“Allah bize yeter” deyip, teslim ile şukretmeli

Kardeşlerim!

Bunun gibi teselliye dair evvelce yazılan kucuk mektuplar ara sıra okunsa ve Meyve’nin hususan Âhirleri beraber mutalÂa edilse ve hatıra gelen Risale-i Nur’un meseleleri muzakere olsa, inşaallah talebe-i ulûmun şerefini kazandırır. İmam-ı Şafiî (ks) gibi buyuk zatlar, “Talebe-i ulûmun hatta uykusu dahi ibadet sayılır” diye ziyade ehemmiyet vermişler. Boyle medresesiz bir zamanda, boyle azap yerlerde, boyle yuksek talebelik yuzunden, yuz sıkıntı da olsa aldırmamalı, veyahut “Hayru’l-umûri ahmezuh” [İşlerin en hayırlısı, en zahmetli olanıdır. (Hadis: Keşfu’l-HafÂ, 1:155.)] deyip, o meşakkatler yuzunden ferahla gulmeliyiz.

Amma fakir arkadaşların coluk ve cocuk ve idare ciheti ise; musîbette kendinden ziyade musîbetliye ve nimette daha noksaniyetliye bakmak kaide-i Kur’Âniye ve imaniye ve Nuriyeye binaen, yuzde seksen adamdan daha ziyade rahattırlar. Şekvaya hic hakları olmadığı gibi, seksen derece bir şukur, ustune haktır. Hem burada kısmetimizi almak, yemek; kader-i İlÂhî tayin etmişti. Adalet-i rahmet; bizi toplattırdı, coluk cocuk Rezzak-ı Hakikî’lerine emanet edildi, muvakkaten o nezaret vazifesinden mezuniyet verdi; nasıl ki bir gun butun butun elini cektirecek, azledecek. Madem hakikat budur, “Hasbunallahu ve ni’me’l-vekîl [Allah bize yeter. O ne guzel vekildir. (Âl-i İmran Sûresi: 173.)]” deyip, teslim ile şukretmeliyiz.

ŞuÂlar, On Ucuncu Şu (Denizli Hapsi mektupları), mektup no: 33, s. 345

LÛ*GAT*CE:

azletme: Goreve son verme.

kaide-i Kur’Âniye ve imaniye ve Nuriye: Kur’anî ve imanî olup Nur mesleğinde yer alan kaide.

Meyve: Meyve Risalesi (On Birinci Şua).

nezaret: Bakma, kontrol ve idaresi altında bulundurma.

şekva: ŞikÂyet.

talebe-i ulûm: İlim talebesi.
__________________