Hayat sahipleri “YÂ Hayy!” deyip perde-i gaybda gizleniyorlar

(Dunden devam)

Ve hem nasıl ki yeryuzunde bulunan parlak şeylerin guneşin akisleriyle parlamaları ve denizlerin yuzlerinde kabarcıkları ziyanın lem’alarıyla parlayıp sonmeleri, arkalarından gelen kabarcıklar yine hayalî guneşciklere Âyinelik etmeleri bilbedahe gosteriyor ki, o lem’alar, yuksek bir tek guneşin cilve-i in’ikÂsıdırlar ve guneşin vucudunu muhtelif dillerle yÂd ediyorlar ve ışık parmaklarıyla ona işaret ediyorlar. Aynen oyle de, Zat-ı Hayy-ı Kayyum’un Muhyî isminin cilve-i a’zamı ile berrin yuzunde ve bahrin icinde zîhayatların kudret-i İlÂhiye ile parlayıp, arkalarından gelenlere yer vermek icin “YÂ Hayy!” deyip perde-i gaybda gizlenmeleri, bir hayat-ı sermediye sahibi olan Zat-ı Hayy-ı Kayyum’un hayatına ve vucub-u vucuduna şehadetler, işaretler ettikleri gibi; umum mevcudatın tanziminde eseri gorunen ilm-i İlÂhîye şehadet eden butun deliller ve kÂinata tasarruf eden kudreti ispat eden butun burhanlar ve tanzim ve idare-i kÂinatta hukumferma olan irade ve meşieti ispat eden butun huccetler ve kelÂm-ı Rabbanî ve vahy-i İlÂhînin medarı olan risaletleri ispat eden butun alÂmetler, mu’cizeler ve hakeza yedi sıfÂt-ı İlÂhiyeye şehadet eden butun delÂil, bi’l-ittifak Zat-ı Hayy-ı Kayyum’un hayatına delÂlet, şehadet, işaret ediyorlar. Cunku, nasıl bir şeyde gormek varsa, hayatı da var; işitmek varsa, hayatın alÂmetidir; soylemek varsa, hayatın vucuduna işaret eder; ihtiyÂr, irade varsa, hayatı gosterir. Aynen oyle de, bu kÂinatta ÂsÂrıyla vucudları muhakkak ve bedihî olan kudret-i mutlaka ve irade-i şamile ve ilm-i muhit gibi sıfatlar, butun delÂilleriyle, Zat-ı Hayy-ı Kayyum’un hayatına ve vucub-u vucuduna şehadet ederler ve butun kÂinatı bir golgesiyle ışıklandıran ve bir cilvesiyle butun dÂr-ı ahireti zerratıyla beraber hayatlandıran hayat-ı sermediyesine şehadet ederler.

(Devamı var)

Lem’alar, Otuzuncu Lem’a (Eskişehir Hapishanesi’nin Bir Meyvesi), Beşinci Nukte, s. 634
__________________