Birinci Kelime
LÂ ilahe illallah’ta şoyle bir mujde var ki:

Hadsiz hÂcÂta mubtelÂ, nihayetsiz a’dÂnın hucumuna hedef olan ruh-u insanî şu kelimede oyle bir nokta-i istimdad bulur ki, butun hÂcÂtını temin edecek bir hazine-i rahmet kapısını ona acar. Ve oyle bir nokta-i istinad bulur ki, butun a’dÂsının şerrinden emin edecek bir kudret-i mutlakanın sahibi olan kendi Ma’budunu ve HÂlık’ını bildirir ve tanıttırır, sahibini gosterir, maliki kim olduğunu irae eder. Ve o irae ile, kalbi vahşet-i mutlakadan ve ruhu huzn-u elîmden kurtarıp, ebedî bir ferahı, daimî bir sururu temin eder.

İkinci Kelime

“Vahdehû”. Şu kelimede şifalı, saadetli bir mujde vardır. Şoyle ki:

KÂinatın ekser envaıyla alÂkadar ve o alÂkadarlık yuzunden perişan ve keşmekeş icinde boğulmak derecesine gelen ruh-u beşer ve kalb-i insan, “vahdehû” kelimesinde bir melce, bir halÂskÂr bulur ki, onu butun o keşmekeşten, o perişaniyetten kurtarır.

Yani, “vahdehû” manen der:

Allah birdir. Başka şeylere muracaat edip yorulma, onlara tezellul edip minnet cekme, onlara temelluk edip boyun eğme, onların arkasına duşup zahmet cekme, onlardan korkup titreme. Cunku Sultan-ı KÂinat birdir, her şeyin anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir, her şey O’nun emriyle halledilir. O’nu bulsan, her matlûbunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun.

Mektubat, Yirminci Mektub, s. 265

LÛ*GAT*CE:

a’dÂ: Duşmanlar.

enva’: Turler.

hÂcÂt: İhtiyaclar.

keşmekeş: Karışıklık, cekişme.

Ma’bud: İbadet edilmeye tek lÂyık olan Allah.

nokta-i istimdad: Yardım noktası.

nokta-i istinad: Dayanak noktası.

temelluk: Dalkavukluk.

tezellul etmek: Zillet altına girmek.

vahdehû: Allah birdir.
__________________