Guzel ahlakla ilgili ayetler,
Kurandaki guzel ahlakla ilgili ayetler

İslam Dini, iman ilkelerini insanlara benimsetmek, ibadet esasların hayatlarına aktarmanın yanında ahlaki ilkeler getirmek suretiyle bireylerin en huzurlu bir yaşam surmelerini sağlamaktadır. Nitekim İslam Dininin kendisiyle gonderildiği son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.s.) Efendimizin alemlere rahmet olarak gonderilmesiyle beraber on plana cıkartılan en onemli ozelliği ise, ahlakıdır. Bir ayette Efendimiz icin şoyle buyrulmaktadır.

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ “Sen elbette yuce bir ahlÂk uzeresin.”[1] Sevgili Peygamberimizde bir hadisinde bu hususu şoyle ifade etmektedir. “Ben guzel ahlÂkı tamamlamak icin gonderildim”[2]

İslam ahlakının ilk ana kaynağı Kur’an-ı Kerimdir. Peygamberimizin ahlÂk ve yaşayışı Hz. Aişe annemize sorulduğu zaman "Siz Kur’an okumuyor musunuz? O’nun ahlÂkı Kur’an’dan ibÂret idi.”[3] buyurarak bizleri Kur’an’a yonlendirmektedir. Yuce Kitabımız Kur’an-ı Kerim insanların uymaları gereken bircok ahlaki ilkeler sunmuştur. Guzel ahlak teşvik edilirken, cirkin huylar ise kınanmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Yuce Rabbimiz bizlere guzel huyları yerine getirmemizi emretmekte, cirkin huyları ise bize yasak kılmaktadır. Ayet-i kerimede şoyle buyurmaktadır.

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالإِحْسَانِ وَإِيتَاء ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

“Şuphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, duşunup tutasınız diye size oğut veriyor.” [4]

Kur’an-ı Kerimde gecen ve bizlerden istenilen ilkeler ve bu ilkeler ile ilgili ayet-i kerimeler şunlardır.

İyilik, İyi Davranmak ve Guzel Soz Soylemek:

وَلَا تَسْتَوِي الْحَسَنَةُ وَلَا السَّيِّئَةُ ادْفَعْ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ فَإِذَا الَّذِي بَيْنَكَ وَبَيْنَهُ عَدَاوَةٌ كَأَنَّهُ وَلِيٌّ حَمِيمٌ

“İyilikle kotuluk bir olmaz. Kotuluğu en guzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında duşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.”[5]

وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئاً وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُوراً

“Allah’a ibadet edin ve ona hicbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şuphesiz, Allah kibirlenen ve ovunen kimseleri sevmez.”[6]

Sozun guzel soylenmesinin onemi ise bizlere şoyle bildirilmektedir.

قَوْلٌ مَّعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِّن صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَا أَذًى وَاللّهُ غَنِيٌّ حَلِيمٌ

“Guzel soz ve bağışlama, arkasından incitme gelen sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, acelesi de yoktur.”[7]

Doğruluk:

إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَبْشِرُوا بِالْجَنَّةِ الَّتِي كُنتُمْ تُوعَدُونَ

“Şuphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların uzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, uzulmeyin, size (dunyada iken) vadedilmekte olan cennetle sevinin!”[8] Bir başka ayette mealen doğru olanlar icin şoyle mujdeler verilmektedir. “Allah şoyle diyecek: “Bugun, doğrulara, doğruluklarının yarar sağlayacağı gundur.” Onlara icinden ırmaklar akan, icinde ebedi kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’dan razı olmuşlardır. İşte bu buyuk başarıdır.”[9]

Sabır:

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ

الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ

“Andolsun ki sizi biraz korku ve aclıkla, bir de mallar, canlar ve urunlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri mujdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şuphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şuphesiz O’na doneceğiz” derler.”[10]

Tevazu:

وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْناً وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَاماً

“RahmÂn’ın kulları, yeryuzunde vakar ve tevazu ile yuruyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selÂm!” der (gecer)ler.”[11]

İffetli Olmak:

قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذَلِكَ أَزْكَى لَهُمْ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ

وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ

“Mu’min erkeklere soyle, gozlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar icin daha nezihtir. Şuphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mu’min kadınlara da soyle, gozlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar…”[12]

İnfak (Maddi Yardım) Etmek ve Yardımlaşmak:

الَّذِينَ يُنفِقُونَ أَمْوَالَهُم بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرّاً وَعَلاَنِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ وَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ

“Mallarını gece gunduz; gizli ve acık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mukafatları vardır. Onlara korku yoktur. Onlar mahzun da olacak değillerdir.”[13] Diğer bir ayette, “Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat sacıp savurma. Cunku sacıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı cok nankorluk etmiştir.”[14] buyrulmuştur.

وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

“…İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) uzere yardımlaşın. Ama gunah ve duşmanlık uzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Cunku Allah’ın cezası cok şiddetlidir.”[15] Bir başka ayette şoyle buyrulur. “Allah’a ve Resulune iman edin ve sizi uzerinde tasarrufa yetkili kıldığı maldan, (Allah yolunda) harcayın. İcinizden iman edip de (Allah yolunda) harcayanlar var ya; onlar icin buyuk bir mukafat vardır.”[16]

Sozunde Durmak:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ كَبُرَ مَقْتاً عِندَ اللَّهِ أَن تَقُولُوا مَا لَا تَفْعَلُونَ

“Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri nicin soyluyorsunuz? Yapmayacağınız şeyleri soylemeniz, Allah katında buyuk gazap gerektiren bir iştir.”[17] Bir diğer ayette mealen şoyle buyrulur. “Antlaşma yaptığınız zaman, Allah’a karşı verdiğiniz sozu yerine getirin. Allah’ı kendinize kefil kılarak pekiştirdikten sonra yeminlerinizi bozmayın. Şuphesiz Allah yaptıklarınızı bilir.”[18]

Bağışlama (Affedicilik):

“Ey iman edenler! Eşlerinizden ve cocuklarınızdan size duşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoş gorup vazgecer ve bağışlarsanız şuphe yok ki Allah cok bağışlayandır, cok merhamet edendir.”[19] Bir diğer ayette Sevgili Peygamberimizin ornek bir tavrı ovulmekte ve muminlere bu husus hatırlatılmaktadır. “Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yurekli olsaydın onlar cevrenden dağılır giderlerdi. Oyleyse onları bağışla, onlar icin bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla muşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkul et. Şuphesiz Allah, tevekkul edenleri sever.”[20]

Adalet, Adil Olmak:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ كُونُواْ قَوَّامِينَ بِالْقِسْطِ شُهَدَاء لِلّهِ وَلَوْ عَلَى أَنفُسِكُمْ أَوِ الْوَالِدَيْنِ وَالأَقْرَبِينَ إِن يَكُنْ غَنِيّاً

أَوْ فَقَيراً فَاللّهُ أَوْلَى بِهِمَا فَلاَ تَتَّبِعُواْ الْهَوَى أَن تَعْدِلُواْ وَإِن تَلْوُواْ أَوْ تُعْرِضُواْ فَإِنَّ اللّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيراً

“Ey iman edenler, kendiniz, anne-babanız ve yakınlarınız aleyhine bile olsa, Allah icin şahidler olarak adaleti ayakta tutun. (Onlar) ister zengin olsun, ister fakir olsun; cunku Allah onlara daha yakındır. Oyleyse adaletten donup heva (tutkuları)nıza uymayın. Eğer dilinizi eğip buker (sozu geveler) ya da yuz cevirirseniz, şuphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.”[21] Yine bir cok ayette Yuce Rabbimiz adaleti ve adil olmayı bizlere emretmektedir. Yuce Rabbimiz bizlere şoyle buyurmaktadır. “Şuphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hukmettiğinizde adaletle hukmetmenizi emrediyor. Bununla Allah, size ne guzel oğut veriyor!.. Doğrusu Allah, işitendir, gorendir.”[22] “Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah icin, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şuphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır.”[23]

Zandan sakınmak, Gıybet Etmemek ve Kusur Araştırmamak:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثِيراً مِّنَ الظَّنِّ إِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ إِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَب بَّعْضُكُم بَعْضاً أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَن يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتاً فَكَرِهْتُمُوهُ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ تَوَّابٌ رَّحِيمٌ

“Ey iman edenler! Zannın bir coğundan sakının. Cunku zannın bir kısmı gunahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz olu kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şuphesiz Allah tovbeyi cok kabul edendir, cok merhamet edendir.”[24]

İftira:

إِنَّ الَّذِينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ لُعِنُوا فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ

يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ أَلْسِنَتُهُمْ وَأَيْدِيهِمْ وَأَرْجُلُهُم بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

“İffetli ve (haklarında uydurulan kotuluklerden) habersiz mu’min kadınlara zina isnat edenler, gercekten dunya ve ahirette lanetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları gunahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri gunde onlara cok buyuk bir azap vardır.”[25]

Yalan Soylemek:

إِنَّمَا يَفْتَرِي الْكَذِبَ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِآيَاتِ اللّهِ وَأُوْلـئِكَ هُمُ الْكَاذِبُونَ

“Yalanı, ancak Allah’ın Âyetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.”[26] Bir başka ayette yalan kacınılmamız istenmektedir. “…Artık putlara tapma pisliğinden kacının, yalan sozden kacının.”[27] Yalan sozlerin Allah’a isnat edilmesi ise kınanmaktadır. “Yalan sozlerle Allah'a iftira edenden veya O'nun Âyetlerini yalanlayandan daha zalim kimdir! Şuphe yok ki, zalimler kurtuluşa ermezler!”[28] “Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak "Bu helÂldir, şu da haramdır" demeyin, cunku Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.”[29]

Kibir:

وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحاً إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ

“Kucumseyerek surat asıp insanlardan yuz cevirme ve yeryuzunde boburlenerek yurume! Cunku Allah hicbir kibirleneni, ovungeni sevmez.”[30] Kibirli olmayanlar ahiret hayatının guzellikleriyle mujdelenirken, kibirlenenlerin yerini ise ateş olduğu bildirilmektedir. “İşte ahiret yurdu; biz onu, yeryuzunde buyuklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Guzel) Sonuc takva sahiplerinindir.”[31] “İcinde ebedî kalmak uzere cehennemin kapılarından girin! Kibirlenenlerin donup gidecekleri yer ne cirkindir!”[32]

Cimrilik ve İsraf:

وَلاَ يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ يَبْخَلُونَ بِمَا آتَاهُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ هُوَ خَيْراً لَّهُمْ بَلْ هُوَ شَرٌّ لَّهُمْ سَيُطَوَّقُونَ مَا بَخِلُواْ بِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَلِلّهِ مِيرَاثُ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَاللّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ

“Allah’ın kendilerine lutfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri icin hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri icin bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gununde boyunlarına dolanacaktır. Goklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.”[33]

Kur’an-ı Kerim helal olan şeylerden yenilip icilmesini ama israf edilmemesini istemektedir. Yuce Rabbimiz bir ayette şoyle buyuruyor.

وكُلُواْ وَاشْرَبُواْ وَلاَ تُسْرِفُواْ إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ

“Yiyin icin fakat israf etmeyin. Cunku o, israf edenleri sevmez.”[34] Bir başka ayette ise, bizlere harcama yaparken ne cimrilik yapmayı nede sacıp savurmayı istemektedir. Orta bir yol onermektedir. İlgili ayette şoyle buyrulmaktadır. “Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.”[35]

Cana Kıymak (Adam Oldurmek):

مَن قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعاً وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعاً

“…Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryuzunde bir bozgunculuk cıkarmak karşılığı olmaksızın oldururse, o sanki butun insanları oldurmuştur. Her kim de birini (hayatını kurtararak) yaşatırsa sanki butun insanları yaşatmıştır…”[36] Diğer bir ayette kasten mumin bir insanı oldurenin ahirette cezasının cehennem olacağı şoyle bildirilmektedir. “Kim bir mumini kasten oldururse, cezası, icinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, lÂnet etmiş ve onun icin buyuk bir azap hazırlamıştır.”[37]

Gosteriş (Riya):

“Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gunune inanmadığı halde insanlara gosteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gonul kırmak suretiyle boşa cıkarmayın. Boylesinin durumu, uzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini cıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hicbir şey elde edemezler. Allah kÂfirler topluluğunu hidayete erdirmez.”[38] Diğer bir ayette ibadette gosteriş yapanlara uyarı yapılmaktadır. “İşte (şu) namaz kılanların vay haline, Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar, onlar gosteriş yapmaktadırlar.”[39]

İcki İcmek ve Kumar Oynamak:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ إِنَّمَا يُرِيدُ الشَّيْطَانُ أَن يُوقِعَ بَيْنَكُمُ الْعَدَاوَةَ وَالْبَغْضَاء فِي الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ وَيَصُدَّكُمْ عَن ذِكْرِ اللّهِ وَعَنِ الصَّلاَةِ فَهَلْ أَنتُم مُّنتَهُونَ

“Ey iman edenler! (Aklı orten) icki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kacının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan, icki ve kumarla, ancak aranıza duşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeciyor musunuz?”[40]

Zina ve Fuhuş:

وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً

“Zinaya yaklaşmayın. Cunku o, son derece cirkin bir iştir ve cok kotu bir yoldur.”[41] Diğer bir ayette ise Yuce Rabbimiz kullarından razı olmayacağı davranışları şoyle bildirmiştir. “Rahmanın İyi Kulları, Allah ile beraber başka bir ilaha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah’ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar.”[42]

Bozgunculuk (Fesat) Cıkarmak ve Haset Etmek:

“Ki (bunlar) Allah'ın ahdini onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar Allah'ın kendisiyle birleştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryuzunde bozgunculuk cıkarırlar. Kayba uğrayanlar işte bunlardır.”[43] Bir başka ayette yeryuzunde bozulma meydana gelişinin asıl sebebinin insanların kendi yapmış oldukları bozgunculuktan kaynaklandığı şoyle bildirilmektedir. “İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad ortaya cıktı. Umulur ki donerler diye (Allah) onlara yaptıklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.”[44]

Kuran’ı Kerimin sondan bir onceki sure olan felak suresinde ise haset yapanların şerli olduğu ve onların şerrinden Allah’a sığınılması gerektiği bildirilmektedir. De ki:"Ben ağaran sabahın Rabbine sığınırım, Yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığı coktuğu zaman gecenin şerrinden, Ve duğumlere ufurup buyu yapan ufurukculerin şerrinden, Ve kıskandığı vakit kıskanc kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!”[45]

Alay Etmek:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَومٌ مِّن قَوْمٍ عَسَى أَن يَكُونُوا خَيْراً مِّنْهُمْ وَلَا نِسَاء مِّن نِّسَاء عَسَى أَن يَكُنَّ خَيْراً

مِّنْهُنَّ وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ وَمَن لَّمْ يَتُبْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

“Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kotu) lakaplarla cağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kotu bir namdır! Kim de tovbe etmezse, işte onlar zÂlimlerin ta kendileridir.”[46]

Haksız Kazanc ve Ruşvet:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ

إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيماً

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şuphesiz Allah size karşı cok merhametlidir.”[47] Diğer bir ayette ise haksız kazancın yanında ruşvet vermekte yasaklanmıştır. Allah-u Teala şoyle buyurmaktadır.

وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُم بَيْنَكُم بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُواْ بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُواْ فَرِيقاً مِّنْ أَمْوَالِ النَّاسِ بِالإِثْمِ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ

“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile gunaha girerek yemek icin onları hakimlere (ruşvet olarak) vermeyin.”[48] Kuran-ı Kerimde gecen Ahlak İle İlgili Ayetler hangileridir

Ellerine sağlık performans odevim icin yararlı oldu. Kuran-ı Kerimde gecen Ahlak İle İlgili Ayetler hangileridir

aynen performanstan 100 aldım Kuran-ı Kerimde gecen Ahlak İle İlgili Ayetler hangileridir

allah razı olsun performanımda cok yardımcı oldunuz Kuran-ı Kerimde gecen Ahlak İle İlgili Ayetler hangileridir

cok guzel bi site performansımdan 100 aldım teşekurler Kuran-ı Kerimde gecen Ahlak İle İlgili Ayetler hangileridir

“Şuphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, duşunup tutasınız diye size oğut veriyor.