RisÂle-i Nur´u okuma ve anlama teknikleri


Kim bilir kac yıldır RisÂle-i Nur okuyorsunuz. Belki ceyrek asır oldu bu iman hakîkatleri hazinesiyle tanışalı, belki de yarım asır. Belki birkac yıldır muhatapsınız ona, belki de bir omur vakfettiniz. Bugune değin bıkmadan, usanmadan okudunuz; bu nur ceşmesinden kana kana ictiniz. Kim bilir kac gece sabahlara kadar okuyup, beyninizi catlatırcasına duşundunuz, anlamaya calıştınız. Nice derslere katıldınız, nice programlar yaptınız. Hep daha cok okumak, daha cok istifade etmek, daha cok anlamak icin cırpındınız.

Yıllarınızı bu uğurda harcadığınız icin nice yeni tanıyan kimsenin, okuyup anlamaya yonelik sorularıyla karşılaştınız. Belki kac kez, „Anlayamıyorum, bunların sadeleştirilmişi yok mu?“ şikÂyetlerine şahit oldunuz. Belki de ilk okuduğunuz yıllarda siz de benzer sıkıntıları yaşadınız, siz de dilinin ağır olduğundan yakındınız. Ama size, „Bunlar orijinal hÂliyle okunur, sadeleştirilemez“ gerceği anlatıldı hep. Bir bir gerekceleri de sıralandı, haklı olarak. Ve siz ikna oldunuz, nicelerini de ikna ettiniz.Belki de RisÂle-i Nur’u henuz tanıdınız. Yeni okuyorsunuz. Kim bilir bugune kadar okul kitaplarının dışında herhangi bir eserle aranız iyi olmadı. Ama, dunya ve ahiret hayatını ışıklandıracak, ufkunuzu aydınlatacak, sizi iman ve İslÂm’ın sonsuz guzellikleriyle mutlu edecek iman derslerinin ne kadar luzumlu olduğunu gec de olsa anladınız. Colde suya hasret kalan, bir kimsenin ozlemiyle sarıldınız. Gecen yılların acısını cıkarmak, hic değilse bundan sonraki zamanınızı değerlendirerek doyasıya okumak ve anlamak istiyorsunuz.

Ve soruyorsunuz: „Hangisinden başlasam? Gunde kac sayfa okusam? Tam istifade edebilmek icin nasıl bir metod izlesem? Acaba hakkıyla anlayabilmek icin hangi yollardan gecsem?“Haklısınız. Gecen yıllar gecmiştir. Hic değilse bugunu ve—varsa omrunuz—geleceği kurtarmalısınız. Ecel ne zaman gelecek, bize verilen sure ne kadardır, bilmiyoruz. Omrumuzu ebedîleştirecek iman ve İslÂm hakîkatlerini hic değilse bundan sonra iyi okumak, iyi anlamak ve hayatınıza rehber yapmak istiyorsunuz.

Ya da gozunuzu actığınız ortam hep nurların okunup yaşandığı bir evdi. Kucukken kulağınıza hep buram buram iman kokan vecizeler soylendi. Hatta siz bunları ezberlediniz. Daha alfabeyi oğrenmeden imanî cumleler ezberleyip, buyuklerinizin takdir dolu bakışları uzerinizdeyken okudunuz. Alkışlandınız, odullendirildiniz. Minik ayaklarınız oyun sahalarından once dersanenin yolunu oğrendi. Okunanlardan birşey anlasanız da, anlamasanız da, „Baba beni de gotur“ diye yalvardınız her akşam. Herkes sizi sevdi, gorenler başınızı okşadı. LÂf olsun diye gitmediniz. Kucuk hizmetler de yaptınız. Cay tabağı ve şeker dağıttınız. Gelenlere kapıyı actınız.

Ama sanki asırlar gecmiş gibi şimdi. Zamanla o nuranî iklimden koptunuz. Yazık ki, „Biliyorum“ havasına kapıldığınız icin sonraki gelişmelerden hep mahrum kaldınız. Evinizde kırmızı kaplı kitaplar hep baş koşeyi susledi. Ama bir turlu icine girip, ucsuz bucaksız iman ve ilim hazinesinden yararlanamadınız. Ama bir gun icinizdeki kullenen korlar alevlendi. Bir nesim-i nevbahar esti, kulleri savurdu ve icinizdeki okuyup oğrenme ateşi tekrar tutuştu. „Hic değilse bundan sonra“ diye duşundunuz. Oyle ya, zararın neresinden donulse kÂr değil mi? Hatayı anlayıp, duzeltmeye calışmak en buyuk erdem değil mi?İyi ama, altıbin sayfalık bir ilim hazinesi olan RisÂle-i Nur, kuşatılamaz bir bahr-i umman gibi karşınızda duruyor. Belki icine girmeye cesaret edemiyorsunuz. Nasıl başlasam, hangi yolu izlesem, ne kadar zamanımı ayırsam diye tereddutler kemiriyor beyninizi. Evet, ister Nurları yeni tanıyın, ister omrunuzu vakfedin, RisÂle-i Nur’u okumak ve anlamak onemli bir hedefiniz. Madem beşiktan mezara kadar ilim oğrenmekle gorevliyiz, elbette ebedî menzilimize gidinceye kadar okuyup anlamanın kara sevdalısı olacaksınız.

İşte her hÂlukÂrda, „RisÂle-i Nur’u okuma ve anlama teknikleri“ konusuna ihtiyacımız var. Her zaman bir hedef, bir ideal, bir yontem peşinde olmalıyız.Cunku, hedefsiz ve yontemsiz bir şekilde ne kadar zaman ayırsanız, ne kadar caba sarf etseniz, bir yerde sonucsuz kalmaya mahkûmsunuz. Nurları okumayı ve anlamayı başarmak, sistemli bir plÂn cercevesinde, surekli ve şevkli calışmaya bağlı. Yarın „RisÂle-i Nur’u okumak ve anlamaktan“ neyi kast ettiğimizi işleyelim.

Cemil Tokpınar
__________________