2294 - Sa'd İbnu Ebî Vakkas (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "İki erkek kardeş vardı. Bunlardan biri obur kardeşinden kırk gun kadar once vefat etti. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)ın yanında bunlardan birincinin faziletleri zikredildi. Bunun uzerine Efendimiz (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m):

"Diğeri musluman değil miydi?" diye sordu.

"Evet, muslumandı ve fena da değildi!" dediler. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m:

"Oldukten sonra, namazının ona ne kazandırdığını biliyor musunuz? Namazın misali, sizden birinin kapısının onunde akan ve her gun icine beş kere girip yıkandığı suyu bol ve tatlı bir nehir gibidir. Bu (nehrin) onun uzerinde kir bıraktığını goremezsiniz. Oyleyse, siz ona namazının neler ulaştırdığını bilemezsiniz."

Muvatta, Kasru's-SalÂt 91, (1,174).

2295 - Ebu UmĂ‚me (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) ile beraber mescidde idik. O esnada bir adam geldi ve:

"Ey Allah'ın Resulu, ben bir hadd işledim, bana cezasını ver!" dedi, Resulullah adama cevap vermedi. Adam talebini tekrar etti. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m yine sukut buyurdu. Derken (namaz vakti girdi ve) namaz kılındı. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) namazdan cıkınca adam yine peşine duştu, ben de adamı takip ettim. Ona ne cevap vereceğini işitmek istiyordum. Efendimiz adama:

"Evinden cıkınca abdest almış, abdestini de guzel yapmış mıydın?" buyurdu. O:

"Evet ey Allah'ın Resulu!" dedi. Efendimiz:

"Sonra da bizimle namaz kıldın mı?" diye sordu. Adam:

"Evet ey Allah'ın Resulu!" deyince, Efendimiz:

"Oyleyse Allah TeĂ‚lĂ‚ hazretleri haddini -veya gunahını demişti- affetti" buyurdu."

BuhĂ‚rî, Hudud 27, Muslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765); Ebu Davud, Hudud 9, (4381).

2296 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ın yanında idim. Bir adam huzuruna gelerek:

"Ey Allah'ın Resulu, dedi, ben bir hadd (sucu) işledim, cezasını tatbik et!"

Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) adama (birşey) sormadı. Derken namaz vakti girdi. Resulullah'la birlikte o da namaz kıldı. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m namazını tamamlayınca, adam yanına geldi ve:

"Ey Allah'ın Resulu! dedi, ben hadd (ceşidine giren bir suc) işledim. Bana Allah'ın Kitabını tatbik et!"

Efendimiz:

"Sen bizimle birlikte namazını eda etmedin mi?" diye sordu. Adam:

"Evet!" dedi. Efendimiz:

"Oyleyse git. Zîra Allah, senin gunahını affetti" veya -hadd'ini affetti" dedi."

BuhĂ‚rî, Hudud 17; Muslim, Tevbe 44, 45, (2764, 2765), Hudud 24, (1696).

2297 - Âsım İbnu Sufyan es-Sakafi (radıyallĂ‚hu anh)'nin anlattığına gore, bunlar SelĂ‚sil gazvesine gitmişler. Fakat fiilen gazveye iştirak edememişlerdi. Bunun uzerine kendilerini Allah yoluna verdiler. Sonra Hz. MuĂ‚viye (radıyallĂ‚hu anh)'nin yanına donduler. Hz. MuĂ‚viye'nin yanında Ebu Eyyub el-EnsĂ‚rî ve Ukbe İbnu Âmir vardı. Âsım:

"Ey Ebu Eyyub! dedi. Bu sene gazveyi kacırdık. Bize, (bunun telafisi icin bir care) haber verildi. Buna gore, kim dort mescitte namaz kılarsa, gunahları affedilirmiş."

Ebu Eyyub:

"Ey kardeşimin oğlu! dedi. Ben sana bundan daha kolayını haber vereyim. Ben Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ın şu sozunu işittim: "kim emredildiği şekilde (mukemmel olarak) abdestini alır, emredildiği şekilde namazını kılarsa, onceden yapmış olduğu (kusurlu) ameli sebebiyle affolunur. " Ey Ukbe! (Resulullah'ın tebşiri) boyleydi değil mi?"

Ukbe: "Evet!" dedi."

NesĂ‚î, TahĂ‚ret 108, (1, 90-91).

2298 - Ukbe İbnu Amir (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ın şoyle soylediğini işittim: "Rabbin, koyun guden bir cobanın, bir dağın zirvesine cıkıp namaz icin ezan okuyup sonra da namaz kılmasından hoşlanır ve AIIah TeĂ‚lĂ‚ hazretleri şoyle der:

"Benim şu kuluma bakın! Ezan okuyor, namaz kılıyor, yani benden korkuyor. Kasem olsun, kulumu affettim ve onu cennetime dahil ettim."

Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 272, (1203); NesĂ‚î, EzĂ‚n 26, (2, 20).

2299 - İmam MĂ‚lik (radıyallĂ‚hu anh)'e ulaştığına gore, Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) şoyle buyurmuştur: "İstikamet uzere olun. (Bunun sevabını) siz sayamazsınız. Şunu bilin ki, en hayırlı ameliniz namazdır. (ZĂ‚hirî ue bĂ‚tînî temizliği koruyarak) abdestli olmaya ancak mu'min riayet eder."

Muvatta, TahĂ‚ret 36, (1, 34); İbnu MĂ‚ce, TahĂ‚ret 4, (277).

2300 - Hz. Huzeyfe (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ı herhangi bir şey uzecek olursa namaz kılardı."

Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 312, (1319); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 46, (1, 289). 2301 - Abdullah İbnu SelmĂ‚n, Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam)'ın ashabından birisinden naklediyor: "Hayberin fethedildiğii gun bir adam Hz. Peygamber'e gelerek:

"Ey Allah'ın Resulu, bugun ben oyle bir kĂ‚r ettim ki boyle bir kĂ‚rı şu vadi ahalisinden hicbiri yapmamıştır" dedi. Efendimiz:

"Bak hele! Neler de kazandın?" diye sordu. Adam:

"Ben alıp satmaya ara vermeden devam ettim. Oyle ki ucyuz okiyye kĂ‚r ettim dedi. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m efendimiz:

"Sana kĂ‚rların en hayırlısını haber vereyim mi?" diye sordu. Adam:

"O nedir, ey Allah'ın Resulu?" dedi. Efendimiz acıkladı:

"(Farz) namazdan sonra, kılacağın iki rekattir."

Ebu DÂvud, CihÂd 180, (2785).

2302 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Bana kadın ve guzel koku sevdirildi, gozumun nuru namazda kılındı."

NesĂ‚î, İşretu'n-NisĂ‚ 1, (7, 61).

2303 - Rebî'a İbnu Ka'b el-Eslemî anlatıyor: "Ben Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m) ile beraber gecelemiştim, kendisine abdest suyunu ve başkaca ihtiyaclarını getirdim. Bana:

"Dile benden (ne dilersen)!" buyurdu. Ben:

"Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!" dedim. Bana:

"Veya bundan başka birşey?" dedi. Ben:

"Hayır, sadece bunu istiyorum!" dedim.

"Oyleyse kendin icin cok secde ederek bana yardımcı ol!" buyurdu."

Muslim, SalÂt 226, (489); Ebu DÂvud, SalÂt 312, (1320).

2304 - Ma'dan İbnu Ebî Talha el-Ya'merî (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ın azadlısı SevbĂ‚n (radıyallĂ‚hu anh)'a rastladım. Kendisine:

"Bana bir amel soyle de onu yapayım. Allah da onun sayesinde beni cennetine koysun" dedim. -Veya şoyle demişti: "Dedim ki: "..Allah nezdinde en hayırlı ameli bana bildir."- SevbĂ‚n sukut etti. Sonra ben tekrar aynı şeyi sordum. O yine sukut etti. Ben ucuncu sefer sordum. Sonunda dedi ki:

"Aynı şeyleri ben de Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)a sormuştum. Bana şu cevabı vermişti:

Cokca secde yapman gerekir. Zîra sen secde ettikce, her secden sebebiyle Allah dereceni artırır, onun sebebiyle gunahını doker." Ma'dan der ki: "Sonra Ebu'd-DerdĂ‚'ya geldim. Aynı şeyi ona da sordum. O da SevbĂ‚n'ın bana soylediğinin aynısını soyledi."

Muslim, SalĂ‚t 225, 226, (488, 489). NesĂ‚î, Tatbik 81; Tirmizî, SalĂ‚t 169, (388); İbnu MĂ‚ce, İkĂ‚met 201, (1422-1424).

NAMAZIN EDA VE KAZASININ VUCÛBU HAKKINDA

2305 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Bir adam, Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'a: "Allah, kullarına kac vakit namazı farz kıldı?" diye sordu. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m:

"AIIah, kullarIna beş vakit namazı farz kıldı" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu:

"Bunlardan once veya sonra başka bir şey var mı?"

"AIIah kullarına beş vakti -farz kıldı. " Bu cevap uzerine adam, bunlar uzerine hicbir ilavede bulunmayacağına, onlardan herhangi bir eksiltme de yapmayacağına dair yemin etti. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m):

"Bu adam sozunde durursa mutlaka cennete girecektir!" buyurdu."

Muslim, İman,10, (12); Tirmizî, ZekĂ‚t 2, (619); NesĂ‚i, SalĂ‚t 4, (1, 228, 229) Bu metin NesĂ‚î'dekidir.

Bu rivayeti, Muslim ve Tirmizî, KitĂ‚bu'I-İman'da mezkur, uzun bir hadis zımnında tahric ederler.

2306 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'a Mi'rĂ‚c'a cıktığı gece elli vakit namaz farz kılındı. Sonra bu azaltılarak beşe indirildi. Sonra da şoyle hitap edildi:

"Ey Muhammed! Artık, nezdimde (hukum kesinleşmiştir), bu soz değiştirilmez. Bu beş vakit, (Rabbinin bir luftu olarak on misliyle kabul edilerek) senin icin elli vakit sayılacaktır."

BuhĂ‚rî, Bed'ul-Halk 6, Enbiya 22, 43, MenĂ‚kıbu'l-EnsĂ‚r 42; Muslim, İman 259, (162); Tirmizî, SalĂ‚t 159, (213); NesĂ‚î, SalĂ‚t 1, (1, 217-223).

2307 - İbnu AbbĂ‚s (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: "Allah, namazı peygamberinizin diliyle hazerde dort, seferde iki, korku halinde de dort rek'at olarak farz kılmıştır."

Muslim, SalĂ‚t 5, (687); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 287, (1247); NesĂ‚î, Taksir 1, (3,118,119).

2308 - Hz. Aişe (radıyallĂ‚hu anhĂ‚) anlatıyor: "Allah namazı (ilk defa farz ettiği zaman iki rek'at olarak farz etmişti. Sonra onu hazer icin (dorde) tamamladı. Yolcu namazı ilk farz edildiği şekilde sabit tutuldu."

BuhĂ‚rî, SalĂ‚t 1, Taksîru's-SalĂ‚t 5, MenĂ‚kıbu'l-EnsĂ‚r 47; Muslim, SalĂ‚tu'-MusĂ‚farî.n 2, (685); Muvatta, Kasru's-SalĂ‚t 8, (1,146; Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 270, (1198); NesĂ‚î, SalĂ‚t 3, (1, 225).

2309 - Hz. Omer (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Kurban bayramında kılınan namaz iki rek'attir, Fıtır (Ramazan) bayramında kılınan namaz iki rek'attir, sefer namazı iki rek'attir, cum'a namazı da iki rek'attir. Bunlar Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m)'ın lisanı uzere, tamamdır, kısaltma yoktur."

NesĂ‚î, Cum'a 37, (3,111), Taksir 1, (3,118), İdeyn 11, (3,183).

2310 - Abdullah İbnu FudĂ‚le, babası (FudĂ‚le'den) naklen anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'ın bana oğrettikleri arasında: "Beş vakit namaza devam edin!" emri de vardı. Ben: "Bu beş vakit, benim meşguliyetlerimin bulunduğu anlardır. Bana (bunların yerine gececek) cami (kapsamlı) bir şey emret, oyle ki onu yaptım mı, benden beş vakit namaz borcunun yerine gecsin!" dedim. Bunun uzerine: "Oyleyse Asreyn'e devam et!" buyurdu. Bu kelime bizim dilimizde yoktu. Bu sebeple: "Asreyn nedir?" diye sordum. "Guneş doğmazdan onceki namazla guneş batmazdan onceki namaz" buyurdu."

Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 9, (428). 2311 - Sebretu' bnu Ma'bed (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Yedi yaşına geldi mi cocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dovun."

Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 26, (494); Tirmizî, SalĂ‚t 299, (407).

Tirmizî'nin rivayetinde "Cocuğa namazı yedi yaşında oğretin, kılmadığı takdirde on yaşında dovun" şeklindedir.

2312 - Amr İbnu'l-Âs (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Cocuklarınıza, onlar yedi yaşında iken namazı emredin. On yaşında olunca namaz(daki ihmalleri) sebebiyle onları dovun, yataklarını da ayırın."

Ebu DÂvud, Salat 25, (495, 496).

2313 - Onun bir diğer rivayetinde şoyle denir: "Resulullah'a bundan (namazın cocuğa ne zaman emredileceğinden) sorulmuştu:

"Cocuk sağını solundan ayırmasını bildi mi ona namazı emredin" buyurdu."

Ebu Davud, SalÂt 26, (497).

2314 - İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) beni Uhud savaşı sırasında teftiş etti. O zaman ondort yaşında idim, savaşa katılmama izin vermedi. Hendek savaşı sırasında da beni gordu, o zaman ben onbeş yaşında idim, bu sefer bana (cihad) izni verdi."

NĂ‚fi' der ki: "Ben Omer İbnu Abdilaziz'e uğradım, o zaman halife idi. Kendisine bu vak'ayı anlattım. Bana:

"Bu (onbeş yaş) cocukla buyuğu ayıran hududdur" buyurdu. Valilerine yazarak, onbeş yaşına basanları mukellef addetmelerini, daha kucukleri Ă‚ile efradından saymalarını emretti."

BuhĂ‚rî, ŞehĂ‚dĂ‚t 18, Megazî 29, Muslim, İmĂ‚ret 91, (1868); Tirmizî, CihĂ‚d 31, (1711); Ebu DĂ‚vud, Hudud 17, (4406, 4407); NesĂ‚î, TalĂ‚k 20, (6,155).

2315 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Kim bir namaz unutacak olursa hatırlayınca derhal kılsın. Unutulan namazın bundan başka kefareti yoktur."

BuhĂ‚rî, Mevakîtu's-SalĂ‚t 37; Muslim, MesĂ‚cid 314, (684); Tirmizî, SalĂ‚t 131, (178); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (442); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 52, 53, (2, 293, 294).

2316 - Buharî ve Muslim'in bir diğer rivayetinde şoyle denmiştir: "Sizden biriniz namaz sırasında yatmış idiyse veya namaza karşı gaflet etmiş (ve unutmuş) ise, hatırlar hatırlamaz onu kılsın. Zîra Allah TeĂ‚lĂ‚ Hazretleri şoyle buyurmuştur: "Beni anmak icin namaz kıl!" (TĂ‚-hĂ‚ 14).

BuhĂ‚rî, Mevakîtu's-SalĂ‚t 37; Muslim, MesĂ‚cid 314, (684); Tirmizî, SalĂ‚t 131, (178); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (442); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 52, 53, (2, 293, 294).

2317 - Ebu KatĂ‚de (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah'la beraber bir gece boyu yuruduk. Cemaatten bazıları:

"Ey Allah'ın Resulu! Bize mola verseniz!" diye talepte bulundular. Efendimiz:

"Namaz vaktine uyuya kalmanızdan korkuyorum" buyurdu. Bunun uzerine Hz. BilĂ‚l: "Ben sizi uyandırırım!" dedi. Boylece Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam) mola verdi ve herkes yattı. Nobette kalan BilĂ‚l de sırtını devesine dayamıştı ki gozleri kapanıverdi, o da uyuyakaldı.

Guneşin doğmasıyla Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) uyandı ve:

"Ey BiIÂI! Sozun ne oldu?" diye seslendi ve Hz. BilÂl: "Uzerime boyle bir uyku hic cokmedi" diyerek cevap verdi. AleyhissalÂtu vesselÂm:

"AIIah TeĂ‚lĂ‚ Hazretleri, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, dilediği zaman geri gonderir. Ey BiIĂ‚I! Halka namaz icin ezan oku" buyurdu. Sonra abdest aldı ve guneş yukselip beyazlaşınca kalktı, kafileye cemaatle namaz kıldırdı."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 35, Tevhîd 31; Muslim, MesĂ‚cid 309-311; Muvatta, Vaktu's-SalĂ‚t 25; Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (435-441); Tirmizî, SalĂ‚t 130, (177), Tefsir, TĂ‚-hĂ‚ (3162); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 53, 54, 55, (1, 294-298), İmĂ‚met 47, (2,106).

2318 - Bu hadis Ebu DĂ‚vud'un bir rivayetinde şoyle gelmiştir: "Guneşin harareti onları uyandırınca kalktılar, bir muddet yuruduler, sonra tekrar konaklayıp abdest aldılar. Hz. BilĂ‚l (radıyallĂ‚hu anh) ezan okudu. Sabahın iki rekatlik (sunnet) namazını kıldılar, sonra da sabah namazını (kazaen) kıldılar. Namazdan sonra hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: "Namazımızda ihmalkĂ‚rlık ettik" diye yakınıyorlardı. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m):

"Uyurken (vĂ‚ki olan namaz kacması) ihmal sayılmaz, ihmal uyanıklıktadır. Sizden biri, herhangi bir namazda gaflete duşer kacırırsa, hatırlayınca onu hemen kılsın. Ertesi sabahın namazı da mutad vaktinde kılınır" buyurdu."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 35, Tevhîd 31; Muslim, MesĂ‚cid 309-311; Muvatta, Vaktu's-SalĂ‚t 25; Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (435-441); Tirmizî, SalĂ‚t 130, (177), Tefsir, TĂ‚-hĂ‚ (3162); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 53, 54, 55, (1, 294- 298), İmĂ‚met 47, (2,106).

2319 - Ebu DĂ‚vud'un bir diğer rivayetinde şoyle gelmiştir: "Namaz(ın kacmış olmasın)dan korkarak kalktık, Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m):

"Ağır olun, ağır olun, bunda bir taksiriniz yok!" buyurdu. Guneş yukselince de:

"Sizden kim sabahın iki rekat sunnetini (mutad olarak) kılıyor idiyse yine kılsın" dedi. Bu emir uzerine kılan da, kılmayan da kalkıp sunnetini kıldı. Sonra Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) namaz icin kĂ‚met emretti. KĂ‚met getirildi. Efendimiz kalktı ve bize namaz kıldırdı. Namaz bitince:

"Haberiniz olsun, AIIah'a hamdediyoruz ki, bizi namazımızdan, dunyevî işlerimizden herhangi biri alıkoymuş değildir. Ancak ruhlarımız AIlahu TeĂ‚lĂ‚'nın kabza-i tasarrufundadır, dilediği zaman onu salar. Sizden kim sabah namazına, sabahleyin mutad vaktinde kavuşursa, sabah namazıyla birlikte bir mislini de kaza etsin!" dedi."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 35, Tevhîd 31; Muslim, MesĂ‚cid 309-311; Muvatta, Vaktu's-SalĂ‚t 25; Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (435-441); Tirmizî, SalĂ‚t 130, (177), Tefsir, TĂ‚-hĂ‚ (3162); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 53, 54, 55, (1, 294-298), İmĂ‚met 47, (2,106).

2320 - Ebu DĂ‚vud, Tirmizî ve NesĂ‚î'nin bir diğer rivayetinde şoyle gelmiştir: "Şunu bilin ki, uykuda ihmal sozkonusu değildir. İhmal lyani taksir), diğer bir namazın vakti girinceye kadar namazını kılmayan icin mevzubahistir."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 35, Tevhîd 31; Muslim, MesĂ‚cid 309-311; Muvatta, Vaktu's-SalĂ‚t 25; Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (435-441); Tirmizî, SalĂ‚t 130, (177), Tefsir, TĂ‚-hĂ‚ (3162); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 53, 54, 55, (1, 294-298), İmĂ‚met 47, (2,106). 2321 - Muslim'in Ebu Hureyre'den kaydettiği bir diğer rivayette şoyle gelmiştir: "...Guneş doğuncaya kadar uyanmadı. Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m):

"Herkes bineğinin başından tutsun (ve burayı terketsin). Zîra burası bize şeytanın musallat olduğu bir yerdir!" dedi. Biz de emri yerine getirdik."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 35, Tevhîd 31; Muslim, MesĂ‚cid 309-311; Muvatta, Vaktu's-SalĂ‚t 25; Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (435-441); Tirmizî, SalĂ‚t 130, (177), Tefsir, TĂ‚-hĂ‚ (3162); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 53, 54, 55, (1, 294- 298), İmĂ‚met 47, (2,106).

2322 - Ebu DĂ‚vud'un Ebu Hureyre'den kaydettiği bir rivayette şoyle denmiştir: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam):

"Size gaflet gelen bu yeri değiştirin!" buyurdu.

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 35, Tevhîd 31; Muslim, MesĂ‚cid 309-311; Muvatta, Vaktu's-SalĂ‚t 25; Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 11, (435 - 441); Tirmizî, SalĂ‚t 130, (177), Tefsir, TĂ‚-hĂ‚ (3162); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 53, 54, 55, (1, 294-298), İmĂ‚met 47, (2,106).

2323 - İbnu AbbĂ‚s (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) gecenin evvelinde yurudu, sonuna doğru uyku molası verdi. Ancak guneş doğuncaya -veya bir kısmı ufuktan cıkıncaya- kadar uyanamadı. (Uyanınca) namazı hemen kılmadı. Guneş yukselince namazı kıldı. İşte bu orta namazdır (SalĂ‚tu'l-VustĂ‚)."

NesĂ‚î, MevĂ‚kît 55, (1, 299).

2324 - İmam MĂ‚lik, Zeyd İbnu Eslem'den naklen anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdu ki: "Muhakkak ki, Allah, ruhlarımızı kabzetmektedir. Dilerse onu, bize bundan başka bir vakitte iade eder."

Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) boyle soyledikten sonra Hz. Ebu Bekri's-Sıddîk (radıyallĂ‚hu anh)'a yonelerek:

"Şeytan (bu gece) namaz kılmakta iken BilĂ‚l'e geldi ve onu yatırdı. Uyuması icin bir cocuk nasıl sallanarak avutulursa oylece onu da sallayarak uyuttu" dedi. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) sonra BilĂ‚l'i cağırdı. Gelince BilĂ‚l, Resulullah'a onun Hz. Ebu Bekr'e anlattığının tıpkısını haber verdi. Hz. Ebu Bekr bu işittikleri karşısında: "Şehadet ederim ki, sen Allah'ın Resulusun!" demekten kendini alamadı."

Muvatta, vukutu's-SalÂt 26, ( 1.14-15).

2325 - Hz. CĂ‚bir (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Hz. Omer, Hendek savaşı sırasında bir keresinde guneş battıktan sonra geldi ve Kureyş kafirlerine kufretmeye başladı ve bu meyanda: "Ey Allah'ın Resulu dedi, guneş batmak uzereyken ikindi namazını (guc bela) kılabildim." Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m):

"VallĂ‚hi ikindiyi ben kılamadım!" dedi. Beraberce kalkıp Butha'ya gittik. Orada Efendimiz abdest aldı, biz de abdest aldık. Guneş battıktan sonra ikindiyi kıldı, sonra da akşamı kıldı."

Buharî, MevĂ‚kît 36, 38, EzĂ‚n 26, SalĂ‚tu'l-Havf 4, MegĂ‚zî 29; Muslim, MesĂ‚cid 209, (631); Tirmizî, SalĂ‚t 132, (180); NesĂ‚î, Sehv 105, (3, 84, 85).

2326 - İbnu Mes'ud (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Muşrikler Hendek gunu Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ı fazlaca meşgul ederek dort vakit namazı kazaya bıraktırdılar, geceden Allah'ın dilediği bir muddet gecinceye kadar onları kılamadı. Sonra BilĂ‚l (radıyallĂ‚hu anh)'e emretti, o da ezan okudu. Sonra kĂ‚met getirdi. Resulullah oğleyi (kazĂ‚en) kıldı. (BilĂ‚l tekrar) ikĂ‚met getirdi, Resulullah ikindiyi kıldı. Sonra (BilĂ‚l tekrar) ikĂ‚met getirdi. Resulullah akşamı kıldı. Sonra (BilĂ‚l yatsı icin) kĂ‚met getirdi ve Resulullah yatsıyı kıldı."

Tirmizi, SalĂ‚t 132, (179); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 55, (1, 297, 298).

2327 - NĂ‚fi' anlatıyor: "Abdullah İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚)'e baygınlık gelmiş ve aklı gitmişti. (Bu esnada kılamadığı) namazı kaza etmedi."

Muvatta, Vukût 24, (1,13).

İmam MĂ‚lik der ki: "Doğruyu Allah bilir ya, bana gore bu şundan ileri gelir: "Vakit cıkmıştır. Ama vakit icinde ayılan, o vaktin namazını kılar.."

2328 - Yine NĂ‚fi' anlatıyor: "İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) dedi ki: "Kim bir namazı unutur ve bunu imamın arkasında namaz kılarken hatırlarsa, imam selamı verince unutmuş olduğu namazı hemen kılsın, sonra da obur namazı (kıldığını yeniden) kılsın."

Muvatta, Kasru's-SalÂt 77, (1,168).

2329 - Hz. CĂ‚bir (radıyallĂ‚hu anh)'in anlattığına gore, Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'in şoyle soylediğini işitmiştir "Kişiyle şirk arasında namazın terki vardır."

Muslim, İman 134, (82); Ebu DĂ‚vud, Sunnet 15, (4678); Tirmizî, İman 9, (2622). Metin Muslim'in metnidir.

Tirmizinin metni şoyledir: "Kufurle îman arasında namazın terki vardır."

2330 - Tirmizî ve Ebu DĂ‚vud'un bir diğer rivayetinde: "Kulla kufur arasında namazın terki vardır."

Tirmizî, İman 9, (2622); Ebu DĂ‚vud, Sunnet 15, (4678); İbnu MĂ‚ce, SalĂ‚t 77, (1078). 2331 - Hz. Bureyde (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Benimle onlar (munafıklar) arasındaki ahid (antlaşma) namazdır. Kim onu terkederse kufre duşer."

Tirmizî, İman 9, (2623); NesĂ‚î, SalĂ‚t 8, (1, 231, 232); İbnu MĂ‚ce, SalĂ‚t 77, (1079).

2332 - Abdullah İbnu Şakik merhum anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ın AshĂ‚b'ı ameller icerisinde sadece namazın terkinde kufur gorurledi."

Tirmizî, İman 9, (2624).

2333 - İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "İkindi namazını kacıran bir insanın (uğradığı zarar yonunden durumu), malını ve ehlini kaybeden kimsenin durumu gibidir."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 14; Muslim, MesĂ‚cid 200, (626); Muvatta, Vukutu's-SalĂ‚t 21, (1,11,12); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 5, (414, 415); Tirmizî, SalĂ‚t 128, (175); NesĂ‚î, SalĂ‚t 17, (1, 238).

2334 - Ebu'l-Melih (rahimehumullah) anlatıyor: "Biz bulutlu bir gunde Bureyde (radıyallĂ‚hu anh) ile bir gazvede beraberdik. Dedi ki: "İkindi namazını erken kılın, zîra Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam): "Kim ikindi namazını terkederse ameli boşa gider" buyurdu."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kit 15, 34; NesĂ‚î, SalĂ‚t 15, (1, 236).

NAMAZ VAKİTLERİ

2335 - Hz. Ebu Musa (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m)'a bir zat gelerek namaz vakitlerini sordu. Efendimiz ona hicbir cevap vermedi."

(Sabah vaktinde) şafak sokunce, henuz kimse kimseyi tanıyamayacak kadar ortalık karanlık iken BilĂ‚l'e emretti, sabah ezanını okudu.

Sonra, guneş tam tepe noktasından batıya donme (zeval) anında yine BilĂ‚l'e emretti, oğle ezanını okudu. Bu vakit icin, -oburlerinden daha iyi bilen- birisi: "Bu, gun ortası (nısfu'n-Nehar)" demişti. Sonra, guneş henuz yuksekte olduğu zaman emretti, BilĂ‚l akşam narnazı icin ezan okudu. Sonra ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca yatsı icin emretti, BilĂ‚! yatsı ezanını okudu. Sonra ertesi gun, sabah namazını tehir etti. O kadar geciktirdi ki, kişinin, "sabah vakti cıktı veya cıkmak uzere" demesi Ă‚nında namazı tamamladı. Sonra oğleyi tehir etti, oyle ki, oğle namazını dun ikindiyi kıldığımız Ă‚na yakın bir vakitte kıldı. Sonra ikindiyi tehir etti. Bir kimsenin, "Guneş (ikindi) kızıllığına burundu" diyebileceği bir vakitte namazdan cıktı. Sonra akşamı, nerdeyse ufuktan aydınlığın (şafak) kaybolduğu Ă‚na kadar tehir etti."

2336 - Bir rivayette de şoyle gelmiştir: Akşamı, ikinci gunde, ufuktaki aydınlığın kaybolmasından once kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ilk ucte birine kadar tehir etti. Sonra sabah oldu ve soru sahibini cağırdı: "İşte namazın vakti bu iki hudud arasındadır" buyurdu.

Muslim, MesĂ‚cid 178, (614); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 2, (395); NesĂ‚î, MuvĂ‚kît 15, (1, 260, 261). Metin Muslim'e aittir.

2337 - Ebu DĂ‚vud'un bir rivayetinde şoyle denmiştir: "Sabah namazını kişi arkadaşının yuzunu tanıyamayacak -veya kişi yanındakini tanımayacak- kadar (ortalığın karanlık olduğu) bir anda kıldı. Sonra ikindiyi oylesine tehir etti ki, namazdan cıktığı zaman guneş sararmıştı..."

Rivayetin sonunda Ebu DĂ‚vud der ki: Bu hadisi rivayet edenlerden bazısı şoyle dedi: "sonra yatsıyı gece yarısına kadar tehir ederek kıldı."

Ebu DÂvud, SalÂt 2, (396).

2338 - Hz. Bureyde (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Bir adam Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'a namazların vaktinden sormuştu. Ona:

"Şu (onumuzdeki) iki gunde namazları bizimle kıl!"buyurdu. (O gun) guneş tam tepe noktasından (batıyor) kayınca ezan icin BilĂ‚l'e emretti. O da oğle ezanını okudu. Sonra oğle icin kĂ‚met okumasını emretti. Sonra guneş yuksekte, beyaz parlak iken emretti ve ikindi icin kĂ‚met okudu. Sonra guneş batınca emretti, akşam icin kĂ‚met okudu. Sonra ufuktaki aydınlık kaybolunca emretti, yatsı icin kĂ‚met okudu. Sonra şafak sokunce

emretti sabah icin kĂ‚met okudu. İkinci gun olunca, BilĂ‚l'e ortalığın serinlemesini beklemeyi emretti. O da oğleyi, ortalık iyice serinleyinceye kadar geciktirdi. İkindiyi, guneş yuksekten, dunku vakitten biraz sonra kıldı. Akşamı ufuktaki beyazlık kaybolmazdan az once kıldı. Yatsıyı gecenin ucte biri gectikten sonra kıldı. Sabahı ortalık iyice ağarınca kıldı. Sonra:

"Namaz vakitlerinden soran kimse nerede?" diye sordu. Soru sahibi:

"Benim ey Allah'ın Resulu!" dedi.

"Namazlarınızın vakti dedi, gorduğunuz (iki vakit) arasındadır."

Muslim, MesĂ‚cid 176, 177, (613); Tirmizî, SalĂ‚t 115, (152); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 12, (1, 258).

2339 - İbnu AbbĂ‚s (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Cibril (aleyhisselĂ‚m) bana, Beytullah'ın yanında, iki kere imamlık yaptı. Bunlardan birincide oğleyi, golge ayakkabı bağı kadarken kıldı. Sonra, ikindiyi her şey golgesi kadarken kıldı. Sonra akşamı guneş battığı ve oruclunun orucunu actığı zaman kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolunca kıldı. Sonra sabahı şafak sokunce ve orucluya yemek haram olunca kıldı. İkinci sefer oğleyi, dunku ikindinin vaktinde herşeyin golgesi kendisi kadar olunca kıldı. Sonra ikindiyi, herşeyin golgesi kendisinin iki misli olunca kıldı. Sonra akşamı, onceki vaktinde kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ucte biri gidince kıldı. Sonra sabahı, yeryuzu ağarınca kıldı.

Sonra Cibrîl (aleyhisselam) bana yonelip:

"Ey Muhammedl Bunlar senden onceki peygamberlerin (aleyhimussalatu vesselĂ‚m) vaktidir. Namaz vakti de bu iki vakit arasında kalan zamandır!" dedi. "

Tirmizî, SalĂ‚t 1, (149); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 2, (393).

2340 - Nesaî'nin Hz. CĂ‚bir (radıyallĂ‚hu anh)'den yaptığı bir rivayette şoyle denmiştir: "Sonra O'na (Cibrîl), Fecr uzayıp sabah olunca daha yıldızlar parlak ve cıvıl cıvıl iken geldi. Dunku yaptığını aynen yaptı, sabah namazını kıldı. Sonra da: "Namaz vakti, işte gorduğunuz bu iki namaz arasıdır" dedi."

NesĂ‚i, MevĂ‚kît 10, (1, 256). 2341 - Bir diğer rivayette şoyle denmiştir: "...Oğleyi, guneş (tepeden batıya) meyledince kıldı. (Bu sırada) golge ayakkabı bağı kadardı. Sonra ikindiyi, golge ayakkabı bağının misli ve adam boyu olunca kıldı. Sonra akşamı, guneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, ufuktaki aydınlık kaybolunca kıldı. Sonra, sabahı, şafak sokunce kıldı. Sonra ertesi gunun oğlesini, golge, adam boyu olunca kıldı. Sonra ikindiyi, kişinin golgesi iki

misli olunca kıldı. Sonra akşamı, guneş batınca kıldı. Sonra yatsıyı, gecenin ucte birine veya yarısına doğru kıldı. Sonra sabahı kıldı ve ortalık ağardı."

NesĂ‚î, MevĂ‚kît I5, 7,10,17, (1, 251, 255, 261, 263).

2342 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam) buyurdular ki: "Bilesiniz, namazın bir ilk vakti bir de son vakti vardır. Oğle vaktinin evveli guneşin tepe noktasından batıya meyil (zeval Ă‚nıdır. Son vakti de ikindinin girdiği andır. İkindi vaktinin evveli, vaktinin girdiği andır. Vaktin sonu da guneşin sarardığı andır. Akşam vaktinin evveli, guneşin battığı andır. Vaktin sonu da ufuktaki aydınlığın (şafak) kaybolduğu andır. Yatsı vaktinin evveli, ufuğun kaybolduğu andır. Vaktin sonu da gecenin yarısıdır. Sabah vaktinin evveli fecrin (aydınlığı) doğmasıdır. Vaktin sonu da guneşin doğmasıdır."

Tirmizî, SalĂ‚t 114, (151); Muslim, MevĂ‚kît 6, (1, 249, 250).

2343 - Muvatta'da Abdullah İbnu RĂ‚fi' Mevla Ummu Seleme'den kaydedilen bir rivayette şoyle denmiştir: "Abdullah İbnu RĂ‚fi', Ebu Hureyre'ye namazların vaktini sormuştu. Ebu Hureyre kendisine şu acıklamayı yaptı: "Ben sana haber vereyim: Golgen kendi mislin kadarken oğleyi kıl. İkindiyi golgen iki mislin olunca kıl. Akşamı guneş batınca kıl. Yatsıyı seninle arana gecenin ucte biri girince kıl. Sabahı da alaca karanılıkta kıl."

Muvatta, Vukutu's-SalÂt 9, (1, 8). 6

2344 - İmam MĂ‚lik'in anlattığına gore, Hz. Omer valilerine şoyle yazdı: "Nazarımda işlerinizin en ehemmiyetlisi namazdır. Kim onu (farz, vacib, sunnet ve vaktine riayetle) korur ve (tam zamanında kılmaya) devam ederse dînini korumuş olur. Kim de onu(n zamanını tehir suretiyle) zayi ederse, onun dışındakileri daha cok zayi eder."

Hz. Omer yazısına şoyle devam etti: "Oğleyi golge bir ziralıktan birinizin golgesi misli oluncaya kadar kılınız. İkindiyi, guneş yuksekte, beyaz, parlak iken, hayvan binicisinin, guneş batmazdan once iki veya uc fersahlık yol alacağı muddet icerisinde; akşamı guneş batınca; yatsıyı ufuktaki aydınlık battımı gecenin ucte birine kadar kılınız. -Kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gozune uyku duşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gozune uyku duşmesin, kim (yatsıyı kılmadan) uyursa gozune uyku duşmesin- Sabahı da yıldızlar parlak ve cıvıldarken kılınız."

Muvatta, MevÂkit 6, (1, 6-7).

2345 - Muvatta'nın diğer bir rivayetinde şoyle gelmiştir: "Hz. Omer (radıyallĂ‚hu anh), Ebu Musa el-Eş'arî hazretlerine yazdığı bir mektupta aynı şeyi hatırlattı ve (ilaveten) şunu yazdı: "Onda -yani sabah namazında- mufassal surelerden iki uzun sure oku."

Muvatta, MevĂ‚kît 7, (1, 7).

2346 - Yine benzer bir diğer rivayette şu ifade mevcuttur: Hz. Omer, Ebu Musa (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚)'ya şoyle yazdı: ". . .Yatsıyı seninle (akşam namazıyla) arana gecenin ucte biri girince kıl. Geciktirirsen gecenin yarısına kadar olsun. Sakın gafillerden olma."

Muvatta, 8, (1, 7).

2347 - Abdullah İbnu Amr İbni'l-Âs (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Oğlenin (başlama) vakti, guneşin (tepe noktasından batıya) meylettiği zamandır. Kişinin golgesi kendi uzunluğunda olduğu muddetce oğle vakti devam eder, yani ikindi vakti girmedikce. İkindi vakti ise guneş sararmadıkca devam eder. Akşam vakti ufuktaki aydınlık (şafak) kaybolmadığı muddetce devam eder. Yatsı namazının vakti orta uzunluktaki gecenin yarısına kadardır. Sabah namazının vakti ise fecrin doğmasından (yani şafağın sokmesinden) başlar, guneş doğuncaya kadar devam eder. Guneş doğdu mu namazdan vazgec. Cunku o, şeytanın iki boynuzu arasından doğar."

Muslim, MesĂ‚cid,173, (612); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 2, (396); NesĂ‚î, Mevakît 15, (1, 260).

2348 - Ebu'l-MinhĂ‚l SeyyĂ‚r İbnu SelĂ‚me (rahimehullah) anlatıyor: "Ben ve babam birlikte Ebu Berze el-Eslemî (radıyallĂ‚hu anh)'nin yanına girdik. Babam ona: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) farz namazları nasıl kılardı?" diye sordu. Şu cevabı verdi:

"Efendimiz sizin "el-Evvel" dediğiniz oğle namazını guneş (tepe noktasından) batıya kayınca kılardı. Birimiz ikindiyi kılınca, Medîne'nin en uzak yerindeki evine donerdi de guneş hĂ‚lĂ‚ canlılığını korurdu.

Akşam namazı hakkında ne soylediğini unuttum. Sizin atame dediğiniz yatsıyı geciktirmeyi iyi bulurdu (mustehap addederdi). Yatsıdan once uyumayı, sonra da konuşmayı mekruh addederdi.

Kişi (yanında beraber oturduğu) arkadaşını tanıyınca sabah namazından ayrılırdı. Namazda altmış-yuz Ă‚yet miktarınca Kur'Ă‚n okurdu."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 11, 13, 39, EzĂ‚n 104; Muslim, MesĂ‚cid 237, (647); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 3, (398); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 2, (1, 246), 20, (1, 265).

2349 - Muhammed ibnu Amr İbni'l-Hasen İbni Ali İbnu Ebî TĂ‚lib (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "HaccĂ‚c, Medîne'ye geldiğinde namazı mutad vaktinden tehir ediyordu. Bunun uzerine CĂ‚bir İbnu Abdillah (radıyallĂ‚hu anh)'a (namazların vakti hakkında) sorduk. Bize şu acıklamayı yaptı:

"Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) oğleyi hararetin şiddetli olduğu zamanda (hĂ‚cire vaktinde) kılardı. İkindiyi de guneş parlakken kılardı. Akşamı, guneş batınca; yatsıyı bazan geciktirir, bazen de one alırdı.

Halkın toplandığını gorunce tacil eder, onları ağır gorunce de tehir ederdi. Sabahı da alaca karanlıkta kılardı.

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 18, 21; Musıim, MesĂ‚cid 234, (646); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 3, (397); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 18, (1, 264).

2350 - NesĂ‚î'nin Enes (radıyallĂ‚hu anh)'ten yaptığı rivayette şoyle denmiştir: "Sabahı, goz(un gorme ufku) genişleyinceye kadar kılardı."

NesĂ‚î 29, (1, 278). 2351 - İbnu Mes'ud (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) oğle namazı kıldığı zaman (golgenin) miktarı, yazda uc ayaktan beş ayağa kadar idi. Kışta da beş ayaktan yedi ayağa kadardı."

Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 4, (400); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 6, (1, 251).

2352 - Hz. Âişe (radıyallahu anhĂ‚) anlatıyor: "Mu'min kadınlar Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m)'la birlikte sabah namazlarını, burgulerine sarılmış olarak kılarlardı. Sonra, namazlarını kılınca evlerine donerlerdi de bu esnada karanlıktan dolayı kimse de onları tanıyamazdı."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 13, 27, EzĂ‚n 162,165; Muslim, MesĂ‚cid 231, (645); Muvatta, Vukut 4, (1, 5); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 8, (423); Tirmizî, SalĂ‚t 116, (153); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 25, (1, 271).

2353 - Yine Hz. Aişe anlatıyor: "Ben oğle namazını, ne Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) kadar, ne de Ebu Bekr ve Omer kadar tacil edip geciktirmeyen bir başka însan tanımıyorum."

Tirmizî, SalĂ‚t, 118.

2354 - Yine Tirmizî'de Ummu Seleme (radıyallahu anhĂ‚)'den kaydedilen bir hadiste denmiştir ki: "Oğleyi tacilde Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) sizden daha titizdi. Siz de ikindiyi tacilde ondan daha titizsiniz."

2355 - HabbĂ‚b (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'a (secde edilen) yerin sıcaklığından şikayet ettik, ancak şikayetimizi dinlemedi.

Zuheyr, Ebu İshak'a: "Şikayetiniz oğle vaktinden miydi?" diye sordu. Oburu:

"Evet!" dedi. Ben:

"Vakit girer girmez, (yani ortalık cok sıcakken) kılınmasından mı?" diye sordum. O yine:

"Evet!" dedi."

Muslim, MesĂ‚cid 189, (619); NesĂ‚î, MevĂ‚kit 2, (1, 247).

2356 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh): "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam) (yolculuk sırasında) bir yere inecek olsa, oğleyi kılmadan orayı terketmezdi" demişti. Bir adam sordu:

"Yani gun ortasında olsa da mı?"

"Evet, dedi, Enes, gun ortasında olsa da!"

Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 273, (1205); NesĂ‚i, MevĂ‚kît 3, (1, 248).

2357 - Hz. Aişe (radıyallĂ‚hu anhĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) guneş odama vurduğu sırada ikindiyi kılardı."

Ebu DĂ‚vud'un rivayetinde şu ziyade var: "... (guneş) odamdan yukselmezden once..."

Buhari, MevĂ‚kît 13, Humus 4; Muslim, MesĂ‚cid 169, (611); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 5, (407); Tirmizî, SalĂ‚t 120, (159); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 8, (1, 252).

2358 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m) guneş yuksekte ve canlı iken ikindiyi kılardı. Bu esnada kişi avĂ‚li'ye (dış semtlere) gider, oraya varırdı ve hĂ‚lĂ‚ guneş yuksekliğini muhafaza ederdi. Gidilen bu avĂ‚li'den bazıları Medîne'ye dort mil uzaklıkta idi."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 13, İ'tisĂ‚m 16; Muslim, MesĂ‚cîd 192-197, (621-624); Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 5, (404-405); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 8, (1, 252-254).

2359 - Bir diğer rivayette şoyle gelmiştir: "Es'ad İbnu Sehl İbnu Huneyf der ki: "Biz Omer İbnu Abdilaziz (rahimehullah) ile oğleyi kıldık. Sonra cıkıp Hz. Enes İbnu MĂ‚lik (radıyallĂ‚hu anh)'in yanına gittik. Varınca onu ikindiyi kılıyor bulduk. Ben kendisine:-

"Ey amcacığım! Kıldığın bu namaz da ne?" diye sordum. Bana:

"Bu, ikindi namazıdır. Ve bu Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m)'Ia beraber kıldığımız namazdır" dedi.

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 13, İ'tisĂ‚m 16; Muslim, MesĂ‚cîd 192-197, (621-624); Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 5, (404-405); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 8, (1, 252-254).

2360 - Bir diğer rivayette de şoyle gelmiştir: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) bize ikindiyi kıldırdı. Namazdan cıkınca Efendimizin yanına Benî Seleme'den birisi geldi ve:

"Ey Allah'ın Resulu! dedi. Biz, bir deve kesmek istiyor ve sizin de kesimde hazır bulunmanızı arzu ediyoruz."

Efendimiz "Pekala!" deyip gitti. Biz de onunla gittik. Varınca, devenin henuz kesilmediğini gorduk. Kestiler, parcaladırlar. Bir miktarını pişirdiler. Guneş batmadan o eti yedik."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 13, İ'tisĂ‚m 16; Muslim, MesĂ‚cîd 192-197, (621-624); Muvatta, Vukut 11, (1, 8-9); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 5, (404-405); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 8, (1, 252-254). 2361 - Seleme İbnu'l-EkvĂ‚ (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) akşamı, guneş batıp perdeye burununce kılıyordu."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 18; Muslim, MesĂ‚cid 216, (636); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 6, (417); Tirmizî, SalĂ‚t 122, (164).

Ebu DĂ‚vud'un bir rivayetinde şoyle denir: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) akşamı, guneşin battığı vakitte, guneş (kursunun son) izi de ufukta kaybolunca kılıyordu."

2362 - RĂ‚fi İbnu Hadîc (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Biz akşamı, Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) ile birlikte kılınca, cemaatten ayrılıp (ok atışı yapanımız olurdu da) attığı okun duştuğu yerleri rahat gorebilirdi."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 18; Muslim, MesĂ‚cîd 217, (637).

2363 - NesĂ‚i nin bu hususta Eslem kabîlesine mensup ashabtan bir kimseden kaydettiği beyan şoyledir: "Onlar Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) ile birlikte akşamı kılarlar, sonra da Medîne'nin (Mescid'e) en uzak yerinde olan ailelerine donup ok atışı yaparlar ve de oklarının duştuğu yerleri gorurlerdi."

NesĂ‚î, MevĂ‚kît 13, (1, 259).

2364 - Mersed İbnu Abdillah el-Muzenî (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Ebu Eyyub, gĂ‚zi (mucahid) olarak yanımıza geldi. Bu sırada Ukbe İbnu Amir de Mısır'da vali idi. Ukbe, akşam namazını tehir etti. Ebu Eyyub ona yonelerek:

"Ey Ukbe! dedi. Bu kıldırdığın namaz ne namazıdır?"

Ukbe, hatasını anlayarak:

"Meşguliyetimiz vardı" diye ozur beyan etti. Ebu Eyyub:

"Sen Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m)'ın şu sozunu işitmedin mi? Buyurmuştu ki:

"Ummetim, akşam namazını, yıldızlar cıvıldayana kadar geciktirmedikce hayır uzere -veya fıtrat uzere demişti- olmaktan geri kalmaz. "

2365 - Hz. Ali İbnu Ebî TĂ‚lib (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) bana şu tembihte bulundu:

"Ey Ali, uc şey vardır, sakın onları geciktirme:

Vakti girince namaz, (hemen kıl!)

Hazır olunca cenaze, (hemen defnet!)

Kendisine denk birini bulduğun bekar kadın, (hemen evlendir!)"

Tirmizî, SalĂ‚t 127, (171).

2366 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Kim sabah namazından bir rek'ati guneş doğmazdan once kılabilirse, sabah namazına yetişmiş demektir. Kim ikindi namazından bir rek'ati guneş batmadan once kılabiIirse ikindi namazına yetişmiş demektir."

2367 - BuhĂ‚rî ve NesĂ‚î'de gelen bir diğer rivayette şoyle denmiştir: "Sizden kim, ikindi namazının bir secdesini guneş batmazdan once kılabilirse, namazını tamamlasın, sabah namazının da bir secdesini guneş doğmazdan once kılabilen, namazını tamamlasın."

Ancak NesĂ‚î (bir rivayetinde de) şoyle der: ". . iIk rekatinde kılarsa. . . "

BuhĂ‚ri, MevĂ‚kît 28,17; Muslim, MesĂ‚cid 163, (608); Muvatta, Vukut 5, (1, 6); Tirmizî,

SalĂ‚t 137, (186); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 5, (412); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 11, (1, 257, 258), 28, (1, 273).

2368 - Yine Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Hararet şiddetlenince namazı (vakit) biraz serinleyince kılın. Cunku, şiddetli hararet cehennemden bir kabarmadır.

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 9, Bed'u'l-Halk 10; Muslim, MesĂ‚cid 180, (615); Muvatta, Vukut 28, (1,16); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 4, (402); Tirmizî, SalĂ‚t 7, (157); İbnu MĂ‚ce SalĂ‚t 4, (677); NesĂ‚î, MevĂ‚kit 5 (1, 248-249).

2369 - İmam MĂ‚lik in bir rivayetinde (Resulullah'ın şoyle buyurduğu rivayet edilmiştir): "Cehennem, Rabbine (ey Rabbim! bir kısmım, diğer bir kısmımı yiyor diye) şikayet etti. Bunun uzerine Rab TeĂ‚lĂ‚ ona yılda iki kere teneffus etmesine izin verdi: Kışta bir nefes, yazda bir nefes.

(İşte, hararetten en şiddetli hissedilen ve soğuktan en şiddetli hissedilen şey bu soluklardır)."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 8; Muvatta, Vukut 27, (1,15).

2370 - Ebu Zerr (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Biz bir sefer sırasında Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) ile beraberdik. Muezzinimiz oğle namazı icin ezan okumak istedi. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) ona:

"Serinlemeyi bekle!" dedi. Bir muddet gecince muezzin ezan okumak istemişti, yine ikinci ve hatta ucuncu defa:

"Serinlemeyi bekle!" dedi. (Bekledik), hatta tumseklerin (doğu cihetindeki) golgelerini gorduk. O zaman aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m:

"Şiddetli hararet cehennemin bir kabarmasıdır. Oyleyse, hararet şiddetlenince oğle namazını (vakit) serinleyince kılın" dedi.

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 9,10, EzĂ‚n 18; Bed'u'l-Halk 10; Muslim, MesĂ‚cid 184, (616); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 4, (401); Tirmizî, SalĂ‚t 119, (1, 58). 2371 - KĂ‚sım İbnu Muhammed anlatıyor: "Ben, AshĂ‚b'ı oğle namazını aşiyy'de kılar gordum."

Muvatta, Vukut 13, (1, 9).

2372 - Enes İbnu MĂ‚lik (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) hava sıcaksa oğleyi serinleyince kılıyordu, hava serinse ta'cil (edip ilk vaktinde) kılıyordu."

NesĂ‚î, MevĂ‚kît 4, (1, 248).

2373 - Ali İbnu ŞeybĂ‚n (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ın yanına geldik. İkindi namazını, guneş gokte beyaz ve (sarılıktan arı ve) parlak olduğu muddetce tehir ediyordu."

Ebu DÂvud, SalÂt 5, (408).

2374 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Akşam yemeği hazırlanmış ise, yemeğe namazdan once başlayın. Yemeğinizi aceleye de getirmeyin."

BuhĂ‚rî, Et'ime 58, EzĂ‚n 42; Muslim, MesĂ‚cid 64, (557); Tirmizî, SalĂ‚t 262, (353); NesĂ‚î, İmĂ‚met 57, (2,111).

2375 - Hz. Âişe (radıyallĂ‚hu anhĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) şoyle buyurdular: "Namaz başlar ve akşam yemeği de hazır olursa akşam yemeğiyle başlayın."

BuhĂ‚rî, Et'ime 58, EzĂ‚n 42; Muslim, MesĂ‚cid 65. (558).

2376 - İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Birinizin akşam yemeği konur, (bu sırada) namaz da başlarsa, siz akşam yemeği ile başlayın. Ondan boşalıncaya kadar acele de etmeyin."

"İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) icin yemek konunca namazın başladığı olurdu. O, yemekten boşalmadıkca namaza gelmezdi. Ancak o, imamın kıraatını dinlerdi."

2377 - Ebu DĂ‚uud'un bir diğer rivayetinde AbduIlah İbnu Ubeyd İbni Umeyr şunu anlatır: "İbnu'z-Zubeyr zamanında, ben Abdullah İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚)'in yanında babamla birlikte bulunuyordum. AbbĂ‚d İbnu Abdillah İbni'z-Zubeyr sordu:

"Biz işittik ki, akşam yemeğine namazdan once başlanırmış, (doğru mu?)"

AbduIIah İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) şu cevabı verdi:

"Bak hele! Onların akşam yemekleri nasıldı? Zanneder misin ki, bu, babanın akşam yemeği gibiydi?"

BuhĂ‚rî, EzĂ‚n 42; Muslim, MesĂ‚cid 66, (559); Muvatta İsti'zĂ‚n 19, (2, 971); Ebu DĂ‚vud, Et'ime 10, (3757, 3759); Tirmizî, SalĂ‚t 262, (353, 354).

2378 - Hz. Cabir (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam) buyurdular ki: "Yemek veya bir başka şey icin namazınızı tehir etmeyin."

Ebu Davud, Et'ime 10, (3758).

2379 - İbnu AbbĂ‚s (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) (bir gun) yatsıyı tehir etmişti. Omer (radıyallĂ‚hu anh) cıkıp:

"Ey Allah'ın Resulu, namazı kılalım. Kadınlar ve cocuklar yattılar" dedi. AleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m başı su damlıyor olduğu halde cıkıp:

"Ummetime meşakkat vermemiş olsam yatsıyı bu vakitte kılmalarını emrederdim!" buyurdu."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 24; Muslim, MesĂ‚cid 225, (642); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 20, (1, 265).

2380 - Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh)'den rivayet edilir ki, kendisine: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) yuzuk kullandı mı?" diye sorulmuştur da şu cevabı vermiştir:

"Bir gece, yatsıyı gece yarısına kadar (şatru'l-leyl) tehir etti. Sonra yuzu bize donmuş olarak yanımıza geldi -sanki şu anda yuzuğunun parıltısını goruyor gibiyim- ve şoyle dedi: "İnsanlar namazlarını kıldılar ve yattılar. Siz ise, namazı beklediğiniz muddetce namaz kılma (sevabını almaktasınız.

Buharî, MevĂ‚kît 25, 40, EzĂ‚n 36, 156, LibĂ‚s 48; Muslim, MesĂ‚cid 223, (640); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 21, (1, 268). 2381 - Yine Hz. Enes (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Yatsı namazı icin ikĂ‚met okunmuştu ki bir adam: "Benim bir işim var!" diyerek araya girdi. Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam) (farzı kıldırmazdan once) kalktı, adamla hususî şekilde konuşmaya başladı. İnsanlar -veya bir kısmı- uyuyuncaya kadar konuşma uzadı. Namazı sonra kıldılar."

Buharî, EzĂ‚n 27, 28, İstizĂ‚n 48; Muslim, Hayz 126, (376); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 46, (542); Tirmizî, SalĂ‚t 373, (517, 518); NesĂ‚î, İmĂ‚met 13, (2, 81).

2382 - Hz. Muaz İbnu Cebel (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "(Bir gece) Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'ı yatsı namazı icin uzun muddet bekledik, ama gecikti. O kadar ki, bazıları (hane-i saadetinden) cıkmayacağı zannına duştu. İcimizden: "Namazını (evinde) kılmıştır" diyen bile oldu.

İşte biz bu hĂ‚l uzere iken Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) cıktı ve kendisine onceden tahminen soylediklerini tekrar ettiler. Bunun uzerine:

"Geceye bu namazla girin. (Bilin ki) siz bu namaz sayesinde diğer ummetlere ustun kılındınız. Bunu sizden onceki ummetlerden hicbiri kılmadı" buyurdu."

Ebu DÂvud, SalÂt 7, (421).

2383 - Ebu Musa (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) bir gun yatsı namazını geciktirdi. Hatta gecenin coğu gitti. Sonra cıktı ve cemaate namazlarını kıldırdı. Namazı bitirince Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) orada hazır bulunan cemaate:

"(Buradan ayrılmakta) acele etmeyin, size bir husus haber vereyim de sevinin: Bilesiniz, uzerinizdeki AIIah'ın nimetlerinden biri de şudur: Şu saatte namaz kılan sizden başka hic kimse yok -veya sizden başka kimse şu saatte namaz kılmamıştır.-" Bu iki sozden hangisini soylemişti bilemiyoruz."

Ebu Musa ilaveten dedi ki: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam)'tan işittiklerimize sevinerek evlerimize donduk.

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 22; Muslim, MesĂ‚cid 224, (641).

2384 - Hz. Ebu Hureyre (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Namazdan bir rekate yetişen namazın tamamına yetişmiş sayılır."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 28,17; Muslim, MesĂ‚cid 161, (607); Muvatta, Vukut 16, (1,10); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 241, (1121); Tirmizî, SalĂ‚t 377, (524); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 30, (1, 274); İbnu MĂ‚ce, İkĂ‚met 91, (1122).

2385 - İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Namazlardan herhangi bir namazın bir rekatine yetişen, o namaza yetişmiş demektir. Ancak, kacırdığını kaza eder."

NesĂ‚î, MevĂ‚kît 30, (1, 275).

2386 - Hz. Aişe (radıyallĂ‚hu anhĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselam) olunceye kadar, hicbir namazı son vaktinde iki kere kılmış değildir."

Tirmizî, salĂ‚t 127, (174).

2387 - İbnu Omer (radıyallĂ‚hu anhumĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Namazın ilk vaktinde Allah'ın rızası vardır. Son vaktinde de affı vardır."

Tirmizî SalĂ‚t 127, (172).

2388 - RĂ‚fi' İbnu Hadic (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Sabah namazını aydınlıkta kılın."

Tirmizi, Salat 117, (154); Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 8, (424); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 27, (1, 272).

2389 - Yahya İbnu Saîd (radıyallĂ‚hu anh) demiştir ki: "Musallî, (farz) namazı vakti cıkmış olan namazları da kılar. Onun vaktinde kılamayıp kacırdığı, ehlinden de malından da daha muhim (bir kayıp)dır."

Muvatta, Vukut 23, (1,12).

2390 - Ummu Ferve (radıyallĂ‚hu anhĂ‚) -ki Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'a biat edenlerden biri idi- anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m)'a, "Hangi amel efdaldir?" diye sorulmuştu, şu cevabı verdi:

"İlk vaktinde kılınan namaz!"

Ebu DĂ‚vud, SalĂ‚t 9, (426); Tirmizî, SalĂ‚t 127, (170); Muslim, İman 137, (85) BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît MEKRUH VAKİTLER

2391 - Ukbe İbnu Âmir (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Uc vakit vardır ki, Resulullah (aleyhissalatu vesselĂ‚m) bizi o vakitlerde namaz kılmaktan veya olulerimizi mezara gommekten nehyetti:

- Guneş doğmaya başladığı andan yukselinceye kadar.

- Oğleyin guneş tepe noktasına gelince, meyledinceye kadar.

- Guneş batmaya meyledip batıncaya kadar."

Muslim, MusĂ‚firîn 293, (831); Ebu Davud, CenĂ‚iz 55, (3192); Tirmizi, Cenaiz 41, (1030); NesĂ‚i, Mevakît, 31, (1, 275, 26).

2392 - İbnu Omer (radıyallahu anhumĂ‚) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Hic biriniz, guneşin doğması ve batması esnasında namaz kılmaya kalkmasın."

BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît 31, 30, Hacc 73; Muslim, MusĂ‚fırîn 289, (838); Muvatta, Kur'Ă‚n 47, (1, 220); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 33, (1, 277).

2393 - Abdullah es-SunĂ‚bihî (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) buyurdular ki: "Guneş, beraberinde şeytanın boynuzu olduğu halde doğar, yukselince ondan ayrılır. Bilahare istiva edince (tepe noktasına gelince) ona tekrar mukarenet (yakınlık) peydah eder. ZevĂ‚lden sonra (tepe noktasından ayrılıp batıya meyletimi) ondan yine ayrılır. Batmaya yakın tekrar ona yakınlık peydah eder, batınca ondan ayrılır."

Resulullah (aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m) işte bu vakitlerde namaz kılmaktan men etti."

Muvatta, Kur'Ă‚n 44, (1, 219); NesĂ‚î, MevĂ‚kît 31, (1, 275).

2394 - Amr İbnu Abese es-Sulemî (radıyallĂ‚hu anh) anlatıyor: "Bir gun Resulullah aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m'a:

"Ey Allah'ın Resulu! dedim, Allah'a biri diğerinden daha yakın olan bir saat var mıdır -veya- Allah'ın zikri taleb edilen daha yakın bir saat var mıdır?"

"Evet, dedi, vardır. Allah'ın kula en yakın olduğu zaman gecenin son kısmıdır. Eğer bu saatte Aziz ve Celil olan Allah zikredenlerden olabilirsen ol. Zîra o saatte kılınan namaz, guneş doğuncaya kadar (meleklerin) beraberlik ve şehadetine mazhardır. Cunku guneş şeytanın iki boynuzu arasından doğar ve bu doğ