Kur'anda Cennet İle İlgili Ayetler Nelerdir


Kur'anda Cennet İle İlgili Ayetler

Kuranda cennet ile alakali tahmini 200 ayet geciyor

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla

(Ey Muhammed) iman edip salih amellerde bulunanları mujdele.Gercekten onlar icin altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu urunlerden her yedirildiğinde: "Bu daha once de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dunyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar icin tertemiz eşler vardır ve onlar orada suresiz kalacaklardır.

(BAKARA SURESİ / 25)

De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar icin Rablerinin katında, icinde temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler, tertemiz eşler ve Allah'ın rızası vardır. Allah, kulları hakkıyla gorendir."

(AL-İ İMRAN SURESİ / 15)

Yuzleri ağaranlar ise, artık onlar Allah'ın rahmeti icindedirler, icinde de temelli kalacaklardır.

(AL-İ İMRAN SURESİ / 107)

İşte bunların karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve icinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Boyle) Yapıp-edenlere ne guzel bir karşılık (ecir var.)

(AL-İ İMRAN SURESİ / 136)

Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar icin Allah katında -bir şolen olarak- altlarından ırmaklar akan -icinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar icin, Allah'ın katında olanlar daha hayırlıdır.

(AL-İ İMRAN SURESİ / 198)

İman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan, icinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar icin tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları, 'ne sıcak-ne soğuk, tam kararında golgeliğe' sokacağız.

(NİSA SURESİ / 57)

İman edip salih amellerde bulunanlar, biz onları altından ırmaklar akan, icinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Bu, Allah'ın gercek olan va'didir. Allah'tan daha doğru sozlu kim vardır?

(NİSA SURESİ / 122)

Eğer, Kitap Ehli iman edip sakınsalardı, elbette onların kotuluklerini orter ve onları 'nimetlerle donatılmış' cennetlere sokardık.

(MAİDE SURESİ / 65)

Boylelikle Allah, dediklerine karşılık olarak icinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Bu, iyilik yapanların karşılığıdır.

(MAİDE SURESİ / 85)

Allah dedi ki: "Bu, doğrulara, doğru soylemelerinin yarar sağladığı gundur. Onlar icin, icinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte buyuk 'kurtuluş ve mutluluk' budur."

(MAİDE SURESİ / 119)

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hic kimseye guc yetireceğinden fazlasını yuklemeyiz- onlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.

(A'RAF SURESİ / 42)

Biz onların goğuslerinde kinden ne varsa cekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: "Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elcileri hak ile geldiler." Onlara: "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirascı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek.

(A'RAF SURESİ / 43)

Cennet halkı, ateş halkına (şoyle) seslenecekler: "Bize Rabbimizin vadettiğini gercek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra iclerinden seslenen biri (şoyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin uzerine olsun."

(A'RAF SURESİ / 44)

İki taraf arasında bir engel ve burclar (A'raf) ustunde hepsini yuzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar, henuz girmeyen fakat (girmeyi) 'şiddetle arzu edip umanlardır.'

(A'RAF SURESİ / 46)

Gozleri cehennem halkından yana cevrilince: "Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma" derler.

(A'RAF SURESİ / 47)

"Kendilerine Allah'ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin icin korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız."

(A'RAF SURESİ / 49)

Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkÂr edenlere haram (yasak) kılmıştır."

(A'RAF SURESİ / 50)

İşte gercek mu'minler bunlardır. Rableri katında onlar icin dereceler, bağışlanma ve ustun bir rızık vardır.

(ENFAL SURESİ / 4)

Rableri onlara katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve onlar icin, kendisine surekli bir nimet bulunan cennetleri mujdeler.

(TEVBE SURESİ / 21)

Onda ebedi kalıcıdırlar. Şuphesiz Allah, buyuk mukafaat katında olandır.

(TEVBE SURESİ / 22)

Allah, mu'min erkeklere ve mu'min kadınlara icinde ebedi kalmak uzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde guzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en buyuktur. İşte buyuk kurtuluş ve mutluluk budur.

(TEVBE SURESİ / 72)

Allah onlar icin, suresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte buyuk 'kurtuluş ve mutluluk' budur.

(TEVBE SURESİ / 89)

One gecen Muhacirler ve Ensar ile onlara guzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, icinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte buyuk 'kurtuluş ve mutluluk' budur.

(TEVBE SURESİ / 100)

İman edenler ve salih amellerde bulunanlar da, Rableri onları imanları dolayısıyla altından ırmaklar akan, nimetlerle donatılmış cennetlere yoneltip-iletir (hidayet eder).

(YUNUS SURESİ / 9)

Oradaki duaları: "Allah'ım, Sen ne yucesin"dir ve oradaki dirlik temennileri: "Selam"dır; dualarının sonu da: "Gercekten, hamd alemlerin Rabbi olan Allah'ındır."

(YUNUS SURESİ / 10)

İman edip salih amellerde bulunanlar ve 'Rablerine kalbleri tatmin bulmuş olarak bağlananlar', işte bunlar da cennetin halkıdırlar. Onda suresiz kalacaklardır.

(HUD SURESİ / 23)

Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gokler ve yer surup gittikce, orada suresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.

(HUD SURESİ / 108)

Onlar, Adn cennetlerine girerler. Babalarından, eşlerinden ve soylarından 'salih davranışlarda' bulunanlar da (Adn cennetlerine girer). Melekler onlara her bir kapıdan girip (şoyle derler

(RA'D SURESİ / 23)

"Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dunya) Yurdun(un) sonu ne guzel."

(RA'D SURESİ / 24)

İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin guzel olanı (onlarındır).

(RA'D SURESİ / 29)

Takva sahiplerine vadedilen cennet; onun altından ırmaklar akar, yemişleri ve golgelikleri sureklidir. Bu korkup-sakınanların (mutlu) sonudur, inkÂr edenlerin sonu ise ateştir.

(RA'D SURESİ / 35)

İman edip salih amellerde bulunanlar, Rablerinin izniyle altından ırmaklar akan, icinde ebedi kalacakları cennetlere konulmuşlardır. Orada birbirlerine olan dirlik temennileri: "Selam"dır.

(İBRAHİM SURESİ / 23)

Gercekten takva sahibi olanlar, cennetlerde ve pınar başlarındadır.

(HİCR SURESİ / 45)

Oraya esenlikle ve guvenlikle girin.

(HİCR SURESİ / 46)

Onların goğuslerinde kinden (ne varsa tumunu) sıyırıp-cektik, kardeşler olarak tahtlar uzerinde karşı karşıyadırlar.

(HİCR SURESİ / 47)

Orda onlara hic bir yorgunluk dokunmaz ve onlar ordan cıkarılacak değildirler.

(HİCR SURESİ / 48)

Adn cennetleri; ona girerler, onun altından ırmaklar akar, icinde onların her diledikleri şey vardır. İşte Allah, takva sahiplerini boyle odullendirir.

(NAHL SURESİ / 31)

Ki melekler, guzellikle canlarını aldıklarında: "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak uzere cennete girin."

(NAHL SURESİ / 32)

Onlar; altından ırmaklar akan Adn cennetleri onlarındır, orada altın bileziklerle suslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler ve tahtlar uzerinde kurulup-dayanırlar. (Bu,) Ne guzel sevap ve ne guzel destek.

(KEHF SURESİ / 31)

İman edip salih amellerde bulunanlar... Firdevs cennetleri onlar icin bir 'konaklama yeridir.'

(KEHF SURESİ / 107)

Onda ebedi olarak kalıcıdırlar, ondan ayrılmak istemezler.

(KEHF SURESİ / 108)
Ancak tevbe eden, im
an eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hic bir şeyle zulme uğratılmayacaklar.

(MERYEM SURESİ / 60)

Adn cennetleri (onlarındır) ki, Rahman (olan Allah, onu) kendi kullarına gaybtan vadetmiştir. Şuphesiz O'nun va'di yerine gelecektir.

(MERYEM SURESİ / 61)

Onda 'boş bir soz' işitmezler; sadece selam (ı işitirler). Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta)dır.

(MERYEM SURESİ / 62)

O cennet; biz, kullarımızdan takva sahibi olanları (ona) varisci kılacağız. (MERYEM SURESİ / 63)
"İclerinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan Adn cennetleri de (onlarındır). Ve işte bu, arınmış olanın karşılığıdır."

(TAHA SURESİ / 76)

Bunun uzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gercekten sana ve eşine duşmandır; sakın sizi cennetten surup cıkarmasın, sonra mutsuz olursun."

(TAHA SURESİ / 117)

Boylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine acılıverdi, uzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-ortmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.

(TAHA SURESİ / 121)

Onun uğultusunu bile duymazlar. Onlar nefislerinin arzuladığı (sayısız nimet) icinde ebedi kalıcıdırlar.

(ENBİYA SURESİ / 102)

Onları, o en buyuk korku huzne kaptırmaz ve: "İşte bu sizin gununuzdur, size va'dedilmişti" diye melekler onları karşılayacaklardır.
(ENBİYA SURESİ / 103)

Hic şuphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle suslenirler; ordaki elbiseleri ipek(ten)tir.
(HAC SURESİ / 23)

Onlar, sozun en guzeline iletilmişlerdir ve ovulen doğru yola iletilmişlerdir.

(HAC SURESİ / 24)


İşte (yeryuzunun hakimiyetine ve ahiretin nimetlerine) varmış olacak onlardır.
(MU'MİNUN SURESİ / 10)

Ki onlar Firdevs (cennetlerin)e de varis olacaklardır; icinde de ebedi olarak kalacaklardır.
(MU'MİNUN SURESİ / 11)

Dilediği takdirde, sana bundan daha hayırlısı olarak altından ırmaklar akan cennetler veren ve senin icin koşkler kılan (Allah) ne yucedir.

(FURKAN SURESİ / 10)

De ki: "Bu mu daha hayırlı, yoksa takva sahiplerine va'dedilen ebedi cennet mi? Ki onlar icin bir mukafat ve son duraktır."

(FURKAN SURESİ / 15)

"İcinde ebedi kalıcılar olarak, orada her istedikleri onlarındır; bu, Rabbinin uzerine aldığı, istenen bir vaaddir."

(FURKAN SURESİ / 16)

O gun, cennet halkının kalacakları yer daha hayırlı, dinlenecekleri yer cok daha guzeldir.

(FURKAN SURESİ / 24)

İşte onlar, sabretmelerine karşılık (cennetin en gozde yerinde) odalarla odullendirilirler ve orda esenlik dileği ve selamla karşılanırlar.

(FURKAN SURESİ / 75)

Orda ebedi olarak kalıcıdırlar; o, ne guzel bir karargah ve ne guzel bir konaklama yeridir.

(FURKAN SURESİ / 76)

(O gun) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.

(ŞUARA SURESİ / 90)

İman edip salih amellerde bulunanlar; onları, icinde ebedi kalıcılar olarak, altından ırmaklar akan cennetin yuksek koşklerine muhakkak yerleştireceğiz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne guzeldir.

(ANKEBUT SURESİ / 58)

Boylece iman edip salih amellerde bulunanlar; artık onlar 'bir cennet bahcesinde' 'sevinc icinde ağırlanırlar'.

(RUM SURESİ / 15)

Kim inkÂr ederse, artık onun inkÂrı kendi aleyhinedir; kim salih bir amelde bulunursa, artık onlar kendi lehlerine olarak (cennetteki yerlerini) doşeyip hazırlamaktadırlar.

(RUM SURESİ / 44)

(Ancak) Gercekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar icin nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.

(LOKMAN SURESİ / 8)
Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah'ın va'di haktır. O, ustun ve guclu olandır, hukum ve hikmet sahibidir.

(LOKMAN SURESİ / 9)

İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar icin, yaptıklarınıza karşılık olmak uzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.

(SECDE SURESİ / 19)
Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle suslenirler. Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir.

(FATIR SURESİ / 33)

Derler ki: "Bizden huznu giderip yok eden Allah'a hamdolsun; şuphesiz Rabbimiz, gercekten bağışlayandır, şukru kabul edendir."

(FATIR SURESİ / 34)

"Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da
dokunmaz."

(FATIR SURESİ / 35)

Gercek şu ki, bugun cennet halkı, 'sevinc ve mutluluk dolu' bir meşguliyet icindedirler.

(YASİN SURESİ / 55)

Kendileri ve eşleri, golgeliklerde, tahtlar uzerinde yaslanmışlardır.

(YASİN SURESİ / 56)

Orada taptaze-meyveler onların ve istek duydukları her şey onlarındır.

(YASİN SURESİ / 57)

Cok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sozlu "Selam" (vardır).

(YASİN SURESİ / 58)

İşte onlar; onlar icin bilinen bir rızık vardır.

(SAFFAT SURESİ / 41)

Ceşitli-meyveler. Onlar ikram gorenlerdir.

(SAFFAT SURESİ / 42)

Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde.

(SAFFAT SURESİ / 43)

Birbirlerine karşı, tahtlar uzerinde (otururlar).

(SAFFAT SURESİ / 44)

Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle cevrelerinde dolaşılır.

(SAFFAT SURESİ / 45)

Bembeyaz; icenlere lezzet (veren bir icki).

(SAFFAT SURESİ / 46)

Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden gecip, akılları celinir.

(SAFFAT SURESİ / 47)


Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine cevirmiş iri gozlu kadınlar vardır.

(SAFFAT SURESİ / 48)

Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (carpıcı ve puruzsuz).

(SAFFAT SURESİ / 49)

Boyleyken, kimi kimine yonelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:

(SAFFAT SURESİ / 50)

Bir sozcu der ki: "Benim bir yakınım vardı."

(SAFFAT SURESİ / 51)

"Derdi ki: Sen de gercekten (dirilişi) doğrulayanlardan mısın?"

(SAFFAT SURESİ / 52)

"Bizler olduğumuz, toprak ve kemikler olduğumuzda mı, gercekten biz mi (yeniden diriltilip sonra da) sorguya cekilecekmişiz?"

(SAFFAT SURESİ / 53)

(Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?"

(SAFFAT SURESİ / 54)

Derken, bakıverdi, onu 'cılgınca yanan ateşin' tam ortasında gordu.

(SAFFAT SURESİ / 55)

Dedi ki: "Andolsun Allah'a, neredeyse beni de (şu bulunduğun yere) duşurecektin."

(SAFFAT SURESİ / 56)

"Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, muhakkak ben de (azab yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım.

(SAFFAT SURESİ / 57)

Şuphesiz, bu, asıl buyuk 'kurtuluş ve mutluluğun' ta kendisidir.

(SAFFAT SURESİ / 60)

Boylece calışanlar da bunun bir benzeri icin calışmalıdır.

(SAFFAT SURESİ / 61)


Adn cennetleri; kapılar onlara acılmıştır.

(SAD SURESİ / 50)

İcinde yaslanıp-dayanmışlardır; orda bircok meyve ve şarap istemektedirler.

(SAD SURESİ / 51)

Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine cevirmiş yaşıt kadınlar vardır.

(SAD SURESİ / 52)


İşte hesap gunu size va'dedilen budur.

(SAD SURESİ / 53)

Şuphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tukenmesi de yok.

(SAD SURESİ / 54)

Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yuksek koşkler vardır, onların ustunde de yuksek koşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden donmez.

(ZUMER SURESİ / 20)

Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete boluk boluk sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları acıldı ve onlara (cennetin) bekcileri dedi ki: "Selam uzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin."


(ZUMER SURESİ / 73)

(Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirascı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne guzeldir.

(ZUMER SURESİ / 74)

"Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va'dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gercekten Sen, ustun ve guclu olansın, hukum ve hikmet sahibisin."

(MU'MİN SURESİ / 8)

"Kim bir kotuluk işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza gormez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mu'min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, icinde hesapsız olarak rızıklandırılmak uzere cennete girerler."

(MU'MİN SURESİ / 40)

Şuphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların uzerine melekler iner (ve der ki "Korkmayın ve huzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin."

(FUSSİLET SURESİ / 30)

(O gun) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken gorursun; o (yaptıkları) da ustlerine cokuvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahcelerindedirler. Rableri katında her diledikleri onlarındır. İşte buyuk fazl (nimet ve ustunluk) budur.

(ŞURA SURESİ / 22)

"Siz ve eşleriniz cennete girin; 'sevinc icinde ağırlanacaksınız."

(ZUHRUF SURESİ / 70)

"Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gozlerin lezzet (zevk) aldığı her şey var. Ve siz orada suresiz kalacaksınız."

(ZUHRUF SURESİ / 71)

"İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirascı kılındığınız cennet budur."

(ZUHRUF SURESİ / 72)

"Orda sizin icin bircok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz."

(ZUHRUF SURESİ / 73)

Muttakilere gelince; muhakkak onlar, guvenli bir makamdadırlar.

(DUHAN SURESİ / 51)

Cennetlerde ve pınarlarda,

(DUHAN SURESİ / 52)

Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar).

(DUHAN SURESİ / 53)

İşte boyle; ve biz onları iri gozlu hurilerle evlendirmişizdir.

(DUHAN SURESİ / 54)

Orda, guvenlik icinde her turlu meyveyi istiyorlar;

(DUHAN SURESİ / 55)

Orda, ilk olumun dışında başka olum tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur.

(DUHAN SURESİ / 56)

Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İcinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sutten ırmaklar, icenler icin lezzet veren şaraptan ırmaklar ve suzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar icin meyvelerin her turlusunden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hic (boyle mukafaatlanan bir kişi), ateşin icinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parca parca koparan' kaynar sudan icirilen kimseler gibi olur mu?

(MUHAMMED SURESİ / 15)

Cennet de, muttakiler icin, uzakta değildir, (o gun) yakınlaştırılmıştır.

(KAF SURESİ / 31)

"Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu, ebedilik gunudur."

(KAF SURESİ / 34)

Orda diledikleri her şey onlarındır; katımızda daha fazlası da var.

(KAF SURESİ / 35)

Şuphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar;

(ZARİYAT SURESİ / 15)

Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Cunku onlar, bundan once ihsanda (guzel davranışta) bulunanlardı.

(ZARİYAT SURESİ / 16)

Hic şuphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet icindedirler;

(TUR SURESİ / 17)

Rablerinin verdikleriyle 'sevincli ve mutludurlar'. Rableri, kendilerini 'cılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur.

(TUR SURESİ / 18)

"Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve icin."

(TUR SURESİ / 19)

Ozenle dizilmiş tahtlar uzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onları iri-ceylan gozlu hurilerle evlendirmişiz.

(TUR SURESİ / 20)

Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik.

(TUR SURESİ / 22)

Orada bir kadeh kapışır-cekişirler ki, onda ne 'boş ve sacma bir soz', ne gunaha sokma yoktur.

(TUR SURESİ / 23)

Kendileri icin (hizmet eden) civanlar, etrafında donup dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.'

(TUR SURESİ / 24)

Kimi kimine donup sorarlar;

(TUR SURESİ / 25)

Dediler ki: "Biz doğrusu daha once, ailemiz (yakın akrabalarımız) icinde endişe edip-korkardık."

(TUR SURESİ / 26)

"Şimdi Allah, bize lutufta bulundu ve 'hucrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan korudu."

(TUR SURESİ / 27)

Ki Cennetu'l-Me'va onun yanındadır.

(NECM SURESİ / 15)

Rabbin makamından korkan kimse icin ise iki cennet vardır.

(RAHMAN SURESİ / 46)

Ceşit ceşit 'inceliklere ve guzelliklere' (veya her turden sık ağaclara) sahiptirler.
(RAHMAN SURESİ / 48)

İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır.

(RAHMAN SURESİ / 50)

İkisinde de her meyveden iki cift vardır.

(RAHMAN SURESİ / 52)

Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar uzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır.

(RAHMAN SURESİ / 54)

Orada bakışlarını yalnızca eşlerine cevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan once kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

(RAHMAN SURESİ / 56)

Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler.

(RAHMAN SURESİ / 58)

İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır?

(RAHMAN SURESİ / 60)

Bu-ikisinin otesinde iki cennet daha var.

(RAHMAN SURESİ / 62)

Alabildiğine yemyeşildirler.

(RAHMAN SURESİ / 64)

İclerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır.

(RAHMAN SURESİ / 66)

İclerinde (her turden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır.

(RAHMAN SURESİ / 68)

Orada huyları guzel, yuzleri guzel kadınlar vardır.

(RAHMAN SURESİ / 70)

Otağlar icinde korunmuş huri kadınlar.

(RAHMAN SURESİ / 72)

Bunlardan once kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

(RAHMAN SURESİ / 74)

Yeşil yastıklara ve carpıcı guzellikteki doşeklere yaslanırlar.

(RAHMAN SURESİ / 76)

Yarışıp one gecenler de, one gecmiş onculerdir.

(VAKIA SURESİ / 10)

İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.

(VAKIA SURESİ / 11)

Nimetlerle-donatılmış cennetler icinde;

(VAKIA SURESİ / 12)

Bircoğu gecmiş (ummet)lerden,

(VAKIA SURESİ / 13)

Birazı da sonrakilerden.

(VAKIA SURESİ / 14)

'Ozenle işlenmiş mucevher' tahtlar uzerindedirler.

(VAKIA SURESİ / 15)

Karşılıklı yaslanmışlardır.

(VAKIA SURESİ / 16)

Cevrelerinde olumsuzluğe ulaşmış gencler donup dolaşır;

(VAKIA SURESİ / 17)

Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,

(VAKIA SURESİ / 18)

Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden gecip akılları celinir.

(VAKIA SURESİ / 19)

Arzulayıp-sececekleri meyveler,

(VAKIA SURESİ / 20)

Canlarının cektiği kuş eti.

(VAKIA SURESİ / 21)

Ve iri gozlu huriler,

(VAKIA SURESİ / 22)

Sanki saklı inciler gibi;

(VAKIA SURESİ / 23)

Yaptıklarına bir karşılık olmak uzere (onlara sunulur);

(VAKIA SURESİ / 24)

Orada, ne 'sacma ve boş bir soz' işitirler, ne gunaha sokma.

(VAKIA SURESİ / 25)

Yalnızca bir soz (işitirler "Selam, selam."

(VAKIA SURESİ / 26)

"Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin."

(VAKIA SURESİ / 27)

Yuklu dalları bukulmuş kiraz (ağacları),

(VAKIA SURESİ / 28)

Ustuste dizili meyveleri sarkmış muz ağacları,

(VAKIA SURESİ / 29)

Yayılıp-uzanmış golgeler,

(VAKIA SURESİ / 30)

Durmaksızın akan su(lar);

(VAKIA SURESİ / 31)

Ve (daha) bircok meyveler arasında,

(VAKIA SURESİ / 32)

Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler).

(VAKIA SURESİ / 33)

Yukseklere-kurulmuş doşekler (sedirler).

(VAKIA SURESİ / 34)

Gercek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.

(VAKIA SURESİ / 35)

Onları hep bakireler olarak kıldık,

(VAKIA SURESİ / 36)

Eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt,

(VAKIA SURESİ / 37)

"Ashab-ı Yemin" olanlar icin.

(VAKIA SURESİ / 38)

(Bunların) Bircoğu gecmiş (ummet)lerden,

(VAKIA SURESİ / 39)

Bircoğu da sonrakilerdendir.

(VAKIA SURESİ / 40)

Eğer o (olecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise,

(VAKIA SURESİ / 88)

Bu durumda rahatlık, guzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).

(VAKIA SURESİ / 89)

Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise,

(VAKIA SURESİ / 90)

Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana.

(VAKIA SURESİ / 91)

O gun, mu'min erkekler ile mu'min kadınları, nurları onlerinde ve sağlarında koşarken gorursun. "Bugun sizin mujdeniz, icinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte 'buyuk kurtuluş ve mutluluk' budur.

(HADiD SURESİ / 12)

Allah'a ve ahiret gunune iman eden hic bir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elcisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister cocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, oyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda suresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şuphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gercekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.

(MUCADELE SURESİ / 22)

Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk icinde olanlardır.'

(HAŞR SURESİ / 20)

O da sizin gunahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki guzel konaklara yerleştirir. İşte 'buyuk mutluluk ve kurtuluş' budur.

(SAFF SURESİ / 12)

Sizi toplanma gunu icin bir arada toplayacağı gun; işte bu aldanma (teğabun) gunudur. Kim Allah'a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kotuluklerini orter ve icinde ebedi kalıcılar olmak uzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte buyuk 'mutluluk ve kurtuluş (fevz)' budur.

(TEĞABUN SURESİ / 9)

İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura cıkarması icin Allah'ın apacık ayetlerini size okuyan bir elci de (gonderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu icinde suresiz kalıcılar olmak uzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gercekten ona ne guzel bir rızık vermiştir.

(TALAK SURESİ / 11)

Allah, iman edenlere de Firavun'un karısını ornek verdi. Hani demişti ki: "Rabbim bana kendi katında, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni o zalimler topluluğundan da kurtar."

(TAHRİM SURESİ / 11)

Tahtlar uzerinde bakıp-seyretmektedirler.

(MUTAFFİFİN SURESİ / 23)

Onları gordukleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın-sapıklardır" derlerdi.

(MUTAFFİFİN SURESİ / 32)

Şuphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar icin altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte buyuk 'kurtuluş ve mutluluk' budur.

(BURUC SURESİ / 11)

O gun, oyle yuzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk icinde)dirler.

(ĞAŞİYE SURESİ / 8)

Harcadığı-cabadan dolayı hoşnuttur.

(ĞAŞİYE SURESİ / 9)

Yuksek bir cennettedir.

(ĞAŞİYE SURESİ / 10)

Orda anlamsız bir soz işitmez.

(ĞAŞİYE SURESİ / 11)


Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.

(ĞAŞİYE SURESİ / 12)

Orda 'yukseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;

(ĞAŞİYE SURESİ / 13)


Konulmuş (icecek dolu) kaplar,

(ĞAŞİYE SURESİ / 14)

Dizi dizi yastıklar,

(ĞAŞİYE SURESİ / 15)

Ve serilmiş yaygılar.

(ĞAŞİYE SURESİ / 16)

Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,

(FECR SURESİ / 27)

Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak don
.
(FECR SURESİ / 28)

Artık kullarımın arasına gir.

(FECR SURESİ / 29)

Cennetime gir.

(FECR SURESİ / 30)

İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da, yaratılmışların en hayırlılarıdır.

(BEYYİNE SURESİ / 7)

Rableri katında onların odulleri, icinde ebedi kalıcılar olmak uzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden 'ici titreyerek korku duyan kimse' icindir.
(BEYYİNE SURESİ / 8 )