Evet, muhaddisînin muhakkikîninden el-hÂfız tabir ettikleri zatlar, lÂakal yuz bin hadisi hıfzına almış binler muhakkik muhaddisler, hem elli sene sabah namazını işÃ‚ abdestiyle kılan muttakî muhaddisler ve başta Buharî ve Muslim olarak Kutub-u Sitte-i Hadisiye sahipleri olan ilm-i hadis dÂhîleri, allÂmeleri tashih ve kabul ettikleri haber-i vahid, tevatur kat’iyetinden geri kalmaz.
Evet, fenn-i hadisin muhakkikleri, nakkadları o derece hadisle hususiyet peyda etmişler ki, Resul-i Ekrem AleyhissalÂtu VesselÂmın tarz-ı ifadesine ve uslûb-u Âlîsine ve suret-i ifadesine unsiyet edip meleke kesb etmişler ki, yuz hadis icinde bir mevzu’u gorse, “Mevzudur” der. “Bu, hadis olmaz ve Peygamberin sozu değildir” der, reddeder. Sarraf gibi, hadisin cevherini tanır, başka sozu ona iltibas edemez. Yalnız, İbni Cevzî gibi bazı muhakkikler, tenkitte ifrat edip, bazı ehÂdis-i sahihaya da mevzu demişler. Fakat, her mevzu şeyin manası yanlıştır demek değildir; belki, “Bu soz, hadis değildir” demektir.

Sual: An’aneli senedin fÂidesi nedir ki, luzumsuz yerde, malûm bir vakıada, “an filÂn, an filÂn, an filÂn” derler?

Elcevap: FÂideleri coktur. Ezcumle, bir fÂidesi şudur: An’ane ile gosteriliyor ki, an’anede dahil olan mevsuk ve huccetli ve sadık ehl-i hadisin bir nevi icmaını irae eder ve o senedde dahil olan ehl-i tahkikin bir nevi ittifakını gosterir. Guya o senedde, o an’anede dÂhil olan her bir imam, her bir allÂme, o hadisin hukmunu imza ediyor, sıhhatine dair muhrunu basıyor.

Mektubat, On Dokuzuncu Mektub, s. 116

***

Hata 76: Bir kitapta, “Mehdîye dair hadislerin kÂffesi zayıftır” denilmiş.

Cevap: Hangi mesele var ki, bazı kitaplarda ona ilişilmesin. Hatta İbni Cevzî gibi buyuk bir muhaddis bazı sahih ehadisi mevzu dediğini, ulemalar taaccuble nakletmişler. Hem her zayıf veya mevzu hadisin manası yanlıştır demek değildir. Belki an’aneli senet ile hadisiyeti kat’î değildir demektir. Yoksa manası hak ve hakikat olabilir.

ŞuÂlar, Hata-Savab Cetveli, s. 448

***
__________________