"Ey kullarım! Ben nefsime zulmu haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım: Oyleyse birbirinize zulmetmeyin.
Ey kullarım! Hidayet verdiklerim dışında hepiniz dÂll (doğru yoldan sapmışlar)sınız. Oyleyse benden hidayet isteyin de sizi hidayet edeyim!
Ey kullarım! Benim yedirdiklerim hÂric, hepiniz aclarsınız. Oyleyse benden yiyecek isteyin de size yiyecek vereyim!
Ey kullarım! Benim giydirdiklerim haric hepiniz cıplaklarsınız! Oyleyse benden giyinme talep edin de sizleri giydireyim!
Ey kullarım! Sizler gece ve gunduz hata işliyorsunuz. Ben ise butun gunahları affederim. Oyleyse benden mağfiret talep edin de sizleri bağışlayayım.
Ey kullarım! Bana zarar verme mevkiine ulaşamazsınız ki bana zarar veresiniz! Bana fayda sağlama mertebesine de ulaşamazsınız ki bana menfaat sağlayasınız.
Ey kullarım! Şayet sizlerin oncekileri sonrakileri; insî olanları, cinnî olanları hepsi de sizden en muttakî bir insanın kalbi uzere olsaydınız, bu benim mulkumde hic bir şeyi zerre miktar artırmazdı.
Ey kullarım! Eğer sizin oncekileriniz ve sonrakileriniz, insî olanlarınız, cinnî olanlarınız sizden en fÂcir bir kimsenin kalbi uzere olsaydınız, bu benim mulkumden zerre kadar bir eksiklik hÂsıl etmezdi.
Ey kullarım! Eğer sizlerin oncekileri ve sonrakileri, insî olanları, cinnî olanları bir duzlukte toplanıp bana talepte bulunsaydınız, ben de her insana istediğini verseydim, bu, benim nezdimde olandan, iğnenin denize batırıldığı zaman hasıl ettiği eksilme kadar bir noksanlık ancak meydana getirirdi.
Ey kullarım! Bunlar sizin amelleriniz, onları sizin icin sayıyorum. Sonra bunların karşılığını size odeyeceğim. Oyleyse sizden kim bir hayırla karşılaşırsa Allah'a hamd etsin. Kim de hayır değil de başka bir şey bulursa, kendinden başka bir şeyi levmetmesin (kınamasın, başına geleni kendinden bilsin)."
Muslim, Birr 55, (2577); Tirmizî, Kıyamet 49, (2497).
5328 - Ubeyy İbnu Ka'b radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm gecenin ucte ikisi gecince kalkar ve: "Ey insanlar! Allah'ı zikredin! Allah'ı zikredin! "Sarsıcı" kesinlikle gelecektir; "takipci" de onun arkasından gelecektir. Olum, icindeki (şiddet ve sıkıntı)larla gelecek, (oyleyse ahirete hazırlanın!)" derdi." Ubey devamla dedi ki:
"Ey Allah'ın Resulu dedim, ben sana cok salÂt oku(mak isti)yorum. (Duamda) ne miktarını sana salÂt u selam yapayım?"
"Dilediğin kadar!" buyurdular.
"Dortte bir (yeter mi)?" dedim.
"Dilediğin kadar!" buyurdular, "Eğer artırırsan, bu senin icin daha hayırlı!" dediler.
"Yarı(ya ne dersiniz)?" dedim.
"Dilediğin kadar!" buyurdular, "Eğer artırırsan, bu senin icin daha hayırlı!" dediler.
"Ucte iki(ye ne dersiniz?)" dedim.
"Dilediğin kadar!" buyurdular, "Eğer artırırsan, bu senin icin daha iyi!" dediler.
"(Kendim icin dua ettiğim vaktin) tamamını size salÂt u selam okumaya ayırayım mı?" dedim.
"Bu takdirde, (dunyevî ve uhrevî

Tirmizî, Kıyamet 24, (2459).
5329 - Ukbe İbnu Âmir radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm bir gun cıkıp, Uhud şehidlerine cenazelere kıldığı namazla namaz kıldı. Sonra minbere gecti:
"Ben dedi, sizden once (havuzun başına) varacağım ve ben size şahidlik yapacağım. Şimdi, şu anda ben, vallahi havzımı goruyorum. Bana arzın hazinelerinin anahtarları verildi. Vallahi ben artık sizin benden sonra şirke duşmenizden korkmuyorum. Fakat sizin dunya hususunda birbirinizle rekabete, cekememizliğe duşmenizden korkuyorum."
BuhÂrî, RikÂk 53, 7, CenÂiz 73, MenÂkıb 25, MegÂzî 17, 27; Muslim, FezÂil 30, (2296).
5330 - Ebu Kebşe el-EnmÂri radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki:
"Uc şey vardır, (bunların doğruluğu hususunda size) yemin ederim. Ayrıca bir de hadis soyleyeceğim, bunları iyi belleyin: Kişinin malı sadaka sebebiyle eksilmez. Bir kula haksız zulum yapılır o da sabrederse, Allah onun izzetini (dunya ve ahirette) mutlaka artırır. Bir kul dilenme kapısını actı mı, onunla birlikte Allah da o zavallıya fakirlik kapısını acar."
Tirmizî, Zuhd 17, (2326). 5331 - Bir rivayette şu ziyade mevcuttur: "Bir kul, Allah rızası icin mutevazi olur, alcalırsa Allah onu mutlaka yuceltir. Size bir hadis soyleyeceğim, onu iyi belleyin: "Dunya dort kişi icindir:
"Bir kul vardır, Allah kendisine mal ve ilim vermiştir de kul, malı hususunda Allah'tan korkmakta, (mal ve ilmi kullanarak) sıla-ı rahm yapmakta, (mal ve ilimde) Allah'ın hakkı olduğunu bilmektedir; işte bu kimse en faziletli bir makamdadır.
"Bir kul vardır. Allah ona ilim vermiştir, mal vermemiştir, ama iyi niyetlidir ve "Malım olsaydı onu falan kişi gibi (hayırda) harcardım" der. İşte bu kimse niyetindekini yapmış gibi sevaba nÂil olur, ikisi de eşit şekilde ucrete konar.
"Bir kul vardır Allah ona mal vermiştir, fakat ilim vermemiştir. Malını cahilane harcar. Malı hususunda Rabbinden korkmaz. (Cimriliği, cahilliği sebebiyle) malıyla sıla-ı rahim yapmaz; malında Allah'ın da hakkı olduğunu hic duşunmez. İşte bu kimse, mertebelerin en duşuğundedir.
"Bir kul vardır, Allah ona ne ilim ne de mal vermiştir ama: "Eğer malım olsaydı onunla falan kimsenin yaptıklarını ben de yapardım" der. Bu da niyetiyle muamele gorur. Niyet ettiği kimsenin vebalini aynen eIde eder."
Tirmizî, Zuhd 17, (2326); İbnu MÂce, Zuhd 21, (4228).
5332 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki:
"Kimin azusu ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğinden koyar ve işlerini derli toplu kılar, artık dunya ona hakîr gelmeye başlar. Kimin hedefi de dunya olursa, Allah iki gozunun arasına (dunyanın) fakirligini koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dunyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası gecmez."
Tirmizî, Kıyamet 31, (2467).
5333 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm dediler ki:
"Allah TeÂla hazretleri şoyle buyurdular:
"Ey ademoğlu! Kendini ibÂdetime ver, gonlunu zenginlikle doldurayım, fakrını kapayayım. Boyle yapmazsan ellerini meşguliyetle doldururum, fakrını da kapamam."
Tirmizî, Kıyamet 31, (2467); İbnu MÂce, Zuhd 2, (4107).
5334 - Yine Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Aleyhissalatu vesselÂm'a: "Ey Allah'ın Resûlu dedik, senin yanında iken kalplarimiz mÂneviyatta rikkate gelip inceliyor, dunyaya karşı alÂkamız kesiliyor ve ahireti sanki gormuş gibi oluyoruz. Yanınızdan ayrılınca ailemizle unsiyet edip cocuklarımızı kokladık mı, onceki hÂlimizi inkÂr ediyoruz, bunun sebebi nedir?"
AleyhissalÂtu vesselÂm şu cevabı verdi:
"Eğer siz, ayrıldıktan sonra da yanımdaki halinizi devam ettirseydiniz, melekler, sizi evlerinizde ziyaret eder, yollarda sizinle musÂfahada bulunurdu. Eğer siz hic gunah işlemeseydiniz, Allah sizi toptan yok eder, gunah işleyip istiğfar edecek yeni bir mahlûk yaratır ve onları mağfiret ederdi."
Tirmizi, Cennet 2, (2528); İbnu MÂce, SiyÂm 48, (1752).
5335 - ŞeddÂd İbnu Evs radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki:
"Akıllı kimse, nefsini muhÂsebe eden ve olumden sonrası icin calışandır. Aciz de, nefsini hevÂsının peşine takan ve Allah'tan temennide bulunan kimsedir."
Tirmizî, Kıyamet 26, (2461).
5336 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Yedi şeyden once amelde acele edin:
- Unutturucu fakirliği mi bekliyorsunuz?
- Tuğyan ettirip azdırıcı zenginliği mi bekliyorsunuz?
- İfsad edici hastalığı mı bekliyorsunuz?
- Aklınızı goturecek ihtiyarlığı mı bekliyorsunuz?
- Ani olum mu bekliyorsunuz?
- Deccali mi bekliyorsunuz. Bu beklenen gaib bir şerdir.
- Yoksa Kıyameti mi bekliyorsunuz? Kıyamet ise hepsinden kotu, hepsinden daha acıdır."
Tirmizi, Zuhd 4, (2308); NesÂî, CenÂiz 123, (4, 4).
5337 - Hz. Huzeyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki:
"Hamr (sarhoş edici icki), gunahın her ceşidinin kaynağıdır. Kadın, şeytanın oltasıdır, dunya sevgisi her ceşit hatanın başıdır."
Rezin tahric etmiştir.
5338 - İbnu Omer radıyallahu anhuma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm (bir bayram namazında kadınlar tarafına gecerek):
"Ey kadınlar cemaati! (Allah yolunda) sadakada bulunun, istiğfarı cok yapın. Zira ben siz kadınların cehennemde coğunluğu teşkil ettiğini gordum" buyurdular. Dinleyenlerden cesaretli bir kadın:
"Niye cehennemliklerin coğunu kadınlar teşkil ediyor, neyimiz var?" diye sordu. AleyhissalÂtu vesselÂm:
"Ağzınızdan kotu soz cok cıkıyor ve kocalarınıza karşı nankorluk ediyorsunuz. Aklı ve dini eksik olanlar arasında akıl sahibi erkeklere galebe calan sizden başkasını gormedim!" dedi. O kadın tekrar:
"Ey Allah'ın resulu! Aklı ve dini eksik ne demek?" diye sorunca AleyhissalÂtu vesselÂm acıkladı:
"Aklı noksan tabiri, iki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliğine denk olmasını ifade eder. Dinlerinin eksik olması tÂbiri de onların (hayız donemlerinde) gunlerce namaz kılmamalarını, Ramazan ayında oruc tutmamalarını ifade eder."
BuhÂrî, Hayz 6, ZekÂt 44, İman 21, Kusuf 9, NikÂh 88; Muslim, Kusuf 17, (907), İman 132, (79); NesÂî, Kusuf 17, (3, 147); Muvatta, Kusuf 2, (1, 187).
5339 - Hz. Ali radıyallahu anh demiştir ki: "Tefekkur edilmeden yapılan kıraatte, (beklenen) hayır yoktur. Fıkıh olmayan ibadette (cok) hayır yoktur. Fakihlerin fakihi, halkı Allah'ın rahmetinden umitsizliğe duşurmeyen ve Allah'ın mekrinden de emniyete salmayan ve insanları Kur'Ân'dan başka şeye rağbete sevketmeyen kimsedir."
Rezîn tahrîc etmiştir.
5340 - İmam MÂlik'e ulaştığına gore, Hz. İsa İbnu Meryem aleyhisselÂm şoyle buyurmuştur: "Allah'ın zikri dışında cok kelam etmeyin, kalpleriniz katılaşır. Cunku katı kalp Allah'tan uzaktır, fakat bunu bilemezsiniz. Kendiniz efendiler imişcesine insanların gunahlarına bakmayın, bilakis, kullar olarak kendi gunahlarınıza bakınız. Cunku insanlar(ın birkısmı) belaya maruzdur, (birkısmı Âfiyete mazhardır, bela (imtihan) sahiplerine merhamet edin. Mazhar olduğunuz afiyete de hamd edin."
Muvatta, KelÂm 8, (2, 986).
5341 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm bir gun bize namaz kıldırdı, sonra minbere cıktı, eliyle kıble cihetine işaret etti ve: "Size namaz kıldırdığım andan beri, bana cennet ve cehennem gosterildi. Onlar şu duvarın onunde temessul etmiş vaziyette idiler. Hayırda ve şerde bugunku kadarını hic gormedim" buyurdu."
BuhÂrî, EzÂn 91, SalÂt 40, RikÂk 18.
5342 - Abdullah İbnu Ebi Bekr anlatıyor: "Ebu Talha el-EnsÂri radıyallahu anh bahcesinde namaz kılıyordu. Derken (dubsî denen kumruya benzeyen) bir kuş uctu. Gidip gelmeye, cıktığı yeri aramaya başladı, fakat bulamadı. Bu hal Ebu Talha'nın garibine gitti ve bir muddet gozleriyle kuşu takip etti. Sonra namazına dondu. Ne kadar kıldığını bilemiyordu. Kendi kendine: "Bu malımdan bana fitne arız oldu!" dedi. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a gelerek namazda başına gelen fitneyi anlattı ve "Ey Allah'ın Resulu! Bu (bağım Allah icin) sadakadır, onu dilediğine ver!" dedi."
Muvatta, SalÂt 67, (1, 98).