Dorduncu suÂl: “Sahabelere karşı iddia-i ruchan nereden cıkıyor, kim cıkarıyor? Şu zamanda, bu meseleyi medar-ı bahsetmek nedendir? Hem, muctehidîn-i izama karşı musÂvÂt dÂv etmek neden ileri geliyor?”

Elcevap: Şu meseleyi soyleyen iki kısımdır:

Bir kısmı, safî ehl-i diyanet ve ehl-i ilimdir ki, bazı ehadisi gormuşler; şu zamanda ehl-i takva ve salÂhati teşvik ve tergib icin oyle mebhaslar acıyorlar. Bu kısma karşı sozumuz yok. Zaten onlar azdırlar, cabuk da intibaha gelirler.

Diğer kısım ise, gayet mudhiş mağrur insanlardır ki, mezhepsizliklerini muctehidîn-i izama musÂvÂt dÂvÂsı altında neşretmek istiyorlar ve dinsizliklerini Sahabeye karşı musÂvÂt dÂvÂsı altında icra etmek istiyorlar.

Cunku, evvelen, o ehl-i dalÂlet sefahete girmiş, sefahette tiryaki olmuş, sefahete mÂni olan tekÂlif-i şer’iyeyi yapamıyor.

Kendine bir bahane bulmak icin der ki: “Şu mesÂil, ictihadiyedirler. O mesÂilde mezhepler birbirine muhalif gidiyor. Hem, onlar da bizim gibi insanlardır, hata edebilirler. Oyle ise, biz de onlar gibi ictihad ederiz, istediğimiz gibi ibadetimizi yaparız. Onlara tÂbi olmaya ne mecburiyetimiz var?”

İşte bu bedbahtlar, bu desise-i şeytaniye ile, başlarını mezahibin zincirinden cıkarıyorlar. Bunların şu dÂvÂları ne kadar curuk, ne kadar esassız olduğu Yirmi Yedinci Soz’de kat’î bir surette gosterildiğinden, ona havale ederiz.

Saniyen, o kısım ehl-i dalÂlet baktılar ki, muctehidînlerde iş bitmiyor. Onların omuzlarındaki, yalnız nazariyat-ı diniyedir. HÂlbuki, bu kısım ehl-i dalÂlet, zaruriyat-ı diniyeyi terk ve tağyir etmek istiyorlar. “Onlardan daha iyiyiz” deseler, meseleleri tamam olmuyor. Cunku, muctehidîn, nazariyata ve kat’î olmayan teferruata karışabilirler. HÂlbuki, bu mezhepsiz ehl-i dalÂlet, zaruriyat-ı diniyede dahi fikirlerini karıştırmak ve kabil-i tebdil olmayan mesÂili tebdil etmek ve kat’î erkÂn-ı İslÂmiyeye karşı gelmek istediklerinden, elbette zaruriyat-ı diniyenin hameleleri ve direkleri olan Sahabelere ilişecekler.

Heyhat! Değil bunlar gibi insan suretindeki hayvanlar, belki hakikî insanlar ve hakikî insanların en kÂmilleri olan evliyanın buyukleri, Sahabenin kucuklerine karşı musÂvÂt dÂvÂsını kazanamadıkları, gayet kat’î bir surette Yirmi Yedinci Soz’de ispat edilmiştir.

Sozler, Yirmi Yedinci Sozun Zeyli, s. 560

LÛ*GAT*CE:

iddia-i ruchan: Ustunluk iddiası.

mezahib: Mezhepler.

muctehidîn-i izam: Muctehidlerin buyukleri.

musÂvÂt: Eşitlik, denk olmak.

nazariyat-ı diniye: Dinin nazarî, teferruata bakan kısımları.

zaruriyat-ı diniye: Dinin kesin ve temel hukumleri.

***
__________________