bakara suresi meali
Bakara, buyuk kısmı hicretin ilk iki yıllık doneminde olmak uzere, tamamı Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra vahyedilen ilk suredir. Ancak 275-281. ayetler, Hz. Peygamber'in vefatından onceki son aylara aittir (281. ayet, Hz. Peygamber'in aldığı en son vahiy olarak kabul edilmektedir).
Bir butun olarak Kuran vahyinin temel amacının ilanıyla -yani, insana butun manevî/ruhî ve dunyevî işlerinde rehberlik (duyurusu) ile- başlayan Bakara suresi, Allah'a karşı sorumluluk bilincine sahip olmanın gereğini surekli vurgulamanın yanısıra, gecmiş vahiylerin mensuplarının, ozellikle de İsrailoğulları'nın işlemiş oldukları curumlere de sık sık atıflarda bulunmaktadır. 106. ayette Peygamber Muhammed (s)'e indirilen vahiy ile daha onceki tum mesajların ilga edildiğine işaret edilmesi, bu surenin -gercekte Kuran'ın tumunun- doğru anlaşılmasında buyuk bir onemi haizdir. Burada, ozellikle surenin son kısmında vazedilen -ahlak, sosyal ilişkiler, savaş vb. sorunlara değinen- hukukî kuralların coğu, sozkonusu kilit ifadenin doğrudan bir sonucudur. Defalarca gosterilmiştir ki Kuran'ın duzenlemeleri, insan tabiatının gercek ihtiyaclarına tekabul etmektedir ve bu, yalnızca, insanlık tarihinin başından beri Allah tarafından insana bahşedilen ahlakî yol-gostericiliğin bir devamıdır. Burada, uc buyuk tek-tanrılı dinin temelinde yatan Allah'ın birliği ilkesine ve zihni bu mesele ile yoğun bir şekilde meşgul olan peygamberlerin atası Hz. İbrahim'e ozel olarak dikkat cekilmiştir. Ve Hz. İbrahim MÂbedi'nin, yani KÂbe'nin Allah'a tam teslim olanlar (ki bu, muslimûn kelimesinin karşılığıdır, tekili muslim) icin kıble olarak belirlenmesi, butun gercek muminlerin kendilerini İbrahim akidesi ile bilincli olarak ozdeşleştirmelerinin adeta bir tasdikidir.
Bu sure boyunca şu beş KurÂnî akidenin işlendiğini goruruz:
Allah, butun varlıkların kendi kendine yeterli yegane kaynağıdır (el-Kayyûm);
Ardarda gonderilen peygamberler aracılığıyla vurgulanan Allah'ın varlığı olgusu, insan tefekkuru ile kavranabilir niteliktedir;
Sadece inanmak değil, durust ve erdemli yaşamak da bu zihinsel idrakin ve tefekkurun zorunlu bir sonucudur;
Bedenî olumu yeniden dirilme ve hesaba cekilme takip edecektir;
Allah'a karşı sorumluluklarının gercekten bilincinde olan bir kimse ne korku, ne de uzuntu duyacaktır.
1 Elif-LÂm-Mîm.1
2 BU İLAHÎKELÂMki uzerinde hicbir şupheye yer yoktur Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara2 bir rehber [olarak indirilmiş]tir, 3 onlar ki, insan idrakini aşa[n olguların varlığı]na3 inanırlar ve namazlarında dikkatli ve devamlıdırlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan4 başkaları icin harcarlar; 4 ve onlar (ey Peygamber), sana indirilene de senden once indirilmiş olana5 da iman ederler: cunku onlar, oteki dunyanın varlığından butun kalpleriyle emindirler. 5 İşte Rablerinin gosterdiği yolda yuruyen kimseler onlardır, mutluluğa erişecek kimseler de onlardır!
6 UNUTMA Kİ hakikati inkara şartlanmış olanlar6 icin kendilerini uyarıp uyarmaman fark etmez: onlar inanmazlar. 7 Allah onların kalplerini ve kulaklarını muhurlemiştir ve gozlerinin uzerinde de bir perde7 vardır; dehşet verici bir azap beklemektedir onları.
8 Ve oyle kimseler var ki gercekte inanmadıkları halde Biz Allah'a ve Ahiret Gunu'ne inanıyoruz derler. 9 (Aslında) onlar, (boylece) Allah'ı ve imana ermiş olanları kandırmak isterler. Halbuki kendilerinden başka kimseyi kandıramazlar; ve bunu da fark etmezler. 10 Kalpleri hastalıklıdır, Allah hastalıklarını daha da arttırmıştır ve ısrarlı yalanlarından dolayı8 onları şiddetli bir azap beklemektedir.
11 Onlara Yeryuzunde fesat yaymayın! denildiğinde Biz sadece ıslah edicileriz! diye cevap verirler. 12 Gercekte onlar fesat sacan kimselerdir, ama bunu (kendileri de) idrak etmezler.9
13 Onlara: Diğer insanların inandığı gibi inanın! denildiğinde, (Şu) dar kafalıların inandığı gibi mi? diye cevap verirler. Gercekte onlardır dar kafalılar, ama bunu bilmezler!
14 Ve imana ermiş olanlarla karşılaştıklarında, Biz de [sizin gibi] inanıyoruz! derler; ama şeytanî durtuleriyle10 başbaşa kaldıklarında, Aslında biz sizin yanınızdayız, onlarla sadece eğleniyoruz derler.
15 Allah da bu alaycı tavırlarından dolayı onlara hak ettikleri karşılığı verecek11 ve onları kustahlıkları ile başbaşa şaşkınca bocalamaya terk edecektir. 16 (Cunku) onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almışlar, ama ne (bu) ticaretleri onlara fayda sağlamış, ne de [başka bir şekilde] hidayet bulmuşlardır.
17 Onların hali, ateş yakan oyle kimselerin haline benzer ki, o (ateş), cevrelerini aydınlatır aydınlatmaz Allah, goremesinler diye onların ışığını alıp onları zifiri karanlığa gomer; 18 onlar, sağır, dilsiz, kordurler; ve (artık) geriye donemezler.
19 Ya da [onların durumu,] gokten zifiri karanlıklar icinde gok gurultusu ve şimşekle gelen şiddetli bir sağanağ(a benzer): Olumun dehşeti icinde yıldırımlardan korunmak icin parmakları ile kulaklarını tıkarlar, ama Allah hakikati inkar edenleri [kudreti ile] kuşatır. 20 Cakan şimşekler neredeyse gozlerini alıverir; ışık verince hareket ederler, karanlık uzerlerine cokunce oldukları yerde cakılıp kalırlar.
Şayet Allah dileseydi, onların işitme ve gorme [kabiliyet]lerini ellerinden alabilirdi:12 Cunku Allah her şeye kÂdirdir.
21 EY İNSANLAR! Sizi ve sizden once yaşamış olanları yaratan Rabbinize kulluk edin ki O'na karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız. 22 O ki, yeryuzunu size bir dinlenme yeri, gokyuzunu bir cardak yapmış, gokten su indirmiş ve onunla size rızık olarak meyveler cıkarmıştır: o halde [Bir ve Tek İlah olduğunu] bile bile Allah'a ortaklar koşmayın.13
23 Eğer kulumuz [Muhammed]'e katımızdan safha safha indirdiğimiz vahyin14 bir kısmından şuphe ediyorsanız o zaman aynı değerde bir sure getirin (de gorelim) ve -eğer dediğiniz doğruysa- Allah'tan başkalarını da size şahitlik etmeleri icin cağırın.15 24 Eğer bunu yapamıyorsanız -ki kesinlikle yapamayacaksınız- o zaman yakıtı insanlar ve taşlar16 olan, hakikati inkar edenler icin hazırlanmış ateşi bekleyin!
25 Ama imana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlara, iclerinden ırmaklar akan hasbahcelerin kendilerine ait olacağını mujdele! Onlara ne zaman rızık olarak oradan bazı urunler bahşedilse, Bunlar, bize daha once bahşedilenlerin aynısıymış diyecekler. Cunku onlara o [gecmişte tadılanlar]ı hatırlatacak şeyler17 verilecek. Onlar, orada tertemiz eşler bulacaklar ve orayı mesken edinecekler.
26 Bakın, Allah, bir sivrisineği [hatta] ondan daha kucuk bir şeyi18 ornek getirmekten kacınmaz. İmana ermiş olanlara gelince, onun Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu bilirler. Hakikati inkara şartlanmış olanlar ise, Bu ornek ile Allah ne demek istiyor acaba? derler.
Bu yolla Allah, bir coğunu saptırırken bir coğunu da doğruya yoneltir, fakat fasıklardan başkasını saptırmaz, 27 onlar ki, [fıtratlarına] yerleştirildikten sonra Allah'a karşı taahhutlerini19 bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi koparıp ayırırlar ve yeryuzunu fesada verirler: İşte bunlardır husrana uğrayanlar.
28 Cansız iken size hayat veren ve sizi olume goturen, sonra tekrar hayata kavuşturan ve (sonunda) Kendisine donduruleceğiniz Allah'ı nasıl inkar edersiniz?
29 Ve dunya uzerinde ne varsa sizin icin yaratan, plan ve tasarımını goklere uygulayıp onları yedi gok20 şeklinde duzenleyen O'dur; ve yalnızca O'dur her şeyin tam bilgisine sahip olan.
30 İŞTE O ZAMAN21 Rabbin meleklere: Bakın, Ben yeryuzunde ona sahip cıkacak birini yaratacağım!22 demişti.
Bakara Suresi Tefsiri
Onlar: Seni ovguyle yuceltip takdîs eden bizler dururken, orada, bozgunculuğa ve yozlaşmaya yol acacak ve kan dokecek birini mi yaratacaksın? dediler.
[Allah:] Sizin bilmediğiniz (cok şey var, onları) Ben bilirim! diye cevapladı.
31 Ve O, Âdem'e her şeyin ismini23 oğretti, sonra onları meleklerin onune koydu ve Dedikleriniz doğruysa24 haydi bu [şey]lerin isimlerini bana soyleyin bakalım! dedi.
32 Onlar: Sen kudret ve egemenlikte kusursuz ve eksiksizsin! Senin bize bildirdiğin dışında bir bilgimiz yoktur. Doğrusu yalnız Sensin her şeyi bilen, gercek hikmet Sahibi! diye cevap verdiler.
33 O: Ey Âdem, bu [şey]lerin isimlerini onlara bildir! buyurdu.
[Âdem] isimleri onlara bildirince [Allah]: Size, goklerin ve yerin gizli gercekliğini, acıkladıklarınızın ve gizlediklerinizin tumunu yalnız Ben bilirim dememiş miydim? dedi.
34 Sonra Meleklere (Haydi!) Â-dem'in onunde yere kapanın! dediğimizde25 İblis dışında hepsi yere kapandı, o ise reddetti ve (ustelik) kustahca boburlendi: boylece hakkı inkar edenlerden oldu.26
35 Ve (sonra,) Ey Âdem, dedik: Sen ve eşin bu bahceye27 yerleşin ve orada dilediğinizden serbestce yiyin; ancak bir tek şu ağaca28 yaklaşmayın ki zalimlerden olmayasınız.
36 Ama Şeytan orada ikisini de yoldan cıkardı ve boylece sahip oldukları konumu yitirmelerine sebep oldu.29 Bu yuzden Biz: Buradan cıkıp gidin, (bundan sonra) birbirinize duşman olarak yaşayın ve yeryuzunu bir muddet icin mesken edinip orada geciminizi sağlayın!30 dedik. 37 Derken Âdem Rabbinden [yol gosterici] sozler aldı. Ve (Allah) o'nun tevbesini kabul etti: cunku yalnız O'dur tevbeleri kabul eden, rahmet dağıtan. 38 Biz, Hepiniz buradan cıkıp gidin! dedikse de size yol gostericiliğimiz devam edecektir: ve Benim yol gosterici mesajlarıma uyanlar icin artık ne korku vardır, ne de uzuntu; 39 ama hakikati inkara şartlanmış olanlara ve mesajlarımızı yalanlayanlara gelince -işte onlar icinde yaşayıp kalmak uzere, ateşe mahkum olan kimselerdir.
40 EY İSRAİLOĞULLARI!31 Size bağışladığım o nimetleri hatırlayın ve Bana verdiğiniz sozu tutun (ki) Ben de sozumu tutayım; ve Benden, yalnız Benden sakının!
41 Bunun icin de, size gecmişte bildirilmiş olan haberleri doğrulayıcı nitelikte indirdiğim bu vahye inanın; onun gercekliğini inkar edenlerin oncusu olmayın; mesajlarımı kucuk bir kazanca32 değişmeyin; ve Bana, yalnızca Bana karşı sorumluluk bilinci taşıyın!
42 Hakkı bÂtıl ile ortup bile bile gizlemeyin.33 43 Namazda dikkatli ve devamlı olun, karşılıksız yardımda34 bulunun ve namazda rukû edenlerle birlikte rukû edin.
44 Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı oğutluyorsunuz- hem de ilahî kelÂmı okuyup durduğunuz halde? Siz hic aklınızı kullanmaz mısınız?
45 (Ey muminler!) Sabır ve namazla yardım dileyin: Bu, tam bir sığınma duygusu icinde yurekten Allah'a yonelenler dışında herkes icin zor bir iştir, 46 onlar ise (sonunda) Rablerine kavuşacaklarını ve O'na doneceklerini kesinlikle bilirler.
47 Ey İsrailoğulları! Size bağışladığım nimetleri ve sizin diğer kavimlere karşı ustun gelmenizi sağladığım gunleri hatırlasanıza! 48 Ve hicbir insanın otekine en ufak bir yararının dokunamayacağı, hic kimseden şefaatin kabul edilmeyeceği, kimseden fidye alınmayacağı35 ve hic kimsenin yardım gormeyeceği Gun[un mutlaka gelip catacağı] bilinciyle yaşasanıza!
49 Ve oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı sağ bırakarak sizi azapların en kotusune uğratan36 Firavun hanedanının elinden sizi kurtardığımız gunleri [hatırlayın]- (o gunler) ki Rabbinizden buyuk bir imtihan vardı sizin icin. 50 Ve onunuzdeki denizi yarıp sizi (nasıl) kurtardığımız, gozlerinizin onunde Firavun'un adamlarını (nasıl) boğduğumuz, 51 (ve nasıl) Musa'yı [Sina Dağı'nda] kırk gece tuttuğumuz ve o'nun yokluğunda [altın] buzağıya tapmaya başladığınız ve boylece zalimlerden olduğunuz, 52 dahası, (butun) bunlardan sonra, belki şukredenlerden olursunuz diye bu gunahınızı affettiğimiz gunleri (hatırlayın).37
53 Ve [hatırlayın,] Musa'ya ilahî kelÂmı -[boylece] doğruyu yanlıştan ayırd etmek icin [kullanacağı] olcuyu38- vermiştik ki doğruya yonelesiniz; 54 Ve Musa, halkına (donup) Ey halkım! demişti, Doğrusu buzağıya taparak kendinize karşı suc işlediniz, o halde tevbe ederek (tekrar) Yaratıcınıza yonelin ve nefsinizi yok edin;39 bu, sizin icin Yaratıcınızın katında en hayırlısı olacaktır.
Bunun uzerine O, tevbenizi kabul etmişti: Cunku yalnız O'dur tevbeleri kabul eden, Rahmet Dağıtan.
55 Ve [hatırlayın] (hani,) Ey Musa, doğrusu Allah'ı kendi gozumuzle gormedikce sana asla inanmayacağız! dediğinizde, (işte o an) siz daha (ne oluyor diye) cevrenize bakınıp dururken ceza yıldırımı40 sizi yakalamıştı.
56 Ama olu (bir toplum) haline geldikten sonra41 belki şukredenlerden olursunuz diye sizi tekrar dirilttik.
57 Ve bulutların sizi golgeleri ile ferahlatmasını sağladık, ayrıca Size rızık olarak verdiğimiz guzel şeylerden yararlanın [diyerek] kudret helvası ve bıldırcın gonderdik.
O soydaşlarınız [işledikleri bu gunahlarla] bize hicbir zarar vermediler, fakat [sadece] kendilerine zulmettiler.
58 Ve yine [hatırlayın o gunleri,] Biz, Bu beldeye42 girin ve yiyeceklerinden dilediğiniz kadar bol bol yiyin; fakat kapıdan (tevazu icinde,) boyun eğerek girin ve Gunahlarımızın yukunu uzerimizden kaldır!43 deyin ki gunahlarınızı bağışlayayım ve iyilik yapanlara sınırsız mukafat vereyim demiştik.
59 Ama o zulmetmeye şartlanmış olanlar kendilerine tevdî edilmiş olan (soz)u başka bir sozle değiştirdiler44: Bunun uzerine Biz de yoldan cıkmalarından oturu o zalimlerin uzerine gokten bir bela indirdik. Bakara Suresi Tefsiri
60 Ve yine bir keresinde Musa, kavminin su ihtiyacı icin (Bize) yalvarmıştı ve Biz de kendisine: AsÂnla kayaya vur demiştik. Bunun uzerine oradan oniki kaynak (birden) fışkırmıştı ki halkın tumu nereden (hangi kaynaktan) iceceğini bilsin.45 [Ve Musa demişti:] Allah tarafından verilen rızıktan yiyip icin, ama yeryuzunun yozlaşmasına ve curumesine yol acarak bozgunculuk yapmayın.
61 Ve bir zamanlar yine siz: Ey Musa, doğrusu biz bir tek ceşit yiyecekle yetinemeyiz, oyleyse Rabbine dua et de bize topraktan yetişen urunler, sebze, salatalık, sarımsak, mercimek, soğan (gibi urunler) cıkarsın demiştiniz.
[Musa]: Daha hayırlı [ve onurlu] olan durumu daha aşağılık olanla mı değiştirmek istiyorsunuz?46 O halde utanc icinde Mısır'a donun;47 orada istediğiniz şeylere kavuşabilirsiniz! demişti.
Boylece, onlara yoksulluk, duşkunluk damgası vuruldu ve Allah'ın gazabına uğradılar. Butun bunlar, Allah'ın mesajının gercekliğini inkar etmedeki ısrarları ve haksız şekilde Peygamberleri oldurmeleri yuzundendir: Butun bunlar, [Allah'a] isyan etmeleri ve hakkın sınırlarını ihlal etmedeki ısrarlarından dolayıdır.48
62 KUŞKUSUZ, [bu ilahî kelÂma] i-man edenler ile Yahudi inancının takipcilerinden, Hristiyanlardan ve SÂbiîlerden49 Allah'a ve Ahiret Gunu'ne inanmış, doğru ve yararlı işler yapmış olanların tumu Rablerinden hak ettikleri mukafatları alacaklardır; ve onlar ne korkacak, ne de uzuleceklerdir.50
63 İŞTE O ZAMAN, Sina Dağı'nı uzerinize yukselterek51 ciddî ve samimî (gorunen) taahhudunuzu kabul etmiş ve Size bahşettiğimiz şeye [butun] gucunuzle sımsıkı sarılın ki Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız! [demiştik].
64 Ama siz ondan sonra sozunuzden dondunuz! Eğer Allah'ın size lutfu ve merhameti olmasaydı kendinizi muhakkak ziyana uğrayanlar arasında bulurdunuz; 65 nitekim, icinizde Sebt Gunu'nun kutsallığını ihlal edenleri biliyorsunuz; bu davranışlarından oturu onlara: Aşağılık maymunlar gibi olun! dedik; 66 ve onları hem kendi zamanları, hem de butun gelecek zamanlar icin uyarıcı bir ornek kıldık, Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara da ibret alınacak bir ders.52
67 HANİ, O ZAMAN Musa, halkına: Dinleyin! Allah bir sığır kurban etmenizi emrediyor53 demişti.
Onlar: Sen bizimle alay mı ediyorsun? dediler.
O: Bu kadar cahil olmaktan54 Allah'a sığınırım! diye cevap verdi.
68 Onlar: (Madem oyle,) Rabbine bizim icin dua et de bunun nasıl bir kurban olacağını bize acıklasın dediler.
[Musa] Bakın! dedi, O, ne yaşlı ne korpe, ama ikisi arasında orta yaşta bir sığır olmasını istiyor. O halde size verilen emri yerine getirin!
69 Onlar: Rabbine bizim icin dua et de onun renginin nasıl olacağını bize acıklasın dediler.
[Musa'nın] cevabı şu oldu: O, kurbanın sarı renkte, parlak tonda, gorenlere zevk veren bir sığır olmasını istiyor.
70 Onlar: Rabbine bizim icin dua et de onun nasıl olacağını bize (daha acık) bildirsin, (cunku) bize gore tum sığırlar birbirlerine benzer; ve sonra, Allah arzu ederse biz elbette doğru yola yoneliriz! dediler.
71 [Musa'nın] cevabı şu oldu: O, bu kurbanın ekinleri sulamak veya toprağı surmek icin hic koşulmamış, kusursuz, alacasız bir sığır olmasını istiyor.
Onlar: İşte, sonunda gerceği bildirdin! dediler; ve hemen (onu) kurban ettiler, halbuki neredeyse hicbir şey yapmadan kalacaklardı.55
72 Cunku ey İsrailoğulları, siz bir adam oldurmuştunuz ve sonra da bu [suc]un sorumluluğunu birbirinizin ustune atmıştınız. Oysa Allah, sizin ortbas ettiğiniz her şeyi56 acığa cıkarmaya kÂdirdir. 73 Biz dedik ki: Bu [prensib]i bu gibi [cozumlenmemiş cinayet olay]larının bazılarına da uygulayın:57 Bu yolla Allah canları olumden korur ve kendi iradesini size gosterir58 ki (bunu gorup) muhakemenizi kullan[mayı oğren]ebilesiniz.
74 Ama, butun bunlardan sonra kalpleriniz katılaştı; kaya gibi hatta daha da sert oldu: Cunku, unutmayın, oyle kayalar var ki icinden ırmaklar fışkırır; ve oylesi de var ki yarıldığında icinden su cıkar; bazısı da Allah korkusuyla (yerinden kopup) aşağı yuvarlanır.59 Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir!
75 ŞİMDİ, onların tebliğ ettiğiniz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz?60 Aksine, bircoğu Allah'ın kelÂmını dinler ama onu anladıktan sonra bile bile carpıtırlar.61 76 Nitekim, imana ermiş olanlarla buluştuklarında, [Sizin inandığınız gibi] inanıyoruz! derler; ama birbirleriyle başbaşa kaldıklarında, Rabbinizin kelÂmını62 size karşı koz olarak kullansınlar diye mi Allah'ın size acıkladığı şeyleri onlara haber veriyorsunuz? Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız? derler.
77 Bilmezler mi ki Allah, acığa vurdukları şeylerden de, gizlediklerinden de haberdardır?
78 Onlar arasında ilahî kelÂmın63 gercek bilgisine sahip olmayan, kitap ile ilgisiz insanlar var; [ki bunlar] sadece birtakım kuruntular[a tÂbi olurlar] ve zanna dayanırlar. 79 O halde, yazıklar olsun onlara ki, kendi elleriyle, ilahî kelÂm[dan olduğunu iddia ettikleri hususlar]ı kaydettikten sonra, az bir kazanc elde etmek icin, Bu Allah'tandır! derler. (Boyle diyerek) kendi elleriyle kaydettiklerinden oturu yazıklar olsan onlara! Ve yine butun o kazandıklarından oturu yazıklar olsun boylelerine!64
80 Ve onlar: Ateş, bize birkac gunden fazla dokunmaz derler.65 De ki [onlara]: Allah'tan bir soz mu aldınız -cunku Allah hicbir zaman sozunden caymaz- yoksa asla bilemeyeceğiniz bir şeyi mi Allah'a isnad ediyorsunuz?
81 Evet! işte [boylesine] buyuk bir kotuluk işleyen ve [bunun] gunahıyla cepecevre kuşatılan kimseler var ya, işte boyleleridir icinde kalmak uzere ateşe mahkum olanlar! 82 İmana ermiş olup doğru ve yararlı işler yapanlara gelince, surekli icinde kalmak uzere cenneti hak edenler de işte bunlardır.
83 VE BİR ZAMAN, [ey] İsrailoğulları, [sizden] şu (konularda) kesin taahhut almıştık:66 Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz; akraba ve ebeveyninize, yetimlere ve fakirlere iyilik yapacaksınız; butun insanlarla guzellikle konuşacaksınız; namazlarınızda dikkatli ve devamlı olacaksınız ve karşılıksız yardımda bulunacaksınız.67
Ama, birkacınız dışında bu sozunuzden dondunuz: zaten siz, inatcı, isyankar bir toplumsunuz!6884 O zaman, birbirinizin kan
ını dokmeyeceğinize, birbirinizi yurtlarınızdan surmeyeceğinize dair kesin soz almıştık sizden, siz de kabul etmiştiniz; ve [şimdi de] buna şahitlik yapıyorsunuz. 85 Buna rağmen yine sizlersiniz birbirinizi katleden ve -kesinlikle yasaklanmış olduğu halde- kendi halkınızdan bir kısmını yurtlarından suren, onlara karşı gunahkarlık ve nefrette yarışıp yardımlaşan ve esir olarak elinize duştuklerinde onları ancak fidye alarak bırakan!69
Boyle yaparak, ilahî kelÂmın bir kısmına inanıyor, diğer kısmını inkar mı ediyorsunuz? Oyleyse bilin ki, icinizden boyle yapanların karşılığı, bu dunya hayatında zilletten ve Kıyamet Gunu en acıklı azaba uğratılmaktan başka bir şey olmayacaktır. Zira Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
86 Ahiret hayatı karşılığında bu dunya hayatını satın alanlar var ya, işte boylelerinin azabı hafifletilmeyecek ve onlara yardım edilmeyecektir.
87 Biz Musa'ya ilahî kelÂmı bahşettik ve birbiri ardınca o'nu izleyen elciler gonderdik:70 Meryem oğlu İsa'ya da hakikatin tum kanıtlarını vahyettik ve o'nu kutsal ilham71 ile guclendirdik. [Ama] ne zaman bir elci hoşunuza gitmeyen bir şey getirdiyse kustahlıkta haddi aşarak bir kısmını oldurduğunuz72 ve diğerlerini yalanladığınız doğru değil mi?
88 Ama onlar: Kalplerimiz zaten bilgi ile dolu!73 derler. Hayır, bilakis Allah, onları hakikati kabullenmeyi reddettikleri icin gozden cıkarmıştır: Zira onlar, sadece basmakalıp birkac şeye inanırlar.74
89 Ve ne zaman Allah katından onlara, halen sahip oldukları hakikati tasdik eden bir [yeni] vahiy geldiyse, daha once, hakikati inkara şartlanmış olanlara karşı ustun gelmek icin yalvarıp yakardı[klarını carcabuk unutarak] daha once tanıdıkları [hakikati] bu defa inkara kalkıştılar. Ve Allah'ın lÂneti, hakikati inkar eden herkesin uzerinedir. Bakara Suresi Tefsiri
90 Allah'ın lutfunu dilediği kuluna bahşetmesini kıskanarak75 Allah'ın indirdiği hakikati inkar etmeleri ve boylece kendilerini kaptırdıkları şu [boş gurur] ne kotu! Onlar boylece Allah'ın gazabını tekrar tekrar hak ettiler. Ve o hakikati inkar edenler icin hazırlanmış utanc verici bir azap vardır.
91 Nitekim onlara: Allah'ın indirdiğine inanın! denildiğinde, Biz [yalnızca] bize indirilene inanırız! diye cevap verirler; ve zaten bildikleri bir gerceği tasdik ve teyid eden bir hakikat bile olsa, sonra gelen her haberi inkar ederler.
De ki: Madem [gercek] muminler idiniz de neden Allah'ın onceki peygamberlerini oldurdunuz?76
92 Gercekten Musa size hakikatin tum kanıtları ile gelmişti (ama) o'nun yokluğunda hemen [altın] buzağıya tapmaya başlamış ve boylece haince bir davranış icine girmiştiniz.
93 Biz o zaman, Sina Dağı'nı uzerinize kaldırıp, Size emanet ettiğimiz şeye [butun] gucunuzle sarılın ve ona kulak verin! [diyerek] sizden kesin bir taahhut almıştık.
[Butun bu hatırlatmalara rağmen] onlar: Dinledik, ama itaat etmiyoruz! derler.77 Zira, hakikati reddetmeleri yuzunden bunların kalplerini [altın] buzağı sevgisi kaplamıştır.78
De ki: Ne kotu (şu) inancınızın sizi yonelttiği [şey]! Eğer gercekten bir şeylere inanıyorsanız.
94 De ki: Eğer Allah katındaki ahiret hayatı, başka hic kimseye değil de yalnız size mahsus ise79 ve bu kanaatinizde samimi iseniz o zaman olumu arzulamanız gerekmez mi?
95 Ama kendi elleriyle yapıp-ettikleri ortadayken bunu hicbir zaman temenni etmeyecekler: Allah zalimleri her halleriyle bilmektedir. 96 Ve sen onları başkalarından daha ihtirasla hayata sarılmış goreceksin, hatta Allah'tan başkasına ilahlık yakıştırmaya şartlanmış olanlardan bile daha cok: onların her biri binlerce yıl yaşamak ister; halbuki uzun yaşaması, boyle birini [ahirette] azaptan kurtarmaz: zira Allah onun butun yapıp-ettiklerini gormektedir.
97 [EY PEYGAMBER, onlara] şunu anlat: Kim ki, Allah'ın izniyle senin kalbine, onceki cağlarda indirilenleri doğrulayan, inananlara bir muştu ve rehber olan bu [ilahî kelÂm]ı indirdiği icin Cebrail'e duşmanlık besliyorsa; 98 kim ki Allah'a, O'nun meleklerine, Cebrail ve Mikail de dahil O'nun elcilerine duşmanlık besliyorsa, bilsin ki Allah da hakikati inkar eden herkese duşmanlık beslemektedir.80
99 Gercekten Biz sana apacık mesajlar indirdik ve onların gercekliğini yoldan cıkmış olanlardan başkası inkar etmez.
100 Ne zaman [Allah'a] soz verdilerse bazıları sozlerini (ciğneyip) bir kenara atmadı mı? Gercek şu ki, aslında onların coğu inanmıyor.
Bakara Suresi Tefsiri
Ayetler, Dualar, Hadisler0 Mesaj
●55 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Ayetler, Dualar, Hadisler
- Bakara Suresi Tefsiri
-
13-09-2019, 13:46:08