Kuranda Buyu Ayetleri

Ve onlar, Suleyman'ın mulku (nubuvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Suleyman inkÂr etmedi; ancak şeytanlar inkÂr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni oğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkÂr etme" demedikce hic kimseye (bir şey) oğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını acan şeyi oğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkca hic kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi oğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hic bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kotu; bir bilselerdi.

Allah şoyle diyecek: "Ey Meryemoğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu'l-Kudus ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i oğrettim. İznimle camurdan kuş biciminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona ufurduğunde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kor olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) benim iznimle oluleri (hayata) cıkarıyordun. İsrailoğullarına apacık belgelerle geldiğinde onlardan inkÂra sapanlar, "Şuphesiz bu apacık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğullarını senden geri puskurtmuştum."

Biz Kitabı uzerine yazılı bir kağıtta gondersek ve onlar elleriyle dokunsalar bile, inkÂr edenler, tartışmasız: "Bu apacık bir buyuden başkası değildir" derler.

Firavun kavminin onde gelenleri dediler ki: "Bu gercekten bilgin bir buyucudur.";

Musa"Siz atın"dedi. (Asalarını) atıverince, insanların gozlerini buyuleyiverdiler, onları dehşete duşurduler ve (ortaya) buyuk bir sihir getirmiş oldular.

İclerinden bir adama: "İnsanları uyar ve iman edenlere, muhakkak kendileri icin Rableri katında 'gercek bir makam' olduğunu mujde ver" diye vahyetmemiz, insanlara şaşırtıcı mı geldi? İnkÂr edenler: "Gercekten bu, acıkca bir buyucudur" dediler.

Musa: "Size hak geldiğinde (boyle) mi soylersiniz? Bu bir buyu mudur? Oysa buyuculer, kurtuluşa ermezler" dedi.

Firavun: "Bana butun bilgin buyuculeri getirin" dedi.

Onlar atınca, Musa dedi ki: "Sizlerin (ortaya) getirdiğiniz buyudur. Doğrusu Allah onu gecersiz kılacaktır. Şuphesiz Allah, bozgunculuk cıkaranların işini duzeltmez."

O'nun arşı su uzerinde iken amel bakımından hanginizin daha iyi olduğunu denemek icin gokleri ve yeri altı gunde yaratan O'dur. Andolsun onlara: "Gercekten siz, olumden sonra yine diriltileceksiniz" dersen, inkÂr edenler mutlaka: "Bu, acıkca bir buyuden başkası değildir" derler.

Mutlaka: "Gozlerimiz donduruldu, belki biz buyulenmiş bir topluluğuz" diyeceklerdir.

Biz onların seni dinlediklerinde ne icin dinlediklerini, gizli konuşmalarında da o zalimlerin: "Siz buyulenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini cok iyi biliriz.

Andolsun, biz Musa'ya apacık dokuz ayet (mucize) vermiştik; işte İsrailoğullarına sor; onlara geldiği zaman Firavun ona: "Gercekten ben seni buyulenmiş sanıyorum" demişti.

Dedi ki: "Ey Musa, sen bizi sihrinle yurdumuzdan surup cıkarmaya mı gelmiş bulunuyorsun?"

"Madem boyle, biz de sana buna benzer bir sihirle geleceğiz; şimdi sen, bir 'buluşma zamanı ve yeri' tesbit et, bizim de, senin de karşı olamayacağımız acık, geniş bir yer olsun" dedi.

Dediler ki: "Bunlar her halde iki sihirbazdır, sizi sihirleriyle yurdunuzdan surup-cıkarmak ve ornek olarak tutturduğunuz yolunuzu (dininizi) yok etmek istemektedirler."

Dedi ki: "Hayır, siz atın." Sonra hemen (ne gorsun), sihirlerinden dolayı, onların ipleri ve asaları kendisine gercekten koşuyormuş gibi gorundu.

"Sağ elindekini atıver, onların yaptıklarını yutacaktır; cunku onların yaptıkları yalnızca bir buyucu hilesidir. Buyucu ise nereye varsa kurtulamaz."

Bunun uzerine buyuculer, secdeye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbine iman ettik" dediler.

"Gercekten biz Rabbimize iman ettik; gunahlarımızı ve sihir dolayısıyla bizi kendisine karşı zorlayarak-suruklediğin (sucumuzu) bağışlasın. Allah, daha hayırlıdır ve daha sureklidir."

"Ya da kendisine bir hazinenin bırakılması veya (urunlerinden) yemekte olduğu bir bahcesi olması (gerekmez miydi)?" Zulmedenler dedi ki: "Siz olsa olsa, ancak buyulenmiş bir adama uyuyorsunuz."

(Firavun,) Cevresindeki onde gelenlere: "Bu" dedi, "Doğrusu bilgin bir buyucudur." (

Buyuculer geldiklerinde, Firavun'a: "Şayet biz galip gelirsek, bize bir ucret var gercekten, değil mi?" dediler.

Anında buyuculer secdeye kapandılar.

(Firavun) Dedi ki: "Ona, ben size izin vermeden once mi inandınız? Şuphesiz, o, size buyuyu oğreten buyuğunuzdur; oyleyse yakında bileceksiniz. Şuphesiz ellerinizi ve ayaklarınızı caprazlama kestireceğim ve sizin hepinizi gercekten asıp-sallandıracağım."

Dediler ki: "Sen ancak buyulenmişlerdensin."

Ayetlerimiz onlara, gozler onunde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, apacık olan bir buyudur."

Musa, onlara apacık olan ayetlerimizle geldiği zaman: "Bu, duzup uydurulmuş bir buyuden başkası değildir. Biz gecmiş atalarımızdan bunu işitmedik" dediler.

Onlara, apacık olan ayetlerimiz okunduğunda: "Bu, sizi babalarınızın taptıkların(ilahlar)dan alıkoymak isteyen bir adamdan başkası değildir" dediler. Ve dediler ki: "Bu, duzulup uydurulmuş bir yalan (iftira)dan başka bir şey de değildir." İnkÂr edenler de, kendilerine geldiği zaman hak icin: "Bu, apacık bir buyuden başka bir şey değildir" dediler.

?"Bu, acıkca bir buyuden başkası değildir" dediler.

Firavun'a, Haman'a ve Karun'a. Ama onlar: (Bu,) Yalan soyleyen bir buyucudur" dediler. (MU'MİN SURESİ / 24)

Ancak kendilerine hak gelince, dediler ki: "Bu bir buyudur, doğrusu biz ona (karşı) kafir olanlarız."

?Ve onlar dediler ki: "Ey buyucu, sende olan ahdi (sana verdiği sozu) adına bizim icin Rabbine dua et; gercekten biz hidayete gelmiş olacağız."

Onlara acık belgeler olarak ayetlerimiz okunduğu zaman, o inkÂr edenler kendilerine gelmiş olan hak icin dediler ki: "Bu, apacık bir buyudur."

Fakat o, 'butun kişisel ve askeri gucuyle' yuz cevirdi ve: "(Bu,) Ya bir buyucu veya bir delidir" dedi.

İşte boyle; onlardan oncekiler de bir elci gelmeyiversin, mutlaka: "Buyucu ve cinlenmiş" demişlerdir.
"Bu da bir buyu mu, yoksa siz mi gormuyorsunuz."

Onlar bir ayet (mucize) gorseler, sırt cevirirler ve: "(Bu,) Suregelen bir buyudur" derler.

Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gercekten ben, sizin icin Allah'tan gonderilmiş bir elciyim. Benden onceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elcinin de mujdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apacık belgelerle gelince: "Bu, acıkca bir buyudur" dediler. (SAFF SURESİ / 6)

Boylece: "Bu, yalnızca 'aktarılarak oğrenilen' bir buyudur" dedi. (MUDDESSİR SURESİ / 24 )