KÂinat, kalem-i kudretin yazar bozar tahtası gibi

Ucuncu ŞuÂ

“O her an bir tasarruftadır.” (Rahman Sûresi: 29.); “O dilediğini dilediği şekilde yapar.” (Buruc Sûresi: 16.); “O dilediğini dilediği şekilde yaratır.” (Rum Sûresi: 54.); “Her şeyin hukum ve tasarrufu O’nun elindedir.” (YÂsin Sûresi: 83.); “Bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryuzunu olumunun ardından nasıl diriltiyor.” (Rum Sûresi: 50.) gibi ayetlerin işaret ettikleri hallÂkıyet-i İlÂhiye ve faaliyet-i Rabbaniye icindeki sırr-ı kayyumiyetin bir derece inkişafına bir iki mukaddime ile işaret edeceğiz.

Birincisi: Şu kÂinata baktığımız vakit goruyoruz ki, zaman seylinde mutemadiyen calkanan ve kafile kafile arkasından gelip gecen mahlûkatın bir kısmı bir saniyede gelir, der-akab kaybolur. Bir taifesi bir dakikada gelir, gecer. Bir nev’i, bir saat Âlem-i şehadete uğrar, Âlem-i gayba girer. Bir kısmı bir gunde, bir kısmı bir senede, bir kısmı bir asırda, bir kısmı da asırlarda bu Âlem-i şehadete gelip, konup, vazife gorup gidiyorlar.

Bu hayret verici seyahat ve seyeran-ı mevcudat ve sefer ve seyelÂn-ı mahlûkat oyle bir intizam ve mizan ve hikmetle sevk ve idare edilir; ve onlara ve o kafilelere kumandanlık eden, oyle basîrÂne, hakîmÂne, mudebbirÂne kumandanlık ediyor ki, butun akıllar faraza ittihad edip bir tek akıl olsa, o hakîmÂne idarenin kunhune yetişemez ve kusur bulup tenkit edemez.

İşte bu hallÂkıyet-i Rabbaniyenin icinde, o sevimli ve sevdiği masnuatın, hususan zîhayatların hicbirine goz actırmayarak Âlem-i gayba gonderiyor. Hicbirine nefes aldırmayarak dunyadaki hayattan terhis ediyor. Mutemadiyen bu misafirhane-i Âlemi doldurup misafirlerin rızası olmayarak boşaltıyor. Kalem-i kaza ve kader, kure-i arzı yazar bozar tahtası gibi yaparak, “yuhyî ve yumît” [Diriltmek ve olume mazhar etmek. (Mu’min Sûresi: 68, 80.)] cilveleriyle mutemadiyen kure-i arzda yazılarını yazar ve o yazıları tazelendirir, tebdil eder.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Altıncı Nukte, s. 649
__________________