmĂ‚n etmemizden dolayı mı cekemiyorsunuz? Ve muhakkak ki sizin coğunuz fĂ‚sıklarsınız.


5/MÂİDE-60: Kul hel unebbiukum bi şerrin min zĂ‚like mesûbeten ındallĂ‚h(ındallĂ‚hi) men leanehullĂ‚hu ve gadıbe aleyhi ve ceale min humul kıredete vel hanĂ‚zîre ve abedet tĂ‚gût(tĂ‚gûte) ulĂ‚ike şerrun mekĂ‚nen ve edallu an sevĂ‚is sebîl(sebîli).
De ki; "Bundan daha şerli olup, Allah'ın katında kesinleşmiş olan cezayı, size haber vereyim mi? Onlar, Allah'ın lanetlediği ve gadap duyduğu ve onlardan maymunlar, domuzlar yaptığı ve tĂ‚guta kul ettiği kimselerdir. İşte onlar, mekĂ‚nı en kotu olanlar ve sevvĂ‚ edilmiş yoldan en cok sapanlardır.


5/MÂİDE-61: Ve izĂ‚ cĂ‚ukum kĂ‚lû Ă‚mennĂ‚ ve kad dehalû bil kufri ve hum kad haracû bih(bih&#238 vallĂ‚hu alemu bimĂ‚ kĂ‚nû yektumûn(yektumûne).
Ve (onlar) size geldikleri zaman: "ÎmĂ‚n ettik." dediler. Oysa onlar, kufurle girip, kufurle cıkmışlardır. Ve Allah, onların gizlediklerini cok iyi bilir.


5/MÂİDE-62: Ve terĂ‚ kesîran minhum yusĂ‚riûne fîl ismi vel udvĂ‚ni ve eklihimus suht(suhti) lebise mĂ‚ kĂ‚nû yamelûn(yamelûne).
Ve onlardan bir coğunun gunahda, duşmanlıkta ve haram yemekte birbirleriyle yarıştıklarını gorursun. Yaptıkları şey ne kotu.


5/MÂİDE-63: Lev lĂ‚ yenhĂ‚humur rabbaniyyûne vel ahbĂ‚ru an kavlihimul isme ve eklihimus suht(suhti) lebise mĂ‚ kĂ‚nû yasneûn(yasneûne).
Rabbanîler ve Hahamlar onları gunah olan sozlerinden ve haram yemekten men etmeli değiller miydi? Yaptıkları şey ne kotu.


5/MÂİDE-64: Ve kĂ‚letil yehûdu yedullĂ‚hi maglûleh(maglûletun) gullet eydîhim ve luınû bimĂ‚ kĂ‚lû bel yedĂ‚hu mebsûtatĂ‚ni yunfıku keyfe yeşĂ‚(yeşĂ‚&#251 ve leyezîdenne kesîran minhum mĂ‚ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufrĂ‚(kufren) ve elkaynĂ‚ beynehumul adĂ‚vete vel bagdĂ‚e ilĂ‚ yevmil kıyĂ‚meh(kıyĂ‚meti) kullemĂ‚ evkadû nĂ‚ran lil harbi etfeehallĂ‚hu ve yesavne fîl ardı fesĂ‚da(fesĂ‚den) vallĂ‚hu lĂ‚ yuhıbbul mufsidîn(mufsidîne).
Yahudi'ler: "Allah'ın eli bağlıdır (Allah cimridir)" dediler. Onların elleri bağlandı. Ve bu sozlerinden dolayı lĂ‚netlendiler. Hayır, bilakis! O'nun iki eli de acıktır. Nasıl isterse oyle infĂ‚k eder (verir). Ve Rabb'inden sana indirilen şey (ilahî buyruklar), mutlaka onlardan bircoğunun azgınlığını ve kufrunu arttırır. Ve biz onların arasına kıyĂ‚mete kadar surecek duşmanlık ve kin ilka ettik (ulaştırdık). Her ne zaman harb icin bir ateş yaktılarsa, Allah onu sondurdu. Ve onlar yeryuzunde fesat cıkarmak icin calışırlar. Ve de Allah, fesat cıkaranları (bozgunculuk yapanları) sevmez.


5/MÂİDE-65: Ve lev enne ehlel kitĂ‚bi Ă‚menû vettekav le keffernĂ‚ anhum seyyiĂ‚tihim ve le edhalnĂ‚hum cennĂ‚tin naîm(naîmi).
Eğer Kitap Ehli, Ă‚menû olup (Allah'a ulaşmayı dileyip), takva sahibi olsalardı, elbette onların gunahlarını orterdik ve onları mutlaka Naîm cennetlerine koyardık.


5/MÂİDE-66: Ve lev ennehum ekĂ‚mût tevrĂ‚te vel incîle ve mĂ‚ unzile ileyhim min rabbihim le ekelû min fevkıhim ve min tahti erculihim. Minhum ummetun muktesıdeh(muktesıdetun) ve kesîrun minhum sĂ‚e mĂ‚ yamelûn(yamelûne).
Ve eğer Kitap Ehli, Tevrat ve İncil'i ve Rabb'lerinden kendilerine indirileni, gereği gibi uygulasalardı (yerine getirselerdi), mutlaka onlar, hem ustlerinden hem de ayaklarının altından (nice nimetler) yerlerdi. Onlardan bir kısmı (evliyalık mertebesine ulaşmış, henuz daimî zikre ulaşmamış) muktesid olan bir ummettir. Ve (fakat) onlardan bir coğunun yaptıkları şey ne kotu.


5/MÂİDE-67: YĂ‚ eyyuherresûlu bellıg mĂ‚ unzile ileyke min rabbik(rabbike) ve in lem tefal femĂ‚ bellagte risĂ‚leteh(risĂ‚letehu) vallĂ‚hu yasımuke minen nĂ‚s(nĂ‚si) innallĂ‚he lĂ‚ yehdîl kavmel kĂ‚firîn(kĂ‚firîne).
Ey Resûl! Rabb'inden sana indirileni tebliğ et (duyur). Eğer bunu yapmazsan, o taktirde O'nun Risaletini (sana gonderdiğini) tebliğ etmemiş (duyurmamış) olursun. Ve Allah seni insanlardan korur. Muhakkak ki AllĂ‚h, kĂ‚firler kavmini hidayete erdirmez.


5/MÂİDE-68: Kul yĂ‚ ehlel kitĂ‚bi! lestum alĂ‚ şeyin hattĂ‚ tukîmût TevrĂ‚te vel İncîle ve mĂ‚ unzile ileykum min rabbikum ve le yezîdenne kesîren minhum mĂ‚ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufr(kufren), fe lĂ‚ tese alĂ‚l kavmil kĂ‚firîn(kĂ‚firîne).
De ki; "Ey Ehli Kitap! Tevrat'ı, İncil'i ve size Rabb'iniz tarafından indirileni, yerine getirip uygulamadıkca siz birşey (bir din) uzerinde değilsiniz. Ve sana Rabb'inden indirilen, mutlaka onların bir coğunun azgınlık ve kufrunu artırır. Artık sen kĂ‚firler topluluğuna uzulme.


5/MÂİDE-69: İnnellezîne Ă‚menû vellezîne hĂ‚dû ves sĂ‚biûne ven nasĂ‚ra men Ă‚mene billĂ‚hi vel yevmil Ă‚hıri ve amile sĂ‚lihan fe lĂ‚ havfun aleyhim ve lĂ‚ hum yahzenûn(yahzenûne).
Muhakkak ki, Ă‚menû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler), ve Yahudiler, SĂ‚biiler ve NasrĂ‚nilerden (Hristiyanlardan) kim Allah'a ve Ă‚hir gune îmĂ‚n eder ve nefsini ıslĂ‚h edici ameller (nefs tezkiyesi ) yaparsa onlara artık korku yoktur ve onlar mahzun da olmazlar.


5/MÂİDE-70: Lekad ehaznĂ‚ mîsĂ‚ka benî isrĂ‚île ve erselnĂ‚ ileyhim rusulĂ‚(rusulen) kullemĂ‚ cĂ‚ehum resûlun bimĂ‚ lĂ‚ tehvĂ‚ enfusuhum ferîkan kezzebû ve ferîkan yaktulûn(yaktulûne).
Andolsun ki Biz, İsrailoğulları'ndan misak aldık ve onlara resûller gonderdik. Onlara her resûl gelişinde,nefislerinin hevĂ‚larına uymadığından dolayı, bir kısmını yalanladılar ve bir kısmını da oldurduler.


5/MÂİDE-71: Ve hasibû ellĂ‚ tekûne fitnetun fe amû ve sammû summe tĂ‚ballĂ‚hu aleyhim summe amû ve sammû kesîrun minhum vallĂ‚hu basîrun bimĂ‚ yamelûn(yamelûne).
Ve yaptıklarının bir fitne olmayacağını sandılar boylece kor ve sağır (hakkı gormez ve işitmez) oldular. Sonra, Allah onların tovbesini kabul etti. Sonra yine onlardan bir coğu kor ve sağır oldular. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi gorendir.


5/MÂİDE-72: Lekad keferallezîne kĂ‚lû innallĂ‚he huvel mesîhubnu meryem(meryeme) ve kĂ‚lel mesîhu yĂ‚ benî isrĂ‚îlabudûllĂ‚he rabbî ve rabbekum innehu men yuşrik billĂ‚hi fekad harremallĂ‚hu aleyhil cennete ve mevĂ‚hun nĂ‚r(nĂ‚ru) ve mĂ‚ liz zĂ‚limîne min ensĂ‚r(ensĂ‚rin).
Andolsun ki; “Muhakkak ki Allah, O, Meryem oğlu Mesih'tir. diyenler kĂ‚fir olmuşlardır. Oysa Mesih (Hz. İsa, onlara) şoyle demişti; “Ey İsrailoğulları! Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a kul olun. Muhakkak ki, kim Allah'a şirk (eş, ortak) koşarsa, o taktirde Allah ona cenneti haram etmiştir ve onun varacağı yer ateştir. Ve zalimler icin bir yardımcı yoktur. Maide Suresi Arapca Okunuşu

MÂİDE-73: Lekad keferellezîne kĂ‚lû innallĂ‚he sĂ‚lisu selĂ‚setin ve mĂ‚ min ilĂ‚hin illĂ‚ ilĂ‚hun vĂ‚hid(vĂ‚hidun) ve in lem yentehû ammĂ‚ yekûlûne le yemessennellezîne keferû minhum azĂ‚bun elîm(elîmun).
Andolsun ki, "Allah ucun, ucuncusudur (uc ilĂ‚h'tan biridir)." diyenler kĂ‚fir olmuşlardır. Ve tek bir ilĂ‚hdan başka bir ilĂ‚h yoktur. Ve eğer bu soyledikleri sozlerden vazgecmezlerse, onlardan (bu sozlerinde ısrar edip) kĂ‚fir olanlara, mutlaka “elîm azap dokunacaktır.


5/MÂİDE-74: E fe lĂ‚ yetûbûne ilĂ‚llĂ‚hi ve yestagfirûneh(yestagfirûnehu) vallĂ‚hu gafûrun rahîm(rahîmun).
HĂ‚lĂ‚, Allah'a tovbe edip, O'ndan mağfiret dilemiyorlar mı? Ve Allah Gafur'dur, Rahîm'dir.


5/MÂİDE-75: Melmesîhubnu meryeme illĂ‚ resûl(resûlun), kad halet min kablihir rusul(rusulun) ve ummuhu sıddîkah(sıddîkatun) kĂ‚nĂ‚ yekulĂ‚nit taĂ‚m(taĂ‚mi) unzur keyfe nubeyyinu lehumul Ă‚yĂ‚ti summenzur ennĂ‚ yufekûn(yufekûne).
Meryem oğlu Mesih (Hz. İsa) sadece bir Resûldur. Ondan once de resûller (elciler) gelip gecmiştir.Ve onun annesi sıddîktır (cok doğru ve iffetlidir). İkisi de (diğer insanlar gibi) yemek yerlerdi. Bak, onlara Ă‚yetleri nasıl acıklayıp beyan ediyoruz. Sonra da bak, nasıl (AllĂ‚h'tan) donduruluyorlar.


5/MÂİDE-76: Kul e tabudûne min dûnillĂ‚hi mĂ‚ lĂ‚ yemliku lekum darran ve lĂ‚ nefĂ‚(nefan) vallĂ‚hu huves semîul alîm(alîmu).
De ki; "Allah'tan başka, size zarar ve fayda (yarar) vermeye gucu yetmeyen (malik olmayan) şeylere mi kul oluyorsunuz?" Ve Allah, O, en iyi işitendir, en iyi bilendir.


5/MÂİDE-77: Kul yĂ‚ ehlel kitĂ‚bi, lĂ‚ taglû fî dînikum gayral hakkı ve lĂ‚ tettebiû ehvĂ‚e kavmin kad dallû min kablu ve edallû kesîran ve dallû an sevĂ‚is sebîl(sebîli).
De ki; "Ey Kitap Ehli! Dîninizde haksız yere (taşkınlık yapıp) haddi aşmayın. Ve daha once dalĂ‚lete duşmuş ve bircoklarını da dalĂ‚lete duşurmuş ve de sevvĂ‚ edilmiş yoldan sapmış olan bir kavmin hevĂ‚larına uymayın.


5/MÂİDE-78: Luinellezîne keferû min benî isrĂ‚île alĂ‚ lisĂ‚ni dĂ‚vude ve îsebni meryem(meryeme) zĂ‚like bimĂ‚ asav ve kĂ‚nû yatedûn(yatedûne).
İsrailoğulları'ndan inkĂ‚r edenler, Hz. DĂ‚vud (a.s) ve Meryem oğlu ÎsĂ‚'nın diliyle lĂ‚netlendiler. Bu, onların isyan etmeleri, taşkınlık yapıp haddi aşmaları sebebiyledir.


5/MÂİDE-79: KĂ‚nû lĂ‚ yetenĂ‚hevne an munkerin fealûh(fealûhu) lebise mĂ‚ kĂ‚nû yefalûn(yefalûne).
Yaptıkları kotuluklerden birbirlerini vazgecirmeye (mani olmaya) calışmıyorlardı. Yaptıkları şey ne kotu...


5/MÂİDE-80: TerĂ‚ kesîran minhum yetevellevnellezîne keferû lebise mĂ‚ kaddemet lehum enfusuhum en sehıtallĂ‚hu aleyhim ve fîl azĂ‚bi hum hĂ‚lidûn(hĂ‚lidûne).
Onlardan bir coğunun kĂ‚firlere donduğunu (dost olduğunu) gorursun. Nefislerinin, onlar icin takdim ettiği ise “Allah'ın onlara ofkelenmesi ki ne kotu şey. Ve onlar azĂ‚p icinde devamlı kalacak olanlardır.


5/MÂİDE-81: Ve lev kĂ‚nû yuminûne billĂ‚hi ven nebiyyi ve mĂ‚ unzile ileyhi mettehazûhum evliyĂ‚e ve lĂ‚kinne kesîren minhum fĂ‚sikûn(fĂ‚sikûne).
Ve eğer Allah'a ve Nebî'ye (Peygamber'e) ve ona indirilene îmĂ‚n etselerdi, onları dostlar edinmezlerdi. Fakat onlardan bircoğu fĂ‚sıklardır.


5/MÂİDE-82: Le tecidenne eşedden nĂ‚si adĂ‚veten lillezîne Ă‚menûl yehûde vellezîne eşrakû, ve le tecidenne akrabehum meveddeten lillezîne Ă‚menûllezîne kĂ‚lû innĂ‚ nasĂ‚rĂ‚ zĂ‚like bi enne minhum kıssîsîne ve ruhbĂ‚nen ve ennehum lĂ‚ yestekbirûn(yestekbirûne).
Âmenû olanlara karşı, insanlardan en şiddetli duşman olarak mutlaka Yahudileri ve (Allah'a) şirk koşanları (muşrikleri) bulursun. Dostluk bakımından Ă‚menû olanlara en yakın olarak da: “muhakkak ki biz nasrĂ‚niyiz." diyenleri bulursun. Bu, onların arasında keşişler ve ruhbanların bulunması ve onların kibirlenmemesi (buyuklenmemesi) sebebiyledir.


5/MÂİDE-83: Ve izĂ‚ semiû mĂ‚ unzile ilerresûli terĂ‚ ayunehum tefîdu mined demı mimmĂ‚ arefû minel hakk(hakkı), yekûlûne rabbenĂ‚ Ă‚mennĂ‚ fektubnĂ‚ meaş şĂ‚hidîn(şĂ‚hidîne).
Ve Resûl'e indirileni (Kur'Ă‚n'ı) işittikleri zaman, Hakk'tan olan şeylere arif olduklarından dolayı, onların gozlerinin yaşla dolup taştığını gorursun. “Rabb'imiz, biz îmĂ‚n ettik (Ă‚menû olduk), artık bizi şĂ‚hitlerle beraber yaz... derler.


5/MÂİDE-84: Ve mĂ‚ lenĂ‚ lĂ‚ numinu billĂ‚hi ve mĂ‚ cĂ‚enĂ‚ minel hakkı ve natmeu en yudhılenĂ‚ rabbunĂ‚ meal kavmis sĂ‚lihîn(sĂ‚lihîne).
Ve Rabb'imizin bizi, salihler kavmi ile beraber (cennete) dahil etmesini isterken, nicin biz, Allah'a ve Hak'tan bize gelene (Kur'Ă‚n'a ve Resûl'e) îmĂ‚n etmeyelim?"


5/MÂİDE-85: Fe esĂ‚behumullĂ‚hu bimĂ‚ kĂ‚lû cennĂ‚tin tecrî min tahtihel enhĂ‚ru hĂ‚lidîne fîhĂ‚ ve zĂ‚like cezĂ‚ûl muhsinîn(muhsinîne).
Boylece onlara, soylediklerinden dolayı Allah, altlarından ırmaklar akan ve iclerinde devamlı kalacakları cennetler ihsan etti. Ve işte bu, muhsinlerin mukĂ‚fatıdır.


5/MÂİDE-86: Vellezîne keferû ve kezzebû bi Ă‚yĂ‚tinĂ‚ ulĂ‚ike ashĂ‚bul cahîm(cahîmi).
Ve, kĂ‚firler ve Ă‚yetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar, Ashab-ı Cahîmdir (cehennem ehlidir).


5/MÂİDE-87: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû lĂ‚ tuharrimû tayyibĂ‚ti mĂ‚ ehallallĂ‚hu lekum ve lĂ‚ tatedû innallĂ‚he lĂ‚ yuhibbul mutedîn(mutedîne).
Ey Ă‚menû olanlar! Allah'ın size helĂ‚l kıldığı guzel ve temiz şeyleri haram etmeyin. Aşırı gitmeyin. Muhakkak ki Allah haddi aşanları sevmez.


5/MÂİDE-88: Ve kulû mimmĂ‚ razakakumullĂ‚hu halĂ‚len tayyiben vettekûllĂ‚hellezî entum bihî muminûn(muminûne).
Allah'ın size verdiği temiz, helĂ‚l rızıklardan yiyin ve kendisine îmĂ‚n ettiğiniz Allah'a karşı takva sahibi olun.


5/MÂİDE-89: LĂ‚ yuĂ‚hizukumullĂ‚hu bil lagvi fî eymĂ‚nikum ve lĂ‚kin yuĂ‚hizukum bimĂ‚ akkadtumul eymĂ‚n(eymĂ‚ne), fe keffĂ‚retuhu itĂ‚mu aşereti mesĂ‚kîne min evsatı mĂ‚ tutımûne ehlîkum ev kisvetuhum ev tahrîru rakabeh(rakabetin) fe men lem yecid fe sıyĂ‚mu selĂ‚seti eyyĂ‚m(eyyĂ‚min) zĂ‚like keffĂ‚retu eymĂ‚nikum izĂ‚ haleftum vahfezû eymĂ‚nekum kezĂ‚like yubeyyinullĂ‚hu lekum Ă‚yĂ‚tihi leallekum teşkurûn(teşkurûne).
Allah sizi, yeminlerinizdeki boş sozlerden dolayı sorumlu tutmaz. Fakat, akid yaptığınız yeminlerden dolayı sorumlu tutar. Artık onun kefĂ‚reti (cezası), ev halkınıza yedirdiklerinizin ortalamasından on yoksulu yedirmeniz veya onları giydirmeniz ya da bir kole azad etmenizdir. Fakat kim bunları bulamazsa, o taktirde uc gun oruc tutsun.İşte bu, yeminlerinizi bozduğunuz zaman onların (yeminlerinizin) kefĂ‚retidir. Ve yeminlerinizi koruyun (onları bozmaktan sakının). Allah, Ă‚yetlerini size işte boyle acıklıyor, umulur ki boylece siz şukredersiniz.


5/MÂİDE-90: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû innemel hamru vel meysiru vel ensĂ‚bu vel ezlĂ‚mu ricsun min ameliş şeytĂ‚ni fectenibûhu leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey Ă‚menû olanlar! Ancak şarap, kumar, (tapınmak icin konulan) dikili taşlar (putlar) ve fal okları, şeytanın işlerinden pis şeylerdir. Artık bunlardan kacının. Umulur ki boylece siz felĂ‚ha erersiniz.


5/MÂİDE-91: İnnemĂ‚ yurîduş şeytĂ‚nu en yûkia beynekumul adĂ‚vete vel bagdĂ‚e fîl hamri vel meysiri ve yasuddekum an zikrillĂ‚hi ve anis salĂ‚h(salĂ‚ti), fe hel entum muntehûn(muntehûne).
Oysa ki şeytan, şarap ve kumar ile aranıza duşmanlık ve kin sokmak ve, sizi Allah'ı zikretmekten ve namaz kılmaktan alıkoymak ister. Siz artık (bunlara) son verdiniz mi?


5/MÂİDE-92: Ve etîûllĂ‚he ve etîûr resûle vahzerû, fe in tevelleytum falemû ennemĂ‚ alĂ‚ resûlinel belĂ‚gul mubîn(mubînu).
Ve Allah'a itaat edin ve Resûl'e itaat edin ve (onlara karşı gelmekten) sakının. Eğer bundan sonra yuz cevirirseniz bilin ki Resûl'umuze duşen, sadece acık bir tebliğdir (duyurmadır).


5/MÂİDE-93: Leyse alellezîne Ă‚menû ve amilûs sĂ‚lihĂ‚ti cunĂ‚hun fîmĂ‚ taimû izĂ‚ mettekav ve Ă‚menû ve amilûs sĂ‚lihĂ‚ti summettekav ve Ă‚menû summettekav ve ahsenû vallĂ‚hu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).
Âmenû olanlar ve salih amel yapanlar (ıslĂ‚h edici amel, nefs tezkiyesi yapanlar) uzerine, takva (1. takva) sahibi olmadıkları zaman yediklerinden dolayı bir gunah yoktur. Âmenû olun ve amilûssĂ‚lihat yapın! Sonra da takva sahibi olun (3. takvaya ulaşın)! Âmenû olun sonra da takva sahibi olun (4. takvaya ulaşın) ve ahsen olun! Allah muhsinleri (ahsen olanları, 4. takvaya ulaşanları) sever.


5/MÂİDE-94: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû le yebluvennekumullĂ‚hu bi şeyin mines saydı tenĂ‚luhu eydîkum ve rimĂ‚hukum li yalemallĂ‚hu men yahĂ‚fuhu bil gayb(gaybi), fe menitedĂ‚ bade zĂ‚like fe lehu azĂ‚bun elîm(elîmun).
Ey Ă‚menû olanlar! Allah sizi, gıyabında kendisinden kimin korktuğunu bilmesi (bilinip belli olması icin) icin ellerinizin ve mızraklarınızın erişeceği av turunden bir şeyle sizi mutlaka imtihan eder. Artık, kim bundan sonra yasak sınırını aşarsa, o taktirde onun icin “elîm azap vardır.


5/MÂİDE-95: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû lĂ‚ taktulûs sayde ve entum hûrûm(hûrûmun) ve men katelehu minkum muteammiden fe cezĂ‚un mislu mĂ‚ katele min en neami yahkumu bihî zevĂ‚ adlin minkum hedyen bĂ‚ligal kabeti ev keffĂ‚ratun taĂ‚mu mesĂ‚kîne ev adlu zĂ‚like siyĂ‚men li yezûka vebĂ‚le emrih(emrih&#238 afĂ‚llĂ‚hu amma selef(selefe) ve men Ă‚de fe yentakimullĂ‚hu minh(minhu) vallĂ‚hu azîzun zûntikĂ‚m(zûntikĂ‚min).
Ey îmĂ‚n edenler! Siz ihramda iken av hayvanını oldurmeyin. Ve sizden kim kasten (bilerek) onu oldururse, o zaman kendisine oldurduğunun dengi bir hayvanın cezası vardır ki, (bunun oldurulen hayvanın dengi olduğuna dair) icinizden, Ă‚dil iki kimse takdir edip karar verir. KĂ‚be'ye ulaşacak (KĂ‚be'ye goturulup orada kesilecek) bir kurban veya yoksulları yedirme şeklinde bir kefĂ‚ret, ya da buna denk bir oructur ki bu, boylece o yaptığı işin vebalini tatması icindir. Allah, gecmiştekileri (işlenen bu tur curumleri) bağışladı. Kim donup de (bir daha) boyle yaparsa, o taktirde Allah ondan intikam alır. Allah Azîz'dir, intikam sahibidir.


5/MÂİDE-96: Uhille lekum saydul bahri ve taĂ‚muhu metĂ‚an lekum ve lis seyyĂ‚rah(seyyĂ‚rati), ve hurrime aleykum saydul berri mĂ‚ dumtum hurumĂ‚(hurumen) vettekullĂ‚hellezî ileyhi tuhşerûn(tuhşerûne).
Sizin icin ve yolcular icin, deniz avı ve onun yenmesi bir meta olarak (fayda sağlamak uzere) helĂ‚l kılındı. Ve kara avı ise, ihramda olduğunuz sure icerisinde size haram kılındı (yasaklandı). Ve huzurunda haşrolunacağınız Allah'a karşı takva sahibi olun.


5/MÂİDE-97: CealallĂ‚hul kabetel beytel harĂ‚me kıyĂ‚men lin nĂ‚si veş şehral harĂ‚me vel hedye vel kalĂ‚id(kalĂ‚ide) zĂ‚like li talemû ennellĂ‚he yalemu mĂ‚ fis semĂ‚vĂ‚ti ve ma fîl ardı ve ennellĂ‚he bikulli şeyin alîm(alîmun).
Allah, Beyt-i Haram olan KĂ‚be'yi, Haram ayını, hac kurbanını ve gerdanlıklı (boynuna kurban nişanesi asılı) kurbanlıkları, insanların yaşamlarını ayakta tutmak icin yaptı (sebep kıldı). İşte bu, “Allah'ın, goklerde ve yerlerde olanı bildiğini ve Allah'ın herşeyi en iyi bilen olduğunu bilmeniz icindir.


5/MÂİDE-98: Ilemû ennellĂ‚he şedîdul ikĂ‚bi ve ennellĂ‚he gafûrun rahîm(rahîmun).
Allah'ın cezasının şiddetli olduğunu ve Allah'ın Gafur (mağfiret eden), Rahîm (rahmet nurunu gonderen ve merhametli) olduğunu biliniz!


5/MÂİDE-99: MĂ‚ aler resûli illel belĂ‚g(belĂ‚gu) vallĂ‚hu yalemu mĂ‚ tubdûne ve mĂ‚ tektumûn(tektumûne).
Resûl'un uzerinde tebliğden (bildirmekten) başka bir sorumluluk yoktur. Ve Allah, acıkladığınızı da gizlediğinizi de bilir.


5/MÂİDE-100: Kul lĂ‚ yestevîl habîsu vet tayyibu ve lev acebeke kesretul habîs(habîsi), fettekullĂ‚he yĂ‚ ulîl elbĂ‚bi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
De ki; "Habisin (haram, murdar ve fesadın...) cokluğu senin hoşuna gitse bile, habis (haram ve kotu olan) ile tayyib (helĂ‚l ve temiz olan) bir değildir. Ey Ulûl ElbĂ‚b! Artık Allah'a karşı takva sahibi olun! Umulur ki boylece siz felĂ‚ha erersiniz.


5/MÂİDE-101: YĂ‚ eyyuhellezîne Ă‚menû lĂ‚ teselû an eşyĂ‚e in tubde lekum tesukum, ve in teselû anhĂ‚ hîne yun