3426 - Sehl İbnu Sa'd radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a bir kadın gelerek:

"Ey Allah'ın Resulu, dedi. Sana nefsimi bağışlamaya geldim.''

AleyhissalÂtu vesselÂm kadına şoyle bir nazar edip sonra tepeden tırnağa gozden gecirdi, bir de sÂbit baktı ve sonunda (hicbir şey soylemeden) başını yere eğdi.

Kadın, Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın, hakkında hic bir hukme varmadığını gorunce oturdu. Derken bir adam doğrulup:

"Ey Allah'ın Resulu! Sizin ona ihtiyacınız yoksa onu bana nikahlayın!'' dedi. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm:

"Yanında (buna mehir olarak verecek) bir şeyler var mı?'' diye sordu. Adam:

"Vallahi yok. Ey Allah'ın Resulu!'' deyince:

"Ailene git, bir şeyler bulabilecek misin bir bak!'' dedi. Adam gitti ve

az sonra geri geldi:

"Hayır, vallahi ey Allah'ın Resulu hic bir şey bulamadım!'' dedi. Resûlullah tekrar:

"İyi bak, demirden bir yuzuk de mi yok!'' buyurdu. Adam tekrar gidip

yine geri geldi ve:

"Hayır! Vallahi ya Resulullah, demirden bir yuzuk bile yok! Ancak işte şu izÂrım var, yarısı onun olsun'' dedi. Sehl der ki: "Adamın ridası yoktu''

AleyhissalÂtu vesselÂm:

"İzarın ne işe yarar? Onu sen giyecek olsan onun uzerinde bir şey olmayacak, şayet o giyecek olsa senin uzerinde bir şey kalmayacak!'' buyurdular. Bunun uzerine adam oturdu. Epey bir muddet oturduktan sonra, kalktı.

Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm onun donduğunu gorunce, geri cağırılmasını soyledi. Adamı cağırdılar.

"Kur'Ân'dan ne biliyorsun (hangi sureler ezberinde?)" diye sordu. Adam:

"Şu şu sureleri biliyorum!'' diye bildiklerini saydı.

"Yani sen bunları ezbere okuyor musun?" diye tekrar sordu. Adam:

"Evet! '' deyince, Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm:

"Haydi git, ben kadını sana temlik ettim'' buyurdu.''

Bir rivÂyette: "Kur'an'dan bildiklerin(i oğretmen) mukabilinde onu sana nikÂhladım" buyurdu."

Buhari, NikÂh 6, 32, 35, 37, 40, 44, 50, 51, VekÂle 9, FedÂilu'l-Kur 'Ân 21, 22, Libas 49; Muslim, NikÂh 76, (1425); Muvatta, NikÂh 8, (2, 526); Ebu DÂvud, NikÂh 31, (2111); Tirmizi, NikÂh 22, (1114); NesÂi, NikÂh 62, (6, 113).

3427 - Ebu DÂvud da kaydedilen bir Ebu Hureyre rivÂyetinde: "Kalk buna yirmi ayet oğret, o senin hanımındır" denmiştir.

3428 - Yine Ebu Davud'un CÂbir'den yaptığı bir diğer rivÂyette: "Resulallah: "Kim mehir olarak bir avuc kavud veya hurma verirse kadını kendine helÂl kılmış olur" buyurmuştur.

3429 - Abdullah İbnu Âmir babasından naklediyor: "Beni Fezre'den bir kadın bir cift ayakkabı mehir mukabilinde evlendi. Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm: "Nefsin ve malın icin bir cift ayakkabıya razı mısın?" diye sordu. Kadın: "Evet!" dedi. Resûlullah aleyhissalÂtu vesselÂm, bu evliliğe musaade etti.''

Ebu Davud, NikÂh 30 - 31, (2110, 2112); Tirmizi, NikÂh 21, (1113).

3430 - Hz. Enes radıyallahu anh buyurdular ki: "Ebu Talha, Ummu Suleym radıyallahu anh'la evlendi. Aralarındaki mehir musluman olmaktı. Ummu Suleym, Ebu Talha'dan once musluman olmuştu. Ebu Talha, Ummu Suleym'i istetince, Ummu Suleym: "Ben musluman oldum, sen de musluman olursan evlenirim'' dedi. Bunun uzerine o da musluman oldu. Ummu Suleym'in mehir olarak istediği şey musluman olması idi.''

NesÂi, NikÂh 63, (2, 114).

3431 - Ebu'l-Acf es-Sulemi anlatıyor: "Birgun, Hz. Omer radıyallahu anh, cuma hutbesi verdi ve hutbede şoyle soyledi: "Sakın, kadınların mehirlerini artırmayın, zira bu, eğer dunya icin bir şeref, Âhiret icin de bir takva olsaydı buna en cok Resulullah lÂyık idi. Halbuki O, kadınlarından veya kızlarından hic birine oniki okiyyeden fazla mehir takdir etmemiştir''

Ebu DÂvud, NikÂh 29, (2106); Tirmizi, NikÂh 22, (1114); NesÂi, NikÂh 66, (6,117,118); İbnu MÂce, NikÂh 17, (1887).

3432 - Hz. Aişe radıyallahu anh 'ya: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ın hanımlarına verdiği mehir ne idi?'' diye sorulmuştu şu cevabı verdi:

"Oniki okiyye ve bir neşş idi. Neşş nedir biliyor musunuz? Yarım okiyyedir. Bunun tamamı beşyuz dirhem eder."

Muslim, NikÂh 78 (1426); Ebu Davud, NikÂh 29, (2105); NesÂi, Nikah 66, (6, 116, 117).

3433 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselam, Safiyye radıyallahu anhÂ'yı şad etti ve onun azadlığını mehri yaptı.''

BuhÂri, NikÂh 68, Buyu 108, Cihad 74; Muslim, NikÂh 78, (1365); Ebu Davud, NikÂh 6, (2054); Tirmizi, NikÂh 23, (1115); NesÂi, NikÂh 64, (6, 114).

3434 - Yine Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Abdurrahman İbnu Avf radıyallahu anh Medine'ye gelince Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm onu Sa'd İbnu Rebi el-EnsÂri ile kardeşledi. el-Ensari (zengin birisiydi ve) iki hanımı vardı. Abdurrahman'a malını ve ehlini yarı yarıya paylaşmayı teklif etti. AbdurrahmÂn:

"AIlah malını ve ehlini sana mubarek kılsın. Bana pazarı goster kafi!'' dedi. Pazara geldiler. O gun keş ve yağ alıp satmaktan bir miktar kazanc elde etti. Bir muddet sonra, Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm, onunla karşılaşınca, uzerinde surunme maddesinin izlerini gurdu ve:

"Hayırdır! Neler oldu Ey Abdurrahman?" diye sordu.

"Ensari bir kadınla evlendim!" dedi. Resulullah:

"İyi de kadına mehir olarak ne verdin?" buyurdu. Abdurrahman:

"Bir nevat (beş dirhem) altın!" deyince. Aleyhissalatu vesselam:

"Bir de ziyafet ver, bir tek koyunla da olsa!" ferman etti."

Buhari, Nikah 7, 49, 54, 56, 68, Buyu 1, Kefalet 2, Edeb 67, Da'avat 53, Menakıbu'l-Ensar 3, 50; Muslim, Nikah 79, (1427); Muvatta, Nikah 47, (2, 545); Tirmizi, Nikah 10, (1094), Birr 22, (1934); Ebu Davud, Nikah 30, (2109); Nesai, Nikah 67, (6, 119, 120).



Bir rivayette "...altın" kelimesinden sonra "Allah sana mubarek kılsın" ziyadesi vardır.

3435 - Ummu Habibe radıyallahu anha'nın anlattığına gore, Ubeydullah İbnu Cahş'ın nikahı altında idi. Ubeydullah Habeşistan'da vefat etti. Necaşi rahimehullah, onu Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'a nikahladı. Ve Resulullah'a bedel, Ummu Habibe'ye dortbin dirhem mehir verdi. Sonra onu, Aleyhissalatu vesselam'a Şurahbil İbnu Hasene ile birlikte gonderdi ve (mehir miktarını) Resulullah'a mektupla bildirdi. Resulullah aynen kabul etti."

Ebu Davud, Nikah 29, (2107- 2108)

MEHRİN AHKÂMI

3436 - Ukbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm bir adama:

"Sana falan kadını nikÂhlasam razı mısın?'' diye sordu. Adam, "Evet! '' deyince, bu sefer o kadına sordu: "Seni falan erkekle nikÂhlasam razı olur musun?"

Kadın, "Evet!" deyince bunları birbirlerine nikÂhladı. Erkek, kadınla gerdeğe girdi, ama kadın icin bir mehir belirlemedi, herhangi bir şey de vermedi. Bu erkek, Hudeybiye gazvesine katılanlardan biriydi, Hayber'de onun da hissesi vardı. Adam oleceği zaman:

"Resulullah falan kadını bana nikÂhladı ama ben ona bir mehir belirlemedim, peşin olarak da bir şey vermiş değilim. Şimdi sizleri şÃ‚hid kılıyorum, kadına mehir olarak Hayber'deki hissemi veriyorum!'' dedi. Kadın onu aldı ve erkeğin vefatından sonra yuzbin (dirhem)e sattı."

3437 - RÂvilerden biri, bu hadisin baş kısmına şu ilÂvede bulundu: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "NikÂhların en hayırlısı en kolayıdır."

Ebu DÂvud, NikÂh 32, (2117).

3438 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh'ın anlattığına gore ona, kocası olen bir kadından soruldu, kocası ona mehir tesbit etmemiş, henuz kendisiyle gerdek de yapmamış. Kadına şu cevabı verdi:

"Kadın mehrin tamamını alır (ne eksik, ne fazla ) iddet bekler ve miras'a da iştirak eder.

Ma'kıl İbnu SinÂn soz alarak dedi ki: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm'ı işittim, Berva' Bintu VÂşık icin bunun misli bir hukum vermişti." Bu acıklamaya İbnu Mes'ud sevindi."

Ebu DÂvud, NikÂh 32, (2114); Tirmizi, NikÂh 44, (1145); İbnu MÂce, NikÂh 18, (1891); NsÂi, NikÂh 68, (6, 121).

3439 - NÂfi anlatıyor: "Ubeydullah İbnu Omer'in bir kızı vardı. Annesi de Bintu Zeyd İbni'l-HattÂb idi. Bu kız, Abdullah İbnu Omer'in bir oğlunun nikahı altında idi. Oğlan, Zeyd İbul'-HattÂb'ın kızıyla gerdek yapmadan vefat etti, ustelik henuz mehir de tesbit etmemişti. Kızın annesi, Abdullah 'a gelerek kızın mehrini taleb etti. İbnu Omer radıyallahu anh kadına: "Kızınıza mehir yoktur. Eğer mehir olsaydı onu asla tutmaz verirdim, aksi halde kıza zulmetmiş olurum'' dedi. Kadın onun hukmunu kabul etmek istemedi. Aralarında, Zeyd İbnu Sabit radıyallahu anh'ı hakem yaptılar. O, kızın mehir hakkının bulunmadığına, fakat mirasa iştirak hakkı olduğuna hukmetti."

Muvatta, NikÂh 10, (2, 527).

3440 - İbnu Omer radıyallahu anhum demiştir ki: "Boşanan her kadının bir istifÂde (tazminat) hakkı vardır. Bu tazminattan, kendisine mehir tayin edildiği halde, temas vaki olmadan boşanan hÂrictir. Boyle bir kadın, kendisi icin tesbit edilen mehrin yarısını alır."

Muvatta, TalÂk 45, (2, 573).

3441 - İbnu'l-Museyyeb anlatıyor: "Hz. Omer radıyallahu anh: "NikÂhda perdeler indirildi mi mehir vacib olur '' diye hukmetti.''

Muvatta, NikÂh 12 (2, 5285.)

3442 - İbnu AbbÂs radıyallahu anhum anlatıyor: "Hz. Ali, Fatıma radıyallahu anhumÂ'yı nikÂhlayınca, hemen gerdek yapmak istedi. Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm ise, mehir olarak bir şeyler verinceye kadar buna mÂni oldu. Hz. Ali radıyallahu anh: "Benim verecek bir şeyim yok!" demişti. AleyhissalÂtu vesselÂm:

"Ona zırhını ver!" buyurdu. Hz. Ali radıyallahu anh (bu maksadla) zırhını verdi, sonra da gerdek yaptı."

Ebu DÂvud, NikÂh 36, (2125, 2126); NesÂi, NikÂh 76, (6, 129).

3443 - Hz. Aişe radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm, bana, kocası kadına bir şey vermezden once kadını kocasına gondermemi emretti."

Ebu DÂvud, NikÂh 36, (2128).

3444 - Ukbe İbnu Âmir radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalÂtu vesselÂm buyurdular ki: "Yerine getirilmeye en ziyade lÂyık olan şart, fercleri helal kılmak uzere kabul ettiğiniz şartlardır."

Buhari, NikÂh 52, Şurut 6; Muslim, NikÂh 63, (1418); Ebu DÂvud, NikÂh 63, (2139); Tirmizi, NikÂh 31, (1127) ; NesÂi, NikÂh 42, (6, 92, 93).