Hayat, kadere iman ruknune bakıp, remzen ispat eder

(Dunden devam)

Hem hayat, iman-ı bi’l-kader ruknune bakıp, remzen ispat eder. Cunku madem hayat Âlem-i şehadetin ziyasıdır ve istil ediyor; ve vucudun neticesi ve gayesidir; ve HÂlık-ı KÂinat’ın en cami Âyinesidir; ve faaliyet-i Rabbaniyenin en mukemmel enmuzeci ve fihristesidir, temsilde hata olmasın, bir nevi programı hukmundedir. Elbette Âlem-i gayb, yani mazi, mustakbel, yani gecmiş ve gelecek mahlûkatın hayat-ı maneviyeleri hukmunde olan intizam ve nizam ve malûmiyet ve meşhudiyet ve taayyun ve evamir-i tekviniyeyi imtisale muheyya bir vaziyette bulunmalarını sırr-ı hayat iktiza ediyor.

Nasıl ki bir ağacın cekirdek-i aslîsi ve koku ve muntehasında ve meyvelerindeki cekirdekleri dahi, aynen ağac gibi, bir nevi hayata mazhardırlar, belki ağacın kavÂnîn-i hayatiyesinden daha ince kavÂnîn-i hayatı taşıyorlar; hem nasıl ki bu hÂzır bahardan evvel gecmiş guzun bıraktığı tohumlar ve kokler, bu bahar gittikten sonra gelecek baharlara bırakacağı cekirdekler, kokler, bu bahar gibi cilve-i hayatı taşıyorlar ve kavÂnîn-i hayatiyeye tÂbidirler. Aynen oyle de, şecere-i kÂinatın butun dal ve budaklarıyla her birinin bir mazisi ve mustakbeli var; gecmiş ve gelecek tavırlarından ve vaziyetlerinden muteşekkil bir silsilesi bulunur. Her nev’i ve her cuz’unun ilm-i İlÂhiyede muhtelif tavırlarla muteaddit vucudları bir silsile-i vucud-u ilmî teşkil eder. Ve vucud-u haricî gibi, o vucud-u ilmî dahi, hayat-ı umumiyenin manevî bir cilvesine mazhardır ki, mukadderat-ı hayatiye, o manidar ve canlı elvah-ı kaderiyeden alınır.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesinin Bir Meyvesi), Beşinci Nukte, s. 636

LÛ*GAT*CE:

elvah-ı kaderiye: kaderle ilgili levhalar.

evamir-i tekviniye: Allah’ın emirleri.

iman-ı bi’l-kader: kadere iman.

kavÂnîn-i hayatiye: hayat kanunları.

remzen: işaret yoluyla.

ziya: ışık.
__________________