Ucuncu Nukte
SÂbık İkinci Nuktede, “Kuvve-i zaika kapıcıdır” dedik. Evet, ehl-i gaflet ve ruhen terakki etmeyen ve şukur mesleğinde ileri gitmeyen insanlar icin bir kapıcı hukmundedir. Onun telezzuzu hatırı icin israfata ve bir dereceden on derece fiyata cıkmamak gerektir.

Fakat, hakikî ehl-i şukrun ve ehl-i hakikatin ve ehl-i kalbin kuvve-i zaikası, Altıncı Soz’deki muvazenede beyan edildiği gibi, kuvve-i zaikası rahmet-i İlÂhiyenin matbahlarına bir nÂzır ve bir mufettiş hukmundedir. Ve o kuvve-i zaikada taamlar adedince mizancıklarla nimet-i İlÂhiyenin envaını tartmak ve tanımak, bir şukr-u manevî suretinde cesede, mideye haber vermektir. İşte, bu surette kuvve-i zaika yalnız maddî cesede bakmıyor. Belki kalbe, ruha, akla dahi baktığı cihetle, midenin fevkinde hukmu var, makamı var. İsraf etmemek şartıyla ve sırf vazife-i şukraniyeyi yerine getirmek ve enva-ı niam-ı İlÂhiyeyi hissedip tanımak kaydıyla ve meşrû olmak ve zillet ve dilenciliğe vesile olmamak şartıyla, lezzetini takip edebilir. Ve o kuvve-i zaikayı taşıyan lisanı şukurde istimal etmek icin leziz taamları tercih edebilir.

Bu hakikate işaret eden bir hÂdise ve bir keramet-i Gavsiye:

Bir zaman, Hazret-i Gavs-ı A’zam (ks) Şeyh GeylÂnî’nin terbiyesinde, nazdar ve ihtiyare bir hanımın bir tek evlÂdı bulunuyormuş. O muhterem ihtiyare, gitmiş oğlunun hucresine, bakıyor ki, oğlu bir parca kuru ve siyah ekmek yiyor. O riyÂzÂttan zaafiyetiyle, validesinin şefkatini celb etmiş. Ona acımış. Sonra Hazret-i Gavs’ın yanına şekva icin gitmiş. Bakmış ki, Hazret-i Gavs, kızartılmış bir tavuk yiyor. Nazdarlığından demiş:

“YÂ Ustad! Benim oğlum aclıktan oluyor; sen tavuk yersin!”

Hazret-i Gavs tavuğa demiş: “Kum biiznillah!” [Allah’ın izniyle kalk (diril)!]

O pişmiş tavuğun kemikleri toplanıp tavuk olarak yemek kabından dışarı atıldığını, mutemet ve mevsuk cok zatlardan, Hazret-i Gavs gibi kerÂmÂt-ı harikaya mazhariyeti dunyaca meşhur bir zatın bir kerameti olarak, manevî tevaturle nakledilmiş.

Hazret-i Gavs demiş:

“Ne vakit senin oğlun da bu dereceye gelirse, o zaman o da tavuk yesin.”

İşte, Hazret-i Gavs’ın bu emrinin manası şudur ki: Ne vakit senin oğlun da ruhu cesedine, kalbi nefsine, aklı midesine hÂkim olsa ve lezzeti şukur icin istese, o vakit leziz şeyleri yiyebilir.

Lem’alar, On Dokuzuncu Lem’a, s. 251
__________________