Her cemal sahibi, kendi cemalini gormek ve gostermek ister

(Dunden devam)

Sırr-ı kayyumiyete bakan hadsiz faaliyet-i İlÂhiyedeki hikmetin ikinci şubesi: Esma-i İlÂhiyeye bakar. Malûmdur ki, her bir cemal sahibi, kendi cemalini gormek ve gostermek ister. Her bir huner sahibi, kendi hunerini teşhir ve ilÂn etmekle nazar-ı dikkati celb etmek ister ve sever. Ve huneri gizli kalmış bir guzel hakikat ve guzel bir mana, meydana cıkmak ve muşterileri bulmak ister ve sever.

Madem bu esaslı kaideler, her şeyde derecesine gore cereyan ediyor; elbette Cemîl-i Mutlak olan Zat-ı Kayyum-u ZulcelÂl’in bin bir Esma-i Husnasından her bir ismin, kÂinatın şehadetiyle ve cilvelerinin delÂletiyle ve nakışlarının işaretiyle, her birisinin her bir mertebesinde hakikî bir husun, hakikî bir kemal, hakikî bir cemal ve gayet guzel bir hakikat, belki her bir ismin her bir mertebesinde hadsiz enva-ı husunle hadsiz hakaik-ı cemîle vardır.

Madem bu esmanın kudsî cemallerini irae eden Âyineleri ve guzel nakışlarını gosteren levhaları ve guzel hakikatlerini ifade eden sayfaları bu mevcudattır ve bu kÂinattır. Elbette o daimî ve bÂkî esma, hadsiz cilvelerini ve nihayetsiz manidar nakışlarını ve kitaplarını, hem musemmaları olan Zat-ı Kayyum-u ZulcelÂl’in nazar-ı muşahedesine, hem had ve hesaba gelmeyen zîruh ve zîşuur mahlûkatın nazar-ı mutalÂasına gostermek ve nihayetli, mahdud bir şeyden nihayetsiz levhaları ve bir tek şahıstan pek cok şahısları ve bir hakikatten pek kesretli hakikatleri gostermek icin, o aşk-ı mukaddes-i İlÂhîye istinaden ve o sırr-ı kayyumiyete binaen, kÂinatı umumen ve mutemadiyen cilveleriyle tazelendiriyorlar, değiştiriyorlar.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Altıncı Nukte, s. 650
__________________