Kur’Ân-ı Hakîm’in ve Kur’Ân’ın mufessir-i hakikîsi olan hadisin bir kısım yuksek ve ulvî hakaikına cıkmak icin teslim ve inkıyadı noksan olan kalplere yardım edecek basamaklar hukmunde, o hakikatlerin bir kısım nazirelerine işaret edeceğiz.
(…)

Ucuncusu:

MeselÂ, hamele-i Arş ve yer ve goklerin melÂike-i muekkelleri ve sair bir kısım melekler hakkında Muhbir-i SÂdıkın tasvir ettiği, mesel kırk binler başlı, her bir başta kırk binler lisan ve her lisanda kırk binler tarzda tesbihat ettiklerini ve intizam ve kulliyet ve vus’at-i ubudiyetlerini ifade eden hakikate cıkmak icin, şuna dikkat et ki: Zat-ı ZulcelÂl, “Yedi gokle yer ve onların icindekiler Onu tesbih eder.” (İsra Sûresi: 44.), “Biz dağları onun [Davud’un] emrine verdik ki, onunla beraber tesbih eder.” (Sad Sûresi: 18.), “Biz emaneti goklere, yere ve dağlara teklif ettik.” (Ahzab Sûresi: 72.) gibi Âyetlerle tasrih ediyor ki, mevcudatın en buyuğu ve kullîsi dahi, kendi kulliyetine gore ve azametine munasip bir tarzda tesbihat ettiğini gosteriyor ve oyle de gorunuyor.

Evet, bir bahr-i musebbih olan şu semavatın kelimÂt-ı tesbihiyesi, guneşler, aylar, yıldızlar olduğu gibi, bir tayr-ı musebbih ve hÂmid olan şu zeminin dahi elfaz-ı tahmidiyesi, hayvanlar, nebatlar ve ağaclardır.

Demek, her bir ağacın, her bir yıldızın cuz’î birer tesbihatı olduğu gibi, zeminin de ve zeminin her bir kıt’asının da ve her bir dağ ve derenin de ve ber ve bahrinin de ve goklerin her bir feleğinin de ve her bir burcunun da birer tesbih-i kullîsi vardır.

Şu binler başları olan zeminin her başında yuz binler lisanlar bulunan ve her lisanda yuz bin tarzda tesbihat ciceklerini, tahmidat meyvelerini, Âlem-i misalde tercumanlık edip gosterecek ve Âlem-i ervahta temsil edip ilÂn edecek, ona gore elbette bir melek-i muekkeli vardır.

Sozler, s. 189-191

LÛ*GAT*CE:

bahr-i musebbih: Tesbih edenler denizi.

hamele-i Arş: Arşın taşıyıcısı olan melek.

inkıyad: Boyun eğme, itaat.

melÂike-i muekkel: Vekil kılınmış melekler.

Muhbir-i SÂdık: Doğru haberler veren Peygamberimiz (asm).

mufessir-i hakikîsi: Hakiki tefsir eden, gercek tefsirci.

tayr-ı musebbih ve hÂmid: Allah’ı tesbih ve hamd eden kuş.

vus’at-i ubudiyet: İbadetin, kulluğun genişliği.

***
__________________