Mirac'ta Peygamber Efendimiz Daire-i Vucuba Girdi mi?


Bu gece, peygamberimizin butun insanligi temsilen Cenab-i Hakkın yuksek huzurana kabulu anlamina gelen Mirac Gecesi. Allah'ın huzuruna cıkan peygamber efendimizin yukselişine şahit oldu butun mevcudat. Peki biz bu mubarek buluşmayı nasıl anlamalıyız?

Risale-i Nur eserlerinden olan Sozler kitabının Otuz Birinci Sozun İkinci Esas olan Şu İfadelerle başlayalım:

"Resul-i Ekrem Aleyhissalatu Vesselam, burak-ı tevfik-i İlahiye biner, berk gibi butun daire-i mumkinatı kat’ edip, acaib-i mulk ve melekutu gorup, daire-i vucub noktasına cıkıp, sohbete muşerref olup, ruyet-i cemal-i İlahiye mazhar olarak, fermanı alıp vazifesine donebilir ve donmuş ve oyledir."

"Daire-i vucub" Allah’ın zat-ı akdesini ifade eden ozel bir terimdir. Daire-i Vucubu gormekle o daireye girmek cok farklı şeylerdir. Gormek dinen ve aklen caiz iken girmek dinen ve aklen muhaldir. Yani Peygamber Efendimiz (asv)'in miracta daire-i vucuba girmesi aklen de dinen de imkansızdır bunu iddia eden kufre girer.

Beşeri bir varlığın uluhiyet kazanması asla mumkun ve caiz değildir, bu Peygamber Efendimiz (asv) de olsa boyledir. Tarihte bu tarz tevil ve tabirlerle cok makam sahibi insanlara uluhiyet verilmiş ve dinden cıkılmıştır. Hululiye mezhebi gibi. İnsan ne kadar manevi terakki emiş olsa da asla ve kata uluhiyet vasfına erişemez ve uluhiyet dairesine gecemez. Butun semavi dinlerin birinci derdi bu tarz kufur ve şirkleri imha etmektir.

Temsilde hata olmasın, guneş nasıl dunya sınırlarına girmeden yani dunya mekanından munezzeh ve mukaddes olarak bize doğup tezahur ediyor ise, aynı şekilde Allah’ta zaman ve mekan sınırlarına girmeden, yani zaman ve mekandan munezzeh ve mukaddes olarak bize doğup tezahur edebilir. İşte kabe kavseyn ve cennetteki ru’yet bu kabilden bir ru’yettir.

Kabe kavseyn: Kelime olarak, iki yay uzaklığı anlamındadır. Bu bir tabirdir. Yoksa, Allah ile kul arasında mekanı akla getiren bir uzunluk birimi değildir. Ama, şunu diyebiliriz: Hazreti Peygamber (asv), butun imkan alemini geride bırakıp, mahiyetini idrak edemediğimiz ve edemeyeceğimiz bir makama varıp, Allah’ın zatını, maddi cesedi ve dunya gozu ile gormuştur. Ustad Hazretleri, bu makamı, yani kabe kavseyni, "imkan ve vucub ortası" diye tarif ediyor. Yani, mahlukatın bitip tukendiği ve Allah’ın zat-ı akdesinin tezahur ettiği bir makam demektir.

Şunu da iyi bilmek gerekir ki, bazı kavramlar ve isimler, hicbir zaman tam ve ihata ile bilinemeyecek ve anlaşılamayacak şeylerin ustunde bir sembol ve bir alemdir. "Kabe kavseyn" kavramı da, anlaşılması zor olan "imkan ve vucup ortası" diye işaret edilen makam uzerinde bir semboldur, bir alemdir. Bu yuzden kabe kavseyni bir mekan olarak değil de bir makam olarak ele almak daha isabetli ve sağlıklı olur. Mekan kavramı ister istemez Allah’a bir mekan hayal ettiriyor ki bu İslam inancı acısından cok riskli bir durum olur. Bu yuzden kabe kavseyni Hazreti Peygamber Efendimiz (asv)'in mahiyetini bilmediğimiz bir şekilde Allah’ı zatı ile gorduğu bir makamdır, diye anlamak en salim yol olur.

KAYNAK

__________________