Bir cok insanın Dunyada yaşanan hadiseler karşısında aklına gelen ilk sorulardan birisidir bu. İşte bu sorulara Bediuzzaman hazretleri cevap vermiş, dikkatlice okuduğunuzda Muslumanlar olaraka nerede hata yaptığımızı cok net goreceksiniz. Yedi bolumden oluşan cevapların dorduncusunu buraya aktarıyoruz.

Muhim ve mudhiş bir sual:
Neden ehl-i dunya, ehl-i gaflet, hatta ehl-i dalalet ve ehl-i nifak rekabetsiz ittifak ettikleri halde; ehl-i hak ve ehl-i vifak olan ashab-ı diyanet ve ehl-i ilim ve ehl-i tarikat, neden rekabetli ihtilaf ediyorlar?
İttifak ehl-i vifakın hakkı iken ve hilaf ehl-i nifakın lazımı iken, neden bu hak oraya gecti ve şu haksızlık şuraya geldi?
Elcevab; Ehl-i hidayetin rekabetkarane ihtilafı, akibeti duşunmemekten ve kasr-ı nazardan olmadığı gibi; ehl-i dalaletin samimane ittifakları, akibet-endişlikten ve yuksek nazardan değildir.

Belki ehl-i hidayet; hak ve hakikatın tesiriyle, nefsin kor hissiyatına kapılmayarak; kalbin ve aklın dur-endişane temayulatına tabi' olmakla beraber, istikameti ve ihlası muhafaza edemediklerinden, o yuksek makamı muhafaza edemeyip ihtilafa duşuyorlar.

Ehl-i dalalet ise: Nefsin ve hevanın tesiriyle, kor ve akibeti gormeyen ve bir dirhem hazır lezzeti bir batman ilerideki lezzete tercih eden hissiyatın mukteziyatıyla, birbirine samimi olarak, muaccel bir menfaat ve hazır bir lezzet icin şiddetli ittifak ediyorlar.

Evet dunyevi ve hazır lezzet ve menfaat etrafında aşağı, kalbsiz nefisperestler samimi ittifak ve ittihad ediyorlar. Ehl-i hidayet, ahirete ait ve ileriye muteallik semerat-ı uhreviyeye ve kemalata, kalb ve aklın yuksek dusturlarıyla muteveccih oldukları icin, esaslı bir istikamet ve tam bir ihlas ve gayet fedakarane bir ittihad ve ittifak olabilirken; enaniyetten tecerrud edemedikleri icin, ifrat ve tefrit yuzunden, ulvi bir menba-ı kuvvet olan ittifakı kaybedip, ihlas da kırılır ve vazife-i uhreviye de zedelenir. Kolayca rıza-yı İlahi de elde edilmez.


Bu muhim marazın merhemi ve ilacı:

"El-hubbu fillah" sırrıyla, tarik-ı hakta gidenlere refakatla iftihar etmek ve arkalarından gitmek ve imamlık şerefini onlara bırakmak ve o Hak yolunda kim olursa olsun kendinden daha iyi olduğunun ihtimaliyle enaniyetinden vazgecip ihlası kazanmak ve ihlas ile bir dirhem amel, ihlassız batmanlar ile amellere racih olduğunu bilmekle ve tabiiyeti dahi sebeb-i mes'uliyet ve hatarlı olan metbuiyete tercih etmekle o marazdan kurtulur ve ihlası kazanır, vazife-i uhreviyesini hakkıyla yapabilir.

Risale-i Nur / İhlas Risalesi / Said Nursi

KAYNAK

__________________