Kuranda Tevbe Hakkındaki Ayetler


Kuran'da tevbe ile ilgili ayetler daha cok tevbe suresinde gecmektedir. BUnun dışındaki ayetlere de aşağıda yer verilmiştir...

Cunku Allah, (sozune bağlı kalıp doğru olan) sÂdıkları sadakatlerinden dolayı mukafaatlandıracak, munafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Şuphesiz Allah, cok bağışlayandır, cok esirgeyendir.


(AHZAB SURESİ / 24)


Sizlerden fuhuş yapanların, her ikisine eziyet edin. Eğer tevbe ederler de ıslah olurlarsa artık onlardan vazgecin. Şuphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.


(NİSA SURESİ / 16)


Allah'ın (kabulunu) uzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kotuluk yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, boylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hukum ve hikmet sahibi olandır.


(NİSA SURESİ / 17)


Tevbe; ne, kotulukleri yapıp-edip de onlardan birine olum catınca: "Ben şimdi gercekten tevbe ettim" diyenler, ne de kafir olarak olenler icin değil. Boyleleri icin acı bir azab hazırlamışızdır.


(NİSA SURESİ / 18)


Şundan ki: Allah, munafık erkekleri ve munafık kadınları, muşrik erkekleri ve muşrik kadınları azablandıracak; mu'min erkeklerin ve mu'min kadınların tevbesini kabul edecektir. Allah cok bağışlayandır, cok esirgeyendir.


(AHZAB SURESİ / 73)


Gunahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, cezası pek şiddetli olan ve lutuf sahibi (Allah'tan). O'ndan başka ilah yoktur. Donuş O'nadır.


(MU'MİN SURESİ / 3)


Arş'ı yuklenmekte olanlar ve cevresinde bulunanlar, Rablerini hamd ile tesbih etmekte, O'na iman etmekte ve iman edenlere mağfiret dilemektedirler: "Rabbimiz, rahmet ve ilim bakımından her şeyi kuşatıp-sardın, tevbe edenler ve senin yoluna tabi olanlara mağfiret et ve onları cehennem azabından koru."


( MU'MİN SURESİ / 7)


Kullarından tevbeyi kabul eden, kotulukleri affeden ve işlediklerinizi bilen O'dur.


(ŞURA SURESİ / 25)

Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun uzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şuphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.


(BAKARA SURESİ / 37)


Hani Musa, kavmine: "Ey kavmim, gercekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gercek ilah)ınıza tevbe edip nefislerinizi oldurun: bu, yaratıcınız katında sizin icin daha hayırlıdır" demişti. Bunun uzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şuphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.


(BAKARA SURESİ / 54)


"Rabbimiz, ikimizi sana teslim olmuş (muslumanlar) kıl ve soyumuzdan sana teslim olmuş (musluman) bir ummet (ver). Bize ibadet yontemlerini (yer veya ilkelerini) goster ve tevbemizi kabul et. Şuphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."


(BAKARA SURESİ / 128)


Ancak tevbe edenler, (kendilerini ve başkalarını) duzeltenler ve (indirileni) acıklayanlar(a gelince); artık onların tevbelerini kabul ederim. Ben, tevbeleri kabul edenim, esirgeyenim.


(BAKARA SURESİ / 160)


Oruc gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin ortuleriniz, siz de onlara ortusunuz. Allah, gercekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin icin yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, icin, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini boylece acıklar; umulur ki sakınırlar.


(BAKARA SURESİ / 187)


Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar. De ki: "O, bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (cinsel anlamda) yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin. Şuphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever."


(BAKARA SURESİ / 222)


Şayet boyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulune karşı savaş actığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Boylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.


(BAKARA SURESİ / 279)


Ancak bundan sonra tevbe edenler, 'salih olarak davrananlar' başka. Cunku Allah, gercekten bağışlayandır, esirgeyendir.


(AL-İ İMRAN SURESİ / 89)


Doğrusu, imanlarından sonra inkÂr edenler, sonra inkÂrlarını arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte bunlar, sapıkların ta kendileridir.


(AL-İ İMRAN SURESİ / 90)


(Allah'ın) Onların tevbelerini kabul etmesi veya zalim olduklarından dolayı azablandırması işinden sana bir şey (sorumluluk ve gorev) yoktur.


(AL-İ İMRAN SURESİ / 128)


Allah, size acıklayarak anlatmak, sizi sizden oncekilerin sunnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah bilendir, hukum ve hikmet sahibidir.


(NİSA SURESİ / 26)


Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin buyuk bir sapma ile sapmanızı isterler.


(NİSA SURESİ / 27)


Biz elcilerden hic kimseyi ancak Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle gondermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah'tan bağışlama dileselerdi ve elci de onlar icin bağışlama dileseydi, elbette Allah'ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.


(NİSA SURESİ / 64)


Bir mu'mine, -hata sonucu olması dışında- bir başka mu'mini oldurmesi yakışmaz. Kim bir mu'mini 'hata sonucu' oldururse, mu'min bir koleyi ozgurluğune kavuşturması ve ailesine teslim edilecek bir diyeti vermesi gerekir. Onların (bunu) sadaka olarak bağışlamaları başka. Eğer o, mu'min olduğu halde size duşman olan bir topluluktan ise, bu durumda mu'min bir koleyi ozgurluğe kavuşturması gerekir. Şayet kendileriyle aranızda andlaşma olan bir topluluktan ise, bu durumda ailesine bir diyet odemek ve bir mu'min koleyi ozgurluğe kavuşturmak gerekir. (Diyet ve kole ozgurluğu icin gereken imkanı) Bulamayan ise, kesintisiz olarak iki ay oruc tutmalıdır. Bu, Allah'tan bir tevbedir. Allah bilendir, hukum ve hikmet sahibidir.


(NİSA SURESİ / 92)


Ancak tevbe edenler, ıslah edenler, Allah'a sımsıkı sarılanlar ve dinlerini katıksız olarak Allah icin (halis) kılanlar başka; işte onlar mu'minlerle beraberdirler. Allah mu'minlere buyuk bir ecir verecektir.


(NİSA SURESİ / 146)


Ancak, sizin onlara guc yetirmenizden once tevbe edenler başka. Bilin ki, şuphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir.


(MAİDE SURESİ / 34)


Ancak kim işlediği zulumden sonra tevbe eder ve (davranışlarını) duzeltirse, şuphesiz Allah onun tevbesini kabul eder. Muhakkak Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.


(MAİDE SURESİ / 39)


Bir fitne olmayacak sandılar, korleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan coğunluğu korleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını gorendir.


(MAİDE SURESİ / 71)


Yine de Allah'a tevbe edip bağışlanma istemeyecekler mi? Oysa Allah bağışlayandır, esirgeyendir.

(MAİDE SURESİ / 74)


Bizim ayetlerimize iman edenler sana geldiklerinde, onlara de ki: "Selam olsun size. Rabbiniz rahmeti kendi uzerine yazdı ki, icinizden kim bir cehalet sonucu bir kotuluk işler sonra tevbe eder ve (kendini) ıslah ederse şuphesiz, O, bağışlayandır, esirgeyendir."


(EN'AM SURESİ / 54)


Musa tayin edilen surede gelince ve Rabbi O'nunla konuşunca: "Rabbim, bana goster, Seni goreyim" dedi. (Allah "Beni asla goremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de beni goreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu param parca etti. Musa bayılarak yere duştu. Kendine geldiğinde: "Sen ne yucesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.


(A'RAF SURESİ / 143)


Kotuluk işleyip bunun ardından tevbe edenler ve iman edenler; hic şuphesiz Rabbin, bundan (tevbeden) sonra elbette bağışlayandır, esirgeyendir.


(A'RAF SURESİ / 153)


Ve buyuk Hacc (Hacc-ı Ekber) gunu, Allah'tan ve Resûlu'nden insanlara bir duyuru: Kesin olarak Allah, muşriklerden uzaktır, O'nun Resûlu de... Eğer tevbe ederseniz bu sizin icin daha hayırlıdır; yok eğer yuz cevirirseniz, bilin ki Allah'ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkÂr edenleri acı bir azabla mujdele.


(TEVBE SURESİ / 3)


Haram aylar (sure tanınmış dort ay) sıyrılıp-bitince (cıkınca) muşrikleri bulduğunuz yerde oldurun, onları tutuklayın, kuşatın ve onların butun gecit yerlerini kesip-tutun. Eğer tevbe edip namaz kılarlarsa ve zekatı verirlerse yollarını acıverin. Gercekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.


(TEVBE SURESİ / 5)


Eğer onlar tevbe edip namazı kılarlarsa ve zekatı verirlerse, artık onlar sizin dinde kardeşlerinizdir. Bilen bir topluluk icin ayetleri boyle birer birer acıklarız.


(TEVBE SURESİ / 11)


Ve kalblerindeki ofkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hukum ve hikmet sahibidir.


(TEVBE SURESİ / 15)


Bunun ardından Allah, dilediği kimseden tevbesini kabul eder. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.


(TEVBE SURESİ / 27)


Allah'a and iciyorlar ki (o inkÂr sozunu) soylemediler. Oysa andolsun, onlar inkÂr sozunu soylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkÂra sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah'ın ve elcisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri icin hayırlı olur, eğer yuz cevirirlerse Allah onları dunyada da, ahirette de acı bir azabla azablandırır. Onlar icin yeryuzunde bir koruyucu-dost ve bir yardımcı yoktur.


(TEVBE SURESİ / 74)


Diğerleri gunahlarını itiraf ettiler, onlar salih bir ameli bir başka kotuyle karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tevbelerini kabul eder. Hic şuphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.


(TEVBE SURESİ / 102)


Onlar bilmiyorlar mı ki, gercekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve sadakaları alacak olan O'dur. Şuphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O'dur.


(TEVBE SURESİ / 104)


Diğer bir kısmı, Allah'ın emri icin ertelenmişlerdir. O, bunları, ya azablandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Allah, bilendir, hukum ve hikmet sahibidir.


(TEVBE SURESİ / 106)


Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, (İslam uğrunda) seyahat edenler, rukû edenler, secde edenler, iyiliği emredenler, kotulukten sakındıranlar ve Allah'ın sınırlarını koruyanlar; sen (butun) mu'minleri mujdele.


(TEVBE SURESİ / 112)


Andolsun Allah, Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın uzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -iclerinde bir bolumunun kalbi nerdeyse kaymak uzereyken- ona gucluk saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Cunku O, onlara (karşı) cok şefkatlidir, cok esirgeyicidir.


(TEVBE SURESİ / 117)


(Savaştan) Geri bırakılan uc (kişiyi) de (bağışladı). Oyle ki, butun genişliğine rağmen yeryuzu onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şuphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.


(TEVBE SURESİ / 118)


Gormuyorlar mı ki, gercekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya carptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve oğut alıp (ders cıkarıp) duşunmuyorlar.


(TEVBE SURESİ / 126)


Ve Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O'na tevbe edin. O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar guzel bir meta (fayda) ile metalandırsın ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin. Eğer yuz cevirirseniz gercekten ben, sizin icin buyuk bir gunun azabından korkarım.


(HUD SURESİ / 3)


Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Ustunuze gokten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gucunuze guc katsın. Suclu-gunahkarlar olarak yuz cevirmeyin."


(HUD SURESİ / 52)


Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gonderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda omur gecirenler kıldı. Oyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şuphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."


(HUD SURESİ / 61)


"Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Gercekten benim Rabbim, esirgeyendir, sevendir."


(HUD SURESİ / 90)


Seninle birlikte tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Cunku O, yaptıklarınızı gorendir.


(HUD SURESİ / 112)


Sonra gercekten Rabbin, cehalet sonucu kotuluk işleyen, sonra bunun ardından tevbe eden ve ıslah olanlar(la beraberdir). Şuphesiz Rabbin bundan sonra bağışlayandır, esirgeyendir.


(NAHL SURESİ / 119)


Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunanlar (onların dışındadır); işte bunlar, cennete girecekler ve hic bir şeyle zulme uğratılmayacaklar.


(MERYEM SURESİ / 60)


Gercekten ben, tevbe eden, inanan, salih amellerde bulunup da sonra doğru yola erişen kimseyi şuphesiz bağışlayıcıyım.


(TAHA SURESİ / 82)


Sonra Rabbi onu secti, tevbesini kabul etti ve doğru yola iletti.


(TAHA SURESİ / 122)


Ancak bundan sonra tevbe eden ve salihce davrananlar haric. Cunku gercekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.


(NUR SURESİ / 5)


Eğer Allah'ın sizin uzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı ve Allah gercekten tevbeleri kabul eden hukum ve hikmet sahibi olmasaydı (ne yapardınız)?


(NUR SURESİ / 10)


Mu'min kadınlara da soyle: "Gozlerini (harama cevirmekten) kacındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; suslerini acığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden goruneni haric. Baş ortulerini, yakalarının ustunu (kapatacak şekilde) koysunlar. Suslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetcilerden ya da kadınların henuz mahrem yerlerini tanımayan cocuklardan başkasına gostermesinler. Gizledikleri susleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah'a tevbe edin ey mu'minler, umulur ki felah bulursunuz."


(NUR SURESİ / 31)


Ancak tevbe eden, iman eden ve salih amellerde bulunup davranan başka; işte onların gunahlarını Allah iyiliklere cevirir. Allah, cok bağışlayandır, cok esirgeyendir.


(FURKAN SURESİ / 70)


Kim tevbe eder ve salih amellerde bulunursa, gercekten o, tevbesi (ve kendisi) kabul edilmiş olarak Allah'a doner.


(FURKAN SURESİ / 71)


Ancak kim tevbe edip iman eder ve salih amellerde bulunursa artık kurtuluşa erenlerden olmayı umabilir.


(KASAS SURESİ / 67)


Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu guclukle taşıdı ve onu guclukle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sutten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet guclu (erginlik) cağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şukretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim icin soyumda salahı ver. Gercekten ben tevbe edip Sana yoneldim ve gercekten ben muslumanlardanım."


(AHKAF SURESİ / 15)