Butun kÂinatı yaratamayan, en kucuk bir zîhayatı yaratamaz

(Dunden devam)

Evet, seni yaratan, butun nev-i insanı yaratan Zat olduğunu, bilbedahe senin yuzundeki sikkesi gosteriyor. Cunku mahiyet-i insaniye birdir, inkısamı gayr-i mumkundur. Hem hayat vasıtasıyla ecza-i kÂinat onun efradı hukmune ve kÂinat ise nev’i hukmune gecer; sikke-i ehadiyeti mecmuunda gosterdiği gibi, her bir cuzde dahi o sikke-i ehadiyeti ve hatem-i Samediyeti gostererek, şirk ve iştiraki her cihetle tard eder.

Hem hayatta san’at-ı Rabbaniyenin oyle fevkalÂde harika mu’cizeleri var ki, butun kÂinatı halk edemeyen bir zat, bir kudret, en kucuk bir zîhayatı halk edemez. Evet, bir nohut tanesinde butun Kur’Ân’ı yazar gibi, camın gayet kucuk bir tohumunda koca cam ağacının fihristesini ve mukadderatını yazan kalem, elbette semavatı yıldızlarla yazan kalem olabilir. Evet, bir arının kucuk kafasında, kÂinat bahcesindeki cicekleri tanıyacak ve ekser envaıyla munasebettar olacak ve bal gibi bir hediye-i rahmeti getirecek ve dunyaya geldiği gunde şerÂit-i hayatı bilecek derecede bir istidadı, bir kabiliyeti, bir cihazı derc eden zat, elbette butun kÂinatın hÂlıkı olabilir.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Beşinci Nukte, s. 638
__________________